loading
close
SON DAKİKALAR

Şehir Tiyatroları Ölmemeli…

Atay Sözer
Tarih: 21.02.2012

“Rosenbergler Ölmemeli” İstanbul Şehir Tiyatrolarında sahnelenen bir oyun…

Rosenbergler Ölmemeli” İstanbul Şehir Tiyatrolarında sahnelenen bir oyun…

Amerika’da McCarty döneminde Sovyet casusluğuyla yargılanıp idam edilen Rosenberg çiftinin öyküsünü anlatıyor. Amaç tabii ki Rosenberglerin kim olduğunu anlatmak değil, onların hayatından yola çıkılarak yazılan oyun, olağanüstü durumlarda iktidarların kendileri için tehlike gördükleri kişileri olağanüstü mahkemelerde yargılamalarını anlatıyor. Benzer şekilleri dünyanın her hangi bir yerinde görülebilecek durumlara gönderme yapılıyor.

Yani oyunun adı, “Menderesler Ölmemeli”, “Deniz Gezmişler Ölmemeli”, “Erdal Erenler Ölmemeli” ve isterseniz “İskilipli Hocalar Ölmemeli” şeklinde de olabilir veya daha başka özel yetkili mahkemelere göndermeler yapılabilir.
Buraya kadar tamam da kafayı özürlülere takmış, özrü kabahatinden büyük bir yazar, Rosenbergler oyununun şehir tiyatrolarında sahnelenmesini eleştirmiş, çünkü ona göre Rosenberglerin gerçekte suçlu oldukları ortaya çıkmışmış, idam edilmeleri de normalmişmiş vesaire vesaire. Bu yazara bunun bir alt metini olan bir oyun, oyundaki karakterlerin de birer rol karakteri olduğunu anlatmak için önce uzun uzun tiyatro bilgisi vermek gerekeceğinden, buna da vakit ve nefes yetmeyeceğinden vazgeçiyorsunuz. Aman hemen sonra bir başka kafadaşı yazardan aynı minvalde bir yazı geliyor. Şehir Tiyatroları’nı bu oyunu sahneledi diye kınanıyor. 

Hemen sonrasında başka bir yazar, gene Şehir Tiyatrolarında oynanan “Günlük Müstehcen Sırlar” adı oyunun adındaki “müstehcen” sözcüğünden dolayı ayıp bir oyun olduğu kanısına varıp tiyatroyu ayıplıyor. Ayıplama cümlelerinin hedefi de belediyenin kültür işleri bilmem nesinin başındaki eski dostu oluyor. Yazıdaki satır aralarını biraz dikkatli okuyunca meselenin aslında oyun falan değil de çok başka bir şey olduğu açıkça belli oluyor. 

Sayın başkan seni mi yoksa beni mi daha çok seviyor?

Beni seviyorsa seni ne diye kültür işleri bilmem nesinin başında tutuyor da beni müstehcen sırlara muhtaç ediyor” dediğini her normal zekâlı insan hemen anlıyor.

Bu dostlar arasındaki kavgayı görenlerin de aklına artık nasıl bir bağlantı kuruyorlarsa MİT’çilere polislerin kavgası geliyor!

Bunun hemen akabinde gene başka bir yazar, Şehir Tiyatrolarındaki oyunların milli, hissi, dini duyguları rencide ettiğini söyleyen yazılar yazıyor, “Ben Ulu Hakan Abdülhamit” diye bir oyun yazdım onu niye oynamıyorlar, diyor.

Hemen sonra magazin basınında gene tiyatroda yeni sahnelenen “Otobüs” oyununun başında yer alan iki sevgilinin öpüşme sahnesi “Şehir Tiyatrolarında erotizm rüzgârı” diye veriyor. E tabii İBŞT’yi eleştirmek için apotrda bekleyenlere malzeme çıkıyor.

Birdenbire 98.yılını dolduran Şehir Tiyatrolarına birdenbire başlayan bu yaylım ateşi pek doğal gelmiyor pek çok kişiye.

Bunun sistematik bir hareket olduğunun herkes farkında. Sanki bir yerden düğmeye basıldı ve harekât başladı…

Bugün İBŞT’ye uygulanan yargının Rosenberg’lere yapılandan pek bir farkı yok. 

Şehir Tiyatroları Ölmemeli” diyenler bunun farkında ve bir araya gelerek haykırıyorlar.

Atay Sözer

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları