loading
close
SON DAKİKALAR

Senaristin Suçu Ne?

Atay Sözer
Tarih: 26.03.2012

TV dizilerine sardırıp gündem yaratılması dönem dönem rastlanan bir şeydir...

TV dizilerine sardırıp gündem yaratılması dönem dönem rastlanan bir şeydir.

Dizi karakterin ettiği bir laftan alınıp kıyameti kopartanlar, dizinin hikâyesini beğenmeyip şikâyet edenler, dizilerin genel ahlakı bozduğunu iddia edenler, diziyle gerçek hayatı birbirine karıştıranlarla sık sık karşılaşmaktayız.

Son olarak eczacıların bir dizide kötü işlenen eczacı karakterine içerleyip ayağa kalkmaları daha önce defalarca tekrarlanmış örneklerden biridir sadece.

Dizi karakterleri sosyetik görünümlü kişi karşısındakine “Öğretmen olup ne yapacaksın, üç kuruşa talim edeceksin” türünden bir cümle kullanır. Bunu izleyen öğretmen alınır, hemen kaleme sarılıp “Senaryo yazarları öğretmenler aşağılıyor” türünden bir yazıyı bütün TV köşe yazarlarına yollar.

O TV yazarları da “Yahu bir filmde söylenen her söz senaristin mesajı değildir, bu sözü filmin olumsuz karakteri söylüyor zaten” demez ve o yazıyı köşelerinde aynen yayınlar. Aynı yazı da birçok köşede çıkarak pişti olur.

Mecliste komisyonlar kurulur oraya dizilerin temsilcileri çağırılıp ayar verilmeye çalışılır.

Senaryolardaki kadınlara bakış açısı eleştirilir, tarihi dizideki şehzadeler ilmi eğitim görürken kızlara sadece raks öğretildiği konusu eleştirilir. Şimdi ona tutup da “Bu sahneler dizinin tarihe gerçeklerle belki de en çok örtüştüğü ender noktalardan biridir. Tabii ki padişah olacak şehzadeye ilim öğretilecek; haa günümüz politikacıları olsa haklısınız, o zaman kalça kıvırma, gerdan kırma gibi dansözlük dersleri kesinlikle gerekli olurdu” diyemezsiniz.

Filimdeki tecavüz sahnelerinden sonra tecavüz olayları artıyormuş…

Bir merkezde aralarında şehrin ileri gelenlerin de bulunduğu kişilerin 13 yaşında bir çocuğa toplu tecavüzü sonrasında da “Bu iş onun rızasıyla oldu” açıklaması korku filmi senaristlerinin bile hayal gücünü aşacak kadar gerçek bir olaydır.

 

Bu konuda iki filmden söz ederek nokta koymak istiyorum…

İlk film “Fatmagül’ün Suçu Ne?”, günümüzün TV dizisine kaynak olan 1986 yapımı film;

Vedat Türkali’nin özgün senaryosu (ki bu roman değildir, birçok kişi roman zannedip; okudum çok güzeldi türünden palavra açıklamalar yapmıştır) Süreyya Duru tarafından çekilmiştir.

Konu bir gazete haberinden yola çıkma; tecavüzcüsüyle evlendirilen bir kızla ilgili.

Olay TCK’nın 434. maddesinden kaynaklanıyor, bu maddeye göre ırza geçme sonrasında taraflar arasında evlenme olursa sanık ceza almıyor. Zamanında koyulmuş rezil bir madde, yıllarca orada kalmış. Film gösterime girdikten sonra insanlar “Ne oluyor yahu?” diye fark etmişler. Neticede meclis toplanıp o maddeyi kaldırmış.

 

Bir başka film; adı “Madde 438”, Erdoğan Tünaş’ın senaryosu Ümit Efakan’ın rejisi. Konu gene bir TCK maddesinden kaynaklanıyor. Madde 438’e göre eğer tecavüz mağduru bir hayat kadınıysa sanık için ceza indirimine gidilmekte. Bir rezil madde daha; filmin gösteriminden sonra bu madde de kaldırıyor…

Her iki film de bu açıdan çok ama çok önemli filmlerdir…

Dünya sinema tarihinde kanun maddelerinin değişmesine neden olan kaç film vardır acaba?

Bunlar da senaryodur, bu senaryolarda da tecavüz işlenmiştir; ancak bu tecavüzler bırakın örnek teşkil etmeyi tecavüzleri engelleme yolunda kanunlar değiştirmiştir… Bu filmleri yapanlar kendileriyle ne kadar övünseler azdır.

 

Senaristler hiç hak etmedikleri suçlamalarla uğraşırken kanun koyucular ne yapıyor dersiniz ?

Kanun koyuculardan yakın zamanda gelen bir öneri: Daha önceden kalkmış olan mağdurun tecavüzcüsüyle evlenme maddesi geri gelsin!

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları