loading
close
SON DAKİKALAR

Emine Kuştepe'ler çoğalsın!

Yaşar Seyman
Tarih: 10.02.2020
Kaynak: www.istanbulgercegi.com

Yaşar Seyman; Emine, Azize’yi enkaz altından kurtarıp yaşama döndürürken; bizlerin parçalanmış yüreğinde de umut çiçekleri açtırdı.

Son günlerde üst üste yaşanan doğa felaketleri yüreğimizden parçalar kopardı. Yeniden insan özümüze dönüp insanlık adına savrulan parçalarımızı ansızın topladık. Elazığ depremi, çığ faciası ile dayanışma ruhumuz yeniden canlandı.

Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi kısa adı UMKE’den Emine Kuştepe’nin enkaz altındaki Azize ile konuşması, dakikalarca nefes tüketmesi, her sözcüğünü sadece onu kurtarmak adına özenle seçmesi, tonlamalarına, sözcüklerin yüklendiği mesajlara vurgusu ayrıca tüm ülke nefesini tutmuş onu dinliyor şovundan uzak, yürek yüreğe kurduğu dayanışma ve güven anlatılmaz, yaşanır.

Emine, Azize’yi enkaz altından kurtarıp yaşama döndürürken; bizlerin parçalanmış yüreğinde de umut çiçekleri açtırdı.

Dilimde ansızın şu cümle döküldü. Ülkemizde yaşamın her alanında binlerce Emine Kuştepe var ne yazık ki günde beş Emine ölüyor.

Emine Kuştepe, Elazığ depreminde çalıştığı yardım kuruluşunun içinde uğraş veren özgür bir kadın olmasa Azize ile öylesine güçlü bir diyalog kurabilir miydi? Her “lisan bir insan,” misali çok dilliliği de bu kurtarışın yaşamsal önemini milyonlara gösterdi.

Emine’yi izlerken, ne konuştuğu dil, ne giysileri, ne başındaki örtüsü asla kimsenin aklına gelmedi, hayranlık uyandıran onun canla başla yüreğinden geldiği gibi bir insanı kurtarmanın becerisini göstermesiydi. İşte Anadolu ruhu, işte insanlık anlayışı, paylaşımı, dayanışması, sevgisi buydu? Bizlerin zihninde ve gönlünde yer etmesi de bu çabasının, bu sabrının, bu yeteneğinin yansımasıydı.

Kutuplaştıran, ötekileştiren, değersizleştirenlere bir yaşam dersi verdi…

Anadolu kadınının ödüllendirilmesi yerine onlara acılar yaşatıyoruz…

Yıllardır şu sözleri kaç konuşmam da dile getirdim. Anadolu deyip yazmalı analara ağıtlar yaktırıyoruz. Anayasa deyip yaptığımız Anayasalarla anneleri utandırıyoruz. “Anadili dillerin hasıdır,” deyip yasaklıyoruz. Ana Haberler de hep işsiz bir babanın kendini yaktığını, şiddet gören bir kadına yardım için koşan gencin katil olarak tutuklanmasını, milyonlarca işsizi, evsiz, barksızları, yoksulluktan ötürü toplu intiharları izliyor ve dinliyoruz. Akşam haberleri akşam sofralarımıza kurşun gibi düşüyor ve lokmamız boğazımızda düğümleniyor.

Bu ortamda başarı öykülerimiz azalıyor, körelen vicdanlarımızla, çoraklaşıyoruz.

Oysa yaşadığımız dünyada başarılı olan siyasi partiler, kuruluşlar, şirketler, sivil toplum örgütleri, başarılarını kadınların çalışmalarına bağlıyor ve şunu ısrarla vurguluyorlar. “Projelerimizi, mesajlarımızı önce kadınlara aktardık. Çünkü mesajlarımızı en iyi alan ve kitlelere aktaran kadınlar oldu.” Bu vurgu şunu çok net gösteriyor, kadınların birikmiş potansiyellerine, üretimine, sözüne, isteklerine kulak vermeyen hiçbir kurum ve kuruluş kendini yarınlara taşıyamaz.

Unutmayalım kadın özgür olursa hayatı değiştirip, dönüştürür...

Eminelerin sayılarını her geçen gün çoğaltmalıyız!

Yazımı Latin Amerika’nın vicdanı Pablo Neruda şiiriyle noktalamak istiyorum:

“bütün yapraklar düşer göğsümde,

yağmur yağar ruhuma gece gündüz,

yüreğimi yakar kar,

dolanırım soğukla ve ateşle ve ölümle ve karla,

ayaklarım uyuduğun yere gitmek ister yalnızca,

fakat

yaşamayı sürdüreceğim,

çünkü her şeyden önce sen istemiştin benden

boyun eğmememi, ve sevgilim,

çünkü biliyorsun, ben yalnızca bir insan değilim,

fakat bütün insanlarım.”

Yaşar Seyman
yasarseyman@gmail.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları