Akşener: Erdoğan Kenan Evren'i bile geride bırakıp sandığı devirdi

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında konuştu.

Akşener'in konuşmasından satır başları şöyle:

"Bugün ilk, hür ve adil seçimlerin yapıldığı tarih olan 14 Mayıs 1950'nin yıl dönümü. 14 Mayıs badireler atlatmış demokrasimizin yıl dönümü. Biz şafağa hasret bir ülkede bir kez daha karanlık günlerden geçiyoruz.

Aziz milletimizin iradesine vurulan darbeden daha büyük bir karanlık var mıdır? 6 Mayıs 2019 Pazaertesi günü YSK üzerinden aziz milletimizin iradesine darbe yapılmıştır. Demokrasimize vurulan bu yargı darbesi karşısında sessiz kalmayacağız. Dmeokrasimize her müdahale darbedir. Bağımlı yargı yoluyla millet iradesinin gasp edilmesi 2. bir 28 Şubat darbesidir. 28 Şubat'ta sayın Erdoğan yine talimatlı bir mahkeme kararıyla belediye başkanlığnda uzaklaştırıldı. 6 Mayıs'ta ise bunun tekrarı yaşandı. Dünün mağdurları günün sonunda hak yiyen mağrura dönüştü. O gün nasıl sayın Erdoğan'ın yanında duyrduysak bugün de hukukszuluğa karşı sayın Ekrem İmamoğlu'nun yanında duracağız.

Sayın Erdoğan Kenan Evren'i bile geride bırakıp sandığı devirdi. 6 Mayıs darbesiyle Türkiye'de bir kez daha rejim değişikliği yaşandı. Partili cumhurbaşkanlığı sisteminin de ötesine geçildi parti devleti rejimine dönüş yapıldı. Anayasa fiilen askıya alındı. Sayın Erdoğan artık tek adam olmakla yetinmeyip tek seçmen olmaya çalışıyor. İktidar partileri sandığı tekmelediler kendileri de siyaseten intihar ettiler. Sayın Erdoğan'a millet dur dedikçe ortağı atla dedi. Milletin istikbali yine milletin elindedir. İstanbul seçimini bazı sandık başkanları kamu görevlisi değil diyerek iptal ettiler. Koca adamların utanmadan uydurdukları oy çaldılar iddiaları doğru çıkmadı. 

Bursa Mustafakemalpaşa'da aynı gerekçeyle yaptığı itirazı reddedip neden aynı gerekçeyle İstanbul'da seçim tekrarı kararı verdiniz. Aynı zarfa konulup aynı sandığa atılan 4 oyun neden sadece 1 tanesi geçersiz. Ekran ekran gezen şovmenleri de ıkınıp sıkılıyorlar. Hiçbir mantıklı açıklama yok çünkü yaptıkları işin mantığı yok. Türkiye sayın Erdoğan'ın ve ortağının koltuk hırslarına kurban edilemez.  

Büyük Türk milletine söz veriyorum Türkiye Venezuela da olmayacak Kuzey Kore de olmayacak. Demokrasi bayrağını yere düşürmeyeceğiz. Gün darbeye karşı demokrasi safında buluşma günüdür. Gün, gözünü karartarak Türkiye’yi uçuruma sürüklemek isteyenlere karşı durma günüdür. Gün, yeniden millet iradesi, yeniden milli  hakimiyet, yeniden hürriyet günüdür. Aziz milletim bu partiler, bu konu sadece partiler arası bir mesele değildir. Mesele Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı arasında bir yarış olmaktan çıkmıştır. Mesele darbeyle demokrasi arasında tercih yapma meselesidir. Mesele rant ve yağma uğruna Türkiye’yi uçuruma sürükleyenlerin bu çabasını boşa çıkarma meselesidir. Türk milleti sandığı devirenleri hiçbir zaman affetmemiştir. İnanıyorum ki darbenin bir yol ve alışkanlık haline gelmemesi için hangi partiye oy vermiş olursa olsun milletimiz hep birlikte demokrasinin yanında olacak ve 6 Mayıs yargı darbesini de savuşturacaktır. Bu milletin önündeki tarihi bir sorumluluktur.

Hukukun ayaklar altına alındığı bir ülkede ne ekonomik ne siyasi huzur olur. Ekonomiden anlamayan damat bakan, onun kayınpederi ve ortağı kriz bitti, dengelendik, patlıcan yemeseniz ölür müsünüz, diyorlar. Ölmeyiz, rızkı veren Allah'tır. Ama Diyanet'in açıkladığı fitre bedeli de gösteriyor ki meslee sadece patlıcan meselesi değil mesele açlık. 2019 yılı için fitre bedeli 23 TL. Bir kişinin karnını doyurması için günlük tutar. 4 kişilik bir ailenin karnını doyurması için 2760 TL gerekiyor. Bunu Diyanet söylüyor. Asgari ücret 2020 TL. 

Damat bakan hafta sonu yaptığı bir açıklamada kendisine methiyeler düzerek ekonominin dengelendiğini ve tünelin ucundaki ışığın büyüdüğünü söyledi. Berat harikalar diyarında. Hem dengelenmişiz hem de Hazine Merkez Bankası'ndan (MB) 40 milyar lira ihtiyat akçesi istiyor. Biliyorsunuz hükümet geçenlerde de MB kar dağıtımını erkene aldı. İhtiyat akçesi ön görülemeyen durumlara karşılık kardan ayrılan paydır. Çarşıda pazarda vatandaş her şeyi çok iyi yaşıyor, görüyor da damat bakan siz neyi görmüyorsunuz? Türkiye daha önce de kriz yaşamıştı ama ihtiyat akçesini kullanmamıştı. Damat bakan bize hâlâ masal anlatıyor. Berat harikalar diyarında, Hiçbir siyasi kazanç tek bir vatandaşımızın saçının telinden önemli değildir. 

Son bir kaç günde yaşadığımız olay siyasete sinen tahrik dilinin sonuçlarıdır. Türk millliyetçilğinin kıymetli kalemi Yavuz Selim Demirağ'a yapılan bunlardan ilkidir. Yavuz Selim Demirağ’ı ziyaret ettim. Biliyorsunuz saldırganlar serbest bırakıldı. Bir gazeteciye sopalarla saldıranların ifadesinde trafik kavgası deyip olay basit bir yaralanma vakasıymış gibi sunulması akıl karı değildir. İnek hırsızlığı bu olayda belli ki devreye girrmiş, öldürme kastıyla saldıranlar serbest bırakılmıştır. Türkiye, gazetecilerin tehditle esir edildiği bir ülke olmayacak. Savcılara sesleniyorum, saldırırken öldürün diye bağıranları değil, mağduru koruyun.

Diğer olay ise Tekirdağ'da meydana gelen bıçaklı saldırı. Erdoğan'ın manevi kızım dediği Göknur Damat kızımız bıçaklı saldırıya uğradı. Neden? Ekrem İmamoğlu’nu desteklediği için. Saldırgan bıçaklamadan önce sen misin o yürekli diye soruyor. E Göknur yürekli tabii. Kanserle mücadele etmiş sizin gibilerden mi korkacak? Ama açıkça görülüyor ki Türkiye sayın Erdoğan’ın yönetemediği bir yere gelmiş. Kendi manevi kızını koruyamayan bir adam bu milleti nasıl koruyup kollasın? Milletin adamı nerede? Etrafını çevirmiş bir grubun elinde oyuncak olmuş sayın Erdoğan nerede? Nereden nereye?

Hem iktidar partisi hem de ortağı çok yanlış adımlar atıyorlar. Küçük ortağı Öcalan avukatlarıyla görüşebilir, diyor. Mutfakta bir şeyler pişiyor. Çok değil daha dün AK Parti iktidarına 'Davası sona ermiş bir hükümlü cezaevinde avukatlarıyla nasıl görüşür, yeniden ihanet sürecine mi dönüyorsunuz' diye soran küçük ortak bugün bu görüşmeyi normal karşılıyor. Bu sadece ideolojik bir savrulma değil Türk milliyetçiliği iddiasının gizli hesaplara teslim edilmesidir. Büyük ve küçük ortağa sesleniyorum. Sizi kim böyle konuşturuyor bilmiyorum ama benim her sözüm milletimizin sözüdür. Bu defa kapalı kapılar ardında iş çevirmenize müsaade etmeyeceğiz. Bize düşen bu aymazlığa, bu ahlaksızlığa gereken cevabı vermek. Bir kez kazandık bir kez daha kazanacağız. Bu defa millet iradesini kazanacağız. Millet iradesine karşı durulamaz hükmünü alınlarının ortasına yapıştıracağız. Olan biteni unutmayacağız ama kavga edip zaman kaybetmek yerine gereğini yapacağız."