loading
close
SON DAKİKALAR

BM ekibinin kimyasal raporu ve tutarsızlıklar

BM ekibinin kimyasal raporu ve tutarsızlıklar
Tarih: 27.09.2013 - 16:06
Kategori: Dünya

Suriye’deki kimyasal saldırı iddiaları üzerine bölgeye incelemeye giden BM heyetinin raporu hakkındaki tartışmalar sürüyor...

Suriye’den sorumlu üst düzey bir Birleşmiş Milletler yetkilisi, El Ahbar’a yaptığı açıklamada Guta’da kimyasal kullanıldığı iddiasına ilişkin olarak Suriye hükümetinin hiçbir ilgisinin olmadığını belirterek, “Elbette böyle bir şey yapılmadı, aksi Beşar Esad için intihar etmek olurdu” dedi.

Kimliğinin açıklanmasını istemeyen yetkili, Guta’da kimyasal mühimmat kullanımından kimin sorumlu olduğunu düşündüğü üzerine yöneltilen soruya ise “Saldırıların ardında Suudi istihbaratı vardı, fakat ne yazık ki kimsenin bunu dile getirmeye cesareti yok” şeklinde cevap verdi ve bu bilgiyi Guta’daki isyancılardan aldığını iddia etti.

Birleşmiş Milletler’in Guta’daki kimyasal silah kullanımını araştırmak üzere yayınladığı raporda, geçtiğimiz pazartesi Suriye saf dışı bırakılarak ne Suriye hükümeti ne de muhalifler suçlanmadı.

Ancak medya yorumcuları ve Batı ülkelerinden pek çok yetkili, Guta ve diğer bölgelerdeki kimyasal silah kullanımının muhtemel faili olarak Suriye hükümetini gösterdiler. Öte yandan Pazar günü, The Independent’ın tecrübeli Ortadoğu yazarı Robert Fisk, “BM ve Şam’daki diğer uluslararası kuruluşlar tarafından Esad’ın ordusunun sarin gazı kullandığı yönünde ciddi şüpheler olduğu ifade ediliyor” dedi.


BM yetkililerinden çelişen ifadeler

BM yetkilisinin suçlamalarına benzer ifadeleri bu yıl daha önceki aylarda bir diğer BM yetkilisi olan, Bağımsız Suriye Araştırma Komisyonu Başkanı Carla del Ponte de kullanmıştı. Del Ponte, Mayıs ayında İsviçre kanalına verdiği demeçte, Han el Esal, Şeyh Maksud ve Sarakeb bölgelerinde yapıldığı iddia edilen kimyasal silah saldırısının sonuçları hakkında, bu saldırıyı isyancıların gerçekleştirdiğine dair güçlü ve ciddi şüpheler var ancak henüz kesin bir kanıt yok” ifadesini kullanmıştı. Del Ponte ayrıca, BM müfettişlerinin şimdiye dek Suriye ordusunun kimyasal silah kullandığına dair bir kanıt bulamadığını, ancak daha kapsamlı bir araştırma yapılmasının önemli olduğunu da vurgulamıştı.

BM’nin Suriye’de kimyasal silah kullanımı soruşturması kapsamında “henüz kesin bir bulguya rastlanmadı” söylemi, Del Ponte’nin yorumlarını geçersiz kılmış oldu. Peki neden BM’nin üst düzey yetkililerinden böyle çelişkili ifadeler duyuyoruz?

Suriye’deki kimyasal silah kullanımı ile ilgili son yayınlanan rapor bize birtakım ipuçları verebilir. Raporda her iki taraf da alenen suçlanmamakla beraber, yapılan tanımlar Guta saldırılarındaki isyancıların rivayetleriyle bariz biçimde benzerlik taşıyor. Bu da, bilgilerin olaylara daha yakından tanık olan içerdeki kişilerden sızdırılmış olabileceğini gösteriyor.


Şaşırtıcı çevresel kanıtlar

BM soruşturması üç temel kanıt çevresinde odaklanıyor: Çevreden toplanan numuneler, insanlardan alınan numuneler ve mühimmatların adli tıp incelemesi. Guta’daki gerçeklerin BM tarafından yanlış beyan edildiği rapordaki en çarpıcı örnek ise, alınan çevresel örneklerin sarin gazı izlerinin aranması amacıyla test edilmiş olması.

BM raporunun dördüncü sayfasında, “örneklemeler olay mahalli ve çevresinden alınmıştır” ve “Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) laboratuvarlarından edinilen raporlara göre, örneklemelerin büyük bir kısmında sarin gazı, bozulmuş sarin gazı ve/veya benzer maddeler bulgulanmıştır” ifadeleri açıkça yer alıyor.

BM ekibi örnekleri Guta’daki iki bölgeden topladı: Batı Guta’da Muademiye, Doğu Guta’da Ayn Tarma ve Zemalka bölgeleri. BM ekibi Muademiye’deki örnekleri 26 Ağustos’ta bölgede toplam iki saat boyunca sürdürdükleri bir araştırma sonucunda toplamıştı. Ayn Tarma ve Zemalka’daki örneklere ise 28 ve 29 Ağustos tarihlerinde toplam 5 buçuk saat süren bir çalışma sonucunda ulaşılmıştı. BM bu tarihleri raporun 6. ek kısmında net bir şekilde belirtiyor.

Ancak 7. Ek’te, Guta’daki çevresel bulguların test sonucu hakkında bambaşka bir hikaye ortaya çıkıyor. Raporun bu bölümünde örneklerin hangi bölgeden toplandığına değinilmezken, sadece tarihler, örnek kodları, örneklerin tanımı ve iki ayrı kimyasal silah laboratuvarından edinilen test sonuçları yer alıyor. Bu grafikler daha dikkatli incelendiğine, Batı ve Doğu Guta’daki örnek sonuçları arasında büyük bir tutarsızlık olduğu gözleniyor. Örneğin; Muademiye bölgesinde sarin gazı bulgusuna rastlanılan tek bir pozitif örnek dahi yok.

Bu bilgiler oldukça kritik. Bu örnekler şehrin rastgele bölgelerinden değil, bir bir numaralandırılmış belirli noktalardan toplanılmıştı. Dahası, örneklerin çoğunda sarin gazı bulgusuna rastlanan Ayn Tarma ve Zemalka bölgelerine BM ekibi saldırıdan 7-8 gün sonra gitmişken, Muademiye’deki örnekler kimyasal saldırısından 5 gün sonra alınmıştı. Bu da demek oluyor ki, Muademiye’deki örneklerde sarin gazı bulguları daha belirgin ve taze olabilir.

Yine de raporda, kimyasal saldırıdan öldüğü iddia edilen Muademiye’deki kurbanların, yüzde 93 ve yüzde 100 gibi oranlarla sarin gazına en yoğun maruz kalan kişiler oldukları sonucuna varılıyor (rakamlardaki tutarsızlıklar, örnekleri test eden iki farklı laboratuvar olmasından kaynaklı). Zemalka’daki test sonuçlarıysa yüzde 85 ve yüzde 91 oranında. Kimyasal maddeye dair tek bir pozitif çevresel delil olmadan, bu denli yoğun miktarda sarin gazına maruz kalmış olmaları bilimsel olarak mümkün değil.


‘Bu işte bir tuhaflık var’

İngiltere’nin eski Kimyasal Savunma Alay Komutanı, kimyasal silah uzmanlarının çalıştığı Secure Bio Ltd.’nin CEO’su olan Hamish de Bretton-Gordon ile bir görüşme yaptım ve Muademiye’deki insanlardan alınan örnekler ve çevresel örneklerin test sonuçlarının arasında apaçık bir tutarsızlık olduğunu söylediğimde kendisi de “Bence de bu işte bir tuhaflık var” diyerek sözlerimi onayladı. Bir STK aracılığıyla Guta’daki doktorlara ve ilkyardımcılara eğitim vermekte olduğundan BM raporunu etraflıca okuyup incelemiş olan Bretton-Gordon, “Bu önemli bir detay olabilir. Şimdiye dek kimse bu noktaya dikkat çekmedi” dedi.

“Çevreden alınan örneklerle insanlardan alınan örneklerin birbirini tutmuyor olması çok garip. Belki de sebebi, bölgeye birçok insanın gelip gidiyor olması ve bir şeylerin yerinin değişmiş olmasından kaynaklı olabilir. Eğer hastalar farklı bölgelerden getirilmedilerse, bunun başka makul bir açıklaması yok gibi görünüyor” diyen Bretton-Gordon, sarin gazının “zehrinin” doğrudan maruz kalınması durumunda sadece 30-60 dakika kadar etkili olduğunu, fakat maddelerde ya da giysiler üzerinde günlerce etkisini yitirmeyebileceğini (bu yüzden sağlık görevlileri koruyucu kıyafetler giyiyor) ve hatta çevredeki etkisinin bazen aylar, yıllar sürebileceğini de ekliyor.


BM neden araştırmadaki tutarsızlıklara dikkat çekmiyor?

İnsanlardan ve çevreden alınan örneklerin, soruşturmadaki temel delilleri oluşturması sebebiyle raporda yer alması gerekirdi. Fakat BM ekibi tarafından es geçilen ve raporun ek kısmında küçük puntolarla yazıldığından gözlerden kaçan bu çelişkili ve önemli detay, aslında raporun 5. sayfasında aşikar bir biçimde yer alıyor:

“Toplanan kimyevi, tıbbi ve çevresel örnekler, Şam yakınındaki Guta bölgesindeki Muademiye, Ayn Tarma ve Zemalka bölgelerinde sinir gazı “sarin” taşıyan karadan-karaya roketler kullanılmış olduğu yönünde açık ve ikna edici kanıtlar sunmaktadır.”

Muademiye’de az miktarda çevresel örnek bulunurken bol miktarda sarin gazına maruz kalmış insan örneği bulunması olasılığının birkaç mantıklı açıklaması mevcut:

Bunlardan bir tanesi, Muademiye’ye hiç sarin gazı saldırısı yapılmamış olma olasılığıdır. Çevresel bulgulara bakılırsa, böyle bir saldırı yapılmış olamaz. İkinci bir açıklama, Muademiye’deki çevresel bulguların bir şekilde kontamine olmuş olabileceğidir, öte yandan insan bulguları için aynı şey söylenemez. Fakat bu, pek de ihtimal barındırmayan bir açıklama, zira BM toplanan delillerin önemini raporun çeşitli bölümlerinde enine boyuna açıklamak için epey zahmete girmiş.

Bretton Gordon tarafından belirtilen üçüncü bir açıklama ise, bulgu toplanan hastaların “farklı bölgelerden getirilmiş” olmaları olasılığı. Tüm hastalar Guta’daki doktorlar ve muhalif gruplar tarafından BM incelemesi için önceden seçildi. Eğer hastalar ve çevresel bulgular arasındaki tutarsızlığın tek makul açıklaması bu ise, o halde üzerinde çalışılan “hastalar” Muademiye’ye “yerleştirilmiş” ve aslında bölgede hiç gerçekleşmemiş bir kimyasal silah saldırısı “olmuş gibi” gösterilmiştir. Bu da Guta’daki muhalif grupların belirtilen olayda yer almış olduğu anlamına gelir. Bu bölgeler, Suriye hükümetiyle ağır çatışmalara sahne olmuş ve isyancıların kontrolünde bulunan yerler. Dolayısıyla burada herhangi bir ordu ya da devlet mevcudiyeti yok.


İnsanlar üzerinde yapılan testler

BM ekibinin Muademiye ve Zemalka’da saldırıdan sonra hayatta kalanlar üzerinde yaptığı testin sonuçları akıllarda daha çok soru işareti bırakıyor. Raporda şöyle diyor:

“Misyon kapsamında görüşülecek olan ve bölgede önemli kişi olarak addedilen muhalif güçlerden bir lider tespit edilerek Misyon’u bizzat ‘gözetim altında tutması’ talep edilmiştir. Muhalefet içindeki temas noktası güvenliği sağlama almak ve Misyon’un yürürlüğünü korumak amacıyla, en kritik noktalara ulaşabilmek ve bölgedeki kalabalığı ve hastaları denetim altında tutarak Misyon’un asıl hedefine ulaşmasını sağlayabilmek için kullanılmıştır.”

Kısacası, tamamen isyancıların kontrolünde olan bu bölgelerdeki muhalif grupların, yedi buçuk saat süren araştırmalar süresince BM ekibinin bölgeye erişimi ve hedefleri hususunda önemli ölçüde etkisi olmuştur. Rapor şöyle devam ediyor:

“Bölgede tanınmış bir tıp doktoru tespit edildi. Bu doktor, Misyon’da gerekenlerin hazırlanması için kullanıldı. Hastaların arasından, Misyon’un yeterli miktarda örnekleme alabilmesi için, Misyon’a sunulmak üzere gereken sayıda hasta talep edildi. Tarama soruları da genellikle muhalif kişilere yöneltildi. Bunlara vakaların belirlenmesine yardımcı olacak sorular da dahil edildi.”


Bölgedeki doktorların muhalif yanlısı ifadeleri

Açık olmak gerekirse, isyancıların kontrolündeki bölgelerde çalışan doktorlar ve sağlık görevlileri muhalifler sebebiyle ılımlı davranıyorlar. Suriye ordusu tarafından neredeyse her gün bombalanan bu hararetli bölgelerdeki hastanelerde hükümet yanlısı personel bulmanız mümkün değil. Guta’daki bazı doktorları eğitmekte olan Bretton-Gordon söz konusu olan bu taraflılığın, bölgede kanıt toplamayı etkileyen “zayıf noktalardan biri” olduğunu kabul ederek; “Muhaliflerin tarafındaki doktorlara yardımda bulunuyoruz, genellikle size duymak istediğiniz şey ne ise onu söylüyorlar” dedi.

BM tarafından muayene edilecek olan hastaların tümü, Guta’daki muhalifler tarafından özenle seçilerek BM ekibine teslim edildi. Elbette bunlara yüzde 44’lük dilimi oluşturan Muademiye’den oldukları öne sürülen, “hayatta kalan” hastalar da dahil.

Şermin Nervani/Rıdvan Murtada - El Ahbar (Çev. Merve Özrak)

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları