CHP Sözcüsü Deniz Yücel; Biz bu hafta sonu 'Gel Seç Tarihe Geç' diyoruz!

CHP Sözcüsü Yücel; Biz bu hafta sonu “Gel Seç Tarihe Geç” diyoruz. Bu hafta bununla tarihe geçeceklerin yanında; kumpaslarıyla, operasyonlarıyla, yargı tacizleriyle kimlerin tarihe geçeceğini hep birlikte göreceğiz!
Cumhuriyet Halk Partisi Sözcüsü Deniz Yücel sondakika CHP MYK devam ederken yaptığı basın açıklamasında;
"Değerli basın mensupları,
Bizleri ekranları başından ve sosyal medya hesaplarından takip eden kıymetli yurttaşlarımız, hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Haftalık MYK toplantımızı gerçekleştirdik. MYK toplantımızda ekonomi, hayat pahalılığı, birçok alanda yaşanan hukuksuzluklar ve dış politika vardı.
Sözlerime başlarken, bundan 110 yıl önce başta Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Çanakkale’de bir kahramanlık destanı yazan, bu vatan uğruna canlarını feda eden, vatan topraklarımızın her bir karışını kanlarıyla sulayan tüm kahramanlarımızı, şehitlerimizi saygıyla, rahmetle ve minnetle anıyorum.
Değerli arkadaşlar;
Mübarek Ramazan ayının iki haftasını geride bıraktık.
Ama ne yazık ki; milyonlarca vatandaşımız için, insan onuruna yaraşır bir yaşam sürmenin imkânsız hale geldiği,
Zengini daha da zengin, fakiri daha fakir yapan, aradaki makası ise uçuruma dönüştüren bir ekonomik düzen ile karşı karşıyayız.
Geçim sıkıntısı AKP Türkiye’sinin acı bir gerçeği haline geldi.
Sokaktaki vatandaş ne yazık ki temel ihtiyaçlarını bile karşılayamıyor.
Fiyat etiketleri haftada 2-3 kez değişiyor...
Asgari ücretlinin alım gücü düşerken, emekli aylıklarına yılın başında yapılan zammın etkisi dahi kalmadı.
Çalışanların ve emeklilerin maaşları ilk 3 ayda eridi.
TÜİK verilerine göre mart başı itibarıyla, 22 bin 104 lira olan asgari ücretin alım gücü, 20 bin 577 liraya, ENAG’a göre ise 19 bin 759 liraya geriledi.
14 bin 469 lira olan en düşük emekli aylığının alım gücü, TÜİK’e göre 13 bin 470 liraya, ENAG’a göre ise 12 bin 934 liraya düştü.
İsteyen TÜİK verilerine baksın, isteyen ENAG verilerine…
Nereye bakılırsa, neresinden tutulursa tutulsun korkunç bir tablo…
Ramazan Bayramı yaklaşırken “emekli ikramiyesi ile bir nebze olsun nefes alır mıyız?” diye düşünen emekliler, açıklanan rakamla büyük bir hayal kırıklığı yaşadı.
Geçen yıl 3 bin lira olan bayram ikramiyesi sadece bin lira arttırıldı ve 4 bin lira yapıldı.
Üstelik Erdoğan, sanki kendi cebinden veriyormuş gibi “3 bin liraydı 4 bin oldu, daha ne olsun” demekten de çekinmedi.
İkramiye, AKP Türkiye’sinden önce, alınan maaş düzeyinde verilirdi.
2018’de, emekli aylığı 939 lira iken, emekli ikramiyesi 1000 liraydı.
Bugün, 14 bin liralık emekli aylığına, 4 bin lira emekli ikramiyesi veriyorlar…
Ayıptır ya!
4 bin liraya emekli ikramiyesi diyemezsiniz, bunun adı olsa olsa “sadaka” olabilir…
AKP iktidarı, halkın ödediği vergilerle, halkın parasıyla halka adeta sadaka dağıtıyor.
Bundan utanç duymaları gerekirken bırakın utanmayı, üstüne “daha ne olsun” diyecek kadar da halktan kopmuşlar…
Emekliye gelince, “daha ne olsun” diyenler, kendi yandaşlarına gelince 3 trilyondan vazgeçenlerdir.
2025 yılında 3 trilyon 5 milyar liralık verginin tahsilinden vazgeçilmesi bekleniyor!
Bu yıl emekli vatandaşlara, Kurban Bayramı da dahil olmak üzere toplamda verilecek ikramiye ise sadece 28,4 milyar lira …
Yani AKP İktidarının vazgeçmeyi düşündüğü, yani tahsil etmemeyi planladığı vergi tutarı, emekli ikramiyesi için öngörülen bütçe maliyetinin yaklaşık 106 katı…
Bayram ikramiyesini sadakaya çeviren, emekliye, asgari ücretliye, memura ara zammı çok gören Erdoğan, kendi emekli maaşına zam yapmakta bir sakınca görmedi…
Emekliler hayat pahalılığı altında inim inim inlerken, Erdoğan nisan maaşını zamlı alacak.
Milyonlar yokluk, yoksulluk, sefalet içerisinde inim inim inlerken, onlar saraylarında saltanat sürüyorlar.
Fakirin fukaranın ekmeğine göz koyuyorlar.
Değerli arkadaşlar,
Bir de hiç utanmadan, sanki bayram ikramiyeleri Meclis’te belirleniyormuş gibi yapıyorlar.
Yav arkadaşlar; Plan Bütçe Komisyonu’nda görüşülen o kanun teklifini, altında imzası olan vekiller mi yazdı?
Yoksa saray hazırladı da milletvekilleri sadece imza mı attı?
Hepimiz çok iyi biliyoruz ki; 4 bin liralık ikramiyeyi Erdoğan belirledi, Abdullah Güler’e açıklattı. Şimdi de bir formaliteyi yerine getirmek, prosedürü tamamlamak için meclise getirip kanunlaştırıyorlar.
Ha ikramiye olması gerektiği gibi, en az bir maaş tutarında ya da daha yüksek bir tutar olsaydı, bunu büyük bir gururla ve şatafatla bizzat Sn. Erdoğan’ın açıklayacağını çok iyi biliyoruz.
Değerli arkadaşlar;
Çağdaş demokrasilerde, milyonlarca insanı ilgilendiren bir karar asla ve kat’a bir kişinin iki dudağının arasına bırakılamaz.
Hayat pahalılığının da, emekliye verilen 4 bin liralık bayram ikramiyesinin de, 14 bin liralık emekli maaşının da sorumlusu Erdoğan ve Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemidir.
Bayram ikramiyesi de, emekli maaşları da insani bir seviyeye getirilmeli ve kalıcı bir şekilde enflasyona veya yeniden değerleme oranına bağlanmalıdır.
Defalarca söyledik Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi denilen bu ucube sistem, yöneticiler açısından sadece “yetkilerin” olduğu ama hiç yöneticinin “sorumluluğunun” bulunmadığı bir düzeni de beraberinde getirmiştir…
Bakın Bolu’da 78 vatandaşımız can verdi.
Mecliste bu facianın araştırılması için bir Meclis Araştırma Komisyonu kuruldu ama sorumluluğu bilirkişi raporu ile sabit olan Turizm Bakanı zahmet edip komisyona bile gelmedi…
Bir başka komisyon Yenidoğan Faciası ile ilgili kuruldu.
2 aydır toplantılar yapılıyor.
Komisyonun Cumhuriyet Halk Partili üyeleri ilk toplantıdan itibaren Sağlık Bakanlarının komisyona çağırılması gerektiğini ısrarla ifade ediyor.
Ancak ne şimdiki Sağlık Bakanı- ki bu facia yaşandığında İstanbul İl Sağlık Müdürüydü- ,
Ne bir önceki Sağlık Bakanı,
Ne de bu vahşetin yaşandığı hastanelerden birinin sahibi olan eski Çalışma Bakanı komisyona çağrılmış değil.
Yahu bari dürüst olun da açık açık söyleyin; siz bu Araştırma Komisyonlarını, toplumdaki tepkileri yatıştırmak için mi kurdunuz?
Biz neden gelmediklerini biliyoruz…
23 yıllık AKP iktidarının en fazla tahrip ettiği alanlardan biri de sağlık sistemidir.
Sistem çökmek üzeredir.
Buradan bir kez daha uyarıyoruz.
Devasa şehir hastaneleri yapmakla sağlıkta ilerleme olmuyor.
Hastane var, randevu alınamıyor…
Randevu alsan muayene olmak için yeterli süre yok...
Koruyucu sağlık hizmetleri yetersiz.
Hastaneler ticarethane, hastalar da müşteri olarak görülüyor.
Sağlık çalışanları şiddete uğruyor.
Yıllar içinde açıklamaları ile sağlık çalışanlarını değersizleştiren, onları hedef haline getiren “zavallı” bir anlayışın çürüttüğü bir sistem var karşımızda…
Biz sağlıkta kamucu bir anlayışın hakim olması gerektiğini düşünüyoruz.
Sağlık çalışanlarımızın 14 Mart’ı “bayram” gibi kutlayacağı günler için mücadele ediyoruz…
Tüm sağlık çalışanlarımızı da bir kez daha saygı, sevgi ve minnetle selamlıyoruz.
Değerli arkadaşlar,
Geçim sıkıntısı en can yakan hali ile yaşanırken, sağlık sisteminde sorunlar büyürken, hukuksuzluklar da maalesef günden güne artıyor.
Belediyeleri kuşatma hamlesi ile başlayan bu hukuksuz süreç, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu’na açılan soruşturmalarla devam etti.
İşin açığı her bir soruşturma, her bir iddianame, AKP’nin ve Erdoğan’ın Cumhuriyet Halk Partisi ve Ekrem İmamoğlu korkusunun ne kadar büyük olduğunu bize gösterdi.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin sosyal belediyeciliği ile baş edemeyince,
Ekrem İmamoğlu’nun günden güne halktaki karşılığı arttıkça AKP’ye yapacak tek bir şey kaldı…
O da ipe sapa gelmez iddialarla bizi karalamaya çalışmak….
Kıymetli Basın mensupları;
Kritik bir haftanın içerisindeyiz. Cumhuriyet Halk Partisi bir demokrasi devrimini başlattı.
1.250.000 bin üye ile girdiğimiz “Değişim Kurultayı”mızdan sonra yaklaşık 1,5 yılda partimize 500 bin yeni üye geldi.
1.520.000 üyemiz varken, bir üye kampanyası ile 1,5 ayda partimize 230 bin yeni üye geldi.
Geçmişten beri baba ocağını tüttüren ve baba ocağına bu süreçte gelen tüm üyelerimizi buradan selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisinin Cumhurbaşkanı adayını 1.750.000 üyesiyle seçecek olması, Türkiye demokrasisi için de tarihi bir adım ve aşama.
Ancak bundan rahatsız olanlar var.
9 Ekim 2024’den itibaren, eski bir bakan yardımcısının, bir siyasinin İstanbul Başsavcılığına atanmasıyla birlikte İstanbul’da Sn. Ekrem İmamoğlu’nu, belediye başkanlarımızı, aynı zamanda partimizi hedef alan bir yargı tacizi ve yargı kuşatması yaşanıyor.
40 yıllık bir terör örgütü var. Daha bundan bir sene önce bu örgütle bağ kurmaya çalışırlarken, “Yok onunla DEM’lendin, yok bununla DEM’lendin” derlerken, konjonktür değişiyor, bu sefer HDK diye bir müstakbel terör örgütü ortaya çıkıyor ve açılan soruşturmalarla insanlar tutuklanıyor.
Halbuki bu HDK’nın terör örgütü olmadığına dair İzmir Ağır Ceza Mahkemesinin kesinleşmiş kararı var.
9 Ekim’den sonra İstanbul İl başkanımıza dava açıldı. İstanbul İl Binamıza dava açıldı. İstanbul İl Kongremize dava açıldı.
Bütün bu yaşananlar CHP’nin muhalefet yapma kapasitesine darbe vurmaya, engellemeye yönelik bir süreç.
Hepsi bir oyunun parçaları. Hepsi çok kötü kişiler tarafından kaleme alınmış, kötü akıllardan çıkmış, kötü bir senaryonun parçası…
Ha bu yargı operasyonlarından medet umanlara söyleyelim; size üzücü bir haberim var. Cumhuriyet Halk Partisi bunlara teslim olmaz. Bunlardan yılmaz.
Bu bir sindirme çabası, bir sindirme operasyonu…
Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bunu biliyoruz ve görüyoruz;
Ve sinmek yerine ayağa kalkıyoruz.
Ayağa kalktık, meydan okuduk, üyelerimize çağrıda bulunduk, 230 bin yeni üye ile saflarımızı sıklaştırdık.
Bu süreci akamete uğratmaya, kirletmeye çalıştılar…
Yetki meclis grubunda dediler, aday olma şartı olarak milletvekili grubundan imza alma şartını koyduk.
Ahmak davası dediler, hakaret davası dediler, ihaleye fesat karıştırma dediler, şimdi de sırf adaylığını engelleyebilmek için 35 yıl önce tamamen yasal mevzuata uygun bir şekilde, hak edilmiş diplomayı tartıştırarak, yetkili kişilere baskı yaparak iptal ettirmeye yelteniyorlar.
Bakın biz bu organize kötülüğe teslim olmayıp, ayağa kalkıp ilerledikçe, o organize kötülük de ajandasını öne çekiyor.
Buradan yetkililere sesleniyorum. Bu hafta bir demokrasi haftasıdır. Kimse bunu kirletmeye çalışmasın.
Cumhuriyet Halk Partisi bu devleti, bu Cumhuriyeti kuran partidir.
Kökleri Anadolu ve Rumeli Müdafa- i Hukuk Cemiyetlerine dayanır. Böyle kirli oyunlara, operasyonlara, tuzaklara pabuç bırakmayız.
Bugün İstanbul’da inanmadıkları bir imzayı atmaya zorlananlara sesleniyorum. Bu imzayı atmazsanız; çocuklarınıza, torunlarınıza, öğrencilerinize anlatacağınız, göğsünüzde gururla taşıyacağınız bir şeref nişanesine sahip olursunuz.
Ama sırf birileri istiyor diye o imzayı atarsanız, bunun utancını bir ömür boyu yaşarsınız, vicdan azabını da yine bir ömür boyu çekersiniz.
Değerli basın mensupları,
Biz bu hafta sonu “Gel Seç Tarihe Geç” diyoruz.
Bu hafta bununla tarihe geçeceklerin yanında; kumpaslarıyla, operasyonlarıyla, yargı tacizleriyle kimlerin tarihe geçeceğini hep birlikte göreceğiz!
Bu izansızlığı, bu haksızlığı, bu organize kötülüğü 85 milyon görüyor…
Bu millet,
Bugün kazanılmış bir hakkı, İmamoğlu’nun 35 yıllık diplomasını iptal ettirmek için gecesini gündüzüne katan gözü dönmüşlerin, yarın insanlarımızın tapusuna, evine, arabasına, bankadaki birikimine el uzatacağını, tabiri caizse çökmeye yelteneceğini biliyor.
Bu millet AKP ile birlikte bu ülkede artık “hukuk güvenliğinin” kalmadığını biliyor.
Bir kez daha tekrarlıyoruz;
Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir.
Bunu değiştirmeye de kimsenin gücü yetmez.
Bir kez daha ifade ediyorum. Bu organize kötülüğü yapanlar, yaptıranlar, bunun bir parçası olanlar, hem hukuki olarak, hem siyasi olarak, hem de vicdani olarak bunun altında kalırlar.
Son olarak değerli arkadaşlar,
Sn. İmamoğlu ve onun kapı gibi diplomasıyla uğraşanlar, sadece bununla da yetinmedi.
Onlar, Ekrem başkan hiçbir yerde konuşamasın istiyorlar.
Önce Trabzon’da, sonra Kastamonu’da sonra Ordu, son olarak da Erzincan’da sudan sebeplerle, türlü bahanelerle, Sayın Ekrem İmamoğlu’na programı için salon verilmedi.
Ayıplı işleri dağları tepeleri aştı fakat bu ayıpları Sayın İmamoğlu’na engel olabildi mi?
Elbette hayır!
En fazla halkla buluşacağı adres değişir, ama anlatacağı gerçekler değişmez,
Bu gerçeklerin halka ulaşmasını da kimse engelleyemez!
O ceket çıktı, o kravat çıktı, o kollar sıvandı bir kere…
Ve tarih tekerrür edecek, saray Cumhuriyet Halk Partisi’ne bir kez daha yenilecek…
Hepinizi saygıyla selamlıyorum."
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları