loading
close
SON DAKİKALAR

Demirtaş'tan hem devlete hem de PKK'ya çağrı

Demirtaş'tan hem devlete hem de PKK'ya çağrı
Tarih: 11.02.2012 - 19:23
Kategori: Siyaset

BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, bölgede tansiyonun düşürülmesi gerektiğini belirterek, "Tabiki olması gereken şey operasyonların durdurulması, PKK'nın da silahları susturmasıdır.

Bunun dışında ne Cumhurbaşkanı ne bizim, ne de başkasının tansiyonu düşürme şansımız yoktur. Tansiyon düşmüyor, ölümler durmadığı müddetçe tansiyon düşmüyor" dedi. Demirtaş, 1 Ekim'de Meclis'e gidip gitmeyecekleri konusunda bu hafta kararlarının netleşeceğini söyledi. MİT-PKK görüşmesine değinen Demirtaş, "İddianamede, KCK'nın 1 numaralı sanığı olarak gösterilen Sabri Ok ile devlet görüşme yapıyor, ama BDP'liler KCK'lıdır diye ha bire tutuklanıyor. Devletin bu çelişkilerden artık vazgeçmesi lazımdır. Bizim önerdiğimiz diyalogtur, görüşmedir" dedi.


KÜRT KONFERANSININ İPTALİ KONUSUNDA RESMİ AÇIKLAMA YOK

BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, milletvekilleri Ahmet Türk, Aysel Tuğluk ve Hasip Kaplan ile birlikte Ankara'ya gitmeden önce DHA'ya göndeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Bugün bazı gazetelerde yer alan ve yapılması düşünülen Ulusal Kürt Konferansı'nın Kuzey Irak'taki Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani tarafından BDP ve PKK'ya tepki nedeniyle diye iptal edildiği yönündeki haberlere değinen Demirtaş, "Ulusal Kürt Konferansı bileşenlerinden biride IKDP olacaktır. Sayın Barzani konferansın hazırlanması konusunda destek sunuyordu. Şu ana kadar konferansın iptal edildiğine dair ya da yapılmayacağın dair kendilerinden yapılmış resmi bir açıklama yok. Konferans sayın Barzani' nin tek başına yaptığı bir faaliyet değil. Bütün bileşenleri hep birlikte konferansı gerçekleştiriyorlar, çalışmalar sürüyor. Kendilerinin bu konuda resmi açıklaması olursa bizde ona göre değerlendirme yapacağız. Ama bir sorun sıkıntı olduğunu düşünmüyorum. Birazda süpekülatif şekilde bu haberler yapıldı"dedi.

'DEVLET 1 NUMARA İLE GÖRÜŞÜYOR, BDP'LİLERİ TUTUKLUYOR'

Demirtaş, Şırnak'ta KCK/TM soruşturmasında aralarında partilelerinin de bulunduğu 55 kişinin gözaltına alınmasıyla ilgili şunları söyledi:

"Bu tutuklama ve operasyonların siyasi amaçlı olduğu ortadadır. Başbakan talimat vermeyene kadar hiç bir polis ve savcı harekete geçmiyor. Ne zaman Başbakan 'Gereğini yapın' diyorsa savcılar ve hakimler gereğini yapıyorlar. Bu bile operasyonun siyasi olduğunu gösteriyor. 1-2 yıl önce yapılmış konuşmalar, yürüyüşler ve atılan sloganlar operasyona gerekçe haline getiriliyor. Yani dolayısıyla üzeremizdeki sistem baskısı bir hukuk baskısı, bir yasa baskısından çok bir siyasi baskıya dönüşmüş durumda. Hiç kimse bu operasyonları bir KCK operasyonu olarak düşünmesin ve adlandırmasın. Doğrudan BDP'ye yönelik operasyondur. Kaldı ki, inkar edilmeyen görüşme ve ses kayıtları var. İddianamede, KCK'nın 1 numaralı sanığı olarak gösterilen Sabri Ok ile devlet görüşme yapıyor, ama BDP'liler KCK'lıdır diye ha bire tutuklanıyor. Devletin bu çelişkilerden artık vazgeçmesi lazımdır. Bizim önerdiğimiz diyalogtur, görüşmedir. Onu öne çıkarsınlar. BDP'yi tutuklayarak hiç bir şekilde hiç bir soruna çözüm bulamazsınız. Tam tersine işi zora sokarsınız. Tutuklamaların ve her operasyon geride bir enkaz bırakıyor ve hükümetin önüne çözülmesi gereken bir sorun yumağı olarak önüne çıkıyor. Bakın 2 yıl önce KCK operasyonu ile ilgili yapılan tutuklamalar bugün Kürtlerin taleplerinden biri haline gelmiş durumda. KCK'lılar serbest bırakılsın diye taleplerden biri haline gelmiş durumda. Dolayısıyla hükümetin yaptığı her bir yanlış, karşısına fatura olarak Kürtlerin bir talebi olarak geri çıkıyor. Bu nedenle çözüm konusunda samimi olsaydı arkasına bu kadar enkaz bırakarak yürümezdi diye düşünüyorum"

'DİYALOG VE MÜZAKERE, TERERLE MÜCADELENİN BİR ARGÜMANI DEĞİL'

Demirtaş, ortaya çıkan ve MİT ile PKK'ya ait olduğu idida edilen ses kayıtlarıyla ilgili şöyle dedi:

"Ses kayıtlarının fırsata dönüşebileceğini söylemiştik. Türkiye kamuoyu şiddeti desteklemiyor, askeri operasyonları ve askeri eylemleri desteklemiyor. Tam tersine diyaloğu destekliyor. Bu vesile ile bu ortaya çıkmış oldu. Yani Türkiye kamuoyunda bir infial, neden görüşürsünüz diye bir tepki oluşmadı. O yüzden onu doğru değerlendirmek lazam. Fakat, diyalog ve müzakereyi bir terörlü mücadele argümanı olarak değerlendirmek te büyük bir yanılgıdır. Diyalog ve müzakere şiddet dışı bir çözüm arama yöntemidir. Böyle yaklaşmak lazımdır" dedi.

'MECLİS'E GİDİP GİTMEME KARARI BU HAFTA ŞEKİLLENECEK'

Demirtaş, seçimlerin artından boykot ettikleri Meclis'e 1 Ekim'de gidip gitmeyecekleriyle ilgili mahallelerde halk toplantıları yaptıklarını, tutuklu olan milletvekilleri ile görüştüklerini, bu görüşler toparlandıktan sonra kendi kararımızı kendilerinin vereceğini söyledi. Demirtaş, "Bizim Meclis Başkanı'ndan, hükümetten artık başka bir beklentimiz yok. Kendimiz kararımızı kendimiz vereceğiz. Kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Kesintisiz bizim açımızdan bir mücadele sürecidir. Meclis'te olsak da dışarıda olsak da mücadele sürecidir. Hangisinin bize partimize tabanımıza katkı sunacağını doğru analiz ettikten sonra kararımızı vereceğiz. Bu hafta içerisinde kararımızın şekilleneceğini düşünüyorum. Yeni bir kongre yaptık, yeni bir yönetim oluştu. Yeni yönetimin göreve başlaması nedeniyle belki sayın Cumhurbaşkanı'na bir ziyaretimiz olabilir. Yani Meclis'e geri dönme konusunda ziyaret olmayacaktır" dedi.

'OPERASYONLAR DURMALI, PKK SİLAHLARI SUSTURMALIDIR'

Demirtaş, bölgedeki tansiyonun düşürülme konusunda şunları söyledi:

"Tabiki olması gereken şey operasyonların durdurulması, PKK'nın da silahları susturmasıdır. Bunun dışında ne Cumhurbaşkanı ne bizim, ne de başkasının tansiyonu düşürme şansımız yoktur. Tansiyon düşmüyor, ölümler durmadığı müddetçe tansiyon düşmüyor. Dolayısıyla bu konuda siyasi bir irade oluşması için tabi ki herkesle görüşürüz biz. Hiç bir kaygımız, çekincemiz yok. Bu bağlamda sayın Cumhurbaşkanı'ndan, Meclis Başkanı'na ve muhalefet partilerine kadar diyalog içerisinde olmak gerektiğini düşünüyorum ben" dedi.

'TUNCEL TOKAT ATARKEN SORUŞTURMA BAŞLATAN SAVCILAR NEREDE?'

İstanbul'da dün yapılan eylem sırasında yüzüne biber gazı sıkılan Milletvekili Sabahat Tuncel olayı ile ilgili tepkilerini de dile getiren Demirtaş, şunları söyledi:

"Bir milletvekiline karşı polis eğer bu kadar pervasızca hukuksuzca hareket edebiliyorsa bu Başbakan'ın verdiği cesaretten kaynaklanıyor. Şimdi Sabahat Hanım polise tokat attı diye kıyameti koparanların ne diyeceğini merak ediyorum. O kahramanlar şu anda neredeler? Bir milletvekiline sokak ortasında işkence yapılınca sesiz kalıyorlarsa bu iki yüzlülüğün daniskasıdır. Ben o zamanda bu tür fiiller olmamalıdır diye söylemiştim. Ama bugün Sabahat Hanı'ma yapılan bütün yurttaşlara yapılmış onun şahsında bir hakarettir, işkencedir. İçişleri Bakanı bir milletvekiline karşı sokak işkencesine sesiz kalıyorsa bu İçişleri Bakanı'nın işkenceye rahatlıkla cevaz verdiğini onay verdiğini gösteriyor. Eğer İçişleri Bakanı bu işkenceyi onaylamıyorsa ve kendisini de bir işkenceci olarak tanımlamıyorsa bu olaya ilişkin derhal polisi açığa alması soruşturma başlatmalıdır. Sabahat Hanım ile ilgili soruşturma başlatan yürekli savcılarda bu olayda da polisler hakkında soruşturma başlatarak hukuka inandıklarını göstermelidir, bekliyoruz bunu" dedi.

 

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları