loading
close
SON DAKİKALAR

Böyle bir CHP’li de var

Can Ataklı
Tarih: 10.07.2012
Köşe: Günlük Yazılar

Can Ataklı diyor ki, Uzun zamandır CHP’de böyle özveriyle çalışan, kendini iyi yetiştirmiş, donanımlı, bilgili “yeni” bir isimle tanışmamıştım.

CHP’de Kurultay yaklaşıyor. Genel Merkez sessiz ve derinden Kurultay’da Kılıçdaroğlu’nun kesin hâkimiyetini ilan etmeye hazırlanırken fazla varlık gösteremeyeceği anlaşılan ufak tefek muhalif hareketler de kendini göstermeye çalışıyor.

Bu kurultay öncesi, CHP’de halen aktif siyaset yapan ama daha önemli görevlerde olmasında ülke yararı gördüğüm ve henüz yeni tanıdığım bir CHP’liden söz etmek istiyorum.

Çünkü özgeçmişi ve bugüne kadar yaptıkları gerçekten müthiş.

Tahsin Tarhan bir sanayici. Düzce’de bir fabrikası var. Otomobillerin yaylarını imal ediyor. Yurt dışına da önemli miktarda satış yapıyor.

1964 yılında Gümüşhane’nin Şiran İlçesi’ne bağlı Başköy’de dokuz çocuklu fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş.

Ailesi ile İstanbul’a göç etmişler. Maddi sıkıntılar nedeniyle ortaokuldan sonra eğitimi terk etmek zorunda kalmış ve bir oto tamirhanesinde çalışmaya başlamış.

Ancak Tarhan içindeki okuma arzusunu hiç kenara bırakmamış ve açık öğretimde okuyarak liseyi sonra da üniversiteyi bitirmiş.

Oto makas atölyesinde çalışırken öğrendiği işi 16 yaşında açtığı iş yeriyle kendi işi haline getirmiş. 6 yıl sonra oto makas toptantıcılığı işine soyunmuş, 2000 yılında ise Çelikyay’ı satın alarak sanayiciliğe adım atmış.

İşinin başından hiç ayrılmayan Taran şirketini kısa sürede 30 ülkeye ihracat yapan bir marka haline getirmiş.

“Geldiğim yeri hiç unutmadım” dedi Tahsin Tarhan: “Emekçilikten gelen bir sanayici olarak siyasette de olmak ve ülkeme hizmet etmek istedim.”

Tarhan bu nedenle 2002’de SHP’nin Gebze Kurucu İlçe Başkanı olmuş, daha sonra da SHP Parti Meclisi’ne seçilmiş.

Siyasete CHP’de devam eden Tarhan 2011’de Kocaeli’nden milletvekili adayı da olmuş ama seçilememiş.

Tarhan şu anda CHP Genel Merkezi’nde Örgütlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Danışmanı olarak siyasi çalışmalarını sürdürüyor.

Tarhan’ın sadece siyasi alanda çabası yok. “Ben tırnaklarımla kazıyarak bir iş, meslek sahibi oldum, yüksek okulu da okudum, yurt dışında işlerimi görecek kadar İngilizceyi de öğrendim. Bu nedenle halkımla sosyal dayanışma içinde olmayı ve benim gibi çabalayanlara yardım etmeyi de kendime görev edindim” diyor.

Tarhan 1999-2002 yılları arasında 3 yıl süreyle Gebze Çayırova Spor Kulübü kurucu başkanlığı görevini yürütürken Çayırova’ya 5 bin kişilik tribünlü bir stadyum kazandırmış.

Burada açtığı futbol okulunda 500 öğrencinin eğitim almasını sağlamış.

Sadece spora değil, ilkokul çağındaki çocuklara da bir okul kazandırmış.

2008 yılında kendi eğitimi sürecinde yaşadığı sıkıntıları ve zorlukları göz önünde bulundurarak Gebze Güzeltepe’de 18 sınıflık bir okul yaptırarak, Milli Eğitim’e bağışlamış. Kaç öğrenciye burs verdiğini artık kendisi bile hatırlamıyor. “Ama çok” diyor.

Bununla da bitmiyor Tahsin Tarhan’ın kişisel çabaları.

Örneğin tanıştıktan sonra gazeteye bir kitap gönderdi. Meğer Tarhan fotoğraf çekmeye de merak salmış. Gittiği pek çok ülkede ve tabii ki Türkiye’de çektiği fotoğrafları bir albümde toplamış, Doğan Kitap da basıp dağıtmış. “Günden Kalan İzler” ismini verdiği albümde Tarhan biraz da geçmişini hatırlayarak yoksulluğun fotoğraflarını toplamış. Ama inanın her fotoğraf o kadar anlamlı ve güzel ki anlatamam.

Kitabın gelirini Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı’na bağışlamış.

Tahsin Tarhan’ı niçin böyle uzun uzun anlattım.

Çünkü uzun zamandır CHP’de böyle özveriyle çalışan, kendini iyi yetiştirmiş, donanımlı, bilgili “yeni” bir isimle tanışmamıştım.

Siyasete devam edip etmeyeceğini sordum “Bunu kendime bir görev biliyorum, eleştirmek kolay, taşın altına elimizi koymazsak nasıl kurtuluruz” dedi.

Öyle sanıyorum ki kurultayda Parti Meclisi’ne girmek için mücadele edecek.

CHP’liler sözümü ciddiye alırlar mı bilemem, ama ben Tahsin Tarhan’a kefil olurum. Böyle bir değeri CHP’nin de gözden kaçırmaması gerek.


*****


211 aydının bildirisi

Akit Gazetesi’ne yakınlığıyla bilinen bir internet sitesi kısa süre önce Yeni Şafak yazarı Ali Bayramoğlu ile ilgili ırkçı, şoven bir karalama kampanyası başlattı. Bayramoğlu’nun Ermeni kökenli olduğu iddiasından yola çıkarak ve elbette Ermeni olmayı da aşağılayıcı bir olguymuş gibi göstererek, Yeni Şafak yazarına ağır hakaretlerde bulundu.

Bu kadar nefret içeren ve gazetecilikle hiç ilgisi olmayan bu kampanyaya karşı tepki de sert oldu.

Ali Bayramoğlu’nun fikirlerine katılan katılmayan pek çok gazeteci, yazar, akademisyen, aydın, yazı ya da söylemleriyle bu çirkin yayınını protesto etti.

Geçen hafta açılan bir imza kampanyasına 211 kişi katıldı.

İmza verenlerin isimlerini tek tek inceledim. Birkaç kişi hariç hepsinin temel özelliği AKP iktidarını şiddetle desteklemeleri.

Şimdi şunu sormak istiyorum; “Ali Bayramoğlu’na yapılan haksızlık, aşağılık saldırı sadece bu kişilerin mi ortak tepkisine neden olmuştur?”

Neden AKP politikalarını desteklemeyen ama ortak paydası demokrasi, hukuk, özgürlükler, ayırımcılığa ırkçılığa, nefret suçlarına karşı çıkmak olan kişilere de ulaşılmamış ve tepki alanı daha geniş tutulmamıştır.

Açık söyleyeyim; eğer düzenleyiciler bu tür bir nefret suçuna yönelik protesto ve suç duyurusu metnini bana da haber vermiş olsalardı tereddütsüz imzalardım.

Ancak ne yazık ki aydın, liberal adı altındaki AKP destekleyicileri o kadar ayrımcı ki, hepimizi ilgilendiren bir olayda bile “sadece kendilerinden olanları” tercih ediyor, bunun dışında kalanları ise sanki demokrasi, özgürlükler, hukuk düşmanı gibi göstermeye çalışıyorlar.


*****


Türkiye Gençlik Birliği’nden “ırgat” çıkarması

Öğrenci duyarlılığında en ön saflarda yer alan Türkiye Gençlik Birliği ilginç bir “hayat dersi” çalışmasına hazırlanıyor.

Okulların kapanması ve yaz tatilinin başlamasıyla “tembelliğe” sürüklemeyeceklerini söyleyen gençler “emeğin ne olduğunu” anlamak ve “yerinde görmek” için Anadolu’nun kuş uçmaz kervan geçmez köylerine giderek “ırgat” gibi çalışacaklar.

Türkiye Gençlik Birliği üyeleri “Topraktan, köylüden öğrenmeye gidiyoruz. Bu sefer kitabımız kâğıttan değil topraktan, ağaçtan, kayısıdan. Sınıflarımız yok, alabildiğine uzanan gökyüzümüz var, güneşimiz var. Cayır cayır... Dersimiz yok işbaşımız var... Oturacağımız sıralar yok çıkacağımız ağaçlar, sallayacağımız dallar, patik yapacağımız kayısılarımız var... Akacak terimiz su gibi. Köylü sınıfının en alt tabakasını anlamaya çalışacağız. Topraksız köylüyü” diyor.

Gençler günde 12-13 saat çalışan ve sadece 27 lira kazanan ırgatın hâlini biraz olsun anlamayı ve bundan sonraki eylem planlarını bu deneyimlerin ışığında yeniden gözden geçirmeyi düşündüklerini belirtiyorlar.

 

Vatan/Can Ataklı

 

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları