loading
close
SON DAKİKALAR

Bu ülkenin yüzde kaçı domates yemez

Can Ataklı
Tarih: 08.07.2012
Köşe: Günlük Yazılar

Can Ataklı yazıyor; Bu yıl mezun olan öğrencilerimden birinden geçenlerde bir mesaj aldım...

Birkaç yıl önce İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde haftada bir derse gidiyordum, öğretmen olarak. İstanbul Erkek Lisesi’nden dönem arkadaşım Yunus Söylet rektörlüğe atandıktan sonra bıraktım. Arkadaşım ama fikirlerimiz çok farklı, o Erdoğan’a çok yakın. Ayrıca seçilme yöntemi de pek hoşuma gitmemişti. Üniversite çaresizlik içinde bırakılmıştı, ya Söylet seçilecekti ya Söylet. Yeni YÖK’le birlikte biliyorsunuz bütün üniversiteler aynı durumu yaşadı. Üniversiteler üniversite olmaktan çıktı artık.

İki yıldır Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde, üniversitede verdiğim dersleri veriyorum. Bu yıl mezun olan öğrencilerimden birinden geçenlerde bir mesaj aldım.

Genç ve yetenekli öğrencim Metin (Ah soyadını da hatırlasam, yazmamış, nasıl aklımda tutayım) güncel bir konuyla ilgili yazısını da eklemiş mesaja.

Benim hoşuma gitti. Umarım medyamız yeni bir yazar kazanır.

Bu nedenle sizinle de paylaşmak istedim:

“Bugün sizin köşenizi okumak için Vatan Gazetesi’nin internet sitesine girdiğimde Sonar’ın anketini gördüm.

Bir de Facebook’ta bir haber okumuştum ‘Domates haram’ haberi.

Mısır’da radikal İslamcı bir grup, domatesin Hıristiyan olduğunu ve yenmesinin haram olduğunu duyurmuş.

Şimdi ankete bakın:

SORU: Bu pazar genel seçim yapılsa hangi partiye oy verirsiniz?

AKP: Yüzde 50,42

SORU: Türkiyenin en önemli sorunu nedir?

- Terör olayları: Yüzde 67,10

- Ekonomik sorunlar: Yüzde 17,23

- İşsizlik: Yüzde 8,67

Bu üçünün toplamı: Yüzde 93

AKP bu 3 sorunu da 10 yıldır çözemediğine göre.

Bir ses geliyor. Ama ekonomi, o zaman 1 soru ve 1 cevap daha...

SORU: 3 yıl öncesine göre ailenizin ekonomik durumu nasıl?

‘Daha iyi’ diyen kişiler sadece yüzde 17,20.

O zaman neden AKP yüzde 50.42?

Bütün kara propagandalara rağmen:

SORU: En güvendiğiniz kurum nedir?

TSK: Yüzde 76,4

(Halbuki eski Genelkurmay Başkanı da dâhil pek çok asker güya terörist.)

Bir de koca ülkede AKP demeyen diğer yüzde 49,58’i de düşünün.

‘Demokrasi azaldı’ diyenler sadece yüzde 13,6’ymış?

Bu ankette tutarsızlık yok mu sizce?

Eğer cevaplar hakikaten böyleyse, bundan böyle bu ülkenin yüzde kaçı domates yemez?”

*****

İşte haftanın fıkraları

Bu hafta da Yıldırım Tuna’dan gelen fıkralarla keyifli dakikalar dilerim.

Hadi ya?

Delikanlı ölmüş, cennetin kapısına girmiş, kontrolle teker teker içeri alırlarken araya yanlış biri sızmasın diye görevli melek sıradakilerin ne iş yaptığını, kazancını soruyormuş. İlk baştaki adam “Aktörüm, dizilerde oynuyorum, kazancım 1.000.000 TL” demiş girmiş içeri. 2. Sıradaki kadın “Avukatım, yıllık kazancım 150.000 TL” demiş o da girmiş içeri, sıra bizim delikanlıya gelmiş “Senelik kazancım 12.000 TL efendim” demiş utanıp kekeleyerek, “Hadi ya?” demiş melek “Hangi okulda ve ne öğretmeniydiniz?..”

Hayat kurtarmak

Üniversitenin tarih bölümünde okuyan öğrenci ders veren profesöre “Neden bu saçmalıkları öğretiyorsunuz ki bize?..” diye sormuş,

“Hayat kurtarmak için evladım!” diye cevap vermiş profesör. Öğrenci “Tarih öğrenerek nasıl hayat kurtarabilirim efendim?” diye sorunca “Bir düşün bakalım” demiş, Maazallah bu kafayla sana tıp tahsili yaptırsalardı kim bilir kaç kişiyi telef ederdin?..”

Yaylan git buradan

Adam “Karımı aldattım, günah çıkartmak istiyorum” diye kilisenin kapısına dayanmış, kapıyı aralayan papaz “Anlat yavrum Tanrı bağışlayıcıdır” diyerek almış içeri. “Geçtiğimiz ay bir arkadaşımın evine gittim, hava yağmurluydu, gece eve dönemeyince orada kaldım, arkadaşımın kız kardeşiyle beraber oldum” demiş adam. 

“Evladım dua et Tanrı affedecektir” diye cevap vermiş Papaz. Adam “Bir günahım daha var efendim” deyince “Anlat yavrum, Tanrı hoşgörülüdür” demiş yine papaz. “Geçen hafta baldızımı ziyaret ettim, hava birden yağmaya başladı, gece mecburen orada kaldım, ve maalesef şeytana uydum efendim..” 

Papaz yine “Üzülme oğlum, sen duanı et..” Adam bir daha söze girmiş; “Dün gece de sekreterimin evine gittim, bir yağmur, bir yağmur, bir yere kımıldayamadık tabii, mecburen onunla beraber olduk..” Papaz ana kapıyı açıp gökyüzüne bakmış, simsiyah bulutları görünce “Hadi hemen yaylan bakalım buradan hadi... Hadi” demiş sinirlenerek “Hava patlamak üzere, hemen toz ol kafana bir şey indirmeyeyim.. Sapık..!”

Lekesiz delikanlı


Mahallede kavga edip etrafı birbirine katan delikanlı yakalanıp suçüstü mahkemesine çıkarılmış, tam ceza alacakken “Ben suçsuzum efendim, geçmişimde tek bir leke bulamazsınız” diye savunma yapmış. “Öyle mi?” diye yumuşamış hâkim, “Böyle temiz biri olduğunuza dair geçerli bir şahidiniz var mı?” Delikanlı köşede oturan semt karakolunun komiserini işaret edip “Tabii, orada oturan komiser bey buna tanıktır” diye cevap vermiş. 

Komiser ayağa fırlamış “Yalan efendim“ demiş, “Bu adamı hayatımda ilk defa görüyorum.” Delikanlı “Gördünüz mü efendim” diye araya girmiş “15 yıldır bu mahallede oturuyorum, komiserim beni bir kere bile görmemiş... Yeterli kanıt değil mi sizce?..”

Zayıflama hapı

Polis aşırı süratle giden arabayı durdurunca adam ceza yememek için “Acil bir durum var efendim, kayınvalidem hücreleri süratle eritip acayip zayıflatan haplardan bir avuç içmiş, onu hastaneye yetiştirmeye çalışıyorum” demiş. 

Arka koltuğa bakıp kimseyi göremeyen polis “Hani?” diye sormuş, “Orda kimse yok?”demiş. Hızla geriye dönüp bakıp yüzünü ekşiten adam ağlamaklı bir sesle cvaplamış, “Yahu çok geç kalmışız be..!”

*****

“Vur emrini kim verdi?” sorusu Genelkurmay’ı kızdırmış

Geçen hafta gazetelerde ilginç bir haber vardı. Genelkurmay iki savcı için şikâyette bulunmuş. Şikâyet edilen savcılardan biri Uludere olayını soruşturmakla görevli.

Genelkurmay “hem de iki senelik savcı” dediği savcıyı “Uludere’de vur emrini kim verdi?” diye sorduğu için şikâyet ediyor.

İki senelik savcı olması bu soruyu sormak için yetersiz olduğu anlamına gelmez ki!

Ayrıca zaten bu soruyu bütün millet soruyor da kimse cevap vermiyor.

Herhalde ben bu köşede aynı soruyu 10 kez yazarak sormuştum. Şimdi umudum biliyorsunuz aynı soruyu bir Amerikan gazetesinin sormasında ya da cevabını yayınlamasında.

Burada garip olan başka nokta da şu; Genelkurmay tamamen askeri bir operasyonun sivil savcılar tarafından soruşturulmasına hiç sesini çıkarmıyor. Hatta “demokratik hukuk devletine bağlılığını” göstermek açısından bir fırsat olarak da görüyor.

Ama iş sorulara cevap vermeye gelince hem vermiyor hem de şikâyetçi oluyor.

Oysa iş çok basit; “Vur emrini kim verdi?” sorusuna zaten kayıtlarda olan cevabı vereceksiniz.


Vatan

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları