loading
close
SON DAKİKALAR

Elon Musk, 8 yılda bir milyar dolar harcayabilir mi?

Can Ataklı
Tarih: 05.10.2022
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: www.istanbulgercegi.com

Can Ataklı; Dünyanın en zengin insanı bile abartılı rakamla 8 yılda 640 milyon dolar harcayabilirken sonuçta bir kamu görevi olan T.C. Cumhurbaşkanlığı makamını işgal eden kişi bu kadar parayı nereye harcamış olabilir?

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Hüseyin Baş’tan ilginç benzetme: “Toki’yye yapıyorlar başaramazlar”

Türkiye’nin en genç parti başkanı Hüseyin Baş, sempatik tavırları ile pek çok kişinin ilgisini çekiyor.

Bağımsız Türkiye Partisi’nin genç başkanının bu sempatisi oylarını çok ciddi oranda artırır mı bilemem ama söylemleri hem çok renkli hem de çok vurucu.

Hüseyin Baş, geçtiğimiz günlerde İnci Sözlük’ün sorularını cevaplandırmış.

Sorulara samimi ve net ifadelerle cevap veren Baş’ın bazı sözlerini sizlerle de paylaşmak istedim.

Hüseyin Baş “TOKİ projesi hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusuna şöyle cevap vermiş: “Toki’yye yapıyorlar. Hikaye, yapamazlar, yapmayacaklar. Yapsalar bile 3-5 kişiyi zengin edecekler.”

Sonra da şu ilginç saptamayı dile getirmiş genç genel başkan;

“Bu bir seçim yatırımı. 10 milyona yakın insan başvuracak. Bunun 5 yıllık süreçte 500 binini ev sahibi yapacaklar. Yapsan ne olacak? Bu nasıl bir sosyal devlet? İşin daha acı tarafı, 10 milyon insan başvuruyor. Bu şu demek: Türkiye’de 10 milyon insanın hiçbir konut tapusu yok, üzerine kayıtlı hiçbir şeyi yok.”

Türkiye’nin kısa vadede hızlı çözümlere ihtiyacı olduğunu belirten Baş, “Türkiye’de devrime ihtiyaç yoktur, evrime ihtiyaç vardır. Bizim sağlık sistemimizde, eğitim sistemimizde, konut sistemimizde, ekonomik sistemde her anlamda evrim geçirmemiz lazım. Bunu anlatan, bunu isteyen, bunu sizlere sunabilecek partilerle iş birliği yapmanız benim naçizane tavsiyemdir” diye konuşmuş.

Hüseyin Baş, bir süre önce “Satılan bütün malları devletleştireceğiz” demişti. Bu konuda “Peki anlaşmalar var, bunları nasıl geri alacaksınız?” diye sorulması üzerine de şu karşılığı vermiş:

“Babalar gibi alırım. Nasıl babalar gibi sattılar biz de babalar gibi alırız, nasıl sattılarsa aynı şekilde geri alacağız. Bu konuda hiç tavizim yok. Bir ailenin bir çocuğunu başka bir aile gece gelip başka birine satarsa burada hukuk aramazsınız. Atatürk’ün açtığı, cumhuriyetin kurduğu ve bizim geleceğimizin inşa edildiği, insanımızın iş bulduğu, aş bulduğu ekmek yediği fabrikaların, yatırımların birilerinin keyfiyetiyle satılması asla kabul edilemez. Dolayısıyla da babalar gibi de geri alacağız ve bunu milletimizin lehine kullanacağız.”

Hüseyin Baş; bir süre önce hayata veda eden babası Haydar Baş’tan devraldığı Bağımsız Türkiye Partisi’nin yine Atatürk’ün çizdiği yolda gideceğini söyleyerek, “Türkiye bağımsız olmak zorundadır” demiş ve şöyle devam etmiş:

“Atatürk’ün her yerde ‘Kapitülasyonlar kabul edilemez’ demesinden yola çıkıyoruz, milli mücadele bir sahada topla tüfekle olmuştur bir de ekonomik anlamda bağımsızlığı kazanmak üzerine olmuştur.  Atatürk de ‘Ekonomik bağımsızlığı olmayan ülkeler siyasi bağımsızlığıyla övünemez’ mealinde bir cümle sarf eder. Neden? Çünkü ekonomik bağımsızlığınız yoksa o ülke ne istiyorsa onu yapmak zorundasınız. Bizim bağımsızlığımız bize ait olanı bizim kullanmamızla mümkün olacaktır.”

Sözü Türkiye’nin yeraltı zenginliklerine de getiren Hüseyin Baş’ın o konudaki görüşleri bakın nasıl?:

“Madenlerimizden yani altın, petrol, tor, bor, doğalgaz… Türkiye’de trilyonlarca dolar rezerv vardır, bu madenlerden hakkıyla bahseden tek siyasi partiyizdir. Dolayısıyla biz çözümü anlatırız esasında ama bugün toplumumuzun ihtiyacı olan hükümetin yaptığı yanlış işlerin bilinmesi, bugün Türkiye’deki en büyük eksiklik budur.”

Bağımsız Türkiye Partisinin sempatik başkanı Hüseyin Baş, özellikle gençler arasında çok tutulduklarını ve seçimlerde herkesi şaşırtacak bir çıkış yakalayacaklarına inandığını söylüyor.

Bakalım hep birlikte göreceğiz

BTP’nin oyları çok yüksek olmasa bile belli ki siyasette Hüseyin Baş güler yüzlülüğü ve samimiyeti sürecek.

Bİ SORALIM BAKALIM

KKTC’ye daha fazla silah vermek Amerika’ya cevap olabilir mi?

Amerika, 40 yıldan sonra Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ne uygulanan silah ambargosunu kaldırdığını açıkladı.

Neden?

Dışişleri Sözcüsü, “Amerika kendi çıkarını düşünür” diye cevapladı bunu.

Doğal olarak Türkiye’nin de buna çok şiddetli tepki göstermesi gerek.

Ancak şu ana kadar cılız bir tepki gösterildi.

AKP’den yapılan açıklamada, “Türkiye bundan sonra KKTC’ye silah desteğini daha çok artırır. Kuvvet dengesi bakımında Ege’deki kuvvetlerini hiç kimsenin tehdit edemeyeceği bir seviyeye çıkarır” denildi.

Peki, KKTC’ye daha fazla silah vermek bir cevap mıdır, sorunu çözmesine yardımcı olur mu?

Hayır, çünkü belli ki burada Amerika’nın hesabı ve planı başka.

Onu bir başka yazıda dile getireceğim.

Ve AKP iktidarının buna karşı çıkması mümkün değildir.

Sadece yine biraz “demeç kahramanlığı” ile durumu idare edip kendi seçmen kitlesini bir süreliğine uyutmayı başarabilir.

BUNU YAZMAK GEREK

Bari İstiklal Marşı sırasında o sakızı çiğnemese

Fenerbahçe Teknik Direktörü Jorge Jesus; pek fazla gülmeyen, ciddi hatta biraz asık yüzüne rağmen Fenerbahçelilerin gönlünü kazandı.

Çünkü hayli zamandır şampiyonluk hasreti çeken Fenerbahçe taraftarı bu yıl takımın iyi olduğunu ve yeni hoca sayesinde şampiyonluğa koştuğuna inanıyor.

Gerçekten Fenerbahçe bu yıl son birkaç yılın en iyi futbolunu oynuyor, çok rahat gol atıyor, rakip küçük büyük dinlemeden sürekli pres yapacak performansı buluyor.

Ancak Jesus’un bir davranışı var ki dikkatimi çok çekiyor, bu nedenle Fenerbahçe yönetiminden kendisini uyarmasını rica etmek istiyorum.

Portekizli teknik adam sahada olduğu sürece sürekli sakız çiğniyor.

Muhtemelen maç stresini bu yolla atmaya çalışıyor.

Gerçi yorulmuyor mu ağzı anlamakta zorluk çekiyorum, en azından ben onca saat sürekli sakız çiğneyemem.

Beşiktaş maçından önce şehitler için saygı duruşu yapıldı ve ardından İstiklal Marşı okundu her zamanki gibi.

Saygı duruşu sırasında Jesus, birkaç kere ekrana geldi hepsinde de sakızını çiğniyordu.

“Ne var bunda?” diyenler olacaktır ama şunu söyleyeyim, bizim millet saygı duruşunda ya da İstiklal Marşı söylenirken bırakın sakız çiğnemeyi hareket edilmesinden bile hoşlanmaz.

Hoca kibarca uyarılabilir ve en azından İstiklal Marşı okunurken sakız çiğnemeye ara vermesi kendisinden istenebilir.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Elon Musk, 8 yılda bir milyar dolar harcayabilir mi?

Dünyanın en zengin kişisi Elon Musk, biliyorsunuz.

Servetinin ucu bucağı yok, kendine ait nakit parası 300 milyar doların üzerinde.

Şirketlerinin dünya çapındaki değeri ise neredeyse ölçülemiyor.

Peki, dünyanın en zengin kişisi nereye ne kadar para harcar?

Musk’ın yıllık kişisel harcaması ne kadardır?

Dünyanın çeşitli ülkelerindeki evleri, otomobilleri, uçakları, yatları için yılda ne harcanır, buralarda çalışan personele ne ödenir?

Örneğin 200 personel çalıştırsa şahsi işleri için ve bunların her birinin ortalama aylık maliyeti 10 bin dolar olsa bu 2 milyon dolar eder. Yılda 24 milyon dolar.

Arabaların, uçakların masrafları her gün kullansalar bile yılda 50 milyon doları geçmez.

Şimdi toplayalım Musk’ın yıllık kişisel masrafı taş çatlasa 80 milyon dolar.

8 yılda 640 milyon dolar eder.

Neden 8 yıl olarak hesapladım.

Çünkü Sayıştay raporuna göre Erdoğan; cumhurbaşkanı sıfatıyla 8 yılda tam 18 milyar lira, yani yaklaşık 1 milyar dolar harcamış.

Nedir sarayın bu kadar tutan masrafı?

Kaç kişi çalışır sarayda, kaç otomobil, kaç uçak, kaç helikopter, kaç yat var?

Dünyanın en zengin insanı bile abartılı rakamla 8 yılda 640 milyon dolar harcayabilirken sonuçta bir kamu görevi olan T.C. Cumhurbaşkanlığı makamını işgal eden kişi bu kadar parayı nereye harcamış olabilir?

Kısacası Türkiye Cumhurbaşkanlığı makamında oturan, aynı zamanda dünyanın en zengin kişisidir.

Üstelik dünya zenginleri parayı harcarken kendileri kazandığı için biraz düşünür, bizim cumhurbaşkanlığı makamında oturanın para harcarken düşünmesine gerek yok, harcar istediği gibi ve hesap da vermez.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Artık İstanbul’da taksi bulmak bir mucize

Nüfusu neredeyse 20 milyona dayanmış İstanbul’da taksi sayısı hala 1992’deki 8 milyonluk nüfusa göre olunca artık taksi bulmak mucizeye kaldı.

Özellikle gece saatlerinde taksi bulmak neredeyse olanaksız hale geldi.

Zaten taksi sayısı yetmiyor, buna bir de taksicilerin gece özellikle Arapların gittiği eğlence merkezlerinden müşteri kapma yarışı ekleniyor.

Pek çok taksi gece yerli müşteriyi almıyor bile.

UKOME denilen AKP teşkilatı ise sırf İBB halkın gözünden düşsün, iş yapamıyor görünsün diye taksi sayısının artırılmasına izin vermiyor.

Gözlediğim kadarıyla sanıyorlar ki İstanbul halkı taksi sorununun İmamoğlu yüzünden yaşandığını düşünüyor, oysa durum tam tersi AKP’liler bile artık bu rezil oyunun farkında ve diş biliyor.

Hep yazıp söylüyorum, UKOME adındaki AKP teşkilatındaki subaylar bir merak edip “Biz niye taksiye izin vermiyoruz?” diye sormayı akıl etse, sorun çözülecek ama korkudan ağızlarını bile açamıyorlar, saraydan gelen talimata uyup “ret” diye bağırıyorlar.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları