loading
close
SON DAKİKALAR

Görülmemiş 'rakı' sansürü

Can Ataklı
Tarih: 23.06.2022
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; Bu içki olayının aslında “küçükleri zararlı şeylere karşı korumak” olmadığını hepimiz biliyoruz. Ama bu kadar saçmalamaya da gerek yok ki.

ÖNERİ

Devlet Bahçeli çarşıya çıkamaz

İktidar ve çevresi artık panikten mi, çaresizlikten mi, adeta saçmalama yarışına girdi.

Şaşırarak izliyorum hepsini.

Biri diyor ki “Ekonomide kötü gidiş durduruldu.”

Öteki çıkıyor “Milletimizi enflasyona ezdirmedik” diye konuşuyor.

Bakan olan “Dövizde ve faizde dengeyi tutturduk bir yıl sonra enflasyon kalmayacak” diyor.

Bizzat Erdoğan kendisine ekonomiden şikayet eden milletvekillerine, “Ben sizinle aynı görüşte değilim” diyebiliyor.

Sonuçta öyle bir konuşuyorlar ki sanki bu ülkede her şey güllük gülistanlık.

Birazcık pahalılık oldu ama dünyanın durumu çok daha beter.

Çevre Bakanı bile ekonomiye dalıp dünyada çok büyük bir enflasyon dalgası olduğunu ABD ve Almanya’da 40 yılın en yüksek enflasyonuna ulaşıldığını anlatıyor.

Oran vermiyor nedense.

Çünkü oran verse altından kalkamayacak, ABD’de 40 yılın en yüksek enflasyonu denilen yüzde 8.5 düzeyinde.

Konuya en son giren isim ise MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli oldu ama tam girdi.

“Patates, soğan, domates fiyatlarını abartanlara diyorum ki biraz insafınız, vicdanınız varsa kimin tarafında olduğunuzu açıklayın” dedi son grup toplantısında.

Kim bu fiyatları abartıyor?

Bilen yok.

Bahçeli galiba birine “Gerçekten çok mu yüksek patates fiyatı?” diye sormuş o da herhalde “Yok efendim abartıyorlar” demiş.

Bahçeli devam ediyor; “Ülkemizin hiçbir yerinde zillet ittifakının iddia ettiği gibi bir Türkiye tablosu yoktur. Yalnızca göz boyamak ve çalışıyor imajı uyandırmak amacıyla üç beş esnaf gezip fitne fücur teşrifatçılığı yapanların ipliği artık pazardadır, ikinci ele düşmüştür.”

Yani Bahçeli’ye göre ekonomi harika gidiyor ancak münafık muhalefet ekonominin kötü olduğu imajını yaymaya çalışıyor.

İyi de bu millet tümüyle ahmak mı, ne yaşadığını bilmiyor mu?

Bahçeli’nin hızı kesilmiyor, şöyle devam ediyor gruptaki konuşmasında:

“Kameralara yansıtılan sipariş görüntüler, sahnelenen sahte mağdur tiyatroları, duyguları istismar eden taktik beyanatlar, kurmaca ve kumanda edilen karşılıklı diyaloglar hiç kimseyi inandıramaz.”

Devlet Bahçeli’ye bir önerim var.

Lütfen bir çarşı pazar turu düzenlesin.

Ama öyle kalabalık bir partili heyeti ve sayısız koruma ile değil.

Makete girsin örneğin, vatandaşla konuşsun, bir semt pazarında dolaşsın, bakalım kaç kişi var, kim ne alabiliyor, sonra bir taksiye binsin, metroda iki durak gitsin, milletle sohbet etsin.

Ama inanın bırakın bunların hepsini birini bile yapamaz.

Sadece Bahçeli mi, iktidar ortağı olan iki partinin en tepeden en aşağıya kadar yöneticilerinin hiçbiri bunu yapamaz, göze alamaz.

Devlet Bahçeli çok uzun yıllardır halkın içine girmiyor, neyin olup bittiği görmüyor, Erdoğan’ın anlattıkları ile yetiniyor.

İnanmıyorsa, denemesi bedava.

Hani ikide bir “yüreğin yetiyorsa” klişesi ile muhalefete çatıyor ya, işte kendi “yüreği yetiyorsa” sokağa bir çıksın bakalım.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

İktidar dezenformasyona tek örnek gösterebilir mi?

Sansür yasası olarak da adlandırılan sosyal medyadaki düzenlemeler yakında çıkacak.

Muhalefet ne kadar mücadele ederse esin, sayısal çoğunluğu elinde tutan iktidar koalisyonuna mensup milletvekilleri bu kanunu geçirecek.

Saray medyasından hiç aykırı ses yok.

Hepsi bu kanunun arkasında.

Oysa kendilerini de vuracak haberleri yok.

Tabii şu anda “Nasıl olsa arkamızda kapı gibi saray var, bu yasa bize mi işletilecek?” diye düşünüyorlar ama orası hiç belli olmaz.

Birilerinin miadının dolduğuna karar verirlerse işletiverirler yasayı, neye uğradıklarını şaşırırlar o zaman.

Bu saray yazarları ekranlarda tartışırken “dezenformasyondan” söz ediyorlar hep.

Neymiş, sosyal medyada her şey çarpıtılıyormuş, yalan bilgiler halkın kafasına sokuluyormuş.

Peki kabul.

O halde bir tane örnek göstersinler.

Kim dezenformasyon yapıyor?

Kim yalan söylüyor?

Kim kasıtlı kampanya açıyor?

Bakın bunların hiçbiri yok sosyal medyada.

İsimsiz kişilerin küfür etmeleri ya da sahteliği anında otaya çıkan bir takım montaj ürünü görseli paylaşmalarının hiçbir etkisi yok.

“Sürekli küfür ediliyor, yalan haberler üretiliyor” diyenlerin hiçbiri buna bir örnek gösteremez, gösteremiyor da zaten, ama “bunlar yalancı” demek AKP tabanında prim yaptığı için hiç çekinmeden bu propagandayı sürdürüyorlar.

Haydi, hodri meydan.

Sosyal medyada muhalefetin yaydığı yalan haberlerden, dezenformasyondan, hakaretlerden bir tane gönderin, hemen yayınlayacağım.

Ama belli bir kaynaktan, bilinen isimler üzerinden yürütülen kampanyaları kastediyorum.

İsimsiz, belki de iktidar trollerinin yaptığı numaraları önüme koymayın sakın. Var mısınız?

ŞAŞIRDIM

Görülmemiş “rakı” sansürü

Geçen akşam kanallardan birinde “Hababam Sınıfı Uyanıyor” filmi gösteriliyordu yine.

Kemal Sunallı, Münir Özkullu, Şener Şenli bu seri ne zaman gösterilse yine izleniyor.

Küçük kızım da pek sevdi bu filmi, rastlayınca kapatmadık tabii, birlikte izledik.

Filmin bir yerinde kimya öğretmeni laboratuvarda alkolle deney yapıyor.

Hababam öğrencileri sözde pür dikkat izliyor.

Öğretmen alkolü anlattıktan sonra “Bana nitelikli alkolle ilgili bir örnek verin” diyor.

İnek Şaban o meşhur gülmesiyle “Rakııı” diyor.

Ama o kelime “bipleniyor.”

Neden? Tamam ekranda sigara gösterilmiyor.

Galiba RTÜK’ün zorlaması ile içki de gösterilmiyor.

Filmlerdeki bar sahnelerinde içkiler flu hale getiriliyor.

Ama bir içkinin adını söylemek de mi yasak?

Ayrıca o sırada söylenen içki adı o anın bütün esprisi zaten. O kelime biplenince espri de ortadan kalkıyor o halde niye tümüyle kesmiyorlar?

Bu içki olayının aslında “küçükleri zararlı şeylere karşı korumak” olmadığını hepimiz biliyoruz.

Ama bu kadar saçmalamaya da gerek yok ki.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Hep söylediğimiz konuda ilk itiraf geldi

Yazı ya da televizyon konuşmalarımı izleyenler iyi bilirler, saray trollerinden sıklıkla söz ederim.

Çünkü bu troller fırsatını buldukları anda saldırmayı, itibarsızlaştırmayı, hedef göstermeyi, sinir bozmayı çok iyi biliyorlar.

Bunların tek merkezden yönetildiğini, bunun için Ankara’da dev bir binanın olduğunu, bir emirle on binlerce trolün harekete geçtiğini kim bilir kaç kere anlattım.

Tabii elde somut bir kanıt yok, zaten bu tür şeylerin belgesini bulmak da pek mümkün olmaz.

O zaman bilinen konunun net biçimde anlaşılması için itirafçıların ortaya çıkması gerekir.

İşte bu konuda ilk itiraf geldi.

Ümraniye belediyesi ve ATV’de çalışmış olan, Orhan Sarıkaya, tüm çarkı Halk TV muhabiri Seyhan Avşar’a anlatmış.
Demiş ki,

– Troll çalışmasını Ahmet Davutoğlu ve ekibi başlattı. Başında ise Taha Ün bulunuyordu.

– Şu anda 3 tane troll grubu var. Berat Albayrak’ın, Süleyman Soylu’nun ve Metin Külünk’ün grubu.

– Kuyruğun başı Fahrettin Altun’dur.

Başka bir şey demeyeceğim. Nokta.

SORDUM ÖĞRENDİM

Emirgan’daki ağaçlar neden kesiliyor?

Saray medyası günlerdir Emirgan’da kesilen ağaçlar konusunu dile dolamış durumda.

Doğaya hiç saygısı olmayan, yeşili sadece dolar üzerinde seven bu medya, Gezi olayına gönderme yapabilmek için “muhalefete muhalefet çevreciliği” yapıyor yıllardır.

Gezi direnişi sırasında bu ülkenin aydınları, demokratları, gerçek vatanseverleri eyleme “ağaçları korumak için” başladı ya, işte buradan hareketle her fırsatta muhalefeti çevre düşmanı ilan etmeye çalışıyorlar.

Tabi beceremiyorlar ama yine de kimi zihinleri bulandırmakta başarılılar.

İşte Emirgan konusu da böyle.

Emirgan korusundaki çürüyen ve hastalanan ağaçlar kesiliyormuş.

Saray medyası ayağa kalktı.

Hiçbiri bu ağaçların neden kesildiğini merak etmiyor, sadece “Hani ağaç severdiniz, kesiyorsunuz işte” çığlıkları atıyor.

Hükümet de bu koroya katıldı ve Orman Bakanlığı, Belediye’ye ceza bile kesti.

Belediye ise cılız bir açıklama yaparak “Ağaçların çürüdüğünü, tehlike yarattığını, uzun bir inceleme ve çalışma sonucu kesilme kararı alındığını” bildirdi.

Anlamadığım şu; İBB bu tür saldırılar karşısında neden çok zayıf kalıyor, neden daha üst perdeden açıklamalar yapmıyor, sanki sineye çekiyormuş havasına bürünüyor.

İşin kötüsü; Belediye bu kadar zayıf kalınca, saray medyası gerçeği yazan gazetecileri hedef alıp “Haydi susmayın, bir şey söyleyin, güya çevrecisiniz ya” diye saçma sapan kampanyalar açıyorlar.

Bakın uyarmadı demeyin bu tür şeyler gelecek seçimler için halkı kuşkuya düşürüyor, ona göre.

YOUTUBE GÜNLÜĞÜ

Bugünkü yazılarımı okuduktan sonra şu anın önemli siyasi ekonomik gelişmelerinin yorumlarını izlemeniz için sizleri YouTube kanalıma davet etmek istiyorum. Hafta sonları ise Flashhaber’de yaptığım yorum ve analizlerden seçmeler var. Bütün bir haftayı değerlendirmek için bulunmaz fırsat olduğunu söylemeliyim. https://www.youtube.com/channel/UCT2Bh5Xd5NLMnO69_QW2UKg

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları