loading
close
SON DAKİKALAR

Utanmazların sahtekârlığına bakın

Can Ataklı
Tarih: 25.10.2022
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; Cumhuriyet’siz Türkiye Yüzyılı. İktidar; sözüm ona, Cumhuriyet’in 100’üncü Yılı’na çok iyi hazırlanıyor.

ANALİZ

Cumhuriyet’siz Türkiye Yüzyılı

İktidar; sözüm ona, Cumhuriyet’in 100’üncü Yılı’na çok iyi hazırlanıyor.

Ancak madalyonun arkasına da bakmak gerek.

Çünkü AKP’nin hazırlandığı Cumhuriyet’in 100’üncü Yılı değil, kendi başlatacakları yeni cumhuriyet ya da bir dönemin parlak laflarından biri olan 2’inci Cumhuriyet olacaktır.

Bunu da pek saklamıyorlar zaten,

AKP Genel Başkanı, Türkiye Yüzyılı başlatacaklarını söylüyor.

100’üncü yılı kutlamaktan söz etmiyor.

Nitekim bu amaçla bir de logo hazırlanmış.

Ama ne gariptir Türkiye Yüzyılı derken cumhuriyetten hiç söz edilmiyor.

Kimse “Canım ne var bunda, zaten yüzyılın ne anlama geldiğini herkes biliyor, alt tarafı bir logo, orada cumhuriyet kelimesi geçmemesine mi taktınız?” demesin.

Çünkü buna takmak gerekir.

Burası Türkiye Cumhuriyeti.

Bugün itibarıyla tam 99 yıl önce verilen İstiklal Savaşı’ndan sonra devletimizin yönetim biçimi olarak kabul edilmiş cumhuriyet rejimi bugüne kadar ülkeyi ayakta tutmuştur.

Bunu değiştirmek, yok saymak, yenisini kuruyor gibi havalara girmek mümkün değildir.

Yapanın da yanına kalmaz, böyle bilinmesinde yarar vardır.

Ancak görülüyor ki, açıktan olmasa bile Türkiye Yüzyılı adı altında bugüne kadar gelen cumhuriyet tamamen bir kenara bırakılmak isteniyor.

2’inci Cumhuriyet’le Türkiye din temellerine dayalı, kuruluş ilke ve devrimlerinden tamamen arındırılmış, Arap tipi bir yönetim biçimine geçilmek isteniyor.

İktidar sözcüleri, Cumhuriyet döneminin bir ara olduğunu, bunun artık biteceğini, Yeni Türkiye’nin doğduğunu söylüyor.

Peki bunu yapmaya güçleri yeter mi?

Yetmez.

Ancak seçime doğru neler yaşayacağımızı henüz bilmiyoruz, tahminlerimiz ve endişelerimiz var ve üstelik AKP’nin de bu seçimi kaybetme paniği içinde olduğunu da biliyoruz.

Durum böyle olunca seçimi kazanmaya veya kazanmış sayılmaya yönelik akla gelecek gelmeyecek pek çok şeye başvuracakları da sır sayılmaz.

Bu nedenle muhalefetin çok duyarlı, dikkatli ve hatta alarmda olması gerekir.

Muhalefet Cumhuriyet’siz bir Türkiye Yüzyılı’nı ilan edenlerin niyetinin ne olduğunu çok iyi anlamak ve buna göre hareket etmek zorundadır.

Bu arada yeri gelmişken Cumhuriyetsiz Türkiye Yüzyılı logosunun anlamını saray medyasında yer aldığı biçimde size de aktarayım.

16 yıldız bugüne kadarki Türk devletlerini temsil ediyormuş tıpkı cumhurbaşkanlığı forsunda olduğu gibi.

Logodaki dairesel görünüm Türkiye vizyonunun küresel olduğunu vurguluyormuş.

Hilal etrafından yayılan güneş ışınlarının her biri Cumhuriyetimizin her bir yılını temsil ediyormuş ve toplamı 100 adetmiş…

Altın efektli özel renk de dünyada Türkiye yüzyılının bir güneş gibi doğduğu ilişkisini kuruyormuş.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Ne demek şimdi “Sıkıysa referanduma gidelim” demek?

Önce CHP Genel Başkanı fitili ateşledi.

Kılıçdaroğlu “Gelin başörtüsü konusunu yasal bir temele bağlayalım” dedi.

Amaç aşağı yukarı belliydi.

AKP seçim yaklaşıkça “Bunlar kazanırsa kadınların başlarını açacaklar, Kuran yasaklanacak, ezan Türkçe olacak” propagandası yapılacak, 6’lı masada olanların da bu tür kaygıları vardı, Kılıçdaroğlu da bunu gidermek istedi.

Ama Erdoğan asla altta kalmaz, o da kalktı “yasa ile olmaz gelin bunu anayasaya da koyalım” karşılığını verdi.

Ancak belli ki Erdoğan’ı bu da kesmedi “Sıkıyorsa anayasa referandumuna gelin” çağrısı yaptı CHP Genel Başkanı’na.

Ne demek Allahaşkına, “Sıkıyorsa anayasa değişikliği yapalım” demek.

Bu sadece bir “hodri meydan” çağrısı değildir, bu aynı zamanda topluma bir hançer batırıp ağır bir travma yaratma hazırlığıdır.

Erdoğan muhalefeti anayasa konusunda sıkıştırıp mecliste 400 oy bulunmasını sağlamak istiyor olabilir ama “sıkıysa” sözüyle olayı kamuoyuna taşıyıp inanılmaz bir din istismarına hazırlandığının işaretini de veriyor.

BUNU YAZMAK GEREK

Türk Tabipleri Birliği niye kapatılsın?

Başta MHP Genel Başkanı; arkasında bir saray korosu, “Türk Tabipleri Birliği kapatılmalı” diye bağırıyor.

Neden?

Çünkü TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kuzey Irak’taki operasyonda kimyasal silah kullanmış olabileceğini söyledi.

TTB Başkanı bu kanaate izlediği bazı video görüntülerinden sonra vardığını da söyledi.

Tabii herkes ayağa kalktı.

Türk Silahlı Kuvvetleri asla kimyasal silah kullanmayacakları gibi envanterde bu tür silah da bulunmadığını açıkladı.

AKP sözcüleri, saray yazarları büyük tepki gösterdi.

Ardından da “TTB kapatılsın” çağrıları başladı.

Öncüsü daha önce de olduğu gibi yine MHP Genel Başkanı Bahçeli oldu.

İyi de velev ki Şebnem Korur Fincancı gerçek olmayan bir beyanda bulundu, bunun karşılığı Türk Tabipleri Birliği’nin kapatılması olamaz.

Burada yapılması gereken Fincancı’nın istifasını istemek olabilir.

Bu da dışarıdan baskı ve telkinlerle değil, bizzat mesleğin sahibi doktorların talebi ile gerçekleşir.

Bugün, kazanmalarının çok güç olduğu bir seçimden önce bile kafaları bozulduğu an hemen “kapatma, yok etme, hapse atma” duyguları içinde olanların yarın tesadüfen seçimi kazanmaları halinde neler yapabileceklerini herkesin görmesi gerek.

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

Utanmazların sahtekârlığına bakın

Ne zaman bir iktidar yetkilisi Atatürk, Cumhuriyet, devrimler, medeniyet, çağdaşlık aleyhine hakaretler yağdırsa ve doğal olarak bir tepki oluşsa saat trolleri hemen harekete geçiyor.

Çoğu cahil olan bu troller aldıkları talimat gereği hemen saldırıya başlıyor.

Tabii genellikle akla ziyan, tamamen yalana dayalı ve hakaret içiren paylaşımlar yapılıyor.

AKP’li Mahir Ünal “Dil devrimi ile kullandığımız birçok kelimeyi unuttuk, hepsinin yerine tek kelime kullanıyoruz artık” demesi üzerine saray trolleri de aldıkları talimat gereği kelimeler üzerinde oynamaya kalkmış.

Bu tür tweetlerden birinde şöyle denmiş:

Kemalistler Mahir Ünal’a hırlıyor! Her biri farklı manaya gelen bu kelimelerin yerine tek kelime koymak nasıl ahmak bir reformdur?

Altına da şu kelimeleri ve Türk Dil Kurumu sözlüğündeki karşılığını koymuş.

Aleni – Açık

Aşikar- Açık

Bariz – Açık

Sarih – Açık

Müstehcen – Açık

Üryan – Açık

Ayan – Açık

Vazıh – Açık

Münhal – Açık

Mübin – Açık

Bedihi – Açık

Şimdi bu cehalete karşı ne diyebiliriz ki.

Muhtemelen bu tweeti atan bu kelimelerin bir ya da ikisi hariç hiçbirini bilmiyordur.

Çünkü bu kelimelerin hepsi Arapça, ancak Arap dilindeki kullanım yerleri çok farklı.

Bazıları sadece İslami anlamla yüklü, bazıları günlük kullanımda var bazıları ise Arapçada bile kullanılmıyor.

Ancak asıl amaç Türkiye, Cumhuriyet, Atatürk ve medeniyet düşmanlığı olunca fark etmiyor.

Nasıl olsa bunu okuyup inanacak bir sürü cahil ve biat etmiş insan var.

Herhalde bu köşenin okurları anılan kelimelerin anlamını biliyordur.

Ama yine de TDK’daki karşılıklarını sunayım:

Aleni- Ortada, görünen

Aşikar- Besbelli

Bariz- Gözle görünen

Sarih- Kolay anlaşılır, belirgin

Müstehçen- Edebe aykırı, açık saçık

Üryan- Çıplak

Ayan- Belli, gözle görülen

Vazıh- Kuşkuya yer bırakmayacak kadar açık, belli

Münhal- Boş (bir görev için kullanılır)

Mübin- Belli, iyiyi kötüyü ayıran

Bedihi- Çok açık, besbelli

TDK sözlüğünde elbette her kelimeyi anlatmak için çeşitli tanımlamalara da başvuruluyor.

Nitekim yukarıdaki kelimelerin anlamları yazıldıktan sonra hemen hepsinde “açık” kelimesi de var.

Bu kelimenin tam karşılığı olarak değil anlatmak amacıyla yazılmış.

İşte bu troller sahtekarca sanki bu kelimelerin tamamının karşılığı olarak “açık” yazılı algısı yaratıp hem Türkçeye hem Cumhuriyet ve devrimlerine küfür etmeye çalışıyor.

1934 yılından gelen bir öngörü

Yukarıdaki kupür Akşam gazetesinin 1934 yılında yayınlanan bir sayısından alındı.

Yaklaşık 70 yıl sonrasının hayali kurulmuş, birçok tahminde de isabet var.

Son cümledeki yenilenlerin tarifine dikkat edin.

1934’te pirzola, imam bayıldı ve ayva kompostosu belli ki büyük bir kesim tarafından rahatlıkla yenebiliyormuş ki gazete çekinmeden yazabilmiş.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları