‘Program çalışıyor’ ezberi sıkmadı mı?
Çiğdem Toker; Tutuklamanın peşin ceza olarak uygulandığı, seçilmişlerin cezaevinde tutulduğu, yüzbinlerce vatandaş oyunun hiçe sayılarak yönetimlerin aritmetik çoğunlukla ele geçirildiği bir ülkede Hazine’yi ve Maliye’yi yönetiyor Mehmet Şimşek.
Seçmen iradesinin gasp edildiği, yolsuzlukların sorgulanıp denetlenmesinin 2019 öncesine uzanamadığı bir ülkede ihale mevzuatında reformdan söz ediyor bir de

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek
Herkesin kendisini her an cezaevinde bulabileceği bu rejim, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in medya ve toplumla iletişimini kolaylaştırıyor olmalı.
Fark etmişsinizdir, enflasyondan arındırılmış faiz misali, Bakan Şimşek’in konuşmaları toplumun canını yakan bütün sorunlardan arındırılmış ifadelerden oluşuyor. Niye? Çünkü kimse ona canını sıkabilecek sorular sormuyor, soramıyor.
Daha doğru anlatımla, bu nitelikteki ortamlar ve koşullarda bulunmuyor Bakan Bey.
Tedavi yan etkisiz olmazmış
İki yıldır dinlediğimiz çerçeveye yenilik getirmek şöyle dursun, taahhütler açısından çok daha geri bir hatta düşmüş değerlendirmeler yapıyor. Daha kötüsü ülkeye uzaktan bakan, “gözden geçirme” ziyaretleri için belli aralıklarla ziyaret edip rapor yazan uluslararası teknokratlarınkine benzer o tanıdık üslubunu sürdürüyor Hazine ve Maliye Bakanı.
Neymiş, hiçbir tedavi yan etkisiz olamazmış. Evet, IMF programına özgü “reçete” kelimesini kullanmıyor ama o anlama gelen “tedavi”den söz etmesi Şimşek programının neye yaradığını bize bir kez daha anlatıyor: “Bazı sorunlar olduğunun farkındayız.” Bazı sorunlar… Sadece bu ifadeyi duyunca, vatandaşın derdine, yoksulluğuna az da olsa değindi sanabilirsiniz ama kastettiği reel sektör. Finansmana erişim sıkıntılarını daha önce dile getiren reel sektör temsilcilerine cevap niteliği taşıyor bu değerlendirmesi.
Halkın sorunlarına dolaylı değindiği, “Bütçe açığı nispeten yüksek seyrediyor, ama deprem yaralarını başarılı bir şekilde sarıyoruz” ifadesi ise deprem bölgesinde konteynırlarda temel altyapıdan uzakta zorluk içinde yaşamaya çabalayan vatandaşın gerçekliğinden uzaklığını gösteriyor sadece Şimşek’in.
Makroekonomik verilerdeki “düzelme”leri anlattığı kısımlarda, şu basit sorunun cevabına dair hiç iz yok:
“Ne pahasına?”
KKM’yi kim icat etti?
Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, 15 milyar doların altına inen Kur Korumalı Mevduat’ın (KKM) yakında sona ereceğini de söyledi. Ama bu zaten defalarca açıklanmış bir gelişme. Bundan daha önemli olan, KKM’yi kimlerin neden icat ettiğine dair tek kelimenin olmayışı.
“KKM’yi muhalefet partileri mi icat edip uyguladı da size enkaz bıraktı?” sorusuyla muhatap olmayacağını bilmenin konforu böyle bir şey. Tam da bu konfor nedeniyledir ki, göreve geldiğinde ve izleyen aylarda, tek haneli enflasyon ve önemsediği diğer bütün hedefler için 2025 yılını gösteren Şimşek, artık 2026 ve 2027’yi sıkça vurguluyor.
2026, refah artışının daha iyi hissedildiği, fiyatların çok yavaş arttığı bir yıl olacakmış.
Tutuklamanın peşin ceza olarak uygulandığı, seçilmişlerin cezaevinde tutulduğu, yüzbinlerce vatandaş oyunun hiçe sayılarak yönetimlerin aritmetik çoğunlukla ele geçirildiği bir ülkede Hazine’yi ve Maliye’yi yönetiyor Mehmet Şimşek. Seçmen iradesinin gasp edildiği, yolsuzlukların sorgulanıp denetlenmesinin 2019 öncesine uzanamadığı bir ülkede ihale mevzuatında reformdan söz ediyor bir de.
Peki öyle olsun. Bakan Şimşek’e kendisini konforlu biçimde ifade edeceği medya mı yok? Ama milletin canı burnundayken “program çalışıyor” ezberi ziyadesiyle sıktı, hatırlatmış olalım. Daha az sıkıcı olmak içinse kapsamı geniş bir basın toplantısından başlanabilir.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları