loading
close
SON DAKİKALAR

Beyoğlu’nu seviyor muyuz?

Mehveş Evin
Tarih: 25.08.2012

Mehveş Evin yazıyor, ''Beyoğlu'ndaki bunca renk, farklılık ve özgürlük, birilerine fazla geldi...''

Bir mekanı, semti ya da şehri sevmenin ölçüsü sizce ne? Sadece sık sık oraya gitmek mi... Uzaktan “seviyorum işte” demek mi? Yoksa o yeri sahiplenmek mi?

İtiraf edeyim, ben ilk gruptaydım... İstanbul’a, bazı semtleri ve mekanlarına olan sevgimi abartmaz, “bozulduğunu” düşündüğüm zaman sessizce kabullenirdim. “Nasılsa koca kentte her zaman başka bir yer var, Beyoğlu var!” diye düşünürdüm.

Böyle diye diye seveceğim, gideceğim ve bulunmaktan mutluluk aldığım yer sayısının giderek azaldığını fark ettim.
İnsan denen varlık, zaman içinde farklı zevkler edinebiliyor, tercihleri değişebiliyor. Ancak temeldeki beklentileri pek değişmiyor. Benim için Beyoğlu, onca değişime ve büyümeye rağmen “temel”de hiç değişmedi.

Hep sevdiğim, arkadaşlarımla buluştuğum, ailemle gittiğim, bazen tek başına saatlerce sokaklarında dolaştığım ve İstanbul’da yaşadığımı hissettiğim “merkez” oldu.

Sokaktan AVM’ye

Beyoğlu her daim İstanbul’un kültür, eğlence ve buluşma merkezi oldu. Aynı zamanda da özgürlüklerin ve mücadelenin en popüler adresi...

Sabah-akşam, her kesimden insanın bir araya geldiği Taksim meydanı ve İstiklal caddesi, eşi benzeri dünyada az rastlanan canlılığa sahip. Bu nedenle ilk kez Beyoğlu’na gelen turistler, gördükleri kalabalık ve enerjinin karşısında büyülenir.

Ancak Beyoğlu’ndaki bunca renk, farklılık ve özgürlük, birilerine fazla geldi. Türkiye’nin hiçbir yerinde olmayan “masa-sandalye yasağı”nın bir yıldır uygulanması bundan. Beyoğlu sokaklarında özgürce yemek, içmek, hatta sokaklarında müzik yapmak yasak!

Bunun tek bir anlamı olabilir: Sokakta olmamız istenmiyor. Hepimizi alışveriş merkezlerine tıkmanın -üç beş ayrıcalıklı yer haricinde- sokakta oturma özgürlüğünü elimizden almanın peşindeler.

Elbette sokakları yürünmez hale getirecek derecede masalarla işgal edilmesini savunmuyorum. Ama toptan yasaklamak niye? Ha, masa sayısını kontrol edemiyorsan o da senin beceriksizliğin!

Steril, pahalı, tek tip

Açıkça söylenmese de hepimizin bildiği gerçek şu: Yasağın ardında “içki fobisi” ve tek tip vatandaş yaratma gayreti yatıyor... Daha da ötesi, “kentsel dönüşüm”e zemin sağlanıyor. Yasakla birlikte iş yapamaz hale gelen küçük işletmeler kapanıyor ve yerine dev mağazalar, zincirler, AVM’ler açılıyor. Şehrin merkezi, aynılaştırılıyor. Steril, pahalı 
ve tek tip hale getiriliyor...

Bu mu Beyoğlu’nu çekici yapan? Bu mu herkesin buluşabildiği Beyoğlu? Bu mu tarihiyle, kültürüyle farklılaşan kent merkezi?

Yazının başında, bir yeri sevmenin ölçüsünü sormuştum. Seviyorsanız susmayın, sahip çıkın...

Erol Dernek'te buluşuyoruz

- Beyoğlu esnafı, sokak müzisyenleri ve yaşayanları, masa-sandalye-müzik yasağını protesto etmek için üçüncü eylemini bu hafta salı akşamı yapacak.

- “Beyoğlu hepimizin! Beyoğlu’nu yönetenler yokken de biz vardık, bundan sonra da biz olacağız. Beyoğlu bizim yaşam alanımız, ekmek kapımız, buluşma noktamız. Beyoğlu, Beyoğlu’nu yaşayanların!” diyen herkes davetli.

- “Beyoğlu’nu seven gelsin” adlı eylem-festivalinin ikincisi Ramazan’dan önceydi. Buna katıldım, gayet yaratıcı ve barışçıl bir eylemdi. Canlı müzik vardı, sokağa tabureler kondu, isteyen yerde oturdu... İsteyen çay, isteyen içki içti.

- Seviyorsanız siz de gelin! 28 Ağustos’ta, saat 19.00’da, Beyoğlu Erol Dernek Sokak’ta...

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları