loading
close
SON DAKİKALAR

Cümlemize Hayırlı Olsun!

Mehveş Evin
Tarih: 14.03.2012

Sivas davası, göstere göstere, zaman aşımından düştü.

Sivas davası, göstere göstere, zaman aşımından düştü. Simdi, 35 insanımızın diri diri yakıldığı katliamın ‘hukuki’ olarak insanlık suçu olup olmadığı tartışılıyor. Bu tartışmanın kendisi bile başlı basına bir utanç vesilesi.
Bırakın bu utancı yasamayı, tartışmayı... Ankara Ağır Ceza’nın önünde bekleyen, kararı protesto eden mağdurların yakınlarına gaz ve su sıkabilecek kadar acımasız, vicdansız, yaratıklaşmış bir ‘şey’ var karşımızda.
Mesaj çok net... Hocalı katliamını bahane ederek ırkçı gösterilere bizzat eşlik eden, onları koltuklarının altına alan devlet, konu Sivas, Maraş, Dink suikastı olunca suskunlaşıyor...
Nedense o zaman iş, ‘yargının bağımsızlığı’ ile açıklanıyor.

Başka dramlar

Başbakan, Sivas’ta zaman aşımı kararı çıktıktan sonra, Suriye’deki katliamlardan, Filistin’in, Afrika’nın acılarından dem vurdu.
Sivas’ta öldürülenler için tek bir yürek ferahlatan söz etmediği gibi, “hayırlı olsun“ demekle yetindi.
Doğaldır, çünkü bu defa sanıkların bunca yıl nasıl yakalanamadığı, yargının nasıl bu işin peşine düşmediği, devlette kimlerin katliamdan sorumlu olduğu sorgulanacak.
En iyisi başka ülkelerin dramlarından dem vurmak, olmadı tarihin derinliklerine uzanmak... Mesela Dersim katliamında “atış serbest”, ne de olsa Cumhuriyet’in ilk yıllarına denk geliyor. Acı olan, bir katliamın bile CHP’ye çakmak için kullanılması. Yüzleşmek, hataları görmek veya Dersimlilerle empati kurabilmek için değil!
Ama çok daha yakın dönemde, Güneydoğu’da işlenen faili meçhul cinayetlerle ilgili aynı şevk dolu konuşmaları duyamıyoruz.

Ve ‘öteki’ler

Türkiye, 19 yıl önce Alevilere yönelik bu korkunç kalkışmayı yargılayamayacaksa... Ölü olsalar dahi, sanıkların suçlarını teşhir edemeyecekse... Kararı protesto eden halkın, basın çalışanlarının üzerine polisi salıp yaralanmasına neden olacaksa...geldiği zaman ‘çete’, işine gelmediğinde ‘münferit‘ diyecekse...geldiği zaman ‘terör örgütü üyesi’ , gelmediği zaman ‘çocuklar yapmış’ diyecekse...
Evet, o zaman cümlenize, yani karar verici tüm “Sünni- muhafazakâr Türk erkeklerine“ gerçekten hayırlı olsun...
Bu grubun dışında kalanlar ise, yakılma, işaretlenme, yargılanmadan hapse atılma, dövülme, bıçaklanma veya hain bir kurşunla sokak ortasında öldürülme riskiyle, üstelik adaletin hiçbir zaman tecelli etmeyeceğini bilerek yaşamak zorunda.

Olsun. Yeter ki siz rahat edin.

- OdaTV davasından Ahmet Şık, Nedim Şener, Sait Çakır, Coşkun Musluk’un tahliyesi büyük sevinç yarattı. Hepsine büyük geçmiş olsun.
- Ancak yargılanmadan hapis yatan gazeteciler hâlâ öyle çok ki bu sevinç yarım kalıyor. En son Pozantı’daki tecavüzü haber yapan DİHA muhabirleri tutuklanırken ‘adalet yerini buldu’ diye sevinmek, bunun bir başlangıç olduğunu söylemek için henüz erken.
- AKP, bu dava yüzünden yurtdışında çok zorlanıyordu. MİT krizi ve Taraf’ta yayımlanan ‘Stratfor belgeleri’nde Şık ve Şener’in tutuklanmasıyla ilgili cemaat iddialarının ardından tahliyelerin gelmesi, ilahi bir tesadüf mü?
- Şık’ın kitabının nasıl gazete basılarak davaya ‘delil’ gösterildiğini, bir kitabın nasıl ‘bomba’ olarak tanımlandığını, Dink davasındaki son gelişmelerle Şener’in kitabı arasındaki bağlantıları asla unutmayacağız.
- Sadece tutuklanan gazetecileri değil, işsiz bırakılan, baskı altında çalışan, sansürlenen tüm gazetecilerin sıkıntıları sonlanmadan, kimseye rahat nefes yok.

Mehveş Emin

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları