loading
close
SON DAKİKALAR

Türk Rafael

Melih Aşık
Tarih: 26.07.2025
Kaynak: Melih Aşık - Milliyet

Melih Aşık; Sarıca Arif Paşa Konağı, İstanbul’un Moda semtinde, Moda Caddesi üzerinde bir tarih anıtı olarak gelen geçeni selamlar. Eskiye ve tarihe meraklı vatandaşlar konağın önünde durup uzun uzun bakar, fotoğraf çekerler.

İstanbullu bir Yahudi olan Rafael Sadi iki yıl önce temmuz ayında hayatını kaybetti. Gazeteci yazar Rafael Sadi, İsrail’de yaşıyor, Odatv’de yazıları yayınlanıyordu 

Aşağıda Rafael Sadi’nin 2004 yılında yazdığı “Ben Türküm Türkiyeli değil” başlıklı ibret verici yazısının kısa halini bulacaksınız...

‘... Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşamakta olan insanlara “TÜRKİYELİ” demek çok doğru bir ifade değildir. Şayet Türkiye dışında iseniz ve birçok değişik ülkeden gelmiş insanlar arasında Türkiye’den de gelmiş insanlar varsa o insanlara “TÜRKİYELİLER” diyebilirsiniz. 

“TÜRKİYE” içinde olanlara “TÜRK” demek yerine “TÜRKİYELİ” demek bazılarımıza “TÜRK DEĞİLSİNİZ” demekle aynı şeydir.

TÜRKİYELİ kavramı ile Türkiye içindeki değişik etnik gruplara farklı hatırlatmalarda bulunulmak istenmiş olduğu ve ülke insanın resmen bölünmek istendiği aşikardır. 

Lütfen dikkat edelim, birileri Türkiye ile oynamak istiyor. Yarın öbür gün bakacaklar diyecekler ki “Eeee bakın sizin tamamınız Türk değilmiş 70 milyon Türk’ten şu kadarı Kürt, şu kadarı Alevi, şu kadar, Süryani, şu kadar Keldani, bu kadarı Laz, öbürleri Yahudi, bilmem ne kadarı Ermeni, kala kala 1 milyon Türk kaldı bu kadar Türk için de bu kadar 777 bin kilometre kare arazi fazla, gelin şunu efendi efendi paylaşın” derler adama. Ne o’lcek şimdi? 

Gözümüzü 4 değil 24 açsak yetmez, bu iş yanık kokuyor.’ 

BÖBREK

Tıp fakültesinde profesör ders sırasında öğrencilerden birine sorar: 

Kaç böbreğimiz vardır? 

Dört! diye yanıtlar öğrenci. 

Profesör kızar... Ukala da bir tip. Asistanına döner ve şöyle der: 

- Biraz ot getirin, sınıfta bir eşek var! 

Öğrenci hemen yanıt verir: 

- Ve bana da bir kahve lütfen! 

Profesör öfkeyle öğrenciyi sınıftan kovar. 

Öğrenci ağır ağır kapıya ilerler. Ve tam çıkarken hocasına döner... 

- Cevabım yanlış mıydı hocam? 

Hoca hala öğrencisine kızgın kızgın bakmaktadır. Öğrenci devam eder: 

- Kaç böbreğimiz var, diye sordunuz, iki sizin iki de benim dört böbreğimiz yok mu? 

Cevap doğrudur. 

Kıssadan hisse... 

Karşınızdakinin verdiği cevap size ne kadar saçma görünürse görünsün... Bir an olsun onun da haklı olabileceğini mutlaka düşünün. Yoksa siz mahcup olabilirsiniz... 

YAKICI

Ülkenin her tarafı yangın yeri. 

Söndürme araçları yetişmiyor. 

Vatandaş eline kazma kürek alıp koşuyor 

Ama yangın taşıma suyla söndürülür gibi değil... 

Yeterli söndürme aracı var mı? 

Geçen aylarda yangınlara karşı ne önlemler alındı? 

Alınan önlemler yeterli miydi? 

Başka ne gibi önlemler düşünülebilirdi? 

Yaz mevsimi öncesi televizyonlarda aylarca bunlar konuşulmalıydı 

Oysa ne yapıldı? 

Her gece laga luga... 

Ülkenin sorunlarını konuşmamak marifetmiş gibi... 

İncir çekirdeğini doldurmayacak konular bulunuyor günlerce bu boş konular tartışılıyor.

Sonunda afetler bizi böyle, çaresiz bırakıyor. 

SARICA PAŞA KONAĞI

Sarıca Arif Paşa Konağı, İstanbul’un Moda semtinde, Moda Caddesi üzerinde bir tarih anıtı olarak gelen geçeni selamlar. Eskiye ve tarihe meraklı vatandaşlar konağın önünde durup uzun uzun bakar, fotoğraf çekerler. Çünkü Kadıköy’de buna benzer tarihi yapı sayısı iki elin parmaklarını geçmez. 

Bu yapı 1903 yılında Rum asıllı mimar Constantine Pappa tarafından, Yıldız Sarayı’nın doktoru Sarıcazade Arif Paşa için neo - klasik üslupta inşa edilmiştir. 

Köşk, yontma taştan beş katlı olarak tasarlanmış ve geniş bir bahçe içine yerleştirilmiştir. Caddeye bakan cephesinde dört yüksek sütunlu anıtsal bir giriş bulunur. Arif Paşa zemin katta, diğer aile bireyleri üst katlarda, hizmetliler ise bodrum katta yaşamıştır.

 

TÜRK RAFAEL...

Sarıcazade Arif Paşa’nın torunu ünlü piyanist Ayşegül Sarıca sonradan başka konuta taşınmış ancak piyano derslerini ölümüne kadar bu konakta vermeye devam etmiştir. Halen köşkte sadece Ayşegül Hanımın yeğeni Serra Hanım yaşıyor. Köşk böylece enkaza dönüşmekten kurtuluyor. 

Kadıköy’de benzeri yapılar dediğimiz gibi çok değil. Kadıköy Belediyesi bu köşklerin önüne bir zahmet, kısa bilgi veren plaketler yerleştirse tarihe ve kültüre büyük hizmet etmiş olur. Gelip geçenler bu tarih mücevherine boş boş bakmaktan kurtulur.

Taşlar birkaç satır yazıyla dile gelir, zihinlerde tarih canlanır... 

Haydi belediye... 

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları