10. Yıl Marşı’ndan, gençlerden, ödleri kopuyor
Şükran Soner; Mustafa Kemal’in, yokluklar içinde yaptıkları, yaratabildiği değerlerin anlamı, günümüzde de sil baştan tek çıkış yolu oldu bile.
10. Yıl Marşı’nı, bayram günlerinde, spor yapacakları salonların çevresinde döne döne, torunlarım arkamda, tempolu yürüyüşle söylemeye bayılırdık. Doğaldır ki sizlere anımsatmaya gerek yok. Ancak içeriği üzerinden bir küçük vurgu yapabilmek amacıyla, sözlerini tırnak içinde bir kez daha paylaşmak istiyorum. “Çıktık açık alınla on yılda her savaştan/ On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan.”
Cumhuriyetin kuruluş yıllarının onuruyla bestelenmiş marşımızın bir benzerinin, sonrası kuşkusuz müzikal değerleri yüksek benzer marşların kalıcı olamamalarında; kurtuluş, kuruluş, savaşlarının yaratılabilmesinin sonrasından günümüze yaşadıklarımızın, canımızı çok yakmış birbirinden acılı anıların payı olamaz mı?
Devrimlerimiz için savaşım vermeye adanmış, her yaştan inançlı devrimcilerimiz hep oldu. Oldurulamayan, iktidar erklerinin o günlerden bugünlere, birbirleriyle kirli çıkarlara bulaşmakta yarışıyor olmaları. Günümüzde çok yüksek sayılara ulaşmış nüfusumuzun her yaştan yaşayanları için yaşayabilmek, nefes alabilmeye dönük koşulların karabasan boyutlarda karartılmış olması. Çocuklarımızın, gençlerimizin insanca yaşayabilmeleri, geleceklerine umutla bakabilecekleri bir başka marşla karşılarına çıkamaz hallerdeyiz.
Bu noktada bir tırnak açarak, insanca yaşam için savaşım veren Aydınlanmacılarımızın, bizleri umutla dolduran çok değerli marşlarının varlığını da yadsımaya hakkımız olamaz. Sözün özü yine çok ciddi bir yol ayrımındayız. Ya gençliğimizin, elbette içlerinde her yaştan çok değerli özverileri ile savaşım verenleri içlerinde, kendi gelecekleri için sokaklara döküldükleri seslerinin peşinden yürüyeceğiz. Uçmaktan değil ancak nefes alabilmeye başlamaktan sözü açıyorum.
***
Yine yeri gelmişken, hiçbirimiz için nefes almaktan vazgeçmekte gönüllülük söz konusu olamayacağına göre, korku, kaygı, karabasan içinde evlerimizde saklanma lüksümüzün de olmadığı gerçekliği içinde, sokaklara bir kez çıkıldıktan sonra, kolay kolay geri dönüşün de daha zor olacağı gerçekliğinin altını çizmek istiyorum. Sokaklara güneşli bir 19 Mayıs gününde, çocuklarıyla birlikte bir şeyler yiyebilmek üzere parasızlıktan çıkamayanlar bir yanda...
Kalabalıklar oluşturarak ülkenin her köşesinde bisikletlerle, marşlar söyleyerek çıkmış gençlerimizin, iktidarın emrinde yayın yapan televizyon kanallarında da yok sayılamadıklarının gerçeğinin altını çizelim. Gün gün, her yeni çağrıda, Saray ittifakının kaleleri olduğu bilinen illerimizde de bire bir tehditlere kulak asılmaksızın oluşan muhalefet sesleri dayanışmaları, yükselişte yarışmaktalar. Kutsal Saray ittifakı kaleleri olarak bilinen illerde de oluşturdukları kalabalıklarla, kirli çıkar düzenine karşı güçlenen isyan haykırışları, çarpıcı sloganlarla paylaşılan kirli çamaşırların saçılmasının sonu gelecek gibi değil.
Geçmişte yandaşlık, kayırmacılık, sadaka düzeni içinde yaşayabilme umudu içinde olanlar, ülkemizin birikimlerini hamuruyla yiyenlerden kendilerine verilebilecek sadakanın bile tükendiğini yaşamanın ötesinde, yasal haklarına el konulması ile yüzleşenler isyan bayrağını kaldırmış safların içine kalabalıkları büyütme yarışı içindeler. Mustafa Kemal’in, yokluklar içinde yaptıkları, yaratabildiği değerlerin anlamı, günümüzde de sil baştan tek çıkış yolu oldu bile.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları