loading
close
SON DAKİKALAR

Haluk Koç; 'Başbakan Çankaya'nın oyuncağı olur'

Haluk Koç; 'Başbakan Çankaya'nın oyuncağı olur'
Tarih: 10.10.2014 - 20:41
Kategori: Siyaset

CHP Sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Haluk Koç, 'Bay Davutoğlu’dan olsa olsa hayalleriyle yaşayan bir Başbakan karikatürü çıkar.'

CHP Sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Haluk Koç, “Bay Davutoğlu’dan olsa olsa hayalleriyle yaşayan bir Başbakan karikatürü çıkar. 23 Nisan’daki törenlerdeki müsamere çocuğu gibi Başbakanlık koltuğuna oturarak başbakanlık yapılmaz. Çankaya’dakinin oyuncağı olur” dedi.

-“Başbakan sıfatı yakasına iliştirilmiş kişinin küstahlığına, aymazlığına, sorumsuzluğuna bir bakın. İhanet diyor Davutoğlu. Asıl ihanet, gözlemci edasıyla gruplar arası çatışmada çok sayıda vatandaş öldü diyecek kadar gaflet ve delalet içinde olan o İçişleri Bakanı müsveddesini görevde tutmaktır. Böyle bir yorum yapılabilir mi? Kendi bakanlığına bağlı iki kahraman polisimizi şehit verdikten sonra yapıyor bu açıklamayı.”

-“Sorumsuz kim, ihanet eden kim hep beraber görelim. Stratejik derinlik nidalarıyla Başbakanlık koltuğuna oturtuldun, iliştirildin. Daha 40’ını çıkarmadan ülkeyi stratejik bir kaosun içine soktun.”

-“Şam’da namaz kılma rüyası neye mal oldu Türkiye’ye? Hala aynı rüyayı görüyorlar. Şantaja, yıkıma, provokasyona, sokakta çatışmaya, tehdide, sıkıyönetim tarzı uygulamalara, linçlere, sokak çatışmalarına. Bunlara sebep oldu.”

-“Türkiye kan gölüne dönüyor. Bütün dünya IŞİD vahşetiyle yatıp kalkıyor onlar hala Esad’ı nasıl deviririzin hesabı içinde. Çünkü İhvan kardeşliğinden gelen bir temel politikaları var. Hayal görüyor. Kendisi yeni yayılmacı bir politikayla bütün bu coğrafyanın siyasi ve dini lideri olmak istiyor. Heves bu, amaç bu. Türkiye yanmış, Türkiye kavrulmuş hiç önemli değil. Türkiye’nin milli birliği sarsılıyor. Türkiye’nin temellerine, Türkiye’nin çimentosu gevşetiliyor. Önemli değil bizim hayallerimiz var.”

-“IŞİD öldürüyor ama işkence dahi yapmıyor diyebiliyorlar. Bu twiti bir eski Başbakan Yardımcısı atabiliyor. Peki IŞİD işkence yapmıyor ise o kafa kesenler, insanların derisinin altına hava vererek patlatanlar, öldüren insanlar kimler? O ciğerini, kalbini çıkartıp kameralara poz vererek ısıranlar kimler? Sizin besledikleriniz mi, sizin silah verdikleriniz mi, lojistik destek verdikleriniz mi? İnsanda biraz utanma olur, sıkılma olur”

-“Sizce yangına kim benzin döküyor Sayın Davutoğlu, Sayın Atalay, Sayın özel görevli Efkan Ala. Kim bu benzini dökenler? Sokaklarda yaşanan bu karmaşa, bu kaos kimin eseri. Yıllarca çözüm çözüm dediniz neyi çözeceksiniz, nasıl çözeceksiniz? Meşru zemin burada meclis dedik. Hayır biz gizli kapaklı pazarlıklarla bu işi götüreceğiz”

-“Kürt yurttaşlarımızın da dikkatine sunuyorum. Birlikte yaşamaya bu coğrafya, ortak tarihimiz bizi mahkum ediyor. Hep beraber eşit hukuku paylaşan eşit yurttaşlar olarak birlikte yaşam iradesini demokrasi ve özgürlüklerimizi geliştirerek sağlamak zorundayız. Bu demokratikleşme gizli kapaklı toplantılarla, pazarlıklarla kimseye ihale edilemez. Söylediğimiz budur.”

-“Bu milletin canı yanıyor canı. 30 yıldır bütün tehditlere, yaşanan bütün olumsuzluklara rağmen kardeşliğini, birliğini korumayı başarabilmiş bu millet son günlerde büyük bir tedirginlik yaşıyor, sokaklar kaynıyor. 12 yıldır sorumluluğunuz yok mu sizin? Bu nasıl bir aymazlık, nasıl bir basiretsizlik, nasıl bir utanmazlık, nasıl bir yüzsüzlük, siyasi aymazlık.”

-“Bay Davutoğlu CHP’nin dün yaptığı önerilere komik demiş. Kendisi komik bile değil. Ahmet Davutoğlu bey aslında acınacak bir halde. Bunu yüzünden anlamak mümkün”

-“Büyük devletler küçük adamlarla yönetilemez. Yönetilemediği de kanıt olarak ortada. “

TBMM’de düzenlediği basın toplantısında soruları yanıtlarken, “Hayallerine teslim olan, radikal terör örgütlerinin oyuncağı haline gelen bu iktidar basiretsizliğiyle Türkiye’yi sürekli kanatmaktadır. Artık Türkiye yönetilemeyen bir ülke konumuna düşüyor. Sorumlusu 12 yıldır bu ülkede kupon arazi ve rant peşinde koşan ve kendi hayalleri için Türkiye’yi her türlü belanın içine sokan bu kadrodur. Hepsine yeter bu cevap. Bay Davutoğlu Ahmet’e de yeter, şuanda hala konuşuyor mu bilmiyorum siyah gözlüklü parti sözcüsüne de yeter” diyen CHP Sözcüsü ve Genel Başkan yardımcısı Koç şunları söyledi;

“Değerli arkadaşlarım, bugün Ahmet Davutoğlu bey Türkiye’yi maceraya sürükleme konusundaki stratejik inadını sürdüren bir kadro adına tekrar konuşma ihtiyacı duymuş ve aklısıra Cumhuriyet Halk Partisine ve Sayın Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na bir takım göndermelerde bulunmuş, sataşmalarda bulunmuş. Türkiye’nin bugün acil gündem maddeleri arasında kendisine yanıt verme zorunluluğu doğduğu için kamuoyundan özür diliyorum. 


Haluk Koç; 'Başbakan Çankaya'nın oyuncağı olur'


Değerli arkadaşlarım bir şeyi hatırlatarak başlamak istiyorum. Bunu tüm yurttaşlarımızın dikkatine özellikle sunarak sözlerime giriyorum. Bakın, eli kanlı terör örgütleriyle al takke ve külah tarzı gizli kapaklı ilişkilere girerseniz Türkiye’yi felakete sürüklersiniz dedik 3 yıldır. İşte CHP zihniyeti bu dediler. İzlediğiniz mezhep ağırlıklı politika ile yanı başımızda ellerinizle besleyip büyüttüğünüz, dünyanın en vahşi terör örgütlerinin eylemlerini Türkiye’nin içine davet edersiniz, Türkiye’ye terörü ithal edersiniz dedik. Cevap, işte CHP hep böyledir, büyük devlet olma arzumuzu bir türlü kabullenemiyorlar diye suçlamada bulundunuz. Kendi siyasi çıkarlarınız için hayallere dayalı dış politika tercihlerinizi değiştirin Türkiye’yi uçuruma sürüklüyorsunuz dedik. Bu Cumhuriyet Halk Partisi Esad’ın hamiliğine soyundu diye meydanlarda esip gürlediniz. Hırsızlıklarınızın, yolsuzluklarınızın, pisliklerinizin hesabını verin, yargıyı, emniyeti baskı altına almayın, bu işleri sorumluluğundan eninde sonunda kaçamayacaksınız dedik. Cumhuriyet Halk Partisi de paralel olarak adlandırdıkları yapıyla hareket ediyor safsatasına sığındınız. İnsanlarımızı ırk, mezhep, yaşam tarzı gibi konularda ayrıştırmayın, kamplaştırmayın diye yalvardık, Türkiye’ye en büyük kötülüğü yaparsınız dedik. Cumhuriyet Halk Partisini faşist, tek tipçi olmakla suçladılar. Kürt sorunu özünde bir demokratikleşememe sorunudur. Eşit hukuku paylaşan eşit yurttaşlık temelinde, gizli kapaklı pazarlıklarla değil, açık, meşru zeminde şeffaf milletin hakemliğinde tartışılsın dedik, meclisi adres olarak gösterdik. Cumhuriyet Halk Partisi çözüme de, barışa da karşı dediler.

Değerli arkadaşlarım, daha bunları tekrarlayabiliriz, ne olduğunu kısa bir girişten sonra bu şekilde özetledim. 

Bakın, bugün konuşan Bay Davutoğlu’dan olsa olsa hayalleriyle yaşayan bir Başbakan karikatürü çıkar. 

Çankaya’dakinin oyuncağı olur. Eğer gerçekten muhatap alınmak isteniyor ise Başbakanlık yetkilerini kullanması gerekir. Öyle 23 Nisan’daki törenlerdeki müsamere çocuğu gibi Başbakanlık koltuğuna oturarak bu işler yapılmaz.

AKP’nin içindeki IŞİD sempatizanlarının IŞİD’i öven twitlerini unutup yaşanan insanlık dramını dile getiren Cumhuriyet Halk Partililerin mesajlarını dillerine dolayanlara şunu çok açıklıkla ifade ediyoruz.

Değerli arkadaşlarım, şimdi gelmeden önce parti sözcüleri uzun yıllar bakanlık yaptı biliyorsunuz. Bazı şeylerin mimarlığına soyundu. Kendini ifade etme güçlüğü çeken bir sözcü atadıkları için AKP’ye teşekkür etmek gerekir. Türkmenlerden bahsediyor.

Değerli arkadaşlarım, sene 2003 Irak’taki harekattan sonra Kuzey Irak’ta bilhassa Telafer ve Tusurmatu odaklı her türlü Türkmen yer değiştirmesi, tapu kayıtlarının silinmesi, nüfus kayıtlarının alınması, bölgenin Türkmenlerden arındırılması sürecinde siz ne yaptınız da konuşuyorsunuz Allah aşkına? Ne yaptınız? Açın bakın o tarihli arşivlere, belgelere. Ne yaptınız da Türkmenler hakkında konuşuyorsunuz? IŞİD tarafından Türkmenler de katledilirken Irak bölümünde olayın vahşetin ağzınızı mı açabildiniz? Birde üstüne yalan konuştunuz Türkmenlere yardım götürüyoruz diye eli kanlı terör örgütlerine tırlar dolusu silah taşıdınız, mühimmat taşıdınız. Bunları herkes biliyor. Bunları yabancı basında bütün dünya tanık oldu.

Değerli arkadaşlarım, şimdi IŞİD, El Nusra o da kayboldu şimdi hepsi IŞİD’de birleşti. Bütün bu eli kanlı, gözü dönmüş vahşi terör örgütlerine her türlü desteği sağladınız mı, sağlamadınız mı? Şimdi neden kaçıyorsun sen? 

Bay Davutoğlu neden kaçıyorsun? O tırlar hayalet miydi silah götüren tırlar. Hastanelerde tedavi ettiğiniz o ucube insanlar hayalet miydi? Sınırlar kevgire dönmüşken Hatay’dan bilhassa Hatay’ın ilçelerinden Suriye’ye gidip gelip Hatay’ı kendilerine mesken tutan dünyanın dörtbir köşesinden gelmiş sapkın insanları kollarken, eğitirken, sahip çıkarken, tedavi ederken, ceplerine para koyarken, ellerine silah verirken bunlar söylendiğinde siz neredeydiniz? 

Siz neredeydiniz? Bu felaketler Türkiye’ye ithal edilir, Türkiye bir terör odağı haline getirilir, yanı başımızda bir Peşaver yaratıyorsunuz tıpkı Afganistan, Pakistan sınırındaki gibi dediğimizde neredeydiniz? Ellerinizde televizyon kanalı, ellerinizde medya, iktidarlaştırdığınız medya, aklı sıra herkes unutkan, herkes balık hafızalı, bunları bugün yaşadığımız bu trajediler karşısında hiç yaşanmamış gibi topluma sunma artistliğine soyunuyorsunuz.

Değerli arkadaşlarım, şimdi bir tane belge gösterin diyor Bay Davutoğlu. Uluslararası basına bak çat pat İngilizce konuşuyorsun görüyoruz. Uluslararası basına bak, onları da geçtik uluslararası istihbarat örgütlerine bu trafikte neler takıldı sizle ilgili? Bilginiz var mı neyin rehinesi durumundasınız? Bütün dünya biliyor sizin bu terör örgütleriyle içli dışlı olduğunuzu.

Değerli basın mensupları, şimdi kişi ne kadar boşlukta ve çapsız olursa olsun bu durumunu anlayabilecek kadar akıllı olmalı. Yani burada bir takım önerilerde bulunuyor Bay Davutoğlu sabahki konuşmasında. Cumhuriyet Halk Partisinin dün yaptığı önerilere komik demiş. Kendisi komik bile değil. Ahmet Davutoğlu bey aslında acınacak bir halde. Bunu yüzünden anlamak mümkün. Ruh dünyasını da analiz etmek mümkün. Yani farkında değil. Bakın iki emniyet görevlimizin de aralarında olduğu 35 insanımızı kaybettik son 3 günde. 360 kişi yaralandı. Yüzlerce belki binlerce özel işyeri ve kamu binası kundaklandı. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Atatürk heykelleri yıkılıyor, Türk bayrakları yakılıyor. Bir tane Türk bayrağı yakan Atatürk heykeli yıkan bir tek kişiyi kameralar ortada bir tek kişiyi kulağından tut ve bu milletin önüne getir. Sorumlu budur de. Kim yapıyor bu provokasyonu? Utanmıyor musunuz siz? Bütün Türkçesi kıt adamları İçişleri Bakanı, Parti Sözcüsü, Bay Davutoğlu Ahmet hepiniz sırayla bütün televizyon saatlerini işgal ederek ne anlatmaya çalışıyorsunuz bu millete? Bu milletin canı yanıyor canı. 30 yıldır bütün tehditlere rağmen, bütün yaşananlara rağmen kardeşliğini, birliğini korumayı başarabilmiş bu millet son günlerde büyük bir tedirginlik yaşıyor, sokaklar kaynıyor. 12 yıldır sorumluluğunuz yok mu sizin? Bu nasıl bir aymazlık, nasıl bir basiretsizlik, nasıl bir utanmazlık, nasıl bir yüzsüzlük, siyasi aymazlık.

Değerli arkadaşlarım, şu Başbakan sıfatı yakasına iliştirilmiş kişinin küstahlığına bir bakın, aymazlığına bir bakın, sorumsuzluğuna bir bakın. Parti Sözcüsünü kaile bilme almıyorum.

Değerli arkadaşlarım, şimdi ihanet diyor Davutoğlu. Kelimeye bakın ihanet diyor. Asıl ihanet nedir biliyor musunuz? Asıl ihanet gözlemci edasıyla gruplar arası çatışmada çok sayıda vatandaş öldü diyecek kadar gaflet ve delalet içinde olan o İçişleri Bakanı müsveddesini görevde tutmaktır. Böyle bir yorum yapılabilir mi? Kendi bakanlığına bağlı iki kahraman polisimizi şehit verdikten sonra yapıyor bu açıklamayı.

Değerli arkadaşlarım, bunu yapamaz, Davutoğlu bunu yapamaz. Çünkü onu Başbakanlık koltuğuna 23 Nisan çocuğu gibi oturtan iradeyle İçişleri Bakanını kendi özel yolsuzluk dosyalarının kapatılması göreviyle o makama getiren irade aynıdır da onun için. Beni muhatap alın. Senin neyini muhatap alacağız biz?

Değerli arkadaşlarım, Sayın Kılıçdaroğlu’nun aklına ihtiyacımız yok diyor. Bir defa akıllı insanlar akıl danışır. İstişare önemli bir müessesedir. Aklına ve şeyine ihtiyacım yok diyor. Aklına ihtiyacın olmadığını anladık açıklamalarından. Şeyden ne kastediyorsun onu söyle. Şey dediğin neyine ihtiyacın yok onu da cevaplandıralım ayrıca. Panik içinde yapılan güya devlet adamı kimliğindeki insanların açıklamaları bunlar.

Değerli arkadaşlarım, şimdi sorumsuz kim, ihanet eden kim hep beraber isterseniz görelim. Stratejik derinlik nidalarıyla Başbakanlık koltuğuna oturtuldun, iliştirildin. Daha 40’ını çıkarmadan ülkeyi stratejik bir kaosun içine soktun. Gerçi bunun hazırlayıcısı da Dışişleri Bakanlığındaki politikalarınla yine sen baş sorumlusun kaçamazsın. Bugün stratejik derinlik derinlik diye gittiği yol bir stratejik kaosa götürmüştür Türkiye’yi. Selefi kim bunun? Şimdi suflörlük yapıyor. Hani tiyatrolarda vardır ya oyuncuya rolünü hatırlatan, sözleri hatırlatan. Selefi ve suflörü yukarıda oturuyor Erdoğan. Şam’da namaz kılma rüyası neye maloldu Türkiye’ye? Hala aynı rüyayı görüyorlar. Şantaja, yıkıma, provokasyona, sokakta çatışmaya, tehdide, sıkıyönetim tarzı uygulamalara, linçlere, sokak çatışmalarına. Bunlara sebep oldu.

Değerli basın mensupları, vesayetle mücadele ettiklerini söylüyorlar vesayetin eski modelini getirdiler Türkiye’ye dayattılar yaşattıklarıyla. Bu faturanın sorumluları ortada. Şimdi utanmadan konuşuyorlar. Sorumlularını ifade ettim. Şimdi Şam’da namaz kılma hülyası sona erince soluğu Çankaya köşkünde aldı birisi biliyorsunuz. Şimdi yeni görevi demin söylediğim gibi suflörlük. Hala Esad’la yatıp Esad’la kalkıyorlar. 40 kere söyledik Suriye’de yaşayan Arap, Kürt, Türkmen, Sünni, Şii ya da başka dinlere mensup herkes demokratik, laik bir sistem içerisinde Suriye’de yaşayabilmeli dedik. Tezimiz bu dedik Suriye’nin toprak bütünlüğü dedik. Bunun içinde sürekli olarak açıklamalarda bulunduk, yol göstermeye çaba sarf ettik. Meclis konuşmalarında olsun, basın toplantılarında olsun bunları defaatle dile getirdik. Hala Esad’la yatıp Esad’la kalkıyorlar. Dünkü Cumhuriyet Halk Partisinin önerisini akılları sıra hedef saptırarak değerlendiriyorlar. Senin tampon bölgeden kastın ne? Tampon bölgeden sen ne amaçlıyorsun? Senin hedefinde ne var? Senin hedefinde güya IŞİD’e şimdi rehine olayı hallolduktan sonra karşıymış gibi gözükerek elinle besleyip büyüttüğün o radikal terör örgütüne karşı gibi gözüküp uluslararası koalisyonda Suriye’ye dönük bir harekatın meşruiyetini kazanmak istiyorsun. Bunu görmeyecek kadar saf mıyız biz? Türkiye’yi çok büyük bir maceraya sürüklemek istiyorsunuz. Kendiniz sarayda yaşayın, çoluğunuz çocuğunuz Şehrizar villalarında yaşasın çaldığınızla çırptığınızla. E milletin çocuğu? Sizin hayallere dayalı dış politikalarınız sayesinde Suriye topraklarında Suriye rejimine karşı savaşacak. Başka kapıya.

Değerli basın mensupları, Türkiye kan gölüne dönüyor. Bütün dünya IŞİD vahşetiyle yatıp kalkıyor onlar hala Esad’ı nasıl deviririzin hesabı içinde. Bu nasıl bir kin ve nefret? Çünkü İhvan kardeşliğinden gelen bir temel politikaları var. Hayal görüyor. Kendisi yeni yayılmacı bir politikayla bütün bu coğrafyanın siyasi ve dini lideri olmak istiyor. Heves bu, amaç bu. Türkiye yanmış, Türkiye kavrulmuş hiç önemli değil. Türkiye’nin milli birliği sarsılıyor. Türkiye’nin temellerine, Türkiye’nin çimentosu gevşetiliyor. Önemli değil bizim hayallerimiz var.

Değerli arkadaşlarım, kaos lobisi. Şimdi faiz lobisi bitti. Şimdi kaos lobisi çıktı. Bütün lobiler sırayla Türkiye’deki her süreçle ilgili suçlanacaklar herhalde. Türkiye Cumhuriyetinde Başbakan Yardımcılığı yapmış birisi, şuanda Başbakan Yardımcısı değil. Bir twit atıyor. Twitlere de dönüp sataşıyorlar ya bir twit atıyor IŞİD öldürüyor ama işkence dahi yapmıyor diyebiliyor. Bu mantıkta kaç kişisiniz siz AKP içinde? IŞİD öldürüyor ama vahşet yapmıyor, acı çektirmiyor, işkence yapmıyor. Bu twiti bir eski Başbakan Yardımcısı atabiliyor.

Değerli basın mensupları, peki IŞİD, bu örgüt işkence yapmıyor ise o kafa kesenler kimler? O insanların derisinin altına hava vererek patlatan, öldüren insanlar kimler? O ciğerini, kalbini çıkartıp kameralara poz vererek ısıranlar kimler? Bu gözü dönmüş insanlar kim? Sizin besledikleriniz mi, sizin silah verdikleriniz mi, sizin mi Türkiye’de lojistik destek verdikleriniz? İnsanda biraz utanma olur, sıkılma olur değerli arkadaşlarım. Yani işin acı tarafı bu ve benzeri twitler ve açıklamalarla dünyanın gelmiş geçmiş en gözü dönmüş, en radikal, en gaddar terör örgütünü akılları sıra aklama gayretine girişiyorlar. Sizce yangına kim benzin döküyor Sayın Davutoğlu, Sayın Atalay, Sayın özel görevli Efkan Ala. Kim bu benzini dökenler? Sokaklarda yaşanan bu karmaşa, bu kaos kimin eseri. Yıllarca çözüm çözüm dediniz neyi çözeceksiniz, nasıl çözeceksiniz? Meşru zemin burada meclis dedik. Hayır biz gizli kapaklı pazarlıklarla bu işi götüreceğiz. Ne var dedik pazarlıkta. Bir kere daha ifade ediyorum Kürt yurttaşlarımızın da dikkatine sunuyorum. Birlikte yaşamaya bu coğrafya bizi mahkum ediyor, ortak tarihimiz bizi birlikte yaşamaya mahkum ediyor. Hep beraber eşit hukuku paylaşan eşit yurttaşlar olarak birlikte yaşam iradesini demokrasi ve özgürlüklerimizi geliştirerek sağlamak zorundayız. Bu demokratikleşme gizli kapaklı toplantılarla, pazarlıklarla kimseye ihale edilemez. Açık, meşru, şeffaf Türkiye’nin meşru siyasi aktörlerince meşru zeminlerinde tartışılması gerekir. Söylediğimiz budur.

Değerli basın mensupları, Türk halkı şunu görüyor. Büyük devletler küçük adamlarla yönetilemez. Yönetilemediği de kanıt olarak ortada. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bir kere daha ifade ediyoruz, herkesi sağduyuya bir kere daha çağırıyoruz. Herkesi itidalli davranmaya bir kere daha çağırıyoruz. Tekrar ederek söylüyorum bu tarihte, ortak tarihte, bu coğrafyada bizi birlikte yaşamaya mahkum ediyor. Hep beraber bütün sorunlarımızı aşmak için meşru siyasi zeminde, meşru siyasi aktörlerce bu çabayı göstermek zorundayız. Hayallerine teslim olan, radikal terör örgütlerinin oyuncağı haline gelen bu iktidar basiretsizliğiyle Türkiye’yi sürekli kanatmaktadır. Artık Türkiye dikkat edin ağır bir cümle söyleyeceğim. Yönetilemeyen bir ülke konumuna düşüyor. Ağır bir tespittir. Ona buna sataşarak bir şey söylemiyorum. Türkiye yönetilemez bir ülke manzarası sergiliyor. Sorumlusu herhalde Cumhuriyet Halk Partisi ve Sayın Kılıçdaroğlu değil. Sorumlusu 12 yıldır bu ülkede kupon arazi ve rant peşinde koşan ve kendi hayalleri için Türkiye’yi her türlü belanın içine sokan bu kadrodur. Bu kadar açık söylüyorum. Hepsine yeter bu cevap. Bay Davutoğlu Ahmet’e de yeter, şuanda hala konuşuyor mu bilmiyorum siyah gözlüklü parti sözcüsüne de yeter. Özel görevli eski Başbakan yeni Cumhurbaşkanının açıklarını kapatma ihtiyacını gidermek için o göreve getirilen İçişleri Bakanı Efkan Ala’ya da yeter bu cevap.

Sorularınız varsa alabilirim.

Soru- Efendim Taraf gazetesinin bir iddiası var bugün. Bir mesajlaşma tartışması var biliyorsunuz Abdullah Öcalan’la Selahattin Demirtaş arasında ve bunun bir akıllı telefon uygulaması whatsapp aracılığıyla olduğu söyleniyor. Size ulaşan bir bilgi var mı? Bu nasıl olabilir, siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

Haluk KOÇ- Cumhuriyet Halk Partisine sataşma becerisini gösteren parti sözcüsü Beşir Atalay’a sorun. Çünkü bu işin 5 mimarından bir tanesi. Hangi yolla, hangi yöntemle nasıl oluyor bu iş? Sorunun muhatabı Beşir Atalay’dır.

Vişne Haber Ajansı

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları