loading
close
SON DAKİKALAR

HDP Sözcüsü Oluç: Yerel seçimde AKP-MHP koalisyonunu geriletecek demokratik mücadeleye destek vereceğiz

HDP Sözcüsü Oluç: Yerel seçimde AKP-MHP koalisyonunu geriletecek demokratik mücadeleye destek vereceğiz
Tarih: 20.09.2018 - 16:28
Kategori: Siyaset

HDP Sözcüsü Saruhan Oluç, partisinin MYK toplantısı sonrasında HDP Genel Merkezi’nde gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu

Partisinin MYK toplantısı sonrasında HDP Genel Merkezi’nde gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan HDP Sözcüsü Saruhan Oluç partilerini hedef alan Erdoğan'a seslenerek, "Sandıkta kazanamayacağınızı gördüğünüz için ihbarda bulunarak YSK’yi harekete geçiriyorsunuz" dedi. 

Ekonomik krize değinen Saruhan Oluç, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ‘Kriz miriz yok" sözlerine "Türkiye’de en önemli şirketler artarda konkordato ilan ediyorlar, kriz miriz var. Türkiye’de tüketici güven endeksi yüzde 13 düşmüş durumda. Yani güven kırılmış, kriz psikolojisi yaygınlaşmış. Dolayısıyla ‘kriz miriz yok’ diyenler yanılıyor. Halk onları yalanlıyor ve ‘kriz miriz var! diyor. Kriz miriz yok da mı 1 milyon dolarlık vatandaşlığın ücretini 250 bin dolara indirdiniz." sözleriyle karşılık verdi.  

"Yerel seçimde AKP-MHP koalisyonunu geriletecek demokratik mücadeleye destek vereceğiz" diyen Saruhan Oluç'un konuşmasından satır başları şöyle: 

"İbrahim Ayhan’ın vefatı hepimizde büyük bir hüzün ve acı yarattı. Bir kez daha ailesine, sevenlerine ve bütün halkımıza başsağlığı diliyoruz. İbrahim Ayhan bu ülkedeki demokrasisizlik ve faşizan baskılar yüzünden ülke dışına çıkmak zorunda kaldı. Edward Said bir söz söylemiş, diyor ki: “Sürgün bir gediktir, hiçbir zaman kapanmaz”. Sürgüne gitmiş olanların ülkelerine ve insanlarına olan aşkları ve bağlılıkları, bu topluma ve mücadeleye bağlılıkları çok büyük kırılmalar yaratır. İbrahim Ayhan da maalesef böyle bir durumla karşı karşıya kaldı. 

Bugün edebiyat ve sanat dünyamızın iki büyük ve köklü çınarını kaybedişimizin de yıldönümüdür. Bilge insan, barış elçisi Musa Anter, derin devletin çeteleri tarafından 26 yıl önce katledilmişti, anısı önünde saygıyla eğiliyoruz. Yine kültür ve sanat dünyasının çınarı, işçi ve emekçilerin sesi Ruhi Su 33 yıl önce aramızdan ayrılmıştı. O’nun da anısı önünde saygıyla eğiliyoruz.

Kriz mıriz var!

Bugün MYK toplantımızın birkaç ana konusu vardı. Tartışmalarımız aynı zamanda tesadüfen Hazine Bakanı Berat Albayrak’ın açıklama yaptığı saatlere denk geldi. Bizim bugün konuştuğumuz konunun başlığını “Kriz mıriz var” diyerek tanımlayabiliriz.  

Türkiye’de önemli şirketler ardarda konkordato ilan ediyorlar, kriz mıriz var. Türkiye’de Tüketici Güven Endeksi yüzde 13 düşmüş durumda. Yani halkta tüketime dair bir gerileme var; güven kırılmış, kriz psikolojisi yaygınlaşmış. Dolayısıyla “kriz mıriz yok” diyenler yanılıyor. Halk onları yalanlıyor ve “kriz mıriz var!” diyor. 

Kriz mıriz yok da mı TC vatandaşlığının ücretini 250 bin dolara indirdiniz

Kriz mıriz yok da, onun için mi 1 milyon dolara verdiğiniz TC vatandaşlığı miktarını 250 bin dolara indirdiniz? Dolara ihtiyacınız var. Çünkü Türkiye’nin önümüzdeki 12 ay içinde çevrilmesi gereken dış borç miktarı cari açıkla birlikte 220 milyar doların üzerindedir. Bu borcu çevirmek için nereden ve yüzde kaç faizle dolar bulacaksınız? Bu koşullarda elbette dolar yükselir. Bu borç ekonomisi elbete doların yükselmesine sebep olur. Siz “kriz mıriz yok” deseniz de, önümüzdeki aylarda krizin daha da yükseleceğini göreceğiz, bu çok açık. 

OECD Bakan Bayraktar’ı tekzip etti

Hazine Bakanı biraz evvel bazı veriler sundu. Bu veriler içinde bugün için tek doğru olanı enflasyon beklentisine dair, yani yüzde 20 civarında olandır. Büyük ihtimalle önümüzdeki birkaç ay içinde bu veri de değişecektir. İlginçtir, 2019 büyüme beklentisine dair bir veri açıkladı Bakan Bey, yüzde 2,3 olarak. Aşağı yukarı aynı dakikalarda OECD Türkiye’deki 2019 büyüme beklentisini değiştirdi ve 4,9’dan 0,5’e çekti, adeta Bakan'ın açıklamasını tekzip etmiş oldu. “Kriz mıriz yok” diyenlere söylüyoruz bunu. 

Asgari ücretlilerin enflasyon farkını ne zaman vereceksiniz? 

Enflasyon oranı beklentisini yüzde 20.8 olarak açıkladılar. Hala Merkez Bankası sitesinde enflasyon oranı beklentisi yüzde 5 olarak yer alıyor. Bir zahmet bunu düzeltiverin. Niye düzeltmeniz gerekiyor? Bakın 2018 yılında asgari ücretlilere verilmiş olan ücret zammı eski beklenti üzerineydi. Şimdi en az yüzde 6 enflasyon farkının verilmesi gerekiyor. Hükümete soruyoruz: Bunu ne zaman vermeyi düşünüyorsunuz?

Sosyal güvenlik alanında kemer sıkmak yerine uçak almaktan vazgeçin 

Bakan'ın açıklamalarına göre sosyal güvenlik alanında kemer sıkma politikaları uygulanacak. Sosyal güvenlik alanında kemer sıkmak yerine uçak almaktan vazgeçin. Sadece o hibe edildiği söylenen uçaktan bahsetmiyoruz, F-35’leri almayın, S-400’leri almayın, savaş harcamalarını azaltın, israf ekonomisine son verin. Sosyal güvenlik harcamalarını azaltmak değildir yapılması gereken. 

Kayıt dışılıkla mücadeleye 3. Havalimanı'ndan başlayın

Bakan bey dedi ki, “kayıt dışılığı azaltacağız”. Nereden başlayacaklarını merak ediyoruz. Biz bir tanesini hemen söyleyelim. 3. Havalimanı inşaatında işçilerin ücretlerinin bir kısmını resmi yollardan, bir kısmını elden ödeyen firmalardan başlayın. Bu firmalar hem vergi kaçırıyorlar hem SSK primlerini kaçırıyorlar. Bu firmaların kayıt dışı iş yaptıkları çok açık ortada. Bunu işçiler söylediler. 

İşçiler 13-14 taleplik bir listeyle protestolarını gerçekleştirdiler. Bu listedeki bir maddeydi bu konu. Diğer maddeleri hatırlıyorsunuz, tahta kuruları, pireli yataklar, insanca olmayan çalışma koşulları… Ne oldu bu işçilere peki? 24 işçi tutuklandı. Neden tutuklandılar? Kayıt dışılığı açıkladıkları için tutuklandılar. Kölelik koşullarında, adeta 19. Yüzyıl İngiltere’sinde çalıştıklarını açıkladıkları için tutuklandılar. Bakan beye sesleniyoruz, kayıt dışılıkla mücadele etmek istiyorsanız, 3. Havalimanı'nda aleni bir şekilde kayıt dışılığı sürdüren bu firmaların üzerine gidin, hukuki adımları atın. 

Cezasızlık uygulaması hakim hale geldi

Biliyorsunuz dün Kulp davası sonuçlandı. Kulp davası çok eskiye dayanır. 1993’te General Yavuz Ertürk komutasında bir kısmı çocuk 11 kişi gözaltında kaybedildi. Bunun üzerine başlatılan hukuki mücadelede Türkiye adım atmadığı için AİHM’e gidildi. AİHM davayı 2001'de sonuçlandırdı. Türkiye’yi suçlu buldu. Hem kayıplar hem de gerekli soruşturmayı yapmadığı için suçlu buldu. Olaydan 10 yıl sonra bölgede kemikler bulundu ve Adli Tıp bu kemiklerin kaybedilen kişilerin kemikleri olduğunu raporla sabitledi. Meclis İnsan Hakları Komisyonu da 2004'te aynı şekilde bir rapor hazırladı. Yeniden dava açıldı ve işte bu dava dün itibariyle cezasızlıkla ve beraatle sonuçlandı. 

Bunun bir nedeni uzun süredir, hem 1990’larda hem de 2000’li yıllarda şiddet, baskı, gözaltında kaybetme, işkence, kötü muamele gibi konularda bir cezasızlık uygulamasının hakim hale gelmiş olmasıdır. Mahkemeler bu işlemleri yapan kişileri cezalandırmamakta, devlet bu işlemleri yapanları ödüllendirmektedir. Hukukun durumu bugün budur. Buna benzer pek çok dava örneği verilebilir. 

Yargı baskıyla ve rüşvetle hizaya getiriliyor

Bir konuya daha işaret etmek gerekiyor. Hukuk ve yargı nasıl oluyor da bağımsızlığını bu kadar yitirmiş, bu kadar iktidara bağlı ve taraflı çalışıyor? Buna dair verilecek son örnek, Danıştay Başkanı’nın kızının Saray’a jet hızıyla terfi ettirilmesidir. Hukuk bir taraftan rüşvetle, bir taraftan baskıyla hizaya getiriliyor. Hakim ve savcıların adli yıl açılışında otobüslerle sıra sıra Saraya taşınması bile yargının karşı karşıya kaldığı içler acısı durumu gösteriyor. 

Yerel seçimde AKP-MHP koalisyonunu geriletecek demokratik mücadeleye destek vereceğiz

Yerel seçim hazırlıklarımız sürüyor. Toplantılarımız devam ediyor. Yerel yönetim modellerimizi, belediyecilik ve hizmet anlayışımızı geçmişin eksiklerini ve hatalarını da değerlendirerek yeni dönem açısından belirlemeye başladık. Bir süre sonra da adaylıklar mevzusunu konuşacağız. İki temel hedefimiz var: Yerel seçimlerde halkın iradesinin ve oylarının gasp edilerek kayyum atanan bütün belediyeleri geri almak ve bununla yetinmeyerek 10-15 yerde daha belediyeleri almak. Ayrıca batıdaki büyük belediyeler ve büyük ilçeler de dahil olmak üzere AKP-MHP koalisyonunun nerede geriletilmesi mümkünse orada bu meşru ve demokratik mücadeleye destek vermek.

Sandıkta kazanamayacağını anlayan Erdoğan mesnetsiz iddiaları ortaya atıyor

Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sıfatla konuşurken, HDP adaylarına ve aday belirleme usulüne ilişkin tamamen mesnetsiz iddialarda bulundu. Aynı zamanda AKP Genel Başkanı olan Erdoğan’a bir kez daha sesleniyoruz: Cumhurbaşkanı olarak yaptığınız konuşmalarda HDP’yi suçlayarak, doğruluğu ve karşılığı olmayan bu cümleleri sarf ederek YSK’yi etkilemek istiyorsunuz, YSK’nin HDP adaylarını veto etmesini istiyorsunuz. 2015’te sandıkta kazanamadığınız belediyelere kayyum atadınız. Şimdi de sandıkta kazanamayacağınızı gördüğünüz için ihbarda bulunarak YSK’yi harekete geçirmek istiyorsunuz.  

HDP’nin kayyum atanan belediyeleri geri almasına engel olamazsınız

HDP daha önceki seçimlerde yaptığı gibi adaylarını şeffaf bir şekilde, halkın gözü önünde, toplantılarla, mülakatlarla belirleyecektir. Bu adaylar kendi yerellerinde tanınan, bilinen, yerel yönetim ve belediyecilik anlayışımızı en iyi şekilde yerine getirecek adaylar olacaktır. Ama siz bu yaptığınızla sanmayın ki, HDP’nin yerel seçimlere katılmasına engel olabilirsiniz. Bu yaptığınızla sanmayın ki, HDP’nin kayyum atanan belediyeleri geri almasına engel olabilirsiniz. Halk 24 Haziran’da bunun mümkün olmadığını gösterdi. 

Adaylarınıza güveniyorsanız mesnetsiz iddialardan vazgeçin, buyrun yarışın

Eğer adil bir seçim yapacağınızı iddia ediyorsanız, HDP hakkındaki bu mesnetsiz iddiaları ileri sürmekten vazgeçin. Eğer fikirlerinize ve adaylarınıza güveniyorsanız, buyrun yarışın ve boyunuzun ölçüsünü alın. İddiaları kendisine iade ediyor ve asla kabul etmiyoruz. Önümüzdeki günlerde çalışmalarımızı şeffaf ve demokratik ortamda nasıl yapacağımızı herkes görecektir."  


 



 
 

 

Kaynak : Vişne Haber Ajansı-www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları