loading
close
SON DAKİKALAR

İmambakır Üküş: AKP’nin bütün politikaları A’dan Z’ye çökmüş durumda

İmambakır Üküş: AKP’nin bütün politikaları A’dan Z’ye çökmüş durumda
Tarih: 04.01.2018 - 16:47
Kategori: Medya

istanbulgercegi.com Genel Yayın Yönetmeni İmambakır Üküş, Can Ataklı’nın sunduğu Yazı İşleri programına konuk olarak katıldı.

istanbulgercegi.com Genel Yayın Yönetmeni İmambakır Üküş, Can Ataklı’nın HalkTv'de hazırlayıp sunduğu Yazı İşleri programına canlı yayın konuğu olarak katıldı. 

Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan İmambakır Üküş, ABD’de Reza Zarrab davası olarak başlayan Zarrab’ın itirafçı olmasıyla Hakan Atilla davasına dönüşen davaya ilişkin olarak, ABD’nin Halkbank başta olmak üzere Türkiye’deki bankaları 17-25 Aralık döneminin de öncesinde izlemeye aldığını belirterek, bununla ilgili ABD senatosunun raporu olduğunu ifade etti.

Üküş, “Fransa ve Almanya'da da bankalara ceza kesildi. Bir tek bizde rüşvet konuşuluyor. Bir tek Türkiye'de devlet ve kamu görevlileri işin içinde” dedi.

Devlet olanaklarının Gülen Cemaatine sağ iktidarlar döneminde kullandırıldığını vurgulayan Üküş, cemaatin devletin tepesine AKP döneminde çıktığını kaydetti.

CHP il ve ilçe kongre süreçlerini değerlendiren İmambakır Üküş, “CHP Genel Başkanı kimin ilçe başkanı, il başkanı olduğuyla birinci derece ilgilenmiyor. Örgüt kimi çıkarırsa gelsin diyor” ifadelerini kullandı. “CHP il-ilçe kongrelerinde kimin yönetici olacağı kavgasının öne geçtiği” eleştirisini getiren Üküş, “Birçok il kongresine katıldım. Hiçbir il kongresinde Türkiye’yi bulunduğum ilde CHP’yi iktidar yapacağım diye yarışmadılar, yönetici olacağım diye yarışıldı” diye konuştu.

İmambakır Üküş’ün Yazı İşleri programındaki açıklamaları şöyle:

“-AKP iktidarı kendisine yönelik tehditleri umursamadığını yansıtarak geçiştirmeye çalışıyor. Zarrab davasından önce, 17-25 olayları daha olmadan Amerika'da Türkiye'deki bankalar üzerinden bu işin olduğuna ve devlet görevlerinin rüşvet aldığına dair 47 senatörün imzası olan rapor var. O dönem AKP-cemaat kol kolaydı. Fethullah Gülen'in gelmesi için gözyaşı döküyorlardı. Gülen'in olduğu para basıldı bu rapor çıktığında.

Hükümet (Hakan Atilla davasıyla ilgili olarak) 'içişlerine müdahale ediliyor' diyor. İçişlerine müdahale değil, sen uluslararası anlaşmalar yapmışsın. Abdulkadir Selvi, 'hükümet Halkbank'a cezalarla ilgili önlemleri alıyor' diyor. Bunu anlamı bu işi yaptık cezasını karşılayacağız, demek.

“Fransa ve Almanya'da da bankalara ceza kesildi. Bir tek bizde rüşvet konuşuluyor”

İran'a yönelik ambargoyu delen bir tek Türkiye değil, Fransa, Almanya, İngiltere de yapmış. Hepsi yargılanıp milyar dolarlık cezalara çarptırılmış. Hakan Atilla'nın Türkiye'yi temsil eden avukatları bile Atilla'ya '3 suçtan ceza geleceğini bekliyorduk' diyor. Ceza çıkacağı belliydi. Rüşveti Türkiye'de önleyemezsen bütün dünya ayağına takılır. BM kararları, uluslararası bankacılık taahhütleri insan hakları için de öyle... Uyarı geldiğinde 'içişlerine müdahale' deniyor. Sizi iktidara getiren onlar değil mi? ABD sizi destekleyince bir şey olmuyor. Toplumu böyle manipüle etmeye çalışıyorlar.

Fransa ve Almanya'da da bankalara ceza kesildi. Bir tek bizde rüşvet konuşuluyor. Bir tek Türkiye'de devlet ve kamu görevlileri işin içinde. Avrupa'da ambargoyu delen şirketler var. Politik olarak İran'a ambargonun delinmesi doğru bir karar. İran'a ambargo yanlış karar. İran'ın dünya ile ticaretini keserken İran başka yollarla bunu gidermeye çalışacak. Zencani'nin yargılanmasının özü ne? İran'ın çıkarları için ambargonun delinmesi için yetki, para, güç verdim bunu kendi çıkarların için kullandın, diyor. Devletin görevlendirdiği kişi olmasına rağmen en sert tedbirleri uyguladı. Hakan Atilla'nın Türkiye Cumhuriyeti’nin parasını ödediği avukatlar Halkbank yöneticisini suçluyor. Bizde açılmış dava var mı? Göstermelik olarak bile bu iddialara karşı burada cumhuriyet savcılarının harekete geçmesi lazım. Biz Twitter’da 2 cümle yazsak hakkımızda soruşturma açılıyor. Bu bakanlar rüşvet trafiğinin ortasında yer alıyor. Atilla’nın avukatları trafiği ortaya koyuyor.

“İktidarı kurtarmak için uydurulan yalanlar iktidarın ayağına dolandı”

-Mehmet Barlas’ın Suriye konusunda ‘muhalif örgüt diye teröristlere destek verdik’ sözünü Sözcü’den, Cumhuriyet’ten biri yazsaydı içerdeydi. İktidarın politikaları iflas etti. İktidarı kurtarmak için uydurulan yalanlar iktidarın ayağına dolandı. Türkiye hangi terörist devletlere destek verdi? Türkiye nasıl destek verir? (MİT TIR’ları davasında) Cumhuriyet’in yazdığının, söylediğinin bin katından fazla bir şey söylüyor Barlas. Cumhuriyet’in yaptığı habercilik. Hakim, savcı, jandarma alay komutanı bir TIR’ı durduruyor. İçinden çıkanları tutanakla belgeliyor, bu mahkemeye düşüyor. Bu herkesin bildiği ‘sır’. Sırrı Barlas söylüyor ‘muhalif diye Türkiye terörist örgütlere destek verdi’ diye.

“AKP bir ideoloji partisi değil, uluslar arası bir projedir"

-Ne Türkiye ne devlet AKP’den ibaret. Bütün siyasi partilerin ömrü var. Adalet Partisi, Demokrat Parti, DYP, ANAP’tan bahseden var mı? AKP bir ideoloji partisi değil, uluslar arası bir projedir. Bir koalisyon olarak kuruldu. Cemaatlerden, ANAP’tan, CHP’den (Ertuğrul Günay) getirdiler. Küresel güçler getirdi. Irak’ın işgalinin kolaylaştırılması için ABD’nin ılımlı İslam projesi olarak geldi. Ilımlı İslam projesi El Kaide olmuştur, her yerde patlayan bombalar olmuştur. Orta Doğu’da yaşananlar ılımlı İslam sürecinin bittiğinin göstergesidir.

-İran’daki ekonomik sorunların bir kaynağı da ambargolar

“Şu anda Orta Doğu’da emperyalizmin oyunlarını bozan bir tek İran var”

-Dünyanın en büyük teröristi NATO’dur, ABD’dir. Bugün ABD’nin bir tane üssünü kapatabiliyor musun, bir silah anlaşmasını iptal edebiliyor musun? Dünyada ABD’nin silah sattığı ülkelerin başında İslam ülkeleri geliyor. ABD ile anlaşmasını iptal eden tek devlet var mı, yok. Suriye ve Irak saldırılarının hedefinde İran vardı. İran’da politik olarak rejimin ne olduğunun önemi yok. Şu anda Orta Doğu’da emperyalizmin oyunlarını bozan bir tek İran var. Suriye’de Esad yıkılmadıysa sahada olan İran’ın desteğiyle. Irak’ta IŞİD yok edilmişse, ekonomik sıkıntılar aşılmışsa İran sayesinde. İran kim nerde desin Orta Doğu’da ABD emperyalizmine karşı kale durumunda. Suudi Arabistan’da çok daha büyük özgürlükler yok. ABD, Arabistan ve Katar’ı ve gerici diktatörlükleri sonuna kadar destekliyor. İsrail, İran yönetimini yıkmak için elinden geleni yapacak.

ABD’nin her yerde demokratik tepkileri kullanarak fırsatları değerlendirdiğini biliyoruz. İran’ın Suriye ve Lübnan’la dayanışmaya ihtiyacı var. Düne kadar Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye aynı kategoride değil miydi? Katar olmasa terörist örgütler nereden para bulacak? Türkiye sınırlarını açmasaydı dünyanın her yerinden teröristler nasıl Suriye’ye geçecekti.

“AKP’nin bütün politikaları A’dan Z’ye çökmüş durumda”

İran bugün düşerse Türkiye dahil her yer düşer. İran’a yönelik komplonun arkasından sıra Türkiye’ye gelecektir. ABD’nin istediği gibi bölünür, parçalanır. ABD’nin eski dışişleri bakanı Orta Doğu’yu parçalayıp, 27 devlet çıkaracağız’ dedi. Bunu Yugoslavya'da, Balkanlar'da gördük.

Suriye’de dün yarattığımız tahribatı Türkiye’ye onartıyorlar. Türkiye Esad’a karşı mücadele eden terörist güçlerin Esad yönetimine saldırısını önlemek görevini almış durumda. Politikayı yüzde yüz değiştirdik. Orta Doğu'da bu iş bitmiştir. AKP’nin bütün politikaları a’dan z’ye çökmüş durumda.

Davutoğlu’nun hayali dış politikalarının ürünü olarak görüp komplo aranıyor. Erdoğan Rus uçağının düşürülmesinde emri ben verdim dedi, diğeri hayır ben verdim, dedi. Şimdi cemaatçiler düşürdü, diyorlar. Bu ülkenin genelkurmayı, dışişleri ne iş yapar? Çıkıyor İbrahim Kalın konuşuyor.

“Cemaate devletin olanaklarını sağ iktidarlar kullandırdı ama devletin tepesine AKP çıkardı”

-Bütün yandaşlara bakın, Fethullahçı çetenin arkasında Amerika var, darbe girişiminin arkasında, Zarrab davasının arkasında Amerika var. O zaman ABD’ye haddini bildir.

-Cemaat ABD-İsrail projesidir, diyoruz. Ergenekon-Balyoz davaları sürecinde bunu söyleyince bütün yandaş gazeteler boy boy fotoğraflarımı yayınladılar. İlkokul mezunu bile olmayan bir ağlak vaizin işi olamaz bu. Bütün dinlemeleri imamlar mı yaptı?

-Cemaatin hiçbir siyasi, ideolojik özelliği yok. Cemaat davalarında yargılananlardan AKP’ye yönelik siyasi, ideolojik eleştiri yapan bir tek kişi gördünüz mü? Denizler idam sehpasında bile ideolojilerini bangır bangır bağırdılar. Cemaat çıkar örgütlenmesidir. Devletin olanaklarını kullanarak geldi. Sağ iktidarlar kullandırdı olanakları ama onları devletin tepesine AKP çıkardı. Emniyeti, yargıyı kim teslim etti, kim atadı?

“Yolsuzluklar AKP’nin bile kabul edeceği sınırları aştı”

AKP genel başkanı İstanbul’a ihanet etik, diyor. 94’ten beri iktidardasın. İhanet varsa sizden birisi yapmıştır. Metro hatları iptal ediliyor, CHP soru önergeleri vermiş. Şimdi kamunun zarara uğratıldığını söylüyorsun. CHP söylüyordu zaten.

Ankapark’ın yağma projesi olduğunu herkes söyledi. Mimarlar Odası dava açtı. AKP burada israf var diyor, zarara senin yönetiminin uğrattı.

AKP’li belediye başkanlarının istifa edeceğini burada söyledik. Yolsuzluklar AKP’nin bile kabul edeceği sınırları aştı. Bu yönetimle giderse hiç şansı yok, gitmezse de şansı yok. 94’ten beri Ankara’yı, İstanbul’u aynı kadro yönetiyor. Bütün suçlar AKP’nini işlediği suçlar.

-Türkiye Zarrab için 2 kez nota verdi. Askerlerin başına çuval geçirildiğinde Deniz Baykal ‘nota verin’ deyince dalga geçmiş, ‘Ne notası müzik notası mı’ demişlerdi. Aylarca ABD’de gözaltında tutukluyken Türkiye Zarrab’a sahip çıkıt. Sen anca CHP’lileri, muhalifleri izle, Twitter’da ne demişler diye. Zarrab’ı izlemeyen devlet neyi izledi?

“Erdoğan’ın CHP ve diğer partilere karşı kullandığı dili Saadet Partisi’ne karşı kullanması mümkün değil”

(Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun CHP ziyareti) Saadet Partisi yalnız CHP’den değil, bütün parti genel başkanlarından randevu istedi. İlk randevu veren CHP Genel Başkanı SAYIN Kemal Kılıçdaroğlu oldu. CHP'ye ziyaretin nedeni iadeyi ziyaret gibi. Kılıçdaroğlu, 16 Nisan referandumunda hayır diyen bütün partilerin genel başkanlarını ziyaret etti.

(Karamollaoğlu) Adil bir yönetim konusunda dosya hazırladığı söyleniyor, bunları paylaşacaktır.

Saadet Partisi’nin ziyareti önemli. Yüzde 50+1 alan kazanacak. Her oyun önemi var. Saadet Partisi bir gücü temsil ediyor. Erdoğan’ın CHP ve diğer partilere karşı kullandığı dili Saadet Partisi’ne karşı kullanması mümkün değil. Mili Görüş’ten çıkma. kutuplaşmayı kırmada rolü var Saadet Partisi’nin.

“Kılıçdaroğlu, bütün belediye başkanlarına ‘örgüte karışmayın’ dedi”

CHP kongre süreçleri bitmek üzere. İstanbul il kongresiyle sona geliniyor. 3-4 Şubat’ta kurultay var.

CHP, Türkiye yangın yerine döndüğü bir süreçte kurultaya gidiyor. Kurultaya giderken çok önemli 2 seçim var. Yerel seçime 14 ay civarında süre kaldı. Arkasından cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimleri gelecek. CHP yerellerde, İstanbul’da, Ankara’da kazanamazsa zaten 2019 Kasım’ında CHP’nin ve demokrasi güçlerinin bir iddiası kalmıyor. CHP mutlaka kendi adına değil cumhuriyet, demokrasi güçleri adına başarılı olmak zorunda. CHP Türkiye’de değil sadece dünyada bir ilki başardı. Adalet yürüyüşü ve kitlesel bir miting yaptı. CHP kadrolarına ve yönetimine düşen görev Maltepe mitinginden sonra adalet yürüyüşü ve mitingin coşkusunu her yere yaymak olmalıydı. Ne oldu, CHP delege kavgasına döndü.

CHP Genel Başkanı kimin ilçe başkanı, il başkanı olduğuyla birinci derece ilgilenmiyor. Örgüt kimi çıkarırsa gelsin diyor. CHP il-ilçe kongrelerinde kimin yönetici olacağı kavgası öne geçti. Bir çok il kongresine katıldım. Hiçbir il kongresinde Türkiye’yi bulunduğum ilde CHP’yi iktidar yapacağım diye yarışmadılar, yönetici olacağım diye yarışıldı.

Belediye başkanları örgütü yönetmek istiyor. Örgüt içi mücadele belediye başkanlarının mücadelesi şeklinde gerçekleşti. Halbuki bütün toplantılarda Kemal Kılıçdaroğlu bütün belediye başkanlarına ‘örgüte karışmayın’ dedi. Örgüt yöneticilerine de ısrarla ‘belediyelere karışmayın’ dedi. Maalesef her işe belediye başkanları karıştı.

“Demokratik kitle örgütleri güçsüzlerince ya mafyatik örgütler ya tarikatlar sokaklara hakim oldu”

Genel Başkan ‘ben ne olacağım diyen CHP’de durmasın’ dedi. İstanbul, Ankara, Balıkesir, Mersin, Adana’yı alamazsan ilçe başkanı, belediye başkan adayı kim olmuş olmamış önemi yok. Bu CHP değil, cumhuriyet, demokrasi işi. Hayır bloğunda yer alan herkesin ortak kaygısı bu.

Sosyal medyada ‘Ben Kılıçdaroğlu ile görüştüm, adayım’ rüzgarı esiyor. Kılıçdaroğlu’nu tanıyanlar bunu demeyeceğini biliyorlar. Aday olan, adı geçen arkadaşlar nasıl bir Ankara, İstanbul istediklerini, diğer muhalif güçlerle nasıl ilişki kuracaklarını hiç tartışmıyorlar. Türkiye’nin en yoksulları AKP’ye oy veriyor. Demokratik kitle örgütleri güçsüzlerince ya mafyatik örgütler ya tarikatlar sokaklara hakim oldu.

Kılıçdaroğlu, CHP’de kişisel geleceğini partinin, ülkenin önüne koyanları istemiyorum’ diyor. Adalet yürüyüşü ve Maltepe mitingi sonrası CHP’de liderlik tartışması sona ermiştir.

“Başta Süleyman Soylu olmak üzere birçok bakan Ocak ayı içinde değişecek”

Başarmanın yolu basit. Düne kadar AKP yalakalığı yapanların yol göstericiliğine ihtiyaç yok. İstanbul değişirse Türkiye değişir. İstanbul’u kaybedenin Türkiye’yi kazanma şansı yok. Bu süreçte AKP’de çok ciddi değişimler oluyor. AKP genel başkanı il-ilçe kongrelerine müdahale ediyor, belediye başkanlarının istifasını istiyor. Esenyurt Belediye Başkanı sağlık sorunları nedeniyle istifa etmedi. Beykoz, Üsküdar, Bahçelievler istifa edecek. AKP, 2019’un çantada keklik olmadığını görüyor. Bunun için değişiklik yapıyor.

Başta Süleyman Soylu olmak üzere birçok bakan Ocak ayı içinde değişecek. AKP yaptığı her politikanın yanlışlığı ortaya çıkınca değiştiriyor. İdam tartışması nerde, bitti. Referandum öncesi her gün gündeme geliyordu. Bahçeli de Erdoğan da bahsetmiyor. AKP’ye zarar vereceğini düşündüğü her şeyi değiştiriyor.

İl-ilçe başkanının işi CHP’ye hizmet, belediye başkanının işi herkese hizmet. CHP’li belediye başkanı kendi il-ilçe örgütlerini belirlemek yerine bizde olmayan belediyeleri nasıl kazanırız, oradaki belediyelere nasıl katkıda bulunabilirim’ demeli. Belediye başkanlarının örgütün emrinde olması lazım. Bugün İstanbul’da insanların rahat nefes aldığı yerler CHP’li belediyeler. Kente saygıda diğer belediyelere fark atıyor.
“Kurultayda Kılıçdaroğlu’na karşı aday çıkma ihtimal zayıf”

İstanbul il kongresi önemli. 38 ilçe başkanı seçildi. İstanbul il başkanının baskıcı tutumu nedeniyle Bahçelievler seçime katılamadı. Örgütler kendi içinde arayış içinde. Benim gördüğüm, örgüt içinde uzlaşma sağlayamazsa genel başkana iş düşecek. İlçe başkanlarının büyük kısmı Kemal Kılıçdaroğlu’nun alacağı her kararda yanında olmak istiyor. Birçok ilçede ilçe başkan adaylarının karşısında belediye başkanı destekli adaylar çıktı. İl kongresinde de 26’ya yakın bu eğilimde.
Kurultayda Kılıçdaroğlu’na karşı aday çıkma ihtimal zayıf. Genel başkan iddiasını sürdüren Sayın Muharrem İnce var o da aday olacağına dair bir şey söylemedi.

“Aday belirleme sürecine PM karar verecek”

Genel başkanlık iddiası olanlar Parti Meclisi’nde (PM) güçlü şekilde temsil edilmek için büyük yarış içine girecek. Esas mücadele PM için yürütülecek.

Aynısı belediye başkanları için de geçerli. Kurultay delegelerinde güçlü çıkıp PM üyesi sayısını çoğaltma derdindeler.

(Cumhurbaşkanlığı adaylığı) Aday belirleme sürecine PM karar verecek. Mevcut yönetim bir anlamda geçici yönetim. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun 16 Nisan akşamından bu yana söylediği şey şu: Biz hayır bloğunun hassasiyetini dikkate alan bir süreç izleyeceğiz, dedi. Bir tek geçen bir programda arkadaşlar öneriyor, gündemde dedi.

Seçimde parlamenter demokrasi isteyenler ve karşı olanlar var. Cumhurbaşkanlığı programı restorasyon programı olacak. Belki de bu tek adam rejiminde bir şans da devletin, cumhuriyetin bu kadar tahrip edildiği bir yapıyı demokratik bu koşullarda değiştirmek kolay olmayabilirdi. Şu anki mevcut anayasa cumhuriyeti yeniden şekillendirmek için iktidar olacak yönetime avantajlar sağlıyor. Bir kararnameyle ile istediğini görevden alacaksın.

“ByLock’ta hatalarını gördüklerinden değil, çok sayıda vekil, işadamı, üst düzeydekilerin isimlerini yakaladılar”

CHP kendi adayını dayatmak yerine bunu dikkate elmalı. 16 Nisan’da OHAL olmasaydı sonuç böyle mi olurdu? OHAL olmasa AKP’li başkanları kimse istifa ettirebilir miydi? İşadamları kendi gölgesinden korkuyor. Birisi iftira atsa aklayana kadar akla karayı seçiyorsun. ByLock hatasını gördüklerinden değil, çok sayıda vekil, işadamı, üst düzeydekilerin isimlerini yakaladılar. Önüne geçmek için kendilerini aklamak derdindeler. İyi yanı, mağdur olanları tahliye olması.

“Sandığa gideceğiz, Türkiye’nin kaderini hep birlikte değiştireceğiz”

Önümüzdeki süreçte cumhuriyeti, demokrasiyi kazanmak için herkes kişisel, siyasi egolarından vazgeçmeli. Her parti kendi adayıyla çıkmalı ki 2. tura şans kalsın. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun yanında biri daha çıksa tablo farklı olabilirdi. Seçmeni küstürmeyecek bir siyaset yapmak lazım. Seçim yaptırmazlar, hile yaparlar aldatmaca. Sandığa gideceğiz, Türkiye’nin kaderini hep birlikte değiştireceğiz."





Vişne Haber Ajansı

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları