loading
close
SON DAKİKALAR

Kılıçdaroğlu, Adana’dan seslendi: 'İster 5'li, ister 55'li çete olsun hesabını soracağım'

Kılıçdaroğlu, Adana’dan seslendi: 'İster 5'li, ister 55'li çete olsun hesabını soracağım'
Tarih: 08.05.2023 - 18:37
Kategori: Siyaset

Millet İttifakı 13. Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Adana’da miting düzenledi. Kılıçdaroğlu'na, Akşener, İmamoğlu, Yavaş eşlik etti.

CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı 13. Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Adana’da miting düzenledi. Kılıçdaroğlu'na, Adana Mitinginde; İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve ev sahibi Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar eşlik etti.

CHP lideri ve Cumhurbaşkanı Adayı Kılıçdaroğlu, Adana Mitinginde yaptığı konuşmada şunları söyledi:

Diyorlar ki, böyle bir şey olursa Adanalılar ne derler? ‘Allah’ına kurban Adana’ derler, değil mi?

Adana değişime hazır mı, dönüşüme hazır mı? Alın terinin hakkını vermeye hazır mı? Kadın erkek eşitliğine hazır mı? Siz hazırsanız, size söz veriyorum, ben de hazırım. Beraber gideceğiz, beraber yol yürüyeceğiz.

Öncelikle bütün Adanalı kardeşlerime, depremzedeleri bağrına bastıkları için, onlara ev sahipliği yaptıkları için, onları kucakladıkları için hepinize ama hepinize yürekten teşekkür ederim. Depremzede kardeşlerime söz verdim, onlar zaten vergilerini ödüyorlar, her türlü imkânları sağladılar, evleri yıkıldı, dükkânları yıkıldı, ahırları yıkıldı. Söz verdim; bütün evlerinizi, işyerlerinizi, ahırlarınızı depreme dayanıklı yeniden inşa edeceğim ve bir kuruş para almayacağım. Çünkü o insanların hiçbir kabahati yok. Onlar 23 belgede 43 imzayı gördüler, binalar depreme dayanıklı diye satışına izin verdiler. O da gitti tapuda tek imza attı ve dairesini satın aldı. Dolayısıyla sorumlu varsa; o binaların hakkını, hukukunu teslim etmeyen, yani binaları depreme dirençli, dayanıklı halde yapmayanlardır. O nedenle onların hakkını teslim edeceğim, bir kuruş almadan binaları kendilerine, evleri kendilerine teslim edeceğim.

Aramızda çok sayıda genç var, merhaba gençler. İyi misiniz? Türkiye'nin kaderini değiştirecek olan sizlersiniz. 5 milyon 300 bin genç, ilk kez sandığa gidecek ve oy kullanacak. Bir; oy kullanma sözü veriyor musunuz? Söz mü? Sevgili gençler, söz mü? Benim de size sözüm var. Sizin hayalleriniz Bay Kemal’in hedefi olacak. O hedefi gerçekleştireceğim.

Gençler, ilk kez gidip sandıkta oy kullandığınızda, dünya siyaset tarihine önemli bir armağan bırakacaksınız. Çünkü dünya siyaset tarihini yazanlar şöyle yazacaklar; ‘Türkiye'de otoriter bir yapı vardı, baskıcı bir yönetim vardı, gençler düşüncelerini özgürce açıklayamıyorlardı ama aynı gençler demokratik yollarla otoriter bir yönetimi değiştirdiler.’ Bu bizim gençliğimiz açısından yani sizler açısından, dünya siyaset tarihine bırakılacak en önemli armağandır. Bu armağana sahip çıkın.

Gençlerin başka bir sorunu var, işsizlik tabi. Onu gayet iyi biliyorum. Size sözüm var işsizlik sorununu çözme konusunda. Bakınız, bütün köy okullarını yeniden açacağız. Cumhuriyet’in 100. yılında 100 bin öğretmen ataması yapacağız. Öyle torpili morpili olmayacak. KPSS’ye girecek, atamasını yapacağız. Yine en büyük şikâyetiniz, mülakatta eleniyordunuz, onu da kaldıracağız. Sanki Beyefendi yeni iktidara geliyor, o da söz vermiş, ‘Ben de kaldıracağım’ diye. Kaldırsana, elinden tutan mı var, illa benim söylemem mi gerekiyor? Kaldıracağız, hiç meraklanmayın gençler, kaldıracağız. Size, düşündüğünüzden daha iyi imkânlar sağlayacağız, göreceksiniz. En hızlı internet erişimine nasıl ulaşılıyor, göreceksiniz onu da. Yatırımlar nereye gidiyor, onu da göreceksiniz. İlk aracı aldığınızda, ÖTV'nin olmadığı bir Türkiye'yi de göreceksiniz. Hepsini sağlayacağım.

Emekliler, size de bir çift sözüm var. Sizler çalıştınız, sizler alın teri döktünüz, sizler sigorta primlerinizi ödediniz ve zamanı geldi emekli oldunuz. Normalde emekli olan birisinin insan gibi yaşaması lazım. Yani aybaşını nasıl getireceğim diye her ay oturup hesap yapmaması lazım. Ta 2015'ten beri diyorum ki, ‘Emeklilere asgari ücret kadar, Ramazan ve Kurban Bayramlarında birer maaş ikramiye verin.’ Vermediler. Önce bin lira verdiler, şimdi 2 bin lira yaptılar. Size sözüm; önümüzde Kurban Bayramı var, Allah nasip eder sizlerin oylarıyla cumhurbaşkanı olduğumda, emekliler bankaya gidip aylığınızı çektiğinizde, 15 bin lirayı orada göreceksiniz.

Soruyorlar, ‘Efendim sen nereden bulacaksın, parayı?’ diye soruyorlar. Sen beşli çetelere çalışırken para var, yandaşlara çalışırken para var, havuz medyasına çalışırken para var, emekliye gelince ‘Parayı nereden bulacaksın…’ Söke söke beşli çetelerden alacağım ve size vereceğim.

Gıda mühendislerini biliyorum, hiç endişe etmeyin. Taşeron işçilerin sorununu biliyorum. Taşeron işçiler… Devlet taşeron işçi çalıştırmaz. Bunu biliyorum evet. P3’ten 50 bin atama.

Bakınız bir şey daha. Aile Destekleri Sigortası getireceğiz. Hiç endişe etmeyin, Aile Destekleri Sigortası getireceğiz. Annelere sesleniyorum, ev hanımlarına sesleniyorum… Hiçbir yoksul evde, hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Hiçbir yoksul evde, hiç kimsenin elektriği kesilmeyecek. Hiçbir yoksul evde; hiç kimsenin doğalgazı kesilmeyecek, hiç kimsenin suyu kesilmeyecek. Herkesin huzur içinde yaşadığı bir Türkiye'yi inşa edeceğim. Bundan emin olmanızı isterim.

Bakın, ben gençlere söz verdim. Her alanda, daha telaffuz etmediğim çok şey var, yani mühendis arkadaşlar var, sosyal hizmet uzmanları var. Bütün bunların tamamını çözeceğim, bundan emin olmanızı isterim. Çünkü işsizlik sorununun çözülmesi lazım, gençlerin iş bulması lazım, gençlerin çalışması lazım, gençlerin yurtdışında değil Türkiye’de üretmesi lazım. Alın teri dökmesi lazım, güzel bir evlilik yapması lazım, annelerine- babalarına güzel torunlar vermeleri lazım. Bunların tamamını biliyorum.

Genç arkadaşlarım, Türkiye düşündüğünüzden daha zengin bir ülke. Türkiye’de her şey var aslında. Sizler ekmek alırken vergi ödüyorsunuz. Musluğu açarken 4 çeşit vergi ödüyorsunuz. Elektrik düğmesine bastığınızda 5 çeşit vergi ödüyorsunuz. Yani herkes vergi ödüyor. Bu vergilerin nereye gittiği belli değil. Nasıl harcandığı belli değil. 5’li çetelere gidiyor, onlar da yurtdışına gönderiyorlar. Onların yurtdışına gönderdikleri paraları biliyorum. 418 milyar dolar, 20 yılda götürdükleri para. O paranın tamamını alacağım, Türkiye’ye getireceğim ve sizlere vereceğim tamamını.

Sanıyorlar ki, Bay Kemal bunların hepsini unutacak. Asla unutmayacağım. Söylüyorum, bir daha söylüyorum, her gittiğim yerde söylüyorum; Bay Kemal kul hakkı yemez ve kul hakkı yedirmez. Şimdi Allah aşkına, Cumhur İttifakı’ndaki genel başkanlardan birisi çıkıp, biz kul hakkı yemeyiz ve kul hakkı yedirmeyiz diye bir şey söyleyebilir mi? Niye söyleyemiyor? O zaman ben, bütün mütedeyyin kardeşlerime seslenmek isterim; kul hakkı yemek en büyük günahsa, en büyük günaha ortak olma kardeşim. Kul hakkı yiyenlere. Giderken sandığın başına, elini vicdanına koy ve ona göre oyunu kullan. Yeter artık, yiye yiye bitiremediler, Türkiye’yi tükettiler. Kim kul hakkı yediyse, hesabını verecektir, hiç endişe etmeyin bundan.

Sevgili anneler, sevgili hanımlar; sizler mutfaktaki yangının hem tanıklarısınız, hem mutfaktaki yangını en acı yaşayanlarsınız. Ben bunun farkındayım ve ben bunu bilirim. Binlerce evde, milyonlarca evde doğru dürüst çorba bile olmaz, bunun da farkındayım. Çocuklarınızı okula gönderirken, acaba beslenme çantasının içine neler koyayım diye düşünürsünüz, ben bunun da farkındayım. Somun ekmeğinin yarısını kesip, salça sürüp, çocuğunun beslenme çantasına koyan anneleri de biliyorum. Büyük dramların yaşandığını da biliyorum. Sizler bu ülkenin büyümesi ve kalkınmasıyla beraber, huzur içinde yaşamayı hak ediyorsunuz. Diyorlar ya sizlere, ‘Bay Kemal gelince sosyal yardımları kesecek…’ Niye keseyim? Öyle yapmayacağım, tam tersini yapacağım. Her kadının bankada hesabı olacak ve onun durumuna göre, en az asgari ücret kadar, yoksul ailelerde hanımın banka hesabına, her ay düzenli bir para yatacak. İşçi gibi, memur gibi, emekli gibi gidecek parasını alacak, çoluk çocuğunun rızkını sağlayacak.

Bunlar ne yapıyorlar? Efendim fakir aileleri diziyorlar, ondan sonra yardımları yapıyorlar, televizyon kameralarını çağırıyorlar; bakın, biz yardım yapıyoruz diye. Bunun tam tersini yapacağım. Sağ elin verdiğini, sol el görmeyecek. Dolayısıyla huzur içinde gideceksiniz, sizin en büyük güvenceniz sosyal devlet olacak. O nedenle diyorum; hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği güzel bir Türkiye’yi, bütün anneler için inşa edeceğim. Bunun sözünü veriyorum sizlere.

Bir şey daha. Gençler, gayet güzel söylüyorsunuz da az önce söyledim, gönderecek olan sizsiniz. Sandığa gideceksiniz ve oy kullanacaksınız. Söz mü? Vallahi Türkiye’nin kaderini değiştireceksiniz. Türkiye’yi, dünyanın en güzel, en huzurlu ülkesi yapacaksınız.

KHK’lıları biliyorum. KHK’lıların sorununu çözeceğim. Onun sözünü verdim ben, hiç endişe etmeyin. Kim haksızlığa uğradıysa, kim zulme uğradıysa. Oy versin veya vermesin. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır, benim felsefem bu. Kim haksızlığa uğradıysa, onun yanında olacağım.

Emine Şenyaşar’a gittim. Çocukları ve eşi öldürülen Emine Şenyaşar’a gittim. 8 savcı dava açamıyordu korkudan. Gittim, milletvekili arkadaşlarımı görevlendirdim ve savcılar dava açmak zorunda kaldılar. ve onun hakkını, hukukunu bu kardeşiniz savundu ve savunmaya da devam edeceğim. Sizin sorununuza da gayet iyi biliyorum. Göreceksiniz, KHK’lılar adalet istiyor diyorsunuz. Adalet, çok soylu bir kavramdır. Adalet… Sadi şöyle söyler, İranlı bilge; ‘Dünyanın bütün nehirleri adalete susamış bir insanın susuzluğunu gidermeye yetmez.’ Bu kadar önemli bir kavramdır adalet. O nedenle adaleti getireceğim. Hiç unutmayın, adalet için 450 kilometre yürüdüm. O yürüyüş bir başlangıçtı. Şimdi devam ediyoruz hep beraber, adalet için devam ediyoruz.

Bir şey daha. Askere gidenler bilirler. Sınır kapılarında bir tabela vardır, ‘Hudut namustur’ diye yazar. Yani buradan hiç kimse geçemez demektir. Ancak izin alınarak geçilebilir. Ama şimdi hudutları yolgeçen hanına döndürdüler. Her önüne gelen geliyor. Bakıyorsunuz Afganlar da geliyor, Suriyeliler de geliyor. Her yerden gelen var. Söz verdim, bir daha söz veriyorum, Adana Meydanı’ndan söz veriyorum; sözüm söz, bütün Suriyeli kardeşlerimizi en geç iki yıl içinde ülkelerine uğurlayacağız. Asla ırkçılık yapmadan, onların bütün ihtiyaçlarını karşılayarak Avrupa Birliği fonlarıyla ve bizim müteahhitler yapacak. Onların can ve mal güvenliğini de sağlayarak kendi ülkelerine göndereceğiz, kendi ülkelerine uğurlayacağız. Arzu ederlerse Türkiye’ye turist olarak gelebilirler, düğünlerini burada yapabilirler. Zaten bizim herhangi sorunumuz yok.

Siyaseti de 180 derece değiştireceğiz. Yandaşlardan yana değil, çevireceğiz, vatandaştan yana oyumuzu kullanacağız, vatandaştan yana hizmet vereceğiz.

Birleşe birleşe kazanacağız, değil mi? Birleşe birleşe kazanacağız. Oylarımızı bölmeyeceğiz, sandığa gideceğiz ve birleşe birleşe kazanacağız. Bakın biz, 6 partinin lideri bir aradayız. Tek arzumuz var, Türkiye’nin huzura kavuşması. Tek arzumuz var, Türkiye’ye demokrasinin gelmesi. Bakın; gençler bir tweet attığında anneleri, babaları hemen uyarıyorlar. Aman ha sakın yapma, ya başın belaya girerse, ya seni alır götürürlerse diye. Gençler size sözüm var; Allah nasip eder Cumhurbaşkanı olduğumda, en rahat benim aleyhime tweet atabilirsiniz, en rahat beni eleştirebilirsiniz. Bunun sözünü veriyorum size. Size demokrasiyi getireceğim demokrasiyi, özgürlüğü getireceğim özgürlüğü. Ekmeği getireceğim, aşı getireceğim, işi getireceğim. Yolsuzluk yapanların da, burnundan fitil fitil getireceğim.

Kapanan belediyeler var malum. O konuda da soru geliyor, kapanan belediyeler ne olacak diye. Referandum yapacağız. Halk istiyorsa belediyeyi açacağız. İstemiyorsa hiçbir sorunumuz yok. Kapanan adliye binaları var; küçük beldelerde, kasabalarda kapanan adliye binaları var. Adaleti vatandaşın ayağına götüreceğiz. Kapanan bütün adliye binalarını yeniden açacağız. Vatandaş gidecek; hakkını, hukukunu orada arayacak, başka bir yerde değil.

Havaalanı sorununuz var değil mi? ‘Havaalanını kapatacağız’ diyorlar öyle mi? Oy vereceksiniz; Bay Kemal gelecek, Adana Havaalanı çalışmaya devam edecek. Hayır niye kapatıyorsunuz, başka yerde de havaalanı yapabilirsin, niye kapatıyorsunuz burayı? Çünkü, burası büyük bir rant alanı olabilir. Birileri malı götürebilir. Bay Kemal bunu seyredecek… Yemezler! Hiç endişe etmeyin, kapattırmayız orayı.

Zeydan Başkan metro yapmak istiyor, onay alamıyor. Onların da nasıl olduğunu göreceksiniz. Ekrem Başkan, Mansur Başkan, onlar da Cumhurbaşkanı Yardımcısı olacaklar; Zeydan Başkana izin verilmeyen bütün yatırımların iznini alacak ve Adana’ya hizmet edecek.

Benim Cumhurbaşkanlığımı istemeyen iki temel aktör var. Bunlardan birincisi beşli çeteler. Beşli çeteler, ‘Aman Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı olmasın. Olursa bizim halimiz perişan olacak...’ Söylüyorum, Adana’dan söylüyorum; ister beşli çete olun, ister elli beşli çete olun, kim kul hakkı yediyse, kim soyduysa, kim yiye yiye doymadıysa hepsinin hesabını soracağım. Ve o paraların tamamını getireceğim. Gidecekler beyler, Amerika’da, Manhattan’da gökdelen yapacaklar, Muhammed Ali Clay’ın çiftliğini satın alacaklar, İngiltere’de, Londra’da en pahalı yerde, Chelsea’de villalar yapacaklar; Bay Kemal bunu seyredecek… Yerler mi? Yemezler! Hepsini son sentine kadar getireceğim. O nedenle beni istemiyorlar. Onlar istemiyorlar… Ben sırtımı asla oraya dayamadım ki! Benim güvendiğim halk var. Bu ülkenin namuslu insanları var, dürüst insanları var.

Beni istemeyen ikinci grup uyuşturucu baronları… Size söz veriyorum; o uyuşturucu baronlarının kökünü kazıyacağım, kökünü. Bizim evlatlarımızı zehirleyen uyuşturucu baronlarının kökünü kazıyacağım. O konuda da endişe etmeyin. Birlikte, beraber yapacağız.

Ve son. Burası aynı zamanda tarım konusunda oldukça zengin ve verimli bir bölge biliyorsunuz. Çukurova’yı benden çok daha iyi biliyorsunuz. Çukurova’nın temelinde yazarları, şairleri de biliyorsunuz, öyküleri de biliyorsunuz, romanları biliyorsunuz, sinemalarını biliyorsunuz. Burası kadim bir kent. Adana kadim bir kent, görkemli bir kent aynı zamanda. Çiftçi üretiyorsa, alın terinin karşılığını vermek zorundasınız. Vermediler. Dışarıdan buğday alıyorlar. Dışarıdan arpa alıyorlar, dışarıdan pamuk alıyorlar, dışarıdan et alıyorlar, dışarıdan canlı hayvan alıyorlar. Ya Çukurova var; Harran Ovası var, dünya kadar imkânımız var. Buralardan niye almıyoruz? Bu insanları niye toprağa küstürdük? Şundan bütün çiftçi kardeşlerim emin olsunlar. Dışarıdan değil, sen üreteceksin, alın terinin karşılığını vereceğiz. Asla ve asla zarar etmeyeceğin bir modeli getireceğiz. Maliyet artı makul kar, eşittir taban fiyat olacak. Hiçbir çiftçi ektiği ürün dolayısıyla asla ve asla zarar etmeyecek. Ona kırmızı mazot vereceğiz. Yata hangi fiyattan veriyorsak çiftçiye de aynı fiyattan vereceğiz. Çiftçinin bankalara, Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarında, aldığı kredilerin faizlerini sileceğiz. Milli gelirin yüzde biri oranında teşvik edilmesi lazım. Parayı vermiyorlar. Parayı vereceğiz. Bütün bunların tamamını yapacağız. Göreceksiniz; bu ülke nasıl büyüyor, bu ülke nasıl kalkınıyor, bu ülkeye nasıl huzur geliyor. Her evde nasıl bereket, her evde nasıl huzur oluyor; bunların hepsini göreceksiniz.

Benim saraylarda oturma gibi bir düşüncem yok. Asla ve asla… Siz seçtiğinizde gidip oturacağım yer, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Çankaya’sı olacak. Sizler gibi yaşıyorum. Evlatlarımla beraber, eşimle beraber, sizler gibi yaşıyorum. Sade bir vatandaş gibi yaşıyorum. Öyle mala, mülke, dünyalığa hiçbir ihtiyacımız yok. Çok şükür üç evladım var. Üçünün de eli ekmek tutuyor, çalışıyorlar bir yerlerde, geçinip gidiyorlar. Ama malı alayım, vatandaşın hakkını alayım, götüreyim falan filan yok. Zaten mutfağımı da en iyi siz biliyorsunuz. Neler yaptığımı da üç aşağı, beş yukarı biliyorsunuz. Sizin için çalışacağım, sizin için mücadele edeceğim, tüyü bitmemiş yetimin hakkını kimseye yedirmeyeceğim.

Ve son söz. Ekrem Başkan kullanıyor. Her şey çok güzel olacak. İnanın her şey çok güzel olacak, inanın. Birlikte her şeyi ama her şeyi çok güzel yapacağız. Yeter ki; birlikte, dayanışma içinde, beraber yola çıktık ve finali bitirelim. Ne zaman bitireceğiz? Ayın 14’ünde gidiyoruz değil mi? Sandığa gidiyoruz. Oyumuzu kullanıyoruz. Sizden bir isteğim daha var; giderken geçen dönem AK Parti’ye veya MHP’ye oy vermiş bir arkadaşımızı, dostumuzu, komşumuzu bir şekliyle ikna edeceğiz ve onlarla beraber gideceğiz. Ve onlara şunu söyleyeceksiniz; ‘Türkiye’nin huzura kavuşması için, oyunu Bay Kemal’e vereceksin’ diyeceğiz. Söz mü?

‘Baharı Kemal, Kemal’i kadınlar getirecek’ diyorsunuz. Çok sağ olun. Kadının gücüne güveniyorum zaten, kesinlikle. Kadın bir şeyi kafasına koyunca onu mutlaka gerçekleştiriyor. Ben de eşimden biliyorum. Söz sahibi o. Biz konuşuyoruz ama asıl kararı veren o. Dolayısıyla bütün kadınlar sizlere de güveniyorum. Bütün kadınların evinde huzur olsun istiyorum, bereket olsun istiyorum.

Her şey çok güzel olacak!

Kaynak : www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları