loading
close
SON DAKİKALAR

Kılıçdaroğlu, Bursa’da: 'Sinan Ateş ve Gaffar Okkan'ın Katillerini Adalete Teslim Edeceğim'

Kılıçdaroğlu, Bursa’da: 'Sinan Ateş ve Gaffar Okkan'ın Katillerini Adalete Teslim Edeceğim'
Tarih: 11.05.2023 - 17:30
Kategori: Siyaset

Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal, “Sinan Ateş’in mezarına uğradık. Hocamızla Fatiha okuduk, hep beraber. Benim adım Kemal ise Sinan Ateş’in katillerini kulaklarından tutup adalete teslim edeceğim."

CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, “Sinan Ateş’in mezarına uğradık. Hocamızla Fatiha okuduk, hep beraber. Benim adım Kemal ise Sinan Ateş’in katillerini kulaklarından tutup adalete teslim edeceğim. Kimse unutmasın. Gaffar Okkan’ın katillerini de bulup kulaklarından tutup adalete teslim edeceğim. Hiç kimsenin endişesi olmasın. Bunların, yapanın yanına kâr kalır mantığını değiştireceğim. Yapanın yanına kâr kalmayacak. Milletin hakkını, hukukunu yiyenler bunun hesabını vermek zorundadır. Bunu yapmadığımız takdirde devleti niye yönetiyoruz. Hangi gerekçeyle yönetiliyoruz. Devlet dediğiniz adaletle yönetilir. Devletin dini adalettir diyoruz. O zaman adaleti her yerde her koşulda mutlaka sağlayacağız.” dedi.

CHP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, bugün, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’yla birlikte Bursa’da miting düzenledi.

CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı 13. Cumhurbaşkanı Adayı Kılıçdaroğlu, mitingde yaptığı konuşmada şunları söyledi:

Hepinize söz, Türkiye kazanacak. Biz kazanacağız. Beraber kazanacağız.

Teşekkür ederim. Benim umudum da sizlersiniz gençler. Beraber Türkiye’yi değiştireceğiz. Daha güzel bir Türkiye, yaşanabilir bir Türkiye’yi beraber inşa edeceğiz. Beraber ve birlikte Türkiye’yi aydınlığa çıkaracağız. Ben size söz veriyorum.

Önce bir şey sorayım. Değişime hazır mısınız? Söz mü? Sandığa gideceğiz değil mi? Ama sandığa bir bayram havası içinde gideceğiz. Sabah kahvaltımızı yapacağız. Karnımızı doyuracağız. Akrabamız, komşumuz, yakınımız, dayımız, amcamız… İkna edeceğiz. Beraber gideceğiz, bir bayram havası içinde oyumuzu kullanacağız. Söz mü? Niye diyorum Türkiye’ye baharlar gelecek diye? Bunun için söylüyorum. Huzur içinde gideceğiz. Otoriter bir yönetimi, demokratik yollarla değiştireceğiz ve bütün dünyaya örnek olan bir hamleyi gerçekleştireceğiz. Bu güzel ülkemizde hep beraber, huzur içinde yaşamak için.

Benim size bir sözüm var. 85 milyonun cumhurbaşkanı olacağım. Hiçbir ayrım yapmayacağım. Herkesi kucaklayacağım. Dolayısıyla bu ülkede hepimizin huzur içinde yaşaması için, güzel ülkemizde hepimizin güzel bir nefes alabilmesi için birlikte mücadele edeceğiz ve kazanacağız. Ve bunun için sizlere ihtiyacım var.

Gençler ve kadınlar… Bu seçimin kaderini, gençler ve kadınlar belirleyecek. Gençler, ilk sözüm size. Sandık tamam mı? ‘Sanki bir halkın özgürlük umutları Kemal Dedem’ diyorsun. Meraklanmayın gençler, size getireceğim, hiç endişe etmeyin. Bakın gençler, size bir sözüm var. Biliyorum, tweet attığınız zaman anneleriniz, babalarınız ‘aman ha oğlum, kızım, sakın tweet atma, başımız belaya girer.’ diyorlar. Ama ben size söz veriyorum. Seçimden sonra göreceksiniz. İstediğiniz gibi tweet atacaksınız, hiç kimse kapınıza dayanmayacak. Özgürce yaşayacaksınız bu ülkede, özgürce.

Bursa, ‘Yeşil Bursa’ diye tanınırdı. Yeşilliği büyük ölçüde kayboldu ve kentin hava kirliliği var, bunun da farkındayım. Göreceksiniz, bütün kentler yaşanabilir kent olacak. Bütün kentlerde huzur olacak ve hep beraber hangi kentte yaşıyorsak, güzel Türkiye’nin hangi coğrafyasında yaşıyorsak, her birimizin mutlu olacağı ortamı yaratmak zorundayız. Beraber, birlikte mücadele ederek demokratik yollarla bu ortamı yaratacağız. Söz mü?

Ama zor bir söz daha istiyorum sizden. Sandığa giderken geçen seçimlerde AK Parti’ye veya Milliyetçi Hareket Partisi’ne oy veren bir kardeşimizi de ikna edeceksiniz. Diyeceksiniz ki, ‘Türkiye’nin hali meydanda. Mutfaklara baktın yangın var. Pazara çıkamaz haldeyiz. Millet köşeyi dönerken bizim evlatlarımız işsiz, güçsüz. Saraydakiler 5 yerden, 6 yerden aylık alırken bizim evlatlarımızın işi, gücü bile yok. Asgari ücretle çalışıyor, aldığı asgari ücretle geçinme şansı yok, ev tutma şansı yok, kira ödeme şansı yok. Mutfaklarda yangın var. Gel kardeşim Kılıçdaroğlu diye bir adam çıkmış ortaya. Diyor ki, ben Türkiye’yi düzelteceğim. Gel gidelim deneyelim ve Kılıçdaroğlu’nu cumhurbaşkanlığı koltuğuna hep beraber oturtalım.’ Bu zor bir görev. İkna edeceksiniz. Bunu yapmaya söz veriyor musunuz? En az bir kişiyi ikna edeceksiniz, beraber sandığa gideceksiniz. Ve ondan sonra göreceksiniz, bu ülkeye gerçekten baharlar gelecek. Bu ülkede gerçekten huzur olacak. Bu ülkede gerçekten beraber yaşayacağız.

Neredeyse komşu, komşuyu sorgulamaya başladı; kimliğin ne, inancın ne diye. Herkesin kimliği başımın üstüne, herkesin inancı başımın üstüne. Bilin, Bursa’dan söyleyeyim, bu meydandan söyleyeyim, bütün dünya duysun; bizim iki kırmızıçizgimiz var, bayrağımız ve vatanımız. Bayrak ve vatan bizim iki kırmızıçizgimizdir. Bu ülkenin kuruluşunda hep beraber atalarımız görev aldı, dedelerimiz görev aldı. Güzel bir ülkede yaşayalım diye. Evlatlarımız güzel bir ülkede yaşasın diye. Ama bugün geldiğimiz noktada, her evde sıkıntı varsa bir sorunumuz var demektir. Demokraside elbette ki büyük aksamalar oldu. Ama ilk kez, bir otoriter yönetimi demokratik yollarla değiştirme şansını yakalayacağız ve bu şans, dünya siyaset tarihine miras bırakacağımız önemli bir adım olmuş olacak. Bunu gerçekleştirecek olanlar da bu ülkenin gençleri. 5 milyon 300 bin genç, sandığa gidecek, oy kullanacak, otoriter bir yönetimi demokratik yollarla değiştirecek. Dolayısıyla bu ülkenin gençleri, bu ülkenin tarihine önemli bir miras bırakmış olacak. Bu mirasın sahibi gençler ve kadınlar olacak. Her ikisini de, kadınları da ve gençleri de göreve davet etmek de benim görevim.

Bir şey daha. Askere gidenler bilirler, ‘Hudut, namustur’ diye yazar. Yani huduttan kimse geçemez, kontrol olmadan kimse geçemez. Ama hudutlarımız yolgeçen hanına döndü. Elini kolunu sallayan geliyor; Afganistan’dan geliyor, Afrika’dan geliyor, Suriye’den geliyor. 3 milyon 600 bin Suriyelimiz var. Söz; en geç iki yıl içinde, bütün Suriyeli kardeşlerimizi Suriye’ye uğurlayacağız. Öyle bir noktaya geldik ki; bizim evlatlarımız işsiz, iş bulamıyorlar. Sorunu çözmemiz lazım. Ama asla ırkçılık yapmadan. Onların yollarını, okullarını, köprülerini, kreşlerini Avrupa Birliği fonlarıyla yapacağız. Bizim müteahhitler yapacak. Can ve mal güvenliklerini sağlayacağız ve göndereceğiz. Şimdi onların oylarına talip oluyorlar. Onları vatandaş yapalım da, efendim acaba bize seçimlerde oy verir mi, vermez mi, bunun hesabını yapıyorlar. Bizim hesabımız vatan sevgisidir. Bizim hesabımız bayraktır. Bizim hesabımız vatandır. Dolayısıyla kendi ülkemde özgürce yaşamak istiyorum. Onlar da kendi ülkelerinde özgürce yaşasınlar. Onların da karnı doysun. Ama arzu ederlerse bizim ülkemize turist olarak gelebilirler, eğlenebilirler. Turist olarak başımızın üstünde yeri var.

Bursa Büyükşehir’i de istiyoruz, altını çiziyorum. Nerede Mustafa Bozbey? Bursa Büyükşehir’i de istiyoruz. Bursa’yı, bu bölgenin, Marmara’nın en güzel ve en yeşil kenti yapmak için, hava kirliliğinden arındırmak için Büyükşehir’i de istiyoruz. Büyükşehir’i de verdiğiniz takdirde Bursa gerçekten tarihine uygun bir Bursa olacak.

Bir şey daha. Buraya gelmeden önce… Engelli kardeşlerimle ilgili olarak bir video çektim. Bu videoyu yayınladım. Sizin hakkınızı, hukukunuzu korumak ve sizi kamuda istihdam etmek, Bay Kemal’in temel görevlerinden birisidir. Bunu sakın unutmayın. Türkiye’de hiç kimse kendisini sahipsiz hissetmeyecek, hiç kimse. Herkesin hakkını, hukukunu teslim edeceğiz.

Benim saraylarda oturma gibi bir merakım yok. Benim saraylarda oturmak gibi bir derdim yok. Sizler gibi yaşıyorum. Mütevazı yaşıyorum. Evimdeyim, huzur içindeyim. Zaten benim mutfağımı hepiniz biliyorsunuz aşağı yukarı. Orada huzur içindeyim. Saraylara değil, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Çankaya’sına Allah nasip ederse çıkacağız ve oradan millete hizmet edeceğiz. Mütevazı yaşayacağız. Topluma örnek olacağız.

Devleti yöneten kişi, devleti liyakatle yönetir, bilgiyle yönetir, birikimle yönetir, ahlakla yönetir, erdemle yönetir. ‘Ben istediğimi yaparım, devlet de yoktur…’ Ve devlet, bir kişinin iki dudağına asla teslim edilemez. O nedenle devleti; bilgiyle, birikimle, ahlakla, erdemle ve liyakatle yöneteceğiz. Bunun da sözünü size veriyorum. Bir tarafa yazın. Göreceksiniz, Bay Kemal Türkiye’yi adaletle yönetecek. Hiçbir ayrım yapmadan yönetecek.

Köy tüzel kişiliklerini biliyorum. Büyükşehir Yasası’nda değişiklik yapacağız. Köy tüzel kişiliklerini iade edeceğiz. Mal varlıklarını da iade edeceğiz, meraklanmayın. Ayrıca bütün köylerde okulları açacağız. Öğretmen, köylere gidecek ve köylerde, Ferhat ile Şirin’in buluştuğu gibi öğretmenle öğrenciyi buluşturacağım. Hiç meraklanmayın. Cumhuriyetin yüzüncü yılında 100 bin öğretmen ataması yapacağız. Böylece taşımalı sistem, şu sistem, bunların tamamını bitireceğiz.

Kırsalda, köyde öğretmen olacak. Köyde kadın çalışıyorsa, köyde gençler varsa, onların sosyal güvenlik primini de devlet ödeyecek. Böylece, köyde çalışan kadının bir geleceği olacak. Ve diyecek ki, sosyal devlet benim güvencemdir. Ben yaşlandığım zaman, çalışamaz noktaya geldiğim zaman, emekli aylığımı alacağım ve evimde oturacağım, torunlarıma bakacağım diyecek. Onlara her türlü güvenceyi sağlayacağız.

Aile Destekleri Sigortası… Endişe etmeyin. Bay Kemal’in Cumhurbaşkanlığı’nda hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Hiçbir fakir ailenin elektriği kesilmeyecek, hiçbir fakir ailenin doğalgazı kesilmeyecek, hiçbir fakir ailenin suyu kesilmeyecek. Bunların tamamını yapacağız. Aile Destekleri Sigortasıyla her aileye asgari gelir güvencesi sağlayacağız. Bunu söylediğim zaman diyorlar, ‘Parayı nereden bulacaksın?’ Bilmiyorlar, bu kardeşiniz 27 buçuk yıl devlette çalıştı. Bütçe nasıl yapılır, gelir nasıl toplanır, israf nasıl önlenir; 27 buçuk yılımı bu işe verdim. Devleti bilirim. Devletin ne olduğunu bilirim. Devletimiz büyüktür. Devletimiz güçlüdür. Bütün bunların hepsini sağlayabilir.

Bana diyorlar ki emekli için de… Onu da söyleyeyim... Bayramda, Kurban Bayramı’nda inşallah, emeklilerimiz aylıklarını çekmeye giderken aylık dışında orada 15 bin TL’lik ikramiyelerini de görecekler. 15 bin TL. Unutmayın. Emekli gidince onu görecek. Diyorlar ki, ‘Parayı nereden bulacaksın?’ E sen beşli çeteye para buluyorsun da, ben vatandaşa mı bulamayacağım? Sen baronlara para buluyorsun da, ben vatandaşa mı bulamayacağım? Onlar yandaşları için, Bay Kemal vatandaş için çalışır; nokta.

Yine söylüyorum, ‘Kul hakkı yemedim, kul hakkı yedirmeyeceğim.’ Şimdi ben bunu söylüyorum, bekliyorum ki Cumhur İttifakı’na dâhil olan liderler de desinler, ‘Kul hakkı yemedim, kul hakkı yedirmeyeceğim.’ diye. Söyleyemiyorlar. Niye söyleyemiyorlar? O zaman bütün mütedeyyin kardeşlerime sesleniyorum; eğer kul hakkına saygı duyuyorsanız, kul hakkı yiyenlerin arkasından gitmeyin, onlara oy vermeyin, suça ortak olmayın. Bunu da hafızanızın bir yerinde tutun.

Artık bu devletin soyulmasına göz yummamalıyız. Yiye yiye doyamadılar. Emin olun yiye yiye doyamadılar. Hepsini götürdüler, malları yurtdışına. Hepsini son kuruşuna kadar getireceğim. Bay Kemal tamamını getirecek ve bu millete verecek o paraların tamamını.

Sinan Ateş’in mezarına uğradık. Bir hocamızla Fatiha okuduk hep beraber. Benim adım Kemal’se, Sinan Ateş’in katillerini, kulaklarından tutup adalete teslim edeceğim. Kimse unutmasın. Gaffar Okkan’ın katillerini de bulup, onların da kulaklarından tutup adalete teslim edeceğim. Hiç kimsenin endişesi olmasın. Yapanın yanına kâr kalır mantığını değiştireceğim. Yapanın yanına kâr kalmayacak. Milletin hakkını, hukukunu yiyenler bunun hesabını vermek zorundadır. Bunu yapmadığımız takdirde devleti niye yönetiyoruz, hangi gerekçeyle devleti yönetiyoruz. Devlet dediğiniz adaletle yönetilir. Devletin dini adalettir diyoruz. O zaman adaleti her yerde, her koşulda mutlaka sağlayacağız.

Size şehir hastaneleri yaptılar. Şehrin dışında. Şehir içindeki bütün hastaneleri açacağım. Herkes rahatlıkla o hastanelere gidebilecek. Kapatıyorlar ki, beşli çeteler para kazansın diye. Niye kazansın? Soya soya doyamadılar! Açacağım o hastaneleri, hepsi açılacak, vatandaş en yakın hastaneye gidecek! Kilometrelerce ötede gideceksin hastaneye, mecburen gideceksin, başka hastane yok, şehir içindekini kapatmışlar. Açacağız. Halk için çalışıyoruz, beşli çeteler için değil. Halk için çalışıyoruz, baronlar için değil.

İki grup beni sevmez, benim Cumhurbaşkanı olmamı asla istemez. Bir beşli çeteler, iki uyuşturucu baronları… Uyuşturucu baronlarının da kökünü bu topraklardan kazıyacağım. Hiçbir uyuşturucu baronuna asla nefes aldırmayacağım.

Ve Bursaspor. Bursaspor’un yeniden şaha kalkmasını istiyoruz. Bu konuda üstümüze düşen ne varsa, hepsini büyük bir keyifle yerine getireceğiz.

Bir pankart var, ‘Sayın Cumhurbaşkanımız, 52 yıllık yerli ve milli otomotiv şehri Bursa, size söz veriyor.’ Benim de size sözüm var; bu ülkenin her karışına huzuru götüreceğim, bereketi götüreceğim.

Ekrem Başkan, bitirirken hep şöyle der: Her şey çok güzel olacak. Vallahi de, billahi de her şey çok güzel olacak. Bu ülkeyi baharları getireceğim, baharları. Bu ülkeye huzuru getireceğim, huzuru. Bu ülkede her evde huzur, her evde bereket olacak, inanın. Sizin için, ülkem için, bayrağım için, devletim için çalışacağım. Bu ülkede asla ve asla yüzünüzü yere eğdirmeyeceğim. Herkes bu ülkenin caddelerinde, sokaklarında özgürce yukarıya bakarak, göğe bakarak, huzur içinde gezecek. Onurlu bir şekilde gezecek.

Hepinize en içten sevgiler, saygılar sunuyorum. Sağ olun, var olun diyorum.

 

Kaynak : www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları