loading
close
SON DAKİKALAR

Kılıçdaroğlu'ndan baro başkanlarına müdahaleye tepki: Polislere talimat verenler gün gelecek avukata ihtiyaç hissedecekler

Kılıçdaroğlu'ndan baro başkanlarına müdahaleye tepki: Polislere talimat verenler gün gelecek avukata ihtiyaç hissedecekler
Tarih: 23.06.2020 - 13:35
Kategori: Siyaset

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu.

Kılıçdaroğlu'nun konuşması şöyle:
"-Bugün 23 Haziran. İstanbul seçimleri yenilendi. Bugün onun yıl dönümü. İBB Başkanımız 1 yıllık icraatlerinin hesabını vermek üzere İstanbullularla bir araya geldi. Oraya bir mesaj gönderdim. Onu paylaşmak izsterim. 
'Sevgili İstanbullular bizler martın sonu bahar diyerek yola çıktık. Dilimizde baharın coşkusu, insan sevgisi vardı. Halka hizmet edecek arkadaşımıızn adı Ekrem İmamoğlu idi. Herkesi kucakayan, siyaseti halka adanmışlık olarak gören başkanımızdı. Martın sonu bahar oldu, İstanbullular İmamoğlu'nun başkanlığını onayladı. Önümüze engel koydular. Dünyada örneği olmayan kararlara imza atarak seçimi geçersiz saydılar. Bütün dünya bu adaletsizliği izledi. Sandılar ki istanbullular bu adaletsizliğe ses çıkarmayacak, CHP'ye umutsuzluk egemen olacak. İstanbullu bilendi. İstanbullulular 800 bini aşan farkla İmamoğlu'nun başkanlığını yeniden onayladı. Yenilen bir avuç sözde yargıç ve talmat veren siyasilerdi. Hep birlikte tarih yazdık, zalimin zulmüne boyun eğmedik. Her şey çok güzel olacak, dedik. Demokrasiden yana olanlar kazandı mesajını verdik dünyaya. İhanet edilen bu kadim şehri ayağa kaldırma zamanı, hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği İstanbul'u inşa etme zamanıdır. Bu millet vicdan sahibi olmayanlara en güzel yanıtı verir, dedikk, İstanbullula bizi yanıtlmadı. Başkanımızı seçen İstanbullulara teşekkür ediyorum.
-Baskıyı kurumsallaştırmak isteyenler kendilerine baskıyı artıracak araçlar bulmaya çalışırlar. Birisi yargı kurumudur. Hakimi savcıyı sarayın kölesi haline getirirseniz yargı yargı olmaktan çıkar. Yargıya olan güven diplerde. 
Yargıyı kontrol altına aldılar. Sıra savunmaya geldi. Bunun için barolaraı parçalayacaklarmış. Anayasaya göre barolar kamu tüzel kişiliği niteliğindedir. Bir devlette iki Merkez Bankası olmaz, iki kaymakam, iki maliye bakanı olmaz. Bir ilde bir baro olur.
Bugün polislere talimat verip  barikatları açmayanlar, Mansur başkanımızın çadır açmasına izin vermeyenler unutmasınlar gün gelecek siz de avukata ihtiyaç hissedeceksiniz.  
Geldiğimizde yapacağımız ilk yargı reformunda savcıyla avukatı aynı düzeye indireceğiz, hakimin yanında savcı olmaz. Adil hakim, savcı olacak. 
Baroların yürüyüşünü saygıyla karşılıyoruz. Kadına şiddete karşı yürüyüş olur, gençler yürüyor, işçiler yürüyor, biz de Adalet Yürüyüşü yaptık. 
Barolar da hak arıyorlar, yürüyecekler. Silahsız ve saldırısız olmak kaydıyla yürüyüş herkesin hakkı diyor anayasa. Dünya böyle bir örnek görmedi. Sonunda girişimler oldu, avukatlar yürüyorlar. TBB'nin bu olaya karşı takındığı farklı tutum beni üzdü.
Avukata yeşil pasaport verdik, sesini kes. Bu rüşvettir, hangi avukat rüşvetle iş yapar?
Avukatların sesini duyurmasından memnunuz. Adalet Bakanı açıklama yapmış, hangi maddesine karşı çıkıyorsunuz, ortada bizim vakıf olduğunuz teklif yok, dedi. Sayın bakan rejim değişti haberin yok mu? Bunlar sarayda hazırlanıyor. Paralel yapıdan haberin yok mu? Siz artık kanun , teklif hazırlayamazsınız.
Devletin bürokrasisi açıkça değil, gizli mahfillerde kanun tasarısı hazırlayıp milletvekillerinin eline veriyor. TBMM bu konuma getirildi.
 
-Saygı Öztürk'ü hepimiz biliriz. Bir haberi doğrulatmak için 3-4 kanalı zolayan, araştırma yapan saygın bir gazetecidir. Bir olayı haber yaptı, İçişleri Bakanı, o koltuğa yakışmayacak bir dille Saygı Öztürk'ü suçladı. Yazdığı her haber doğrudur. Değilse özür dileyebilecek biridir. 
Haber şu: Bir kişi, belediyeye işçi kadrosuyla giriyor ama devlet memuru olması lazım. KPPS'ye girmesi lazım, ataması yapılacak, aday memur olacak. Özel kalem müdürü yaptırılıp devlet memuru oluyor. 
Eşinden boşanıyor, olabilir. Sonra milletvekiliyle evleniyor. Sonra Trabzon yetmiyor, Ankara'da kültür müdürlüğüne tayin ediliyor. Bunlarda ahlak, vicdan yok. Haber yapan gazeteciye ağza alınmayan hakaretler edildi. Bunu yapan İçişleri Bakanı. Çıkıp Saygı Öztürk'ten özür dilemesi lazım. Öztürk, 'haberimle namusa dil uzatırsam dilimi kendim keserim' diyor. 
 
Namus kavramı önemlidir. Bir kişi namusu üzerine yemin edip, bir partinin genel başkanlığı yapıyorsa bakana soruyorum namus bunun neresinde.
Serik Belediyesi çalkalanıyor. Rüşvet olayını kapatmak namusuzluktur.
-Yarın tutuklu gazeteciler, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Hülya Kılınç, Murat Ağırel, Aydın Keser, Ferhat Keser yargı önüne çıkacaklar. 100 günü geçti bekliyorlar. İlanların verildiği, çelenklerin gönderildiği yerde MİT mensubunu açıklamışsınız dediler. Yandaşlar açıklayınca tık yok. Sanıyorlar ki gazetciler onurlu duruşlarından vazgeçecekler. Bunlar onurlu gazeteciler, birilerine yaranmak için değil, halkın haber alma hakkı adına gazetecilik yaparlar. Yarın yargı karşısına çıkacaklar. Bakalım hakim adaletsizliği sürdürecek mi dur mu diyecek. Bu arkadaşlarımız tecritteler. Birbirleriyle konuşmasınlar diye de birer oda da boşluk bırakılıyor.
 
-Selahattin Demirtaş ve Eren Erdem'le ilgili AYM karar aldı. Neyse ki vicdan sahibi, hukukun üstünlüğüne inanan hakimler var. 
Demirtaş için tutukluluğunun makul süreyi aştığına karar verdi, Türkiye'yi 50 bin TL de tazminata mahkum etti. 
Demirtaş hakkında 4 kez tahliye kararı verilen tekrar tutuklanan bir siyasetçidir. Düşüncelerine katılır katılmazsınız ayrı bi şey bir kişiyi hukuksuz şeklide hapse atar, tahliye etmemek için 50 dereden su getirirseniz adaletsizliktir. Tahliyeyi hangi gerekçeyle uygulamıyorsunuz.? Bu dikta yönetiminin yansımalarıdır.
-Covid19 tablosunun en az hasarla atlatılması için ciddi önlemler alınması gerekiyordu. Sağlık çalışanlarına teşekkür ediyoruz. 
Esnaf büyük zarar gördü. İş yerlerini kapattılar, çalışanlar da evlerine gitti. Esnaf günlük kazançla geçiniyor. Pandemi sürecinde esnaf desteklendi mi? 
1 milyon 813 bin 804 esnaf ve sanatkar kayıtlı. İcra dairelerinde 23 milyon dosya var. 
3 ay dükkanını kapat, kiranı ben ödeyeceğim, de. Elin oğlu yapıyor sen de yap. Niye ödemiyosun? Esnafın ensesine vurur, ağzından lokmasını alırız, dediler. 
Stopaj esnafın sırtında, kaldırın bunu, dedik. Borçları yeniden yapılandırın, dedik. 
Esnafın da artık yeter demesi lazım. 
ilk 5 ayda hükümetin kullandığı paranın miktarı 208 milyar lira. Faizciye ödedikleri para 65 milyar lira. Yarısını bile esnafa verseniz esnafın gönlünü kazanırsınız.
 
Serik'teki rüşvet olayını gündeme getireceğiz. Rüşveti gizlemek ortak olmaktır. İki bakan da ortak. Bunlardnbirisi dışişleri bakanı. Senin ne işin var? Büyük rüşvet alırsan büyükelçi olursun, öyle. Birisi 1 milyon dolar rüşvet aldı büyükelçi oldu. Belgeyi dosyasıdndan çıkarmışlar. Bunları atıyosanız aynı meşrepten geliyorsunuz demektir. 
15 Temmuz'da 251 şehidimiz, gazilerimiz var. AK Parti genel başkanlığı önünde eylem yaptılar. İçişleri Bakanı arkasında ben varım, dedi. Sen arkasında değilsin, onların gazını almak için söyledi. Para Erdoğan'da. 
Bir sefere mahsus bin lira ödemişler. Irsar edince bin lira daha verelim demişler. Bunlarda vicdan yok. 
Beşiktaş katliamında hayatını kaybedenler için 52 milyon toplandı. Bir aileye 121 lira 96 kuruş bağlandı. Ne oldu bu 52 milyon lira? Dünyanın nersinde milletin gözünün içine baka baka böyle bir yolsuzluk yapılır?"
 
Kaynak : www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları