loading
close
SON DAKİKALAR

Adım adım Araplaştırma

Şahin Mengü
Tarih: 10.11.2018
Kaynak: Şahin Mengü

Şahin Mengü: Gelişmiş batılı ülkelerin vatandaşları için Türk vatandaşlığının bir cazibesinin olmayacağı kolaylıkla tahmin edilebilir. O halde bu düzenlemenin hedefinin, Suriyeliler başta olmak üzere, Arap ülkelerinin vatandaşlarının olduğu açık.

6 Kasım tarihli yazısında Yılmaz Özdil, Umut Oran'ın bir raporuna atıfla, Türkiye'de bir Suriye kurulmakta olduğunu yazmış.

Türkiye'yi Araplaştırma projesi çok yönlü olarak adım adım ileriye götürülüyor. (Okulların imam hatipleştirilmesi, harf ve dil devrimlerine defalarca saldırılması, andımızın reddedilmesi, "Türk Milleti" kavramının silikleştirilmesi, okullara Arapça ders konulması, tabelalara Arapça yazılar yazılması vb...vb..)
Araplaştırma hedefine ulaşılmasında Suriyeliler araç olarak kullanılıyor. Suriyeliler bahanesiyle Arapça dili ve harfleri bütün şehirlerimize yaygınlaştırılıyor. Ne siyasette, ne medyada ne, de toplumda bir tepki var.
Daha geçen ay Türkiye'ye para getirenlerin istisnai olarak Türk vatandaşlığını kazanmalarına ilişkin koşullar bir hayli hafifletildi, fazla dikkat çekmedi. Buna göre, mesela, Türk vatandaşlığına hak kazanmak için öngörülen sabit sermaye tutarı 2 milyon dolardan 500 bin dolara indirildi. Ayrıca, Türkiye'de gayrimenkul sahibi yabancıların vatandaşlığa geçişi için gereken asgari taşınmaz bedeli de 1 milyon dolardan 250 bin dolara düşürüldü.
Gelişmiş batılı ülkelerin vatandaşları için Türk vatandaşlığının bir cazibesinin olmayacağı kolaylıkla tahmin edilebilir. O halde bu düzenlemenin hedefinin, Suriyeliler başta olmak üzere, Arap ülkelerinin vatandaşlarının olduğu açık.
Araplaştırma yoluyla dinciliğin yaygınlaştırılmasını hedefleyen Körfez ülkelerindeki zengin dinci çevrelerin bu olanaktan yararlanılmasını teşvik edeceklerini tahmin etmek de zor değil.
Suriyelilerin -elbette barışçı yöntemlerle- mümkün olan en kısa zamanda ülkelerine döndürülmesi için toplumsal ve siyasi baskı oluşturması gerekirken, tersine, bunların Türkiye'ye "entegre" edilmesinden söz ediliyor. Milyonlarca insanın "entegre" edilmesinin imkansızlığı göz ardı ediliyor.
Geçtiğimiz günlerde Cumhuriyet gazetesinin manşetindeki haberdi. Ombudsman "Türkiye'deki Suriyeliler" başlıkla bir rapor hazırlamış ve Suriyelilerin "kalıcı Oldukları”nın kabul edilmesi gerektiği belirtilerek, uyumları (entegrasyonu) için devlet tarafından politikalar oluşturmasını önermiş. Bu arada, mesela, kamu kurumlarının internet sitelerinde Arapça dil seçeneğinin bulunması da tavsiye edilmiş. Hayrettir, Cumhuriyet gazetesi de rapordaki önerileri destekler bir tutum takınmış.

Ombudsman kim? Milli görüşçü ve geçmiş dönemde Cumhurbaşkanı'nın hukuk danışmanı Şeref Malkoç.
Cumhurbaşkanı’nın  hoşuna gitmeyecek bir rapor yazabilir mi?
Mümkün değil.
Birkaç yıl önce Suriyelilere vatandaşlık verilmesi tartışması yapılırken Deniz Baykal  tarihi bir uyarıda bulunmuştu. Şöyle demişti:
"Dayanışmaya evet, ama Türkiye, Türkiye olarak kalmaya devam etmelidir"...
Umarım CHP yönetimi önceki genel başkanlarının bu tarihi sözünü hatırlarlar ve o sözün gereğinin yerine getirilmesi yönünde yoğun çaba harcarlar.
Ancak CHP Yönetimi;"Aman darbeci demesinler" korkusuyla Balyoz gibi davalara karşı etkili bir tavır koymayan ve TSK'nin tasfiye edilmesine seyirci kalan;
"Aman dinsiz demesinler" korkusuyla anayasal laiklik ilkesinin içinin boşaltılmasına sesini çıkartmayan;
"Aman Kürt oylarını kaybetmeyelim" korkusuyla, karşı çıkmak bir yana, "Çözüm Süreci”ne kredi açan;
"Aman ABD'ni kızdırmayalım" kaygısıyla Suriye olaylarının başlangıcında Esad'ın gitmesi hedefini destekleyen CHP yönetiminin Türkiye'nin Araplaştırılması projesine karşı, Cumhuriyet Halk Partisine gönül veren milyonlarla ifade edilen tabanın aksi yöndeki görüşlerine  rağmen etkili ve eylemli bir tavır almasını beklemek saflık olur.
Zaten öyle bir niyetleri olsaydı yıllardır harekete geçerlerdi. Bu hareketsizliklerinin sebebi sorulsa, "aman bize ırkçı derler" diye bir bahane de bulurlar.
Ama siyaset, doğru bildiklerini halka anlatmanın aracıdır. "Aman başkaları bize ne der!" korkusu altında doğru politikalar geliştirilemez. Teslimiyetçilik, kolaycılık ve tembellik politika haline gelir.
Yazınca kızıyorlar ama CHP yönetiminin yıllardır yaptığı tam da budur. Bu tavrın halkta karşılığının olmadığını  göremiyorlar ya da görmek istemiyorlar.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları