loading
close
SON DAKİKALAR

Şahin Mengü: Hukukçu hata yaptığı zaman toplumu uçuruma sürükler

Şahin Mengü: Hukukçu hata yaptığı zaman toplumu uçuruma sürükler
Tarih: 15.05.2019 - 16:43
Kategori: Medya

CHP eski Milletvekili Avukat Şahin Mengü, "Demokrasilerde, demokratik yollarla seçilmiş karar organlarının hakkı, seçilmemiş grup ya da grupların karşısında göstermelik kalmakta ise o rejime demokratik denemez" dedi.

Cumhuriyet'in "Olaylar ve Görüşler" köşesinde konuk yazar olarak "Hukuk demokrasinin ve özgürlüklerin simgesidir" başlıklı bir yazı kaleme alan Şahin Mengü, "Yarın açıkça anayasaya aykırı bir kararla iktidar gücünü elinde bulunduranlar, zaten baskı altına aldıkları özgürlükleri tümden kaldırırlarsa, bu konuda da hukuk nosyonundan yoksun olanlardan bir şey beklemek mümkün değildir" ifadelrini kullandı.

Şahin Mengü'nün kaleme aldığı yazı şöyle:

"İstanbul seçimlerinde, anayasaya ve yasalara aykırı bir şekilde toplanan Yüksek Seçim Kurulu, “yok hükmünde bir kararla” seçilmiş başkanın hakkını gasp etmiştir.

Cumhuriyetimizin niteliklerini belirten anayasamızın 2. maddesi Türkiye Cumhuriyeti’nin niteliklerini sayarken “...bir hukuk devleti” olduğunu hükme bağlamıştır. İlk üç maddesinin değiştirilemeyeceğini ve hatta değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceğini hüküm altına almıştır.
Hukuk devleti, yönetilenlerin uyması gereken hukuk kuralları koyarken, yönetenlerin de hukuka uygun davranmalarını zorunlu kılar. Bu nedenle bir “cahil bilgicinin” “...anayasayı bir kere delmekten bir şey olmaz” sözüne zamanında gerekli tepki vermezseniz ya da birtakım siyasetçilerin “...her şeye hayır diyorsunuz”, dememeleri için açıkça anayasaya, yasalara aykırı olan Yüksek Seçim Kurulu üyelerinin, yedek üyeleri ile birlikte toplanmasına ses çıkartmazsanız; bu kurula bugün kurul demek için anayasa ve yasaların emredici kurallarını çiğneyerek toplanması karşısında da sadece hamasi nutuk atabilirsiniz.
Anayasamızın “E.Seçimlerin genel yönetim ve denetimi” başlığını taşıyan 79. maddesinin 5. ve 6. fıkraları, Yüksek Seçim Kurulu’nun teşkilini düzenlemektedir. 79. maddenin 5. ve 6. fıkralarında Yüksek Seçim Kurulu’nun yedi asil ve dört yedek üyeden oluştuğu, dört yedek üyenin kura ile belirleneceği hüküm altına alınmıştır.
Yine 298 Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’un 11. maddesinde Yüksek Seçim Kurulu’nun yedi asil dört yedek üyeden oluşacağı hüküm altına alınmıştır. Aynı husus Yüksek Seçim Kurulu’nun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’da da düzenlenmiştir.

Anayasanın ve yasaların bu açık hükmüne rağmen, 2011 yılında, siyasi partilerin de görüşü alınarak, anayasada ve yasalarda değişiklik yapmak ihtiyacı duymadan, tam bir “Çadır Devleti” mantığı ile “biz yaptık oldu” diyerek Yüksek Seçim Kurulu’nun karar almak için yedekleri ile birlikte toplanması konusunda mutabık kalınmıştır. Bir hukuk devletinde böyle bir hukuk garabetini savunabilmek mümkün değildir.

Yok hükmünde karar

Demokrasilerde, demokratik yollarla seçilmiş karar organlarının hakkı, seçilmemiş grup ya da grupların karşısında göstermelik kalmakta ise o rejime demokratik denemez.
Nitekim İstanbul seçimlerinde, anayasa ve yasalara aykırı bir şekilde toplanan Yüksek Seçim Kurulu, “yok hükmünde bir kararla” seçilmiş başkanın hakkını gasp etmiştir.
Bu yaşadığımız haksızlığın, hukuksuzluğun müsebbibi demokratik, siyasi hayatın vazgeçilmez unsuru olan siyasi partiler “albayçavuş” ilişkisi içinde, yüksek yargıçlardan oluşan Yüksek Seçim Kurulu’nun anayasayı ve yasaları çiğnemesine göz yummuşlar, hatta çanak tutmuşlardır. Anayasanın ve Cumhuriyetin temel nitelikleri ile sorunu olan “Tek adam rejimini” savunan iktidar partisi için bu açık anayasaya aykırılık bir sorun ifade etmeyebilir, ama hukuk devletini savunan siyasi partiler bu anayasaya aykırı işlemi nasıl kabul etmişlerdir anlayabilmek mümkün değildir.
Bu davranış, bu anayasa ihlaline destek verenlerin bir hukuk bilgisinin de, anlayışının da olmadığını açıkça ortaya koymuştur.
Yarın açıkça anayasaya aykırı bir kararla iktidar gücünü elinde bulunduranlar, zaten baskı altına aldıkları özgürlükleri tümden kaldırırlarsa, bu konuda da hukuk nosyonundan yoksun olanlardan bir şey beklemek mümkün değildir.
İnanıyorum ki, bu hukuk faciasını partilere yaptıranlar “hukukçulukları kendisinden menkul” bazı hukukçu(!) olduğunu iddia edenlerdir.
Hiçbir meslek sahibinin hata yapması elbette mazur görülemez ama hukukçu hata yaptığı zaman toplumu uçuruma sürükler; aynen Yüksek Seçim Kurulu’nun anayasa aykırı bir şekilde toplanıp karar vermesine imkân tanıyanlar gibi."

Kaynak : www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları