loading
close
SON DAKİKALAR

Sinan Meydan: İktidar tarihle uyutuyor, Abdulhamid döneminde Osmanlı iliklerine kadar sömürüldü

Sinan Meydan: İktidar tarihle uyutuyor, Abdulhamid döneminde Osmanlı iliklerine kadar sömürüldü
Tarih: 16.01.2018 - 15:29
Kategori: Medya

Sinan Meydan: İktidar tarihle uyutuyor. Dini kullanarak toplumu uyutmak mümkün, siyasal İslamcılar bunu yaptı. Şimdi düncülük yapıyorlar.

Tarihçi-yazar Sinan Meydan, Can Atatklı'nın sunduğu Yazı İşleri programına konuk olarak katıldı.
 
Sinan Meydan, iktidarın hem Abdulhamid hem Menderes dönemi uygulamalarının benzeri bir yönetim sergilediğini kaydetti.
 
Meydan, Abdulhamid döneminin iktidarın yansıtmaya çalıştığı gibi olmadığını belirterek, "Bugünkü çok sayıda sorunun kaynağı o döneme gidiyor. Abdulahmid aklıyla ülke kurtarmak mümkün değil. Bu siyasetle Abdulhamid, eyalet, ada, sancak, 2 Türkiye kadar toprak kaybetti. Osmanlı İmparatorluğu iliklerine kadar sömürülüyor" dedi. 
 
"Cumhuriyet değil, 2. Meşrutiyet tehdit altında" diyen Meydan, "İktidar tarihle uyutuyor. Ben buna düncülük diyorum. Dini kullanarak toplumu uyutmak mümkün siyasal İslamcılar bunu yaptı. Şimdi düncülük yapıyorlar" ifadelerini kullandı.
 
"AKP, Mustafa Kemal'i, Milli Mücadeleyi içselleştiremediği için kendisine cumhuriyet öncesi kök arıyor"
 
Meydan'ın açıklamaları şöyle:
 

"Geçmişi sürekli tekrarlayarak ama ders çıkarmayarak bir yere varılamayacağını düşünüyorum. Tarihin bilim vasfını yitirdiğinde uyuşturduğunu düşünüyorum. Tarih son 15 yılda AKP döneminde uyuşturma aracı olarak kullanılıyor. Tarihsel olayları çarpıtıyor, bağlamlarından koparıyorlar. Mustafa Kemal Atatürk cumhuriyeti tarihi okuyarak doğru dersler çıkararak kuruyor. Türkiye Cumhuriyeti'ni tasfiye etmek isteyenler kendi siyasal politikalarına, projelerine zemin oluşturacak şekilde tarihi yeniden okuyor ama bilimsel değil.

AKP, Mustafa Kemal'i, Milli Mücadeleyi içselleştiremediği için kendisine cumhuriyet öncesi kök arıyor ve Abdulhamid dönemini bulduğunu düşünüyorum. Abdulhamid dönemi AKP'nin toplumun önüne koyduğu dönem değil. Bugünkü çok sayıda sorunun kaynağı o döneme gidiyor. Abdulahmid aklıyla ülke kurtarmak mümkün değil. Bu siyasetle Abdulhamid, eyalet, ada, sancak, 2 Türkiye kadar toprak kaybetti. Osmanlı İmparatorluğu iliklerine kadar sömürülüyor. 
 
"Batıya meydan okuyan, elçi tokatlayan Abdulhamid yok"
 
(Abdulhamid) Mithat Paşa'ya anayasa ilan edeceğine söz veriyor. Tahta geçtikten 1 yıl sonra Osmanlı iflas ediyor. Boçları ödeyemiyor. 1878'de 93 Harbi bittiğinde Osmanlı batmış durumdadır. Koşullar çok kötüydü ama bir deha gösterip imparatorluğu kurtaramadı. 1881'de batılı alacaklılar gelip Osmanlı'nın gelirlerine, tütününe el koydular. Abdulhamid döneminde bizim topraklarımızdaki tütün artık bizim değil. Madenlere, vergi gelirlerine el koydular. Düyun-u Umumiye 1881'de kuruluyor, bütün varlıklara el konuyor. Batıya meydan okuyan, elçi tokatlayan Abdulhamid yok. 
 
Abdulhamid, Osmanlı'nın son 4-5 padişahı içinde siyasi aklı olan bir imparator ama akıl imparatorluğu kurtarmaya yetmiyor. Abdulhamid islamcılık politikası uygulamaya çalışır. Avrupa Osmanlı'yı tasfiyeye karar verdi. İngiltere, Almanya'ya tehdit etmek için 'elimde hilafet silahı var kullanırım' diyor ama kurusıkı bu. Bir süre sonra batı boş olduğunu fark ediyor. Abduhamid Almanya'yı yanına almaya çalışır o da bu silahı İngiltere'ye karşı kullanmaya çalışır. 
 
"Siyasal İslamcılar 'Abdulhamid borçları ödedi' diyorlar, palavra"
Berlin-Bağdat demiryolu vardır. Alman imparatorunun kendisini Müslüman gibi göstermeye çalıştığını görürüz. Osmanlı'nın Almanya'ya yakınlaşması ittihatçılar dönemindedir. Bugün siyasal İslamcıları Abdulhamid'e yaklaştıran halifelik silahıdır. Osmanlı'da Abdulhamid döneminde yerli ve milli hiçbir şey kalmamış. 4 bin km'ye yakın demiryolu yaptırmış, Alman ve Fransız şirketlere 95 yıllık sözleşmeyle yaptırmış. Parayı çıkarana kadar onlar kullanacak. Mustafa Kemal o anlaşmaları yırtmasaydı o sözleşmeler devam edecekti. Demiryolu etrafındaki madeni, petrolü alırım diyorlar. Demiryoluyla Osmanlı'yı sömürüyor. Yabancı işçi çalıştırıyorlar. Siyasal İslamcılar demiryolu var diye övünürler. Senin değil, seni onunla sömürmüş. 212 sanayi tesisi kurulmuş çoğu yabancı kontrolünde, bankaların çoğu yabancı kontrolünde. Ege topraklarının yüzde 40'ı satın alınmış. Borsa var 1860'larda açılan. Rum, Ermeni, Yahudi bankerler hava parası kazanıyor. İmparatorluğa borç veriyor Galata bankerleri. Siyasal İslamcılar 'Abdulhamid borçları ödedi' diyorlar, palavra. Yapılandırmaya çalışıyor ama o da borç almış. Osmanlı Bankası kurulmuş, Osmanlı'ya borç veriyor. Kendi bankası ama Fransa ve İngiltere kontrolünde. Yerli milli bir şey yok. 
 
"İmparatorluk batarken Abdulhamid yükselmiş, parasını yurt dışındaki bankalara yatırmış"
 
Bugünle o kadar benzerlikler var ki herhalde ondan sahip çıkıyorlar. Varlıklar yabancı kontrolünde. Osmanlı İmparatorluğu yabancı cennetiyken, imparatorluk batarken Abdulhamid yükselmiş. Banker Zarifi var. Saraya dadanmış, Abdulhamid'in paralarını borsada değerlendirmeye başlamış. Yurt dışındaki bankalara yatırıyor parayı. Musul petrolleri, gelirleri Abdulhamid'in şahsi malı. 11 bin tapulu mal var üstünde Abdulhamid'in. 
Siyasal İslamcılar 'malları kaptırmamak için' diyorlar. Devletin 3 milyon borcu var Abdulhamid bunu ödeyebilir ama yapmıyor. Gayrimeşru gasp edilen çiftlikler var, gelirinin önemli kısmını oluşturuyor. Bunu anlatmıyor siyasal İslamcılar.
 
"Bırakın cumhuriyetin tehdit altında olmasını Türkiye 2. Meşrutiyet öncesine dönüyor"
 
Tahttan indirildiğinde o servete el koydu Hareket Ordusu ve devlet hazinesine aktardı. Osmanoğlulları hala o servetin peşinde. Abdulhamid dönemi bir laboratuvar aslında. Mustafa Kemal Atatürk halifeliği kaldırırken Abdulhamid döneminde halifelik oyunun işe yaramadığının farkında. Dış borç almadan ayağa kalkmalıyız, diyor Mustafa Kemal Atatürk. O daha yokken ülke iflas etmiş. 
 
30 yıl boyunca istibdat dönemi var. Padişah Meclis'i dağıtırken 'Anayasaya uygun hareket ettim' diyor. Doğru, öyle anayasa hazırlamış ki anayasayla her zaman ülke demokratikleşmez. 
 
1876 Anayasası'nda padişahın Meclis'i fesih yetkisi var. Ondan sonraki anayasaların hiçbirinde fesih hakkı yok, sonrakiler şartlıdır. 
 
Yıllar sonra, 114 yıl sonra referandumda cumhurbaşkanına bu yetki verilmiş durumda. Türkiye nereye dönüyor? Bırakın cumhuriyetin tehdit altında olmasını Türkiye 2. Meşrutiyet öncesine dönüyor. İttihat Terakki ders almış, bu anayasayı değiştirelim deniyor. Padişah'ın fesih yetkisi elinden alınıyor. 
 
Kanunlar eskiden padişah onayından geçmek zorundaydı. 1909'daki değişiklikle Meclis onayından geçmek zorunda. Uluslararası anlaşmalarda imza yetkisi Meclis'in. Türkiye  2. Meşrutiyet öncesine dönüyor.
 
2019'dan sonra nasıl bir düzen içinde yaşayacağımız muamma. Cumhuriyet değil, 2. Meşrutiyet tehdit altında. İktidar tarihle uyutuyor. Ben buna düncülük diyorum. Dini kullanarak toplumu uyutmak mümkün siyasal İslamcılar bunu yaptı. Şimdi düncülük yapıyorlar.
 
"Siyasal İslamcılar 'toprak kaybedilmedi' diyorlar. 1 milyon 600 bin metrekare toprak kaybı söz konusu"
 
Abdulhamid döneminde Girit meselesi var. Girit'te bazı ayaklanmalar baş gösteriyor ama Rum vatandaşlar özellikle Yunan bağımsızlık savaşıyla eşzamanlı ayaklandırılıyor. Bir süre sonra Abdulhamid Girit'e özerklik veriyor. Önce özerklik sonra bağımsızlık kazandı bir çok yer. Girit kaynamaya başladığında 2. Abdulhamid 'Teselya'yı vermek istemiyorum. Girit'ten vazgeçelim' diyor. Girit'i batı sistemli politikalarla Osmanlı'dan koparıyor. 1913'te kaybedildi ama o zamana kadar gitmişti zaten.
 
1881'de savaş yapmadan masa başında baskıyla Teselya'yı Yunanlara veriyor. Yunanistan'la 1897'de savaş oluyor, donanma Çanakkale'de çürümesine rağmen Osmanlı savaşı kazanıyor. Abdulhamid savaşta kazandığını masa başında kaybediyor. 
 
Siyasal islamcıların ezberi var 'toprak kaybedilmedi' diyorlar. Makedonya, Tunus, Girit, Mısır, Kıbrıs, Kars, Aradahan, Batum... 1 milyon 600 bin metrekare toprak kaybı söz konusu. Kim kaybetti, İnönü, Atatürk! Öyle yalanlar söyleniyor ki bu bilgi çağında bu yalan furyası nasıl zemin buluyor?
 
"Mustafa Kemal ve arkadaşları Anadolu'yu yeniden vatan yapıyor"
 
'Boğazları Lozan'la kaybettik' diyor. İstanbul, Edirne, Osmanlı'nın 3 başkenti işgal altında. Osmanlı kuruluş dönemindeki beylik dönemine dönüyor. Anadolu'nun yarısına kadar düşman gelmiş. Mustafa Kemal ve arkadaşları Anadolu'yu yeniden vatan yapıyor. Bu gerçeği nasıl gizleyeceksiniz? Gökçeada ve Bozcaada Sevr'e göre bizden alınıyor. Mustafa Kemal Atatürk milli mücadeleyi kaybetse bizim değil. Lozan'da bu adaları yeniden vatan toprağı yapıyoruz. Mustafa Kemal Atatürk gerçekçiliği yakalamıştır. Mücadele bittiğinde çevresindekiler kendisine bu hızla Selanik'e kadar gideriz, dediler. Onu deha kılan durmayı bilmesi. 
 
Mustafa Kemal Atatürk karşıdaki cepheyi daraltmaya çalıştı. İçeride hainler, dışarıda emperyal odaklar var. Hepsinin karşısına çıkıp topunuz gelin demedi. İngiltere'yi karşısına almamaya çalıştı, Fransızları yanına almaya çalıştı. Urfa'da, Antep'te, Maraş'ta katliamlar gerçekleştirmelerine rağmen İngiliz ve Fransızlarla diplomasi dilini kullandı. İngiltere, Fransa'ya 'birlikte çıktık yola sen onlarla anlaştın' diyor. Karşı cepheyi parçalıyor. Yunanistan'ı temel düşman almış. Rusya'yı, Hindistan, Afganistan'ı yanına almış.
 
"Lozan son 300 yılın en başarılı anlaşmasıdır"
 
Mustafa Kemal Atatürk Suriye ve Irak'ın bağımsız olmasını istiyor. Türkiye'nin bağımsızlığını sağlarken Suriye'deki Araplara yardım ediyor. Onlar da ülkelerinde direniş cepheleri oluşturmuş. Oraların toprak bütünlüğüne önem veriyor. Türkiye Hatay'ı istiyor. Suriye Cumhurbaşkanı Cemil Mardam Ankara'ya gelir. Mustafa Kemal çok iyi ağırlar, Hatay'ı çözeriz, diyor. Daha önemlisi Suriye'nin bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü, diyor. Suriye bağımsızlık mücadelesine girerse gerekirse ordumuzla girer, sağlar çıkarız, diyor. Suriye bu hale nasıl düştü? Türkiye'nin rolü ne? Bütün bu PKK-PYD ortaya çıkmasında yanlış politikalarımız olduğu çok açık. 
 
Lozan son 300 yılın en başarılı anlaşmasıdır. Hala Atatürk ve İnönü'nün toprak kaybettiğini düşünüyorlar. Erdoğan'a bunun doğru olmadığın anlatmak mümkün değil. Erdoğan'ın çevresi ona doğru anlatmıyor tarihi, ya da bilerek yanlış yönlendiriyor. 
 
Sarıkamış Harekatında 40 bin civarında kayıp verdik. Büyük bir hezimet bizim için. Savaşın başı. Enver Paşa bu felaketi gizlemeyi başarıyor. Sarıkamış dramı 1920'de ortaya çıktı. 6 yıl boyunca saklanabildi. Enver Paşa Batum'a gidip beklemeye başladı. Mustafa Kemal Atatürk Sakarya'yı kaybetse orada kurduğu orduyla Anadolu'ya girmeyi planlıyordu. TBMM'de Enver Paşa bozgununu ortaya döktüler. Suriye'de Irak'taki operasyonlarda karşılaşacağımız durumlar gizli kalabilir ama 5 sene sonra ortaya çıkar, tarih yazar. 
 
"Amerikan üsleri Menderes döneminde kuruldu"
Demokrat Parti iktidara gelince Amerikancı İslamcılar iktidara geldi. Menderes İslamcı olarak adlandırmak mümkün değil ama İslamcıların yürüyeceği yolu döşedi. Siz isterseniz hilafeti getirebilirsiniz diyor, imam hatipleri açıyor. Oy alabilmek için dinsel söylemi yoğun olarak kullanıyor. Ama bambaşka bir bataklığa sürükledi bu süreç bizi. Mustafa Kemal Paşa bağımlılık düzenini kırdı. Fabrikasını, demiryolunu kuruyor, kız çocuklarını okuyor, sağlık götürüyor. Amerika burayı şekillendirmek istiyor. Marshall yardımı, Trumann doktrini... Menderes'le başlayan doğrudan bağımlılık dönemi var. NATO'ya almıyorlardı, Meclis'ten habersiz Kore'ye asker gönderince NATO'nun önü açıldı. Orduyu yabancıların kontrolüne bırakmayın diyordu Atatürk. NATO'ya girince bu oldu. Amerikan üsleri Türkiye'ye kuruldu. Daha önce yoktu, Menderes döneminde kuruldu. Amerikan askerleri bu üsler sayesinde bu topraklara ayak bastı. İkili anlaşmalar yapılmış. Bunlara bakarsanız demiryolu politikasının terk edilmesi, Amerikan silahının nasıl kullanılacağını, ne kadar zeytinyağı satacağına Amerika karar verdiğini görürsünüz. Şu tarihe kadar ihraç etmeyeceksiniz, diyor ABD, Fatin Rüştü Zorlu emredersiniz diyor. 
 
ABD, buğdayın rekabet oluşturmasını önlemek için şu tarihe kadar üretmeyeceksin, diyor. Bu sömürge ülkesine söylenir. Bunları kabul etmişiz. Lozan'la uğraşacağınıza bunları dile getirin. 
 
"Menderes, sansüre başvurdu, siyasi partilerin mitinglerini yasakladı"
 
İnönü Ankara'da uçak fabrikaları kurdu, bunlar Menderes döneminde tasfiye edildi. Silahlarını üretiyordu. Amerikan emperyalizmi bunları 50'lerde ortadan kaldırdı. 
 
Menderes olaylar açığa çıkınca sansüre başvurdu, siyasi partilerin mitinglerini yasakladı. Hüseyin Cahit Yalçın'ı tutukluyorlar hem vekil CHP'den hem gazeteci. Hapse atılıyor, bugünle çok benziyor. 
 
İnönü şehirlere sokulmuyor. Uşak'ta taşlanıyor. Muhalefet çok büyük badireler atlatıyor. Vekiller tutuklanıyor. Seçimlerden önce radyoda muhalefetin konuşması yasaklanıyor. Bugünün TRT'si gibi."
 
 
Kaynak : Vişne Haber Ajansı

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları