loading
close
SON DAKİKALAR

Vecdet Öz: Ülkemizde öğrenilmiş çaresizlik mahkumlarının sayısı hızla artıyor

Vecdet Öz: Ülkemizde öğrenilmiş çaresizlik mahkumlarının sayısı hızla artıyor
Tarih: 23.01.2020 - 17:57
Kategori: Siyaset

Adalet Partisi Genel Başkanı Dr. Vecdet Öz, "Kendi vatandaşını öğrenilmiş çaresizlik duygusuna maruz bırakan ve bu sistemi yaratan geçmişteki güdümlü politik düzendir" dedi.

Adalet Partisi Genel Başkanı Dr. Vecdet Öz, yapığı açıklamada, "Ülkemizde öğrenilmiş çaresizlik mahkumlarının sayısı hızla artmaktadır. Bunun bedeli ise ileride çok büyük olacaktır. Adalet Partisi olarak yegane arzumuz öncelikle bu şartlı refleksi yok etmek, yeni bir yurttaşlık bilinci geliştirmek ve Avrupa’da doğmuş bir Türk evladının yaşam standartlarında çağdaş bir ülke yaratmaktır"

Vecdet Öz'ün açıklaması şöyle:
"Avrupa’da doğmuş bir Türk sporda, sanatta, bilimde, ticarette ve yaşamın her alanında basiretli ve başarılı oluyor da neden kendi ülkesinde doğmuş bir Türk basiretsiz ve başarısız oluyor?.

Çoğu kez çevrenizde ailelere çocuğunuz geleceği için ne istiyorsunuz diye sorduğunuzda: “Güzel bir işi ve ele güne muhtaç olmayacak kadar parası olsun yeter” şeklinde ürkek ve beklentisi düşük bir yanıt alırsınız!.

Ülkemizde şu tür idealist cümleleri duymakta zorluk çekersiniz: "Kendinin ve potansiyelinin farkında olsun, sürekli sorgulasın ve anlamlı bir yaşam sürsün, güçlü evrensel ve ulusal değerleri olsun, yaşadığı topluma yararlı bir birey olsun."

Sizce aileler bu idealist cümleleri neden kuramıyor dersiniz?

Bunun cevabı “öğrenilmiş çaresizliktir.”

Pekala nedir bu öğrenilmiş çaresizlik?.

Birileri toplumu uzun süre korkuya ve çaresizliğe terk ederse ve çaresizliği şartlayıp olağanlaştırırsa işte bu sonuç ortaya çıkar ve
bunu da "İnceldiği yerden kopsun", "Çalış çalış nereye kadar" gibi sözlerle pekiştirirlerse yaşamı öyle sanır durursun!..

Bu durumu daha iyi anlayabilmek için aşağıdaki sosyolojik deneyi iyi kavramak gerekir!.

Berkeley Üniversitesi’nden Prof. John Watson, üç aylık bebekleri özel bir beşiğe yatırıyor, başlarının altına ise sensörlü yastıklar koyuyor ve önlerine de kendilerini rahatsız eden bir aparat asıyor. Bebekler kafalarını hareket ettirerek, yastığa komut veriyor ve bu aparatı hareket ettirmeyi öğreniyor. Başka bir grup bebeği de aynı beşiklere yatırıyor ama onları sensörlü yastıklara yatırmıyor. Çocuklar ne yaparsa yapsın, aparatı hareket ettiremiyor.
Yani, birinci grupta “Kontrol bende” duygusu, ikinci grupta ise “Ne yaparsam yapayım, durum değişmeyecek.” duygusu yaratılıyor.
Daha sonra ikinci grubu sensörlü yastıklara yatırıyor. Bu defa bebeklere aparatı kontrol etme şansı vermesine rağmen, birçoğu aparatı hareket ettirmeyi denemiyor. Yani, bu bebekler çaresizliği öğreniyor.

Düşünün, bütün bunlar bir beşikte on beş dakikalık bir deneyle oluyor. Bir toplum benzer bir muameleye ömrü boyunca maruz kalırsa, ne olur dersiniz?

İnsanlar kendini çok çaresiz hisseder. Başkalarının aklıyla yaşamını sürdürür. Uğraşmaz. Çalışmaz. Mücadele etmez. Hakkını savunmaz. Başına gelenleri olduğu gibi kabul eder. Aciz ve çaresiz hisseder. Biat eder ve toplumda “öğrenilmiş çaresizlik” oluşur.

Yıllardır Türkiye’deki durum işte tam olarak budur!.

Kendi vatandaşını öğrenilmiş çaresizlik duygusuna maruz bırakan ve bu sistemi yaratan geçmişteki güdümlü politik düzendir!.

Bu durum halk için değil, yıllarca kişisel ihtirasları için siyaset yapan yönetimlerin suçudur. Ülkemizde öğrenilmiş çaresizlik mahkumlarının sayısı hızla artmaktadır. Bunun bedeli ise ileride çok büyük olacaktır.

Adalet Partisi olarak yegane arzumuz öncelikle bu şartlı refleksi yok etmek, yeni bir yurttaşlık bilinci geliştirmek ve Avrupa’da doğmuş bir Türk evladının yaşam standartlarında çağdaş bir ülke yaratmaktır."

Kaynak : www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları