loading
close
SON DAKİKALAR

İstifa özgürlüğün konusudur

Çiğdem Toker
Tarih: 03.03.2023
Kaynak: Çiğdem Toker - T24

Çiğdem Toker; Biz vatandaşlar açısından bir istifayı ısrarla talep etmek için gereken zemin kaybolalı çok oluyor. Amiyane tabirle ,"Oraları çoktan geçtik". O kadar çoktan ki, neredeyse 20 yıl… O denli.

Mesele yalnızca bulunulan pozisyonun kişiye sunduğu konfor alanı ve hayat standartlarını bırakamama meselesi değil. Evet, haysiyet işin bu kısmıyla ilgili. Ama ülkeyi yöneten heyette artık kimse özgür değil. Özgür iradesiyle bir karar verebilecek durumda değil. Bir kişinin bulunduğu pozisyonu boşaltması için ya çok ağır bir sağlık sorununun olması gerekiyor ya da Erdoğan'ı çok kızdırmış olması.
Gün olur da ülkeyi yöneten bir politikacı ya da sorumluluk sahibi bir bürokratın, vatandaşı mağdur eden, onun hayatına zarar veren işlemler dolayısıyla istifa ettiğini duyarsanız o gün Türkiye'yi Erdoğan'ın bulunmadığı bir iktidarın yönettiğinden emin olabilirsiniz

Yunanistan'da meydana gelen ve en az 40 kişinin yaşamını yitirdiği belirtilen tren kazasının ardından Ulaştırma Bakanı Kostas Karamanlis'in istifa etmesi, Türkiye'deki ağır deprem felaketi nedeniyle zaten tartışılan istifa konusunun hararetini yükseltti. Sanki 21 yıldır bu ülkeyi yöneten AKP iktidarında görev alan bürokrat ve veya siyasiler, arada bir istifa edermiş gibi bugünlerde de "Tek istifa yok" yakınmalarını şaşkınlıkla izliyorum. Tabii ki benim şaşkınlık içinde olmamın hiçbir önemi yok. Önemli olan, istifa müessesesinin sadece bir haysiyet değil yaşadığımız ülke için aynı zamanda özgürlük konusu da olduğunu görebilmek. Bunun yararı ne derseniz, istifa etmenin, iç içe geçmiş haysiyet ile özgürlük alanıyla bağlantılı olduğu görülebilirse hiç değilse, beklenti doğmaz, bu da enerji kaybına yol açmaz.

* * *
Biz vatandaşlar açısından bir istifayı ısrarla talep etmek için gereken zemin kaybolalı çok oluyor. Amiyane tabirle ,"Oraları çoktan geçtik". O kadar çoktan ki, neredeyse 20 yıl… O denli. Yani neredeyse 2004 yılında 41 kişinin yaşamını yitirdiği Pamukova Tren Faciası'nın ardından dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın "Ben niye istifa edeyim" dediğinden beri. (Ki, oradaydım. Yıldırım bu cevabı, dönemin Devlet Bakanı Ali Babacan'ın oğlunun sünneti vesilesiyle Bilkent Otel'de düzenlenen tören sırasındaki sorular üzerine vermişti.)

İstifa: Hem yenilgi hem sadakatsizlik
Gerçekte tek yanlı bir irade beyanı olan istifa müessesesi, yönetimin tek kişide toplandığı Türkiye'de, son yıllardaki ağır otoriterleşme sonucu, niyet edilse dahi hayata geçirilmesi imkansız bir eyleme dönüştü. "Görevden affını istemek" diye uydurulan ve Erdoğan'ı yüceler yücesi bir makamda konumlayan o tuhaf ifade, işte böyle bir imkansızlığın tezahürü.

Görevden affını istedi cümlesini "O kim ki Cumhurbaşkanımıza karşı istifa edecek" diye okumakta zerre beis yoktur bence. İster bakan ister genel müdür olsun, kim onu o koltuklara unvanlara layık gören, o görevi ona bahşeden Erdoğan'ın iradesine karşı çıkabilir, buna nasıl cüret edebilir!

Velhasıl, kişisel ve siyasal çıkarlar için liyakat kurallarının nasıl katledildiğini her saat işitip gördüğümüz Türkiye'de, Erdoğan'ın atadığı bir görevden kimse kendi iradesiyle ayrılamaz. Görevi bırakmak özür gerektiren bir kabahattir ki o da ancak affını istemek ifadesiyle anılabilir.

Bizlerin, bulunduğu kamu görevine saygı, haysiyet gibi anlamlar atfettiğimiz istifa, iktidar cephesinden sadece itaatsizlik, sadakatsizlikle eş tutulmuyor. Bununla sınırlı kalsa yine iyi. İçinde bulunduğumuz politik iklimde istifa, zincirleme bir sorumluluk doğuracak eyleme dönüştü. Liyakatsizlik asıl olduğu ve tüm kararlar için insanların canı pahasına bir kişinin ne diyeceğine bakıldığı için bir kişinin istifası, bütün güç dengesini bozacak bir adım anlamına geliyor. Bu da toplum önünde başarısızlık algısı demek. "Buyursun isteyen cesaret etsin" durumu.

Yani mesele yalnızca bulunulan pozisyonun kişiye sunduğu konfor alanı ve hayat standartlarını bırakamama meselesi değil. Evet, haysiyet işin bu kısmıyla ilgili. Ama ülkeyi yöneten heyette artık kimse özgür değil. Özgür iradesiyle bir karar verebilecek durumda değil. Bir kişinin bulunduğu pozisyonu boşaltması için ya çok ağır bir sağlık sorununun olması gerekiyor ya da Erdoğan'ı çok kızdırmış olması.

Korkunç bir depremin ardından karanlık ve soğukta günlerce vatandaşının yanına gidilmeyişi, depremzede açıktayken çadırların satılışı gibi akla hayale sığmayacak durumlar için istifa beklemek pek lüks o yüzden. Bu istifaların gerçekleşebileceği bir ortam olsa, enkaz altında binlerce kayıp varken günde sekizer onar ihale mi yapılırdı! Hangi nedenle bu korkunç bedel ödeniyorsa, aynı nedenle istifa lügatlerden silindi.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları