loading
close
SON DAKİKALAR

Mali disiplin diyememek

Çiğdem Toker
Tarih: 23.05.2025
Kaynak: Çiğdem Toker - T24

Çiğdem Toker; Şimşek programının bir uluslararası toplantılarda, konforlu salonlarda görünen yüzü var, bir de kayda girmeyen, kayda geçmeyen ek sözleşmelerle kamu harcamalarını arttırdığı yüzü.

para

22 bin TL tutarındaki asgari ücret, daha yılın ilk yarısına ulaşmadan yaklaşık 4 bin TL eridi.

Yılın ilk yarısı yaklaştıkça, ücret artışları tartışması yoğunlaşıyor. Ocak-nisan dönemi enflasyonu, yaklaşık yüzde 13. Nisan ve mayıs ayı beklentileri (TÜİK açısından) dikkate alındığında, ilk yarı yıl enflasyon artışının, yüzde 17-18 civarında olacağı tahmin ediliyor. TÜİK enflasyonu böyle!

Ücretler enflasyon karşısında eridikçe de yapılacak artış ve buna dair beklentiler büyük önem kazanıyor. Ancak, enflasyonun sorumlusu AKP iktidarının kendisiyken; çalışanlar ve emekçilerin hak ettikleri ücreti almak bir yana, hak ettikleri artışın, enflasyonist etki olarak anılması adaletsizlik duygusunu derinleştiriyor.

Öte yandan mevcut enflasyon verileri ışığında, yılın ilk yarısı için öngörülen yüzde 18 artış uygulansa bile asgari ücretin ulaşacağı tutar 26 bin TL’yi biraz geçecek. Bu da artışı bekleyen sektörler açısından zam anlamına geldiği için, asgari ücrete yapılacak artışın hiçbir anlamı kalmayacak.

Ki bütün mesele zaten bu döngüyü kırabilecek bir ekonomik programı ortaya koymak. (Bir kere mevcut iktidar zaten bu döngüyü kıracak bir bakış perspektifi taşımıyor.) Ancak Bakan Şimşek’in programı, sonuç doğuracak, gerçek anlamda mali disiplin iradesini ortaya koyarak neler yapılması gerektiğini tek tek açıklamaktan çok uzak.

Bu yapılmadığı için Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, dün İstanbul’da, 2. Enflasyon Raporu tanıtımı amacıyla düzenlediği toplantıda, mali disiplin zorunluluğunu vurgulamak bir yana, adını dahi anmadı. Oysa enflasyon görünümünün anlatıldığı, değerlendirmelerin yapıldığı toplantılarda, bu mücadelenin mali disiplin ayağını hiç gündeme getirmemek olağan bir durum değil. Enflasyonla mücadelenin sadece para politikalarıyla sınırlı olmadığı, milyonlarca insanın hayatının her dakikasını, geleceğini ilgilendiren bu temel problemin ikinci ayağının maliye politikaları olduğu genel kabul görür çünkü.  

Fiilen çekilmiş görünmez çizgiler

Dünkü toplantıda Merkez Bankası Başkanı Karahan’ın mali disiplin konusuna girmeyişi, bana kalırsa maliye politikalarının, Merkez Bankası’nın göre ve faaliyet sahası dışında oluşuyla izah edilemez. Yine bana göre mesele, otokratik yönetim anlayışının “de facto” çektiği görünmez çizgiler ile bağlantılıdır. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in göreve başlamasından sonra hazırlanıp duyurulan tasarruf tedbirlerinin, dönüştürücü bir etki yaratmadığı ortada. Bir yandan vergi yükünün hala ücretlinin çalışanın üzerine olması, diğer yandan bütçenin harcamalara ilişkin kısmında, esnekliği ve manevra alanının daraltan giderler, belli ki mali disiplini zorlaştırıyor.

* * *

Buna bir de işletme süreleri ile verilen araç geçiş garantileri ek sözleşmelerle arttırılan Kamu Özel İşbirliği projeleri ödemelerini eklediğinizde, mali disiplini uygulamak imkansız hale geliyor. Birkaç yıl önce Kuzey Marmara Otoyolu için yapılan ek sözleşme ile işletme süresi ve araç geçiş garantisinin müteahhitler lehine arttırıldığını kamuoyuna duyurmuştuk. Geçtiğimiz günlerde de CHP Milletvekili Ulaş Karasu, Rönesans Grubu’nun yapıp işleteceği Nakkaş Başakşehir Otoyolu için yine işletme süresi uzatılırken, araç geçiş garantisinin arttırıldığını iddia ederek, TBMM’de soru önergesi verdi.

Dezenflasyonun iki yüzü

Sözleşmeler gizli olduğu için, şirketler ile altyapı projeleri için Yap İşlet Devret sözleşmesi imzalamış bakanlıkların, hangi müteahhide hangi ek sözleşmelerle nasıl avantajlar sağlandığı da bilinmiyor. Yine de hiç değilse bu tutarların milyar dolarlarla ifade edilebileceğini rahatlıkla söyleyebiliriz. (İBB operasyonlarında 50-60 TL’lik para hareketleri sorgulanıyor.) Dolayısıyla devletin okullarında hastanelerinde kamu kuruluşlarında tasarruf adı altında temel ihtiyaç harcamalarını kısıp yoksunluk yaratmaya hiç benzemeyen işlerden bahsediyoruz.

Sözün özü, Şimşek programının bir uluslararası toplantılarda, konforlu salonlarda görünen yüzü var, bir de kayda girmeyen, kayda geçmeyen ek sözleşmelerle kamu harcamalarını arttırdığı yüzü. Bunları anmadan, anlatmadan sadece dezenflasyon diyerek ne sonuç almak mümkündür ne de inandırıcı olmak. Tamam, bu programın bizler nezdinde inandırıcı olma kaygısı yok, bu kadarını anladık. Hiç değilse, çalışanlara emekliye asgari ücretliye hakkını verin.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları