loading
close
SON DAKİKALAR

Virüsün gücü zayıflığından mı?

Şükran Soner
Tarih: 27.03.2020
Kaynak: Şükran Soner - Cumjuriyet

Şükran Soner; Cumhuriyet tarihimizin en uzun süreli iktidarının, dünyada bir benzeri olmayan Tekadam rejiminin otoriter gücüne karşın, devletin kaynaklarının, olanaklarının tükenmişliğinde içine düşülen çaresizlik mi?

24 saatlik soluksuz yayınlarda en çok gösterilen doğru el yıkama sahnelerine, bıktırıcılık dozuna vardırılmış sokağa çıkmama uyarılarına karşın, Başkan Erdoğan’ın, sorumlu bakanları, yetkin uzmanlarının kararlara ilişkin açıklamalarında da en uzun bölümleri kapsıyor olmaları, önlemlerin insan sağlığı, canının korunmasına dönük büyük eksikliklerinin saklanabilmesi amaçlı, stratejik dikkat dağıtma mı?

Yoksa toplumun bir kesiminin kalın kafalılığını, “Allah’ın takdiri” kör inanç ve algısını da yansıtan, gerçeğinde Cumhuriyet tarihimizin en uzun süreli iktidarının, dünyada bir benzeri olmayan Tekadam rejiminin otoriter gücüne karşın, devletin kaynaklarının, olanaklarının tükenmişliğinde içine düşülen çaresizlik mi?

Son yayımlanan, ister Başkan Erdoğan, isterse bakanları ya da danışmanlarının yaptıkları, hangi kanalın hangi yayını olursa olsun, hemen kesilip yapılan canlı bağlantılardaki önemli gündemli, önemli karar toplantılarını gözlerinizin önüne getirin.. Öncesinden beklentileri önemleri üzerinden altı çizilmiş sayısız sorun, soru üzerinden bir soğuk suskunluk havası egemen oluyor. Ardından yapılan kasıtsız haberlerin içine, katılmış esprili vurgulamalar ilgimi çekiyor..

Başkan Erdoğan, küçük isimleriyle seslendiği bakan ve uzmanlarına şaka yollu takılırken, hem el yıkama yanlışlarına, hem de uygun mesafe koruma sınırlarına uyumsuzluklarla ilişkin uyarıları, gündemin ağırlığı, içeriği ile uyumsuz sevimli başlık konularını oluşturmaları dikkatimi çekiyor..

***

Başkan Erdoğan, küçük isimleriyle seslendiği bakan ve uzmanlarına şaka yollu takılırken, hem el yıkama yanlışlarına, hem de uygun mesafe koruma sınırlarına uyumsuzluklarla ilişkin uyarıları, gündemin ağırlığı, içeriği ile uyumsuz sevimli başlık konularını oluşturmaları dikkatimi çekiyor..

Bir adım ileri asıl virüsle savaşan hastanelere, doktorlara, sağlık çalışanlarına yeterince donanım yapılamadığı için tehdit altında düştükleri gerçeği ile yüzleşiliyor. Yeterince dinlenemedikleri, beslenemedikleri, sayıları, kadroları çok yetersiz kaldığı için yaşanılacak sorunların boyutlarından asıl korkuluyor.

Derken çarpık kentleşme, doğa tahribatı ile yaratılmış ağır susuzluk sorunu sonradan akla geliyor. Rötarlı, ellerinizi sık sık yıkayın, ama muslukları çok açmayın, su israfı yapmayın uyarısı geliyor. Sonrasında yoksul insanların her sokağa çıkışta giydikleri paltoları, tüm giysileri toptan 60 derecede çamaşır makinesinde yıkamaya kalkışamayacakları, sokağa bile çıkamayacak konumlara gelecekleriyle yüzleşiliyor. Daha bir uzmanlaşabilen, insandan yana duruş koyabilenler havalandırarak virüsten arındırma bilgilerini paylaşıyorlar.

Sıra çıkılmaması istenen evlerin halleri, koşulları, sorunlarına gelince, hele de çocukların evden eğitim yapabilmeleri, hem de gerçekten yararlanabilmeleri gerçekleriyle yüzleşilince işler daha bir sarpa sarıyor. Başarılarına övgüler dizilen bakanlara ilişkin saklanan gerçekler üzerinden eleştiriler çoğalıyor. Aslında her zayıf virüs karşısında alınması zorunla en basit önlemler üzerinden, koşulları yaratılmadan devletin katkıları, gerekleri yerine getirilmeden ortaya konmuş dayatmaların yan ürünleri, yeni yeni sorunlar zincirleri, yumağı ile yüzleşiliyor..

10 günde 10 kadın cinayeti, kadın çığlığı inanın ama en sürpriz olmayanı.. Sürprizler en çok tıkış evlerde çok ağır yoksunluk, yoksulluk koşullarından bile çıkmayacak.. Sürprizler zayıf virüsün varoluşu ile doğrudan bağlantılı çok kolay, hızlı insandan insana geçişkenliğinde en ağır bedelleri ödeyeceklerin dünya ve ülkemiz ölçeğinde giderek patlayan gelir dağılımı adaletsizliği, çaresizlik patlamalarında. Dün sabah dünyanın en zengini, insanlığı en çok sömüren ülkesinden Amerika’dan New York Belediye Başkanı’nın haykırış çığlığını duymadınız mı? Dünyanın en zengin ülkesinin en görkemli kentinde en çok ölümün yaşanacağını haykırması, Marksist ideolojiden bir münafıkın isyanı mı? Bizde Amerikan Başkanı’na yaptığı ağır eleştiriler, hakaretler doğrudan çok uzun soluklu hapiste tutuklu kalma “Cumhurbaşkanına hakaret” suçunu oluşturmaz mı?

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları