loading
close
SON DAKİKALAR

ABD’yi sevemedik… O da zaten bizi hiç sevmedi…

Turgut Ünlü
Tarih: 13.02.2012

"Savaş sonunda yenenler yenilenlerden toprak ve savaş tazminatı almayacak."

1. Emperyalist evren savaşında önce tarafsız gibi görünüp ama o arada tüm devletlere büyük çapta silah satan ABD, Alman denizaltılarının Avrupa’ya silah  taşıyan ABD gemilerini batırması ve Başkan Wilson’un savaşa girmek için öne sürdüğü şartları İtilaf Devletleri’nin kabulü ile 2 Nisan 1917’de resmen Almanya’ya savaş ilan ederek savaşa girmişti.

8 Ocak 1918 tarihinde, Başkan Wilson’un yayınladığı ve tarihe WİLSON  İLKELERİ olarak geçen ve savaşı bir an önce bitirmek amacındaki 14 maddelik bildiride yer alan;

"Savaş sonunda yenenler yenilenlerden toprak ve savaş tazminatı almayacak." maddesi ile SAVAŞ ONARIMI  ile MANDA ve HİMAYE  FİKRİ ORTAYA ÇIKMIŞ,

"Osmanlı Devleti’nin Türk olan bölgelerinin egemenliği tanınacak, Boğazlar bütün milletlerin gemilerine açık olacak" maddesi ile de OSMANLI DEVLETİ’NİN MİLLİYET ESASINA GÖRE PARÇALANMASI (Doğuda Ermenistan, Kürdistan, Batıda Rum Devleti kurulması…gibi) AMAÇLANMIŞTIR.

Anadolu’nun işgali ve bu işgallere karşı Mustafa Kemal önderliğinde ulusumuzun direnişi, Ulusal Kurtuluş mücadelemiz esnasında da hiçbir dostluk-dayanışma görmediğimiz ABD; Lozan  Konferansı’nda da olumsuz tavır takınmıştır. (ABD hala Lozan Anlaşmasını tanımamıştır.)

ABD’nin bu olumsuz tavrına karşı Mustafa Kemal, ABD Senatosu’na gönderdiği ve 26 Şubat  1923 tarihli senato oturumunda Senatör Oven’in okuduğu mektupta şöyle demekteydi:

Büyük Amerikan Milletine,

Siz zulüm ve zorbalığı kendi vatanınızdan uzaklaştırdınız. Siz, uzun ve kanlı bir mücadeleden sonra kendi özgürlük ve bağımsızlığınızı kazanarak halk egemenliğine dayanan demokratik bir devlet ve güçlü bir uygarlık kurdunuz.

Yer kürenin diğer tarafında diğer bir ulus var ki, o da aynı özgürlük,aynı bağımsızlık ve aynı demokrasi uğrunda mücadele ediyor, kan döküyor. Bu ülkünün arılık ve yüceliğine karşı düşüncelerinizi yanıltmak istiyorlar. Bu propagandayı yapanlar, ya birtakım cahil tutucular veya yeni kazandığımız ve bizi ondan mahrum etmek isteyen gizli ve açık düşmanlarımıza alet oluyorlar.

Yalanlara ve iftiralara inanmayınız. Özgürlük ve bağımsızlık uğrunda savaşan ve tıpkı sizler gibi dünyada ilerleme ve adaleti sağlamak için samimi bir surette mücadele eden Türk halkına kalbinizi açık bulundurunuz."

Bu veciz, dostane ifadeler Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşamı boyunca hiç de gereken karşılığı bulamadı. Peki… Yaşamı sona erdiğinde buldu  mu? İşte yanıtı:

10 Kasım 1938 tarihinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü yitirdiğimiz tüm dünyaya duyurulduğunda;

ABD dışındaki tüm ülkeler en üst düzey temsiliyetle cenaze törenine katılacaklarını bildirdiler.

İngiltere; Mustafa Kemal’in Anafartalar’da denize döktüğü kıtaların komutanı Mareşal  Lord Birdwood ile Akdeniz Filosu Başkomutanı Oramiral Dudley Pound’un bulunduğu özel bir savaş gemisinde 12 subay, 160 erlik bir tören kıtası ve 56 kişilik bandosuyla, Yunanistan; Mustafa Kemal’in İzmir’den denize döktüğü Yunanlıların Başbakanı Metaxas başkanlığında  12 kişilik yüksek bir heyetle cenaze töreninde bulunurken… ABD ise törene sadece büyükelçinin katılacağını bildirmiş ve 18 Kasım 1938 tarihli yazıda: "ABD Büyükelçiliğinden Amerikan Hükümeti adına 300 dolarlık bir çelenk yaptırılması için yetki istenmiş, ancak bu bedel yüksek bulunduğundan 200 dolar harcama yetkisi verilmiştir." ibaresi yer almıştı.

1950’lerden sonra başlayan "ABD DOSTLUĞU", "KÜÇÜK AMERİKA" hayalleri, emperyalizmle iş birlikleri; ekonomimizin, eğitimimizin, kültürümüzün… hatta dini yorumlayışımızın ABD etkisinde sürmesi, bizlere ABD halkını sevdirdi ama ABD emperyalizmini hiç sevdiremedi.

Ulusumuzun yüzde 90’lara varan kesimi bunca propagandaya, işbirlikçiye rağmen  ABD’yi sevmiyorsa altında yatan tarihi gerçekleri unutmamamızdan,unutturamadıklarımızdan, bağımsızlık tutkumuzdan, Mustafa Kemal sevgimizden olsa gerektir.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları