loading
close
SON DAKİKALAR

Yurtsever, Devrimci Ali Rıza Koca’yı Yitirdik

Turgut Ünlü
Tarih: 29.02.2012

Turgut Ünlü; Yurtsever, Devrimci Ali Rıza Koca’yı

Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Yönetim Kurulu(GYK) üyeliğinde iyice dost olduk Ali Rıza Koca ile. Sağlık emekçilerinin 12 Eylül öncesi örgütlenme mücadelesinden, Sağlık Bakanlığı’ndaki üst düzey görevinde bile sıradan , inançlı bir devrimci, yurtsever bir nefer gibi çalışmasından, SHP ve CHP’deki aktif ama mütevazi il başkanlığından da bilir, tanırdım tabi ki. Ancak, Ali Rıza Koca’nın bir ömre sığdırdığı mücadeleci kişiliğini ADD GYK’da iyice tanıma şansım oldu. 24 Şubat 2012 Cuma günü aramızdan ayrıldığını duyunca hem inançlı, yürekli, yurtsever, yiğit, üretken, ülkesi ve insanlığın mutluluğu için mücadele eden bir yol arkadaşımı yitirmenin üzüntüsü birden çöktü içime; hem de ülkem adına böyle bir devrimci evladını kaybettiği için üzüldüm. Işıklar içinde yatsın.

Ali Rıza Koca: ADD’nin tüm Genel Kurullarına katılır ve her Genel Kurulda mutlaka konuşma yapardı. ADD GYK’da katılabildiği tüm toplantılarda kesinlikle söz alıp görüşlerini dile getirirdi. Her toplantıya hazırlıklı gelir, düşüncelerini mutlaka yazılı olarak herkese iletirdi. “ Sosyalist olmadan sağlam Kemalist olunmaz” sözü ile, bir şube başkanımızın densizce “mezhepçilik”le ilgili söylediği bir söz üzerine “ Biz onları aşalı kırk yıl oldu, sen hâlen oralarda mısınız? Devrimci ol, devrimci” dediğini şimdi bile hatırlar gibiyim.

Tarihe not düşmek adına; Sevgili Ali Rıza Koca’nın son yazdığı, bana da telefonla “ Kemal Kılıçdaroğlu’na bir mektup yazdım sana da gönderiyorum, nasıl olmuş bir bak, bana bildir” dediği yazıyı; hem de CHP’nin Tüzük Kurultayı arifesinde herkesle paylaşmak istiyorum.  

Turgut Ünlü


Sayın Kemal Kılıçdaroğlu

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı

Ankara 

Sayın Genel Başkanım,

Son zamanlarda Partimizde bizleri rahatsız eden gelişmelerin olduğunu, bizim yanlışlarımızdan yola çıkarak AKP’nin gündem belirlediğini üzülerek görmekteyiz.

Tarihi öze sahip, kurtuluşçu- kurucu ve modernleştirici özgünlüğü ile dünya partiler tarihi içinde yeri bulunan partimizde, Cumhuriyet Halk Partisinde neler oluyor?

Size arz etmeye çalıştığım düşüncelerimi basın yoluyla yaparak Milletvekillerimizin yaptığı hatayı yapmamak için kıymetli zamanınızı çaldığım için özür diliyorum.

Zamanımızın kıymetli olduğunun bilinci ile düşüncelerimi(meramımı) size uzatmadan doğrudan aktarmak istiyorum.

Sayın Genel Başkanım

Siyasi Partiler tabeladan ibaret değildir. Tüzüğü- programı, gelenekleri, Genel başkanı ve diğer organları ile tam bir canlı varlıktır. Sizin de bildiğiniz gibi bu konuda da CHP özgün bir yere sahiptir.

Canlı varlıkların yaşamında zaman- zaman ayrılıklar ortaya çıkar. Hastalanan bünye bağışıklık sistemi dayanıklı ise hastalık kolayca atlatılır. Nekanet devresi geçince de sağlıklı yaşam kaldığı yerden devam eder.

CHP demokrasiyi içselleştirmiştir. Sesli düşünmek, farklı yorumda bulunma hatta düşünce temelinde olan kavgaların partiye zarar vermediği aksine güçlendirdiği, dinamizm kazandırdığı yaşanarak görülmüştür.

Bunun ötesinde partiyi örselemek, kimliğine yabancılaştırmak, onu AKP’lileştirmek bu coğrafya da sınır değiştirme, toplumsal doku kaybı, istikrarsızlaştırma gibi, emperyalist tuzaklara CHP’yi düşürmek kimsenin haddi olamaz, olmamalıdır. Buna yarayacak davranışlardan her partili kaçınmalıdır.

AKP iktidarında yandaş medya başka bir ifade ile mütareke basını bizi yenik cepheye koymuş, CHP’yi de yenik cephenin henüz dağıtılamayan karargahı durumuna sokmuştur. Yandaş Medya bize karşı deyim yerindeyse sokak savaşları yürütmektedir. Tüm çabalara rağmen dağıtılamayan CHP karargahının dağıtılması ancak iç bozgunla olabilecektir.

Artık hesaplar ortadadır. Bu hesap ortada iken iç bozguna çanak tutanlara partidaşım diye sırtımızı nasıl dayayacağız?

Hiç gereği yokken gündemi CHP aleyhine oluşturan Hüseyin Aygün diyor ki: “Dersim katliamında CHP ve Devlet sorumludur. Atatürk’ün de haberi vardır. Dersim ‘lilerden özür dilenmelidir. Seyit Rıza’nın itibarı geri verilmelidir.

Ordu harekat yapınca insanların Dersim ‘de kendilerini korumak için silahlandığını öne sürerek devam ediyor. Operasyonun meşrulaştırılması için orada bir isyan oluşturulması gerekiyordu. İsyan sonradan icat edilmiş bir şeydir. Öyle bir şey gerçekte yoktur. “

Yani Aygün’e göre CHP ve Devlet Tuncelili( Dersim) vatandaşlarına komplo kurmuş, katliama temel hazırlamıştır. CHP komplocudur. Atatürk Komplocuları onaylamıştır. Yani M. Kemal ve CHP Alevi düşmanıdır.

Aleviler ancak varlıklarını Cumhuriyetle ortaya koyabilmiş, M. Kemal’i candan sevmişlerdir. Halen CHP’ye yönelmeleri, laik cumhuriyete sahip çıkmaları bu nedenledir. Bu gerçek karşısında Aygün’ün sözlerini düşünce açıklamakla akılla, izanla alakası olabilir mi?                        

Anadolu’muz kavimler kapısıdır. Anadolu’da İmparatorluk Döneminde de- bugün de olduğu gibi- dış destekli, bazen  etnik bazen mezhepsel isyanlar yaşanmıştır. Hiçbir ırkın mezhebin en ufak bir acı çekmesine sempati ile bakmak insanlıkla bağdaşamaz. Ancak hiçbir devletin de sınırları içindeki bir kalkışmaya seyirci kaldığı görülmemiştir. Bu anlamda tarihin derinliklerin insanlığın çektiği acılar ne yazık ki insanlığı utandıracak boyuttadır.

Bölgedeki isyanlar Cumhuriyet rejimi sınırlı değildir. Bu anlamda da  Cumhuriyet Osmanlının mirasını devralmıştır. Bu gerçeği görmek gerekir.

1924 den başlayarak Nasturi isyani, Şeyh Sait İsyanı olmak üzere irili ufaklı 14 isyan  olmuş, devlet hepsini bastırmıştır. Tunceli’deki Seyit Rıza isyanı 14.dür

Seyit Rıza kalkışmasını bu mirasın bir sonucu olarak görmek gerekmez mi?

Bu bölgedeki şeyhliğin, aşiretçiliğin yarattığı çatışmaları, isyanları CHP’ye yüklemek iyi niyetle görüş açıklamakla izah etmek inandırıcı mıdır?

Yavuz Sultan Selim’den başlayarak cumhuriyete kadar gelen bir süreçte Osmanlının Alevilere uyguladığı kıyım ve mezalim kitaplara ciltlere sığdırılamaz. İdris-i Bitlisi’nin Türkmen Alevileri Kürtleştirmek için neler yaptığını, İngiliz emperyalizminin  sadece Tuncelilere değil doğu halkına kurduğu tuzakları görmezden gelerek fikir beyan etmek, bir kastın sonucu değilse nedir? Elbette insanlar kendini ne hissediyorsa odur. Bizim bu konuda sözümüz olamaz, amacımız sadece tarihi gerçekleri vurgulamaktır. Sayın Aygün koşullanmış bir tavırla Yavuz Selim’in yaptıklarını görmeden idris-i Bitlis’i yi incelemeden, M. Şerif Fırat’ın Doğu illeri ve Varto Tarihini, Ali Tayyar Önder’in Türkiye’nin Etnik yapısı kitabını okumadan ya da okuduğu halde gerçekleri gizleyerek konuşması İyi niyetle bağdaşır mı?

Sayın Genel Başkanım,

Hüseyin Aygün madem tarihi didiklemekle görevli Yeni Osmanlıcı Tayyip ERDOĞAN ‘a Yavuz Sultan Selim’in, İdris-i Bitlis’in hesabını neden sormuyor? Tarihteki olaylardan sadece CHP mi sorumludur?

Açıkça görülüyor ki Tunceli özelinden çıkarak Anadolu Alevilerini CHP den soğutmak, Mustafa Kemal sevgisini kırmak, Partiyi iç didişmelerle işlevsizleştirerek AKP ‘nin önündeki engelleri aşmayı amaçlanmaktadır. Bizim milletvekilimizin böyle bir görevi olmaması gerekir.

Parti içi demokrasi, düşünce özgürlüğü, partimiz için hayati önemdedir. Ancak Cumhuriyetin  temel değerleri, kurucu iradenin ortaya koyduğu ve partinin ilkeleri haline getirilen sosyal, ekonomik ve toplumsal yönelimler, ulusun iradesi, egemenliğin devri, dış politikadaki gelişen yeni durumlar vb. önemli konularda ki değişiklikler organ kararları ile olur. Bu da medya önünde yapılamaz.

Cumhuriyet Halk partisi kuruluşundan günümüze kimliğini yitirmeden yenileşmeyi, modernleşmeyi hep gerçekleştirmiştir. Partiyi iktidara taşımak için kimliğiyle oynamaya, tarihinin inkâr etmeye hele partiyi AKP lileştirmeye gerek yoktur.

İngiliz emperyalizmi, kışkırttığı bölge halkını, kurguladığı amaca uygun olarak 1924’den başlayarak isyanlarla boğuşan genç Cumhuriyet ile karşı karşıya getirmiştir.Böylece ortaya çıkan kalkışma nedeniyle bölge halkı ağır bedeller ödemiş, dayanılmaz acılar çekmiştir.

Emperyalist oyunlardan, Osmanlının kötü mirasından kaynaklanan bu acı olayı gündeme aktarmak tam bir tarih çarpıtmasıdır.

Suçlanan Cumhuriyet ve kurucusu Mustafa Kemal olmasa Aygün şimdi ya dağlarda koyun otlatıyor ya da bir Şeyh veya Seyit olarak-savunduğu sandığı-Tunceli halkını  maraba olarak kullanıyor olacaktı.

Sayın Genel Başkanım

Cumhuriyet Halk Partisi’ni Bülent Arınç gibi, Mehmet Metiner gibi sığ ve çirkin politikacıların ağzında dalaşma malzemesi yaptırmak, ona zemin hazırlamak bizlere acı veriyor.

Bu gelişmelerin faturasının size çıkarıldığını biliyorsunuzdur sanırım. Bu size bir haksızlık olmakla birlikte ne yazık ki yansıma böyledir.

Hüseyin Aygün’ün Tunceli’den, Sezgin Tanrıkulu’nun Diyarbakır’dan bakarak –Şecaat arz etmeye-devam etmeleri Türkiye bütünlüğü içinde CHP’nin kaybına neden olmaktadır.

İsterseniz Milletvekillerimizi illere göndererek araştırma yaptırabilirsiniz.

Size bu Milletvekillerimizi susturun diye yazmıyorum. Böyle bir amacım olamaz. Aksine Parti içi demokrasi sağlıklı uygulansın, organ kararlarına uyulsun, farklı seslerden bir armoni oluşsun diye yazıyorum.

Milletvekillerimizin partiyi doğru ve iyi tanıyıp rozetle değil özde de CHP’li olmalarını isteme hakkımı vurgulamak istiyorum.

Saygılarımla.

Ali Rıza KOCA

CHP Muğla eski İl Başkan

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları