loading
close
SON DAKİKALAR

2. Kuva-i Milliyeciliğimiz

Turgut Ünlü
Tarih: 20.04.2018
Kaynak: Turgut Ünlü

Turgut Ünlü: Kuva-i Milliye seferberliği, ülke çıkarlarını kişisel çıkarların üstünde tutar, büyük fedakarlık gerektirir. Korkuya, yılgınlığa asla yer vermez.

AKP’nin Türkiye’ye demokrasi, yani  Türkiye halkına daha rahat bir yaşam getirmeyeceği doğuşundan belliydi. DP’nin, AP’nin, ANAP’ın ara koalisyon hükümetlerini oluşturan partilerin, 12 Mart ve 12 Eylük faşist darbelerinin ülkeyi sıkıştırdığı ortamdan ABD icazetli, Emevi dini maskeli, finans-kapital ve tefeci-bezirgan destekli ve de çabucak kurdurulup, çabucak iktidara getirilen bir siyasi hareketin sonucu.

Elbette ülkede kırıntısı olabilen demokrasiyi yok etmek, kapitalizmin ikizleri olan işsizlik ve pahalılığı ayyuka çıkarmak olacaktı ki bu da oldu.

Ülkede 1. Kuva-i Milliyecilerin yarattığı tüm varlıklar satıldı. Hak, hukuk, adalet, eğitim, sağlık bitirildi, ülke Cumhuriyet tarihinin en büyük borç batağına sürüklendi. Yalnızca 2018 yılı Ocak ayı dış ticaret açığının 9,1 milyar dolar olduğu bile ekonomimizin nasıl çökertilmiş olduğunu gösterir. Tüm bunlar yetmemişçesine, ülke komşumuzla hiçbir maddi temeli olmayan savaşa sokuldu, 4 milyon göçmen ülkemize geldi ve de ülke insanımız kamplaştırıldı, huzur kalmadı, liyakat ortadan kalktı, yolsuzluklar, kayırmalar tavan yaptı. 16 yıl böyle geçti, seçim hileleri,yandaş medya yapılanmaları, hukuksuz gözaltılar, tutuklanmalar, aynı tastan su içerken paylaşım anlaşmazlıklarından yaratılan FETÖ gibi, istifa ettirilen Belediye Başkanları gibi, Reza Zarrab ve Halk Bankasıolayı gibi, MAN Adası yosuzlukları gibi, 17-25 Aralık rüşvet-hırsızlık ve yolsuzluklar gibi.... niceleri herkesin gözü önünde aleni olarak gerçekleşti.

Emperyalizmin tarihinde ilk Ulusal Bağımsızlık Mücadelesini vererek kurulmuş Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti, “bir korku imparatorluğu”na dönüştürüldü. Üretim yapılamaz hale getirildi, tarımımız ve hayvancılığımız bitirildi, esnafımız kepenkleri birer birer kapattı.

Bu kadar olumsuzluktan yalnızca finans-kapital ve tefeci-bezirgan ittifakı ile iktidar yandaşları etkilenmedi, tersine sürekli cepleri doldu.  Nitekim cepleri dolan bu yandaşların, 19 Mayıs 2018 tarihli gazetelerde, (TOBB Başkanı R.Hisarcıklıoğlu’nun, TİM Başkanı M. Büyükekşi’nin, İTO Başkanı Şekip Avdagiç’in, İSO Başkanı E.Bahçıvan’ın) “Erken seçim kararı olumludur” açıklamaları yer aldı.

Ancak görüldü ki 18 Nisan 2018 tarihi itibariyle “deniz bitti”. Şimdi kaçma, kurtulma zamanı...

Onun içindir ki, BASKIN SEÇİM kararı alındı. “Erken Seçim” diye adlandırılan bu baskın seçim kararı bilinmelidir ki HUKUKSUZLUKTUR.

Böyle bir kararı iki kişi alamaz, TBMM alır. TBMM yetkileri kişilere devredilemez.Gazi Meclise tıpkı 1 Mart tezkeresinde olduğu gibi bunu reddetme onuru yakışır.

Henüz uyum yasaları yoktur. Partiler ön seçim yapamayacak, lider sultası devam edecektir. Yurttaşın vekil olma hakkı (demokratik yollardan) elinden alınmaktadır. Durum, siyaset  ülkede rant ürettiği için  “vekil pazarları” oluşacak, hiç te layık olmayanların ya da sadece çok parası olduğu için ya da bir etnik guruba dayandığı için M.vekili olmasını ve de niteliksiz bir parlamento oluşmasını ortaya çıkaracaktır. Aynı şekilde vatandaşın C.Başkanı olabilme hakkı da gaspedilmektedir.

“Siz ne derseniz deyin. Atı alan Üsküdar’ı geçti” yine denilebilir. Herşeye rağmen bu kez böyle olmamalıdır, olmayacaktır.

AKP_MHP çıkar ittifakına karşı DEMOKRAS İ İTTİFAKI ( önceki adıyla HAYIR BLOKU) bu kez kazanmak zorundadır, kazanacaktır.

Türkiye’nin bu denli ağır sorunları ne seçimle, ne de tek adamla çözülebilir. Türkiye’nin çok geniş demokrasi, cumhuriyet birlikteliğine ihtiyacı vardır ve bu ağır sorunların böylesi bir geniş brliktelikle  üstesinden gelinebilir.

Onun için ikinci bir Kuva-i Milliye Seferberliğine ihtiyacımız vardır ve bu aciliyet dayatmıştır. Aslında bu gönüllerde oluşmuştur. Şimdi önemli olan bunu birlikte, omuz omuza fiiliyata dökmektir. Burada, kişisel egoları, hırsları, mevki ve makam düşkünlerine, “ben m.vekili olmalıyım”, “bizim dernekten, bizim hemşehrimiz, bizim etnisiteden biri mutlaka olmalı, şu kadar oy alırız, ya da, eğer m.vekili adayı yapılmazsa oy vermeyiz, şuraya buraya gideriz....” gibi sakat, çıkarcı, aslında gerçeği yansıtmayan görüş, anlayış, ifade ve uygulamalara kulak asmamalı, bunlar tersine çevrilmeli, topluma bu menfaatçı düşünceler deşifre edilmelidir.

Kuva-i Milliye seferberliği, ülke çıkarlarını kişisel çıkarların üstünde tutar, büyük fedakarlık gerektirir. Korkuya, yılgınlığa asla yer vermez.

“Korku, hiçbir hastalığa ilaç değildir. Bilakis, her illetin başı korkudur. Vatan aşkını söylemekten korkar hale gelmektense, ölmek daha iyidir” diyor ustalar.

Tam tersine görülüyor ki “korku”, BASKIN SEÇİM Kararı alanlarda var. Korku ve panik, onlara 24 Haziran’da üniversite sınavlarının olacağını bile unutturmuş.

“Siyasette 24 saat bile çok uzun süredir” sözü hatırlanır.  Şimdilik gönüllerde oluşmuş DEMOKRASİ İTTİFAKI’nın her bir kişisince çok çok iyi değerlendirilmelidir.                                Gazi Mustafa kemal Atatürk; “Vazifeye atılmak için, içinde bulunduğun vaziyetin imkan ve şeraitini düşünmeyeceksin” diyordu. Tam da bu güne uygun düşüyor.

Demokrasi ittifakı içinde yer alan herkes; üyesi olduğu veya oy vermeyi düşündüğü partiye 2 ay boyunca, maddi-manevi aksatmaksızın destek vermeli, her yerde niçin destek verdiğini açıkça, cesurca, sakince anlatmalı, sosyal medyayı bilinçlice devamlı kullanmalı, ekonomimizin iflas ettiği, işsizlik, pahalılık, OHAL baskıları, kamu mallarının satılması, eğitimin, adaletin, hukukun, sağlığın,güvenliğin, kardeşliğin, dayanışmanın bitirilişini, medyanın yandaşlığı, liyakatsizlik, kişi kayırmalar, yolsuzluk, rüşvet, tarım ve hayvancılığın bitirilişi, devletin büyük borç yükü, vergilerimizin çarçur edilişi, kısa sürede zenginleşen yandaşlar, doğanın-çevrenin yok edilişi.... örneklerle anlatılmalı, tüm bunlardan daha kötüsünün olacağı...... dolayısıyla ülkemizin TEK ADAM’a değil en geniş DEMOKRASİ bileşenlerine teslim edilmesi ve bu büyük yıkıntıdan adeta ikinci bir Kuva-i Milliye (Milli Güçler) seferberliği ve hep birlikte mücadelesi ile çıkılabileceği anlatılmalıdır.

Türkiye nüfusunun çok büyük bölümünde bunları anlatabilecek, anlayabilecek, başarabilecek vatansever, feraset sahibi, tehlikenin farkında olan insanlar vardır ve bunlar ülkenin daha da karanlığa sürüklenmesine DUR  diyeceklerdir...

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları