loading
close
SON DAKİKALAR

Yoksul sayısı son 2 yılda yüzde 8,4 arttı, çalışan yoksulluğu yüzde 14,4'ü buldu

Yoksul sayısı son 2 yılda yüzde 8,4 arttı, çalışan yoksulluğu yüzde 14,4'ü buldu
Tarih: 22.01.2021 - 09:59
Kategori: Sendika

DİSK Genel İş Sendikası'nın araştırmasına göre, Türkiye’de yoksul sayısı son 2 yılda yüzde 8,4 arttı.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Genel İş Sendikası 'Covid-19 döneminde gelir eşitsizliği ve yoksulluk raporu'nu yayınladı.

Rapora göre en yoksul ile en zengin arasındaki eşitsizlik 8,3 kata kadar yükseldi. Halk 1 yılda yaklaşık bin 500 dolar fakirleşti. Türkiye’de yoksul sayısı son 2 yılda yüzde 8,4 arttı. Dünya’da çalışan yoksulluğu % 9, Türkiye’de ise %14,4'ü buldu. Salgın döneminde çalışan yoksul sayısı 7,7 milyonu geçti.

DİSK Genel İş'in raporu şöyle:
Gelir dağılımı eşitsizliği, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de önemli bir sorun. 107 gelişmekte olan ülkede 1,3 milyar insan yani nüfusun yüzde 22’si çok boyutlu yoksulluk içinde yaşıyor. Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında gelir eşitsizliğinin en fazla olduğu ülkelerin başında geliyor.

Gelir dağılımı eşitsizliği Gini katsayısı ile ölçülür. Gini katsayısı oranı, sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımında eşitliği, bire yaklaştıkça gelir dağılımındaki bozulmayı ifade etmektedir. Avrupa Birliği’ne üye ülke ortalamalarında Gini katsayısı oranı 0,307 iken Türkiye’de bu oranın Eurostat verilerine göre 0,417 olduğu görülmektedir. Gelir dağılımının en adaletli olduğu Avrupa ülkeleri ise Macaristan, Fransa ve Almanya’dır. 2019 yılında Macaristan’da Gini Katsayısı oranı 0,280, Fransa’da 0,292, Almanya’da ise 0,297’dir.

EN ZENGİN İLE EN YOKSUL ARASINDAKİ EŞİTSİZLİK 8,3 KATA YÜKSELDİ

Gelir eşitsizliği arttıkça en zengin ve en yoksul kesim arasındaki kazanç farkı da genişlemiştir. Yoksul daha da yoksullaşırken zengin daha zenginleşmiştir. Türkiye, Avrupa ülkeleri içinde en yoksul yüzde 20’lik kesim ile en zengin yüzde 20’lik kesim arasındaki gelir farkının en fazla olduğu ülkedir. Eurostat verilerine göre 2019 yılında Türkiye’de en zengin kesim en yoksul kesimden 8,3 kat daha fazla kazanmıştır5.
Avrupa Birliğine üye ülke ortalamasında ise en yoksul ve en zengin arasındaki kazanç farkı 5 kattır. Gelir dağılımının daha adil gerçekleştiği; Fransa, Macaristan gibi ülkelerde ise 4 kattır. Ekonomik krizlerle sıkça gündeme gelen Yunanistan ve İtalya’da ise zengin-yoksul kazanç farkı Türkiye’den azdır. Bunun en önemli etkisi bu ülkelerde gelir dağılımının Türkiye’ye göre daha adil olmasıdır. Yunanistan’da en zengin kesim en yoksul kesimden 5,11 kat daha fazla kazanırken, İtalya’da bu oran 6 kattır.

HALK 1 YILDA NEREDEYSE 1.500 DOLAR FAKİRLEŞTİ!

Türkiye’de kişi başına Gayrisafi Milli Hasıla (GSMH) son bir yılda bin 434 Dolar azaldı. Kişi başına düşen milli gelirin 2019 yılında 9 bin 150 Dolar olan ülkemizde bu tutar 2020 yılında 7 bin 715 Dolara düştü. AB ortalaması 43,615 Dolar iken, gelişen ekonomiler ve gelişmekte olan Avrupa ülkeleri ortalaması ise 26,025 Dolardır. Türkiye 7,715 Dolar olan kişi başına yıllık milli gelir tutarı ile AB ülkeleri arasında son sıralarda yer almaktadır.

TÜRKİYE’DE YOKSUL SAYISI SON 2 YILDA YÜZDE 8,4 ARTTI!

TBMM Genel Kurulunda Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 2021 bütçesi görüşmelerinde Bakan Zehra Zümrüt Selçuk tarafından yapılan “Yoksulluk, özellikle aşırı yoksulluk, uluslararası dokümanlarda da ifade edildiği gibi artık Türkiye için sorun olmaktan kalktı” açıklamasının aksine Türkiye’de yoksulluk gün geçtikçe artıyor.

Türkiye’de yoksul sayısı son 2 yılda yüzde 8,4 arttı. 2017 yılında 15 milyon 864 bin kişi olan yoksul sayısı, 2019 yılında 1 milyon 343 kişi daha artarak 17 milyon 207 bin kişiye çıktı. Yoksulluk oranıysa yüzde 21,3’ü buldu.

DÜNYA’DA ÇALIŞAN YOKSULLUĞU % 9, TÜRKİYE’DE İSE %14,4!
İşçilerin çalıştığı halde insanca yaşayabileceği bir gelir elde edemediği için temel gereksinimlerini karşılayamama durumuna “çalışan yoksulluğu” denilmektedir. ILO Dünyada İstihdam ve Sosyal Görünüm 2020 Raporuna göre; günümüzde 630 milyonu aşkın çalışan, diğer bir deyişle, dünyada çalışan nüfusun beşte biri çalıştığı halde yoksuldur. Dünya ortalamasına göre yoksulluk oranı yüzde 10 iken, çalışan yoksulluğu yüzde 9’dur.
Düşük gelirli ülkelerde çalışan yoksulluğu yüzde 40, düşük-orta gelirli ülkelerde çalışan yoksulluğu yüzde 14, üst orta gelirli ülkelerde çalışan yoksulluğu yüzde 1’e kadar düşmektedir.

TÜRKİYE’DE ÇALIŞAN YOKSULLUĞU SON İKİ YILDA %15 ARTTI

Türkiye’de 2017 yılında 3 milyon 493 bin çalışan yoksul var iken bu sayı 2019 yılına yarım milyon artarak 3 milyon 999 bin kişiye çıktı. 2019 yılında çalışan yoksulların oranı yüzde 14,4’ü buldu.

SALGIN DÖNEMİNDE ÇALIŞAN YOKSUL SAYISI 7,7 MİLYONU GEÇTİ

Çalışan yoksul sayısına, salgın ile birlikte kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izin ödeneğine mahkûm edilen yaklaşık 3 milyon 737 bin 831 kişi de eklendiğinde bu sayının 7,7 milyondan fazla.

Salgın döneminde 3,7 milyondan fazla işçi, işsizlik ödeneği, ücretsiz izin ödeneği ve kısa çalışma ödeneği aldığı için ciddi gelir kaybı ile karşı karşıya kaldı. Ücretsiz izne tabi tutulan işçilere ayda 1.068 TL (asgari ücretin yüzde 50’si), kısa çalışma ödeneğinden yararlanan işçilere aylık ortalama 1.547 TL (asgari ücretin yüzde 66’sı), işsizlik sigortası ödeneğinden yararlanan işçilere ise ayda ortalama 1.212 TL (asgari ücretin yüzde 52’si) ödeme yapıldı. 8 Bu ödemeler, Birleşik Metal-İş Sınıf Araştırmaları Merkezi tarafından Aralık 2020 dönemi için hesaplanan 2.478 TL’lik açlık sınırı tutarından ve 8.570 TL’lik yoksulluk sınırı tutarından kat ve kat düşük.

Gelir eşitsizliği ve yoksulluk, Türkiye’de yaşayanların yüzde 71'ini borçlu hale getirdi. TÜİK verilerine göre 83 milyon 154 bin 997 kişilik ülke nüfusunun yalnızca yüzde 28,9’unun borcu bulunmazken, yüzde 71,1’i yani 59 milyon 123 bin 203 kişi borçlu yaşamaktadır. Bu borçlanma konut ve konut masrafları dışında kalan borçlanmadır.

2019 YILINDA NÜFUSUN YÜZDE 33,6’SI BESLENME, YÜZDE 19,2’Sİ ISINMA İHTİYAÇLARINI KARŞILAYAMADI!

Yoksulluğun artması, toplumun temel ihtiyaçlarının karşılanmasını da kısıtladı. Nüfusun büyük bölümü en temel ihtiyaçlardan olan sağlıklı beslenme, ısınma gibi ihtiyaçlarını karşılayamadı. 2019 yılında nüfusun yüzde 33,6’sı iki günde bir et, tavuk veya balık içeren yemek ihtiyacını karşılayamadı. Yine nüfusun yüzde 29,7’si beklenmedik harcamalarını karşılayamazken yüzde 19,2’si de 2019 yılında ev içinde ısınma ihtiyaçlarını karşılayamadı.

TÜRKİYE’DE YOKSULLUK RİSKİ DİĞER ÜLKELERE GÖRE YÜKSEK

Türkiye’de yoksulluk riski altında yaşayanların oranı her geçen gün artıyor. Türkiye, Avrupa ülkeleri içerisinde yoksulluk riskinin en fazla olduğu ülkedir. Türkiye’de yoksulluk riski içinde olanların oranı, AB ortalamasının iki katıdır. AB üye ülke ortalamasında toplam yoksulluk riski yüzde 21,4 iken Türkiye’de yüzde 39,8’dir. Yoksulluk riskinin yüksekliği aynı zamanda gerekli önlemler alınmadığı zaman yoksulluk oranının daha da artacağının bir göstergesidir.

KADINLARIN YOKSULLUK RİSKİ, ERKEKLERDEN FAZLA

Yoksulluk riski cinsiyete göre incelediğinde tüm ülkeler için kadınların yoksulluk riskinin erkeklerden fazla olduğunu görülmektedir. Bu durumun hiç kuşkusuz kadınların istihdamı ile doğrudan ilgisi vardır. Kadın istihdamının erkeklere göre düşük olması aynı zamanda kadınların yoksulluk riskini de arttırmaktadır. AB ortalamasına göre kadınların yoksulluk riski yüzde 22,3 iken erkeklerde bu oran yüzde 20,4’tür. Türkiye’de ise kadınların yoksulluk riski yüzde 41, erkeklerin ise yüzde 38,6’dır.

TÜRKİYE’DE 18 YAŞIN ALTINDA HER 2 ÇOCUKTAN BİRİ YOKSULLUK RİSKİ ALTINDA

Yoksulluk tüm ülkeler için başta gençleri ve çocukları etkilemektedir. Daha güvencesiz ve bu nedenle daha geniş sosyal korumaya ihtiyacı olan çocuk ve gençler ise tüm ülkelerde en fazla yoksulluk riskiyle karşı karşıya olan kesimlerdir. Seçili Avrupa ülkelerinde ve AB ortalamasında gençlerin yoksulluk riski diğer yaş gruplarına göre öne çıkarken Türkiye’de çocukların yoksulluk riski diğer yaş gruplarına göre daha fazladır. Türkiye’de yoksullukla mücadelede uzun süreli ve gerçekçi politikalar uygulamazsa ileri dönemlerde yoksulluk daha da fazla artacaktır. AB üye ülkelerde çocukların yoksulluk riski oranı 23,4 iken Türkiye’de bu oran iki kat fazla, yüzde 48’dir. Yani Türkiye’de 18 yaşın altında her 2 çocuktan biri yoksulluk riski ile karşı karşıyadır.

Bununla birlikte gençlerin yoksulluk riski de diğer ülkelere göre oldukça fazladır. Bunun en önemli nedeni ise genç işsizliğinin oldukça yüksek olmasıdır.10 Türkiye’de yoksulluk riski altında olan gençlerin oranı AB üye ülke ortalamasının iki katıdır. AB üye ülke ortalamasında 18-24 yaş arası gençlerin yoksulluk riski oranı yüzde 28,1 iken Türkiye’de bu oran yüzde 43’tür. Yoksulluk riski altındaki gençlerin oranının bu kadar yüksek olması aynı zamanda gençlerin gelecek güvencelerinin olmamasına da neden olmaktadır. Bununla birlikte çocuk ve gençlerde yoksulluğu çözmenin önemi 18-64 yaş ve 65 yaş üstü yoksulluğunu da ortaya çıkmaktadır. Çocuk ve genç yoksulluk riski düşük olan ülkelerin 18-64 ve 65 yaş üstü yoksulluk riski oranlarının da daha düşük olduğu görülmektedir.

Türkiye’de gelir dağılımındaki eşitsizlikler, emekçilerin insanca yaşam ve çalışma koşullarını olumsuz etkilemektedir. İnsanlar yoksulluk sınırı altında, asgari yasam düzeyinde, borçlanarak yaşamaktadır. Salgınla birlikte ise yoksulluk ve borçlanma daha da artmış, eşitsizlik derinleşmiştir. Bu eşitsizliklerin giderilmesi için öncelikli talebimiz; toplumu oluşturan tüm fertlere hiçbir ayrım gözetmeksizin eşit, adaletli ve onurlu bir yaşam hakkı sağlanmasıdır. Diğer bir deyişle, gelir dağılımında adalet sağlanmalıdır. Bu temel talep ile beraber;
1. Gelir dağılımı eşitsizliğinin ana kaynağı olan emek ve sermaye arasındaki eşitsizlik son bulmalı, tüm ücretliler ürettikleri değerin karşılığını eşit ve adil bir şekilde almalıdır.
2. Çalışan yoksulluğunu önlemek için asgari ücret başta olmak üzere tüm ücretlilere insanca yaşayabilecekleri bir gelir güvencesi sağlanmalıdır.
3. Kamusal bir hak olan eğitim, sağlık, barınma gibi haklardan herkes eşit şekilde faydalanmalı, bu temel haklar nitelikli ve parasız biçimde sağlanmalıdır.
4. Vergide adalet sağlanmalı az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınmalıdır. Asgari ücret vergiden muaf tutulmalıdır. Vergi dilimleri hakkaniyetli bir şekilde yeniden düzenlenmelidir.
5. Yoksulluk riski altında olan kadın, çocuk ve gençler için koruyucu düzenlemeler hayata geçirilmelidir.
6. Sosyal yardımlar bireysel olarak değil, herkes için ulaşılabilir ve nitelikli bir hak olarak sağlanmalıdır.
7. Herkes için temel bir gelir güvencesi sağlanmalıdır.

Kaynak : www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları