loading
close
SON DAKİKALAR

Bahçeli'den 'Türk diye bir ırk yoktur'a sert yanıt

Bahçeli'den 'Türk diye bir ırk yoktur'a sert yanıt
Tarih: 03.12.2013 - 14:31
Kategori: Siyaset

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu...

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Bahçeli'nin konuşmasından satır başları şöyle:

"Türkiye, AKP’yle birlikte yakın coğrafyalardaki tüm iddiasını ve yaptırım gücünü kaybederek edilgen ve pasif bir duruma gerilemiştir. Başbakan Erdoğan’ın iş olsun kabilinden gürlemesi, yüksek perdeden atıp tutması ve kuru diklenmeleri hiçbir fayda sağlamamış, hiçbir sonuç doğurmamıştır. Türkiye de bölgesinde hafife alınan, korkulmayan, çekinilmeyen ve fikri sorulmayan bir ülke haline gelmiştir. Ülkemiz dört bir tarafından ihanet çemberine alınmıştır.

Sınırlarımıza bitişiğinde PKK devletleşmekte, Kürdistan’ın çatısı örülmektedir. Başbakan ve hükümeti ise Barzani’yle petrol ve doğal gaz anlaşması yapma derdindedir. Türkmen kanı üzerinden sürdürülen enerji pazarlıklarının kime ne yararı dokunacaktır?

Başbakan Erdoğan enerjiye karşılık ne vaat etmiş, peşmergenin gönlünü nasıl kazanmış, hangi milli hak ve menfaatleri gözden çıkarmıştır? Petrol bahanesiyle Kürdistan’ın mayası çalınmakta, meşruiyeti sağlanmakta ve AKP’de buna çanak tutmaktadır. Başbakan Erdoğan peşmergeye duyduğu sevgi ve yakınlığın onda birini nedense Türkmenlere göstermemektedir.

Bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Engellilere; korunma, bakım, rehabilitasyon, danışmanlık ve destek hizmetleri sunmak sosyal devlet olmanın da bir gereği ve yükümlülüğüdür. Engelli olmak kusur, acizlik ve acınacak bir durum değildir. 9 milyon engelli yurttaşımızı kendimizden bir parça görmedikten sonra her sözümüz havada kalacak, inandırıcı olmayacaktır. Hiç kimseye ikinci sınıf insan muamelesi yapılmamalıdır.

'KADINA ŞİDDET OTOMATİĞE BAĞLANDI'
5 Aralık 1934’de Türk kadını seçme ve seçilme hakkını almış, böylece demokrasinin en önemli ögesi olan temsil ve katılım temellendirilmiştir. Devrin özellikleri göz önüne alındığında bu reform gerçekten de eşine çok az rastlanır bir gelişmedir. Artık kadına şiddet otomatiğe bağlanmış, saldırı ve kaba güç gösterileri iyice kontrolden çıkmıştır. Psikopatlar, cani ruhlular, eli kanlı canavarlar, gözü dönmüş manyaklar kadın, genç kız ve çocuk demeden katletmektedir.

'CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİNİN PROVASI'
30 Mart 2014'te yapılacak Mahalli İdareler Seçimleri'ne 118 gün kalmıştır. Demokratik yarışın adaletli, ahlaklı ve şaibesiz geçmesi temennimizdir.

İnancım odur ki, bu seçimler kötü gidişe vurulacak kelepçe, talihsizlikleri önleyecek demokratik çare olacaktır.

Türkiye’nin AKP zulmünden kurtulması için 30 Mart’ı ilk çıkış kapısı olarak görüyor ve buna uygun hareket etmek için de her mücadeleyi gösteriyoruz. Anlaşılmaktadır ki, Başbakan Erdoğan Mahalli İdareler Seçimlerini bir güven oylaması olarak ele almakta ve yorumlamaktadır.

Bunun için tüm kozlarını, devletin tüm imkan ve kaynaklarını siyasi çalışmalarına seferber etmektedir. Aynı zamanda 30 Mart 2014 tarihinde yapılacak Mahalli İdareler Seçimleri, sonrasında yapılacak Cumhurbaşkanlığı Seçimleri için de prova niteliğindedir.

Her hal ve tavrından görülüyor ki, Başbakan’ı korku sarmıştır. Sözleri, siyasi faaliyetleri, ilişki ve irtibatlarındaki gelgitler paniklediğinin, telaşa kapıldığının, panik ataklar geçirdiğinin işaretleriyle doludur. Ancak korkunun ecele faydası dün olmadığı gibi, 30 Mart’ta da olmayacaktır. Türk milleti geleceğini belirlemek, geleceğini tayin etmek için sabırsızdır.

'YSK'NIN KARARI UCUBE VE ANORMAL'
Seçimlere bu kadar az bir süre kalmışken, elbette demokratik adap, edep ve kurallar herkes için geçerli olmalı, herkese eşit bir şekilde uygulanmalıdır.

Özellikle Yüksek Seçim Kurulu’nun 28 Kasım günü aldığı ilke kararı düşündürücü, bir o kadar da yanlı ve yanlıştır. Belediye başkan adayı olacak bakanların milletvekilleriyle aynı sıfatı taşıdıklarından bahisle görevlerinden ayrılmalarına lüzum görülmemiştir.

Bu mesnetsiz, ucube ve anormal karar demokrasinin ilke ve esaslarını hiçe saymaktan, çiğnemekten ve dikkate almamaktan başka bir şey değildir.

Bakanların koltuklarından ayrılmadan adaylığa soyunmaları haksız rekabeti doğuracak ve ahlaken sorunlu bir durumu ortaya çıkaracaktır.

YSK bu kararı alırken acaba; Telkin altında kalmış mıdır? Tavsiye almış mıdır? Yönlendirmelere açık olmuş mudur?

Başbakan Erdoğan demokrasinin zerresini içinde taşıyorsa, siyasi ahlakın kırıntısına sahipse aday olmuş veya olacak bakanların derhal istifasını istemelidir. Yüksek Seçim Kurulu da hiçbir şekilde kabul edilemeyecek kuşkulu kararından hemen dönmeli ve demokrasinin evrenselleşmiş ilkelerine bağlı olmalıdır.

'TÜRK DİYE BİR IRK YOK'A SERT TEPKİ
'Türk dediğin bir sentezdir ve Türk diye bir ırk yoktur' diyerek ağaç kovuğundan çıktığını, cami avlusunda bulunduğu, nüfus kütüğünü Kandil'deki mağaralara yazdırdığını zımnen kabullenen, tescilli ve markalı Türk hasımlarına unvan veren, mevki kazandıran ve oraya buraya saldırtan; Başbakan'dır."

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları