loading
close
SON DAKİKALAR

Kadın öğretmenlerin en büyük problemi

Kadın öğretmenlerin en büyük problemi
Tarih: 12.02.2012 - 01:57
Kategori: Eğitim

Türkiye ve dünyada değişik şartlar doğrultusunda hemen hemen herkesin çalıştığını görebiliyoruz.

Özellikle son yıllarda kadınları artık hayatın her alanında, her iş dalında görebiliyorsunuz. Kimi ihtiyaçtan, kimi de kendi istediği için çalışan bayanların hayatlarından memnun olup olmadıklarını bilemeyiz ama yaptığımız röportajda Milli Eğitim Bakanlığı’na ait okullarda, yani devlet okullarında çalışan bazı bayanların hayatlarından çok da memnun olmadıkları anlaşılıyor.

İstanbul’da Milli Eğitim Bakanlığı’na ait bir okulda görev yapmakta olan bayan öğretmenler, bayanların özellikle hangi konularda sıkıntı çektiğini anlatıyor. 

1 - MEB’de kadın öğretmen olmanın size göre avantajları ve dezavantajları nelerdir?

Çalışma şartları bakımında değerlendirirsek okulun tekli ikili öğretim yapıyor olması belirleyici olacaktır. İkili sistemde çalıyor olmak tam bir facia! Sabah çok erken görev başı yapıyoruz. Zamanı tasarruflu kullanmak adına teneffüslerde dakikalar kırpılıyor. Ders boyu çocuklarla etkin bir çalışma yapıyoruz. Ders boyu çocuklarla etkin bir çalışma yaptığımız göz önüne alınırsa söz gelimi 5 dakikaya muhtaç kalıyoruz. O arada da temel ihtiyaç karşılamaktan tutun da çocukların özel durumlarıyla ilgilenmekten, sorulan sorulara cevap vermekten her şeyle baş etmek zorunda kalıyoruz inanın çok yorucu oluyor.

Bununla birlikte öğrenci davranışları her ne kadar bulundukları sosyal çevreye göre değişiklik gösterse de bayan öğretmen olduğumuz için sıkıntılı durumlarda karşılaşabiliyoruz. Tabi bu durum tanışma sürecinde yoğun bir şekilde yaşadığından kendinizi tanıtıp prensiplerinizi öğretene kadar biraz yorucu oluyor. Öğrenci bazında önyargıları kırmak velilerin önyargılarını kırmaktan daha kolay oluyor. Avantaj olarak kız öğrenciler öncelikli olmak üzere yakın diyaloglar kurulabiliyor. Öğretmen olmanın ötesinde bir abla anne görevini rahatlıkla üstlenebiliyoruz. Mesai günleri ve saatleri açısından kendimize daha çok vakit ayırabiliyoruz. En azından fazla mesai yapmıyoruz.

Dezavantajlarına gelince, imkânlar sınırlı, bazı özel kurumlarda bayanlara sağlanan ayrıcalıklar MEB’de maalesef yok. Çocuklarımız için kreş gibi… Velilerle de karşılaşılan problemler var. Bayan olunca sanki biraz önemsenmiyorsun. Belirli olması, hafta sonu tatili, öğrenci - veli gözünde hala değerinin azalsa da devam ediyor olması... Bununla birlikte başörtüsü takmam en büyük dezavantaj…

2 - En çok sıkıntı çektiğiniz konular nelerdir?

Erkek öğretmenler yapı olarak biraz sert ama bayanlar daha nazik ve narin bu yüzden öğrenciler üzerinde yaptırım gücü biraz azalıyor. Ayrıca dezavantajlar konumunda bahsettiklerimiz bunu destekler nitelikle olacaktır.

3 - Öğretmen olmanın size toplum hayatında yüklediği sorumluluklar nelerdir?

Her zaman örnek olmak zorundasınız. Günümüz moda deyimiyle “Rol Model“ oluyorsunuz. İdeale yakın davranışlar bekleniyor. Öğretmen olduğumuzun bilindiği topluluklarda daha ölçülü durmak zorundayız. Her anlamda örnek insan olmamız gerektiği vurgulanıyor. Evet, eğitimci davranışlarıyla örnek olmalıdır. Kişi uyguladıklarını söylediğin de çok daha etkili olur. Fakat sürekli izlendiğini düşünmek insanı sınırlıyor.

4 - Evde de öğretmenlik görevi size mi düşüyor?

Genellikle. Babalar işin kaymağını yiyor diye düşünmüşümdür hep. Anne her zaman öğretmen. Deniz hanım ise farklı bir açıdan bakıyor olaya… ‘Evde öğretmenlik görevi yapmıyorum. Fakat mesleğimi yaparken en çok başvurduğum yöntem olarak sabırlı olmayı 24 saat uyguluyorum’ diyor…

5 - Toplumda yaygın olan kanı bildiğiniz üzere öğretmenliğin ‘kadın mesleği‘ olduğu yönünde... Siz buna katılıyor musunuz?

Katılıyorum. Çünkü her kadın potansiyel bir anne adayı. Belli bir zaman sonra çocuklarımız gibi oluyorlar. Daha duygusal bir bağ kurabiliyoruz. Özellikle ilköğretimde öğretmenlerin kadın olması öğrenci açısından faydalı olabiliyor. Yaş dönemi özelliklerinden olsa gerek, çocuklar anne şefkatini okulda öğretmenlerinden görmek istiyor. Bir anlamda annenin devamı gibi oluyorsunuz. Geçenlerde bir öğrencim bana sarıldı ‘annem gibi kolluyorsunuz’ dedi… Demek ki çocukta böyle bir istek var.

6 - Bu ülkenin yıllardır kanayan yarası olan İmam-Hatip Liseleri hakkında neler söylemek istersiniz?

Kanayan yara ne kadar doğru bir söz. Çok arkadaşımın mağdur olduğunu biliyorum ben. Çok zeki ve çalışkan olmalarına rağmen hiçbir yere yerleşemediler. Aslında İmam-Hatip Liseleri’nde ahlâk da beyinle birlikte işleniyor. Bence böyle nesillere ihtiyaç var ama çalışan potansiyel olarak.

7 - Tesettürlü öğretmenler en çok hangi konularda sıkıntı çekiyor?

Tabi örtülü girilmiyor derslere. Öğretmen arkadaşlardan tabi bu konuda tepkili olanlar var. Örtülü iken farklı davranış, açıkken farklı davranışla muhatap oluyorsunuz. İnsanları böyle ayırmak yanlış. İnancımız ile mesleğinizi yapma isteği arasında sıkışıyorsunuz. Bu işin bir de duygusal boyutu var. İnancının gereğini getirememek Yaratıcı’ya karşı mahcubiyet duygusunu yaşatırken, diğer yandan “birilerinin” sizin üzerinde tahakküm oluşturduğu bilinci gerginlik yaratıyor. Kısaca hiçbir zaman kendiniz olamıyorsunuz. Bir diğer problem de ibadetlerimizi yapabileceğimiz yerin olması.

8 - Sizler için oluşturulmuş dinlenme alanları var mı?

Öğretmenler odasını “dinlenme yeri” olarak kabul edebilirsek var. Ancak yetersiz olduğunu düşünüyorum.

9 - Eğitim sisteminde özgürlük anlayışı hangi ölçülerde olmalı?

Ben özgürlükte sınır tanımak gerektiğine inanıyorum. Biz çocukları sürekli sıkıştırıp sürekli yükleme yapıyoruz. Çocukların özgürce kendilerini ifade edip seçim yapmasına izin vermiyoruz. Bizim seçtiklerimizi onlar yaşıyor.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları