loading
close
SON DAKİKALAR

'Muhteşem Yüzyıl'ın kahramanlarını neler bekliyor?

'Muhteşem Yüzyıl'ın kahramanlarını neler bekliyor?
Tarih: 12.02.2012 - 03:53
Kategori: Medya

Ergun Hiçyılmaz'ın 'Avrat Pazarından Hareme' adlı kitabından 'Muhteşem Yüzyıl'ın kahramanlarının sonu...

Muhteşem Yüzyıl’ı nefesler tutulmuş heyecanla izliyoruz. Osmanlı İmparatorluğu’nun bir dönemine damga vuran kahramanları gelecekte nelerin beklediğini hepimiz merak ediyoruz.
Ünlü tarih araştırmacısı-gazeteci Ergun Hiçyılmaz’ın yakın zamanda çıkan kitabı ‘Avrat Pazarından Hareme’de ailemizin bir parçası haline gelen kahramanların yaşam öyküleri yer alıyor.

Biz de sizler için dizide öne çıkan bütün simaları gelecekte nelerin beklediğini kitaptan derledik. İşte Kanuni Sultan Süleyman, annesi Hafsa Sultan, Kanuni’nin büyük aşkı Hürrem Sultan, ilk şehzadesinin annesi Mahidevran Hatun, padişahın kızkardeşi, onun eşi Pargalı İbrahim Paşa ve Şehzade Mustafa’nIn daha sonraki yaşamları ve sonları...

AVRAT PAZARI: Beyazından siyahına, kızılından sarısına kadar saf saf dizilmişler. Eğer hayatın cilvesi ile karşılaşıp başlarından küçük bir vukuat geçmemiş ise büyük bir ihtimalle bakiredirler. Saçlar omuzlardan şelale gürlüğü ile bel çukuruna iner ve orada nazari dikkat cezbeden hoş bir görünüş arzederdi. Burada Kafkasya’nın göbeğinden, çöllerin sıcağından getirilmiş yüzlerce bakirenin kaderine yeni sayfalar eklenecektir. Uzak ülkelerin esir pazarlarından hareme kadar uzanan hayat bazıları için şans bazıları içinse kara bir yazgıdır.

CARİYELER: Dünyanın dört bir tarafından getirilmişler, saray ve konaklara satılarak ‘sahipli’ kılınmışlardır. Saraya takdim edilen cariyeler ilk muayenelerinin ardından gelenek gereği bir isim alırlardı. Mesela Hürrem ‘güleryüzlü’, Kösem ‘Sürüler önünde rehber giden’ anlamına geliyordu. Unutulmaması için isimler ilk zamanlar cariyenin göğsüne iliştirilirdi. İsimlendirmeden sonra bir kalfanın emrine verilir ve eğitime hazır olurlardı. Aralarında padişaha eş olup, çocuk doğurup ‘haseki’ ünvanı olanlar tarihe geçti.

PADİŞAHA SUNULUŞ: Padişaha takdim edilecek cariye her şeyden önce İslamiyeti, dili ve saray geleneklerini, konuşma ve davranış adabını bilmek zorundaydı. Aynı zamanda güzel olanların şansı daha yüksekti. Padişahın, henüz öğrenme dönemindeki acemi kızlardan birini istemesi görülmüş değildi. Çıraklık evresini geçirmemiş olan cariyenin padişaha eş olması geleneklere aykırı idi. Ancak bu geleneği Kanuni Sultan Süleyman bozdu. Hürrem Sultan, Kanuni’ye takdim edildiğinde (1520) tahsil ve terbiyesini tamamlamamıştı. Ancak zeka ve diğer nitelikleri ile bu eksikliği kapatacaktı.

HAREM: Haremi sadece cariyelerin, gözdelerin yani bütünüyle padişahın kadınlarının bir arada tutulduğu bir altın kafes olarak nitelendirmemeli. Yönetilme biçimi, siyasal gücü ve kimi zaman padişahı aşan etkinliği ile harem hayatı, ilgi çekiciliğinin dışında her zaman önemli özellikler taşımıştır. Harem’de Enderun (Osmanlı sarayında, devlet işlerini görecek olanların sistemli tarzda mükemmel bir tahsile tâbi tutuldukları ve terbiyenin öğretildiği müessese) anlayışı hüküm sürmüş, nice cariye eğitimden geçmişti. Ve elbette hareme girebilme şansını yakalayabilenlerin sayısı çok azdı. Haremin en büyük amiri valide sultanlardı. Padişah cariyeleri bu büyük mertebeye oğullarından birinin tahtta oturmasıyla kavuşurlardı.

HAFSA SULTAN: Hafsa Binti Abdulmuin yani Hafsa Sultan, Yavuz Sultan Selim’e sunulmuş bir cariyeydi. Yavuz Sultan Selim vefat edince Hafsa Sultan’ın oğlu Kanuni Sultan Süleyman’a taht yolu açıldı. Hafsa Sultan da ‘Valide Sultan’lık makamına erişti. Yani haremin en sözü geçen kadını oldu. Kanuni’nin Mahidevran Hatun’dan olan oğlu şehzade Mustafa’yı Hürrem’ın planlarından hep korumaya çalıştı. Ancak hastalandı. Meşhur mesir macunu Hafsa Sultan’ın hastalığı sırasında ona şifa olsun diye 41 çeşit baharattan yapılmıştı. Bunu yiyen Hafsa Sultan iyileşti ve bu macunun halka dağıtılmasını emretti. Zamanla bu gelenek halini aldı. Hafsa Sultan 10 Haziran 1538’de öldü ve kocası Yavuz Sultan Selim’in türbesine gömüldü.

MAHİDEVRAN HATUN: Tarihe ‘Acıları en sürekli olan kadın’ olarak geçti. 1514’te Kanuni’nin haremine katıldı. Bir yıl sonra Şehzade Mustafa’yı dünyaya getirdi. Hürrem’in hızla güç kazanması onun gözden düşmesine neden oldu. Mahidevran Hatun, Hürrem’le bir kavgasının sonucunda Kanuni Sultan Süleyman tarafından Manisa sancağındaki Şehzade Mustafa’nın yanına gönderilecektir. Hürrem’in oğullarından birinin tahta geçirilmesi çabalarına karşı şehzade oğlu için çok çaba harcadı Mahidevran Hatun. Ancak Şehzade Mustafa babasını tahttan indirme girişiminde bulunmakla suçlanacak ve 1553’te boğularak öldürülecektir. Oysa Mahidevran bunu önceden öğrenmiş şehzadeye haber yollamıştır. Şehzadenin ölümünden sonra 10 adamı ile birlikte Bursa’ya gönderilen Mahidevran oğlunun acısının ardından torun acısı da yaşar. Burada çok sıkıntı çeker, kirasını ödeyemez. Sultan Süleyman kira ve borçlarını öder ve belli bir aylık bağlar. 82 yaşında vefat eden Mahidevran Hatun (3.2.1581), oğlu Şehzade Mustafa’nın türbesine gömülür. Vasiyetinde ölümünden sonra kölelerinin azat edilmesini de ister ve bu vasiyet yerine getirilir, birçok Rus asıllı köle azat edilir.

HÜRREM SULTAN: Polonya Krallığı tebaası bir Ortodoks rahibin kızıydı ve asıl adı Alexandra Lisowska idi. Kırımlılar savaşta elde ettikleri en güzel ganimetleri padişaha sunardı. Roxelana da İstanbul’a getirilmiş ve saraya takdim edilmişti. Sultan Süleyman, Hürrem’i ilk gördüğü anda sever. Şehzadeleri; Mehmet’i, Selim’i, Beyazıd’ı ve tek kız evladı Mihrimah Sultan’ı dünyaya getirir. Cariye olarak girdiği sarayda büyük kudret kazanır. Hikayenin bundan sonrasında Kanuni, gelenekleri çiğneyerek Hürrem Sultan’la evlenecektir. Hürrem Sultan, Osmanlı tarihinde azat edilip yasal eş yapılan ilk cariye ünvanını alacaktır. Önce başkadın olur, Valide Sultan’ın ölmesiyle de haremin idaresini ele geçirir. Hürrem büyük umutlar beslediği şehzade Mehmed’i 21 yaşında kaybeder. Doğuştan sakat ikinci oğlu Cihangir ise kemik hastalığı çekiyordu. Hürrem, oğullarından Beyazıd’a Selim’den daha yakınlık gösteriyordu. Kanuni ise, büyük olmasından dolayı Selim’in padişah olmasını istiyordu. Ancak Hürrem Sultan’ın ‘Valide Sultan’ olma hayali gerçekleşemeyecek ve 14 Nisan 1558’de vefat edecektir.

PARGALI İBRAHİM PAŞA: Köle olarak girdiği sarayda padişaha en yakın kişi olmuş, sadrazamlığa yükselmiştir. Sultan Süleyman’ın kızkardeşi Hatice Sultan’la evlenip saraya damat olmuştur. Pargalı İbrahim Paşa, Mahidevran Sultan’ı ve oğlunu sevdiği, koruduğu için Hürrem Sultan’ın baş düşmanıdır. Nüfuzunu kötüye kullandığı için zamanla gözden düşer. Irak seferinde yaptığı hatalar sonunu hazırlar ve 1536’da Ramazan’ın 14’üncü akşamı saraydan gelen davete giderken katledilir. ‘Makbul İbrahim Paşa’ artık ‘Maktul İbrahim Paşa’ olarak anılıyordu. Hürrem Sultan için büyük bir engel gitmiştir. Artık tek büyük engel rakibi Mahidevran Hatun’un oğlu Şehzade Mustafa’dır.

ŞEHZADE MUSTAFA: Şehzade Mustafa’nın Sancakbeyi olduğu Amasya’da halk arasında çok sevilmesinden en çok rahatsızlık duyan Hürrem Sultan’dı. Onun padişah olmasıyla kendi çocuklarına taht yolunun kapanacağını biliyordu. Padişah, Hürrem’in Şehzade Mustafa aleyhine konuşmalarından etkileniyordu. Hürrem Sultan, kızı Mihrişah, damadı Rüstem Paşa üçlüsünün gücü şehzadenin sonunu hazırladı. Rüstem Paşa, Şehzade Mustafa’nın etrafındakilerin telkinleriyle isyan hazırlığında olduğunu yazdı ve mektubu İstanbul’a yolladı. Mektubu okuyan Kanuni, bunların iftira olduğu cevabını yazdı. Ancak İran seferine katılan Şehzade Mustafa, babasının elini öpmeye çadına girdiğinde, babası yerine 7 dilsizle karşılaştı. Hırvat asıllı bir yeniçeri ve dilsizler şehzadeyi yıkamadı, pehlivan Mahmut Ağa yardıma çağrıldı. Baltanın sapı ile önce yere yıkıldı, ardından boğularak öldürüldü. Osmanlı dönemi şehzadeleri içinde tahsil ve terbiyesi üst seviyede olan, halk tarafından çok sevilmesine rağmen babası tarafından genç yaşta hayatına son verilen tek şehzadedir.

HATİCE SULTAN: Hatice Sultan (1496-1538) Yavuz Sultan Selim’in kızı, Kanuni Sultan Süleyman’ın kardeşi. Pargalı İbrahim Paşa ikinci evliliğidir. Hatice Sultan, boğularak öldürülen eşi Pargalı İbrahim Paşa’dan sonra hiç evlenmedi. 43 yaşında vefat etti.

GÜLFEM HATUN: Hürrem Sultan’ın ölümünden sonra Kanuni Sultan Süleyman’ın ilgi duyduğu tek kadın Gülfem Hatun (Şehzade Murad’ın annesi) olmuştu. 70 yılın izlerini taşıyan yüreği yalnızca cariyesi Gülfem’in yanında huzur buluyordu. Gülfem’i beklediği bir gece, odaya giren başka bir kız Kanuni’yi çileden çıkardı. Hürrem Sultan’dan sonra kadınlığa yükselttiği Gülfem onu nasıl reddedebilirdi? Gelen cariyeye Gülfem’i soran padişah, “Bu gece nöbetini bana sattılar” cevabını aldı. Kanuni hemen haremağalarına Gülfem’in öldürülmesini emretti. Ancak Kanuni daha sonra gerçeği öğrenecekti. Üsküdar’da cami yaptırmaya başlayan Gülfem parası yetmediği için nöbetini başka bir cariyeye satmıştı. Bunu öğrendiğinde çok üzülen Kanuni, Gülfem’in camisini tamamlayarak vicdan azabını gidermeye çalıştı.

KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN: Kanuni ölümüne kadar büyük bir imparatorluğun hakimiydi. Hayattayken hiçbir şehzadenin tahtta oturamayacağını zaman zaman kendisi de söylemiş ve ölümüne dek fetihlere katılmış bir hükümdardı. İlginçtir, Hürrem’in entrikalarını hiç hissetmemiş ve isteklerini geri çevirmemişti. Kanuni 7 Eylül 1566’da 71 yaşında vefat etti. Hürrem’in ölümünden sonra başlayan taht kavgası iki kardeşi karşı karşıya getirdi. Tahta Hürrem’in arzu ettiği Beyazıd yerine II.Selim (Sarı Selim) çıktı.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları