loading
close
SON DAKİKALAR

'Parasızlıktan okulu bıraktım'

'Parasızlıktan okulu bıraktım'
Tarih: 12.02.2012 - 01:20
Kategori: Medya

O Türkiye'nin 'iyi aile çocuğu'... Yakışıklı, kibar, samimi, güleryüzlü, nazik... Bugüne kadar yaptığı işlerle sadece gençlere ulaşsa da 'O Ses Türkiye' ile her yaştan izleyiciye dokunmayı başardı.

Parasızlık yüzünden burslu okuduğu bölümü bırakıp genç yaşta ekmeğinin peşine düşen, geldiği yeri asla unutmayan bir genç adam... İTÜ Devlet Konservatuarı’nın ses bölümüne birincilikle giren, müziğin Allah’ın bir hediyesi olduğuna inanan, bu armağana layık olmak için çok çalışan amatör ruhlu bir profesyonel... Skandalsız bir şöhrete rağmen kariyer basamaklarına sağlam basan Murat Boz, bugüne kadar anlatmadıklarını dile getirdi... 

Çocukluktan itibaren hep böyle yakışıklı mıydınız yoksa ergenliği kâbus gibi geçirenlerden mi oldunuz?

Ergenlik dönemimde kendimi hiç yakışıklı bulmazdım, hatta kendimden nefret bile ederdim. Ergenlik döneminin verdiği kompleksler nedeniyle mutsuzdum. Şimdi geriye dönüp o yaştaki fotoğraflarıma baktığımda o kadar da kötü olmadığımı görüyorum. İncecik bir çocuktum. Zayıfmışım ama elim yüzüm düzgünmüş. O yaşlarda zayıf olmaktan nefret ederdim. Şimdi de zayıflamak, zayıf kalmak için uğraşıyorum. Üniversiteden sonra kendimle barıştım. Çünkü boy attım, kilo aldım.

Hayatınızın geneline baktığınızda talep eden mi talep edilen mi oldunuz? 

Zamana göre değişiyor. Mesela vokalistliğim döneminde çok talep edilen biriydim. Şu anda da bu durum sürüyor. Çekingen olduğum için kendimi ifade edemezdim. Hoşlandığım bir kıza duygularımı açmam kolay olmazdı. Bu nedenle kendim gidemiyordum, benden hoşlanan varsa geliyordu. Benim de talip olmuşluğum vardı ama o kişinin bundan haberi olmuyordu. Platonik takılıyordum. 

Güzelliği nerede buluyorsunuz? Fizikte, gönülde, zekâda?.. 

Görüntünün önemsiz olduğunu söylersem yanlış olur. Fiziksel güzellik her zaman çok önemli oldu ama tek başına yetmez. Sonuçta hayatı paylaşıyorsunuz. Birlikte yürüdüğünüz insanın size bir şey katması için birikimli olması lazım. Konuşabilmek, paylaşabilmek lazım. Eskiden erkek arkadaşlarımla zaman geçirmekten keyif alıyordum, şimdi Eliz’le birlikte olmaktan, hayatı paylaşmaktan mutlu oluyorum. Eliz tüm bu özellikleri taşıyor.

‘IHANETI BEN DE YAŞADIM’

 ‘Güzel kadınların, yakışıklı adamların aldatılmayacağı’ yönünde yaygın bir kanı var. Kişisel tarihinizde aldatıldınız mı?

İhanet benim başıma da geldi. Ama aldatılmanın herkesin başına gelebilecek bir şey olduğunu düşünüyorum. Bu tür ihanetlerde karşı tarafa sorumluluk yüklemekten kaçınırım. Sonuçta bir eksik varsa bu karşılıklı olur. İlişkiyi iki kişi yaşar. Bu tür olaylarda çok üzüldüm, kahroldum ama ders de çıkardım. Baktığımda kendi hatalarımı gördüm. Öldürmeyen darbe insanı güçlendiriyor. Aldatılmayı tecrübe olarak görüyorum. Olayların iyi yönünü görme taraftarıyım. 

 Yaralarınızı nasıl sararsınız?

Zamana bırakırım. Zaman her şeyin ilacıdır. Kendi içimde muhasebe yaparım. Sonuca varır, vicdani olarak kendimi rahatlatıp defteri kapatırım. 

 Sizinle çalışan sanatçıların ortak fikri mütevazılığınız. Bu bir strateji mi yapı mı? 

Bugüne kadar herhangi bir strateji izlemedim. Kız arkadaşımın elinden tutup kameraların karşısına çıktım. Bu sıfatı yakıştıranlara teşekkür ederim. Böyle bir algı yaratmak için uğraşmıyorum. Yapı olarak böyleyim.

 Bilgi Üniversitesi’nde caz vokal bölümünde okurken maddi problemler yüzünden okulu ikinci sınıfta bırakıp vokalistliğe başlamışsınız. Zor oldu mu?

Bilgi Üniversitesi’ne burslu girdiğim için sınavlardan 70-80 üzerinde not alma ve devam zorunluluğu vardı. Maddi durumum iyi olmadığı için çalışmam gerekiyordu. Vokalistlik döneminde şehir dışındaki konserlerden döndükten sonra okula gitmek zor oldu. Bedenim o yorgunluğu kaldırmadı. Okurken Türk müziği eğitimi almam gerektiğini fark ettim. Türk müziği caza çok uzak bir tarz değil. Repertuarımı da genişletmek için İTÜ Devlet Konservatuarı Temel Bilimler Bölümü’ne girdim. Ses eğitimini birincilikle, temel bilimleri üçüncülükle kazandım. Mezuniyette derece yapamadım ama iyi bir öğrenciydim.

  Parasız kalma korkunuz var mı?

Var. Olması da lazım zaten. Nereden geldiğimi ve nasıl geldiğimi biliyorum. Allah korusun, bugün hiç beklemediğim bir olay olsa hem maddi hem manevi olarak hayatımı bir şekilde devam ettirecek alt yapıya sahibim. Tedbirli gidiyorum. Saçmıyorum. 

Kıyafetlerinizle de konuşuluyorsunuz. Bu tarzda sevgiliniz Eliz Sakuçoğlu’nun payı ne? 

Evet, giysilerimle Eliz ilgileniyor. Kıyafetlerime gösterdiğim özeni ekran başındakilere saygı olarak görüyorum. Kıyafetleri giyip çıkarmak, yeni şeyler denemek hoşuma gidiyor. 

 Eliz Hanım’ın her “giy” dediğini giyer misiniz?

Son söz her zaman benimdir.

‘Egoyu dizginleyebilirsiniz’

 Ayıp olacak ama sizi ismen tanırdım da bana dokunan bir tarafınız yoktu. Ama artık biliyorum ki ciddi bir eğitim ve çalışma altyapınız var ama insanlar bunun yeni farkına varıyor. Bir yerde hata yaptığınıza inanıyor musunuz?

Ben magazin figürü olamadım. Magazin gazetecileri için çekici bir yanım yok. Skandal yaşamadım, özel hayatım çalkantılı değil, tek eşliyim. Pişmanlık değil ama kendimi topluma anlatmada bir eksikliğim olduğunu kabul ediyorum. Yarışma, kariyerimde başka bir yol açtı. Geçen hafta havaalanında pasaport kuyruğunda beklerken 80 yaşlarında bir çift “Seni çok seviyoruz, sana bayılıyoruz’ dedi. Tüylerim diken diken oldu. Bu tepkileri aldıkça yarışmaya katılmakla iyi yaptığımı düşünüyorum. Bu duyguyu daha önce yaşamamıştım. 

 Jüri olarak hepinizin egodan ölmeniz gerekiyor ama egoyu kuliste bırakıp ekrana çıkıyor gibisiniz. Egonuz nasıldır? 

Bu konuda zamanında büyüklerimden uyarı almıştım, çok da kafa yordum. Egonun ön plana çıkması için illa sanatçı olmak gerekmiyor. Egodan kaçmak mümkün değil. Ama dizginlemek mümkün. Çok şükür ki egomu dizginleyecek bir durum yaşamıyorum. Adım daha büyük ve öne yazılsın gibi komplekslerim olmadı. Egosuz olmak sektörümüz için dezavantajdır. Ama aynı durum diğer jüri üyelerinde de var.

‘Depresif dönemlerim oldu’

 Balık burcusunuz. Depresyona eğiliminiz var mı?

Depresyona girdiğim oldu. Ama depresyon, farkındalığımı arttırdı. Böylece ne olunca depresyona girip girmeyeceğimi anladım. Körü körüne depresyon yaşamıyor, mantığımı devreye sokuyorum.

  Çok hayal kırıklığı yaşar mısınız? Nasıl toparlanırsınız?

Konuşmam, içime atarım. Vicdan muhasebesi yapar, kendi içimde sorunu çözerim. Hayal kırıklığını yaşatan karşı taraf olmasına rağmen sorunu kendimde arıyorum ben. Ego devreye girince suçu karşıya atıyorsunuz. Empati kurunca hayal kırıklıklarını gidermek kolay. 

Hayatın hızı ve karmaşası içinde bir şeyleri atladığınız hissine kapılır mısınız? 

Çok şeyi atladığımı düşünüyorum. Dostlarımdan bilerek kırdığım biri olmamıştır. Ama fark etmeden kurduğum cümlenin birini rencide ettiğini sonradan anladığım oldu. 

 Günümüzde temiz kalmak için ayrı bir mücadele vermek gerekiyor. Siz temiz kalmak için nelerden fedakârlık ediyorsunuz? 

Sektörümüzde herkes birbiriyle kavgalı. Bu çemberin içindeymiş gibi görünüp dışında kalıyorum. İçine girince kirlenmemek mümkün değil. Zamanında takdirle izlediğimiz insanların düştüğü durumu görünce korkuyorum. “Beşer şaşar” diyorum. 

 Ekrandaki Murat Boz’u beğeniyor musunuz? 

Her pazar ‘O Ses Türkiye’yi izliyorum. Kendimden böyle bir performans beklemiyordum. Görüntü ve istikrar açısından iyi olduğumu görüyorum. Bu yarışmayla kendim de tatmin oluyorum aslında. 

 Tek gecelik ilişkilere bakışınız nasıl?

Benim için bir şey ifade etmiyor. Kimin size ne için yanaştığını bilemezsiniz. Bu soru işaretiyle bırakın biriyle aynı yatağa girmeyi, aynı masada yemek yiyemezsiniz. 

 Düellolarda eleme yaparken vicdanen rahat mısınız?

Bu, hain bir konsept. Görmeden döndüğümüz yarışmacılara “Beni seç, bana gel” diye dil döküp yalvardık. Şimdi düelloda, yalvardığımız insanları elemek zorunda bırakılıyoruz. Ama galiba bu durum insanları çekiyor. Hepsi çok yetenekli. Onları göndermek büyük ıstırap veriyor. Yılbaşı akşamı ve sonrasında, sahnelerimde, elenen arkadaşlarımı kendi seyircimle buluşturmak istiyorum. 

 Düelloda kim kazanır? 

Bu, sorulmaz. Herhalde ben. 

 Ailenizin size en önemli nasihati ne olmuştur? 

Annem öğretmen, babam işçi. Bana adil olmayı öğrettiler. “Ne olursan ol adalet duygunu kaybetme, kimseye haksızlık yapma” dediler. Ailemden erken yaşta ayrıldım. Onlar Karadeniz Ereğli’de yaşarken 15 yaşımda İstanbul’a gelip Güzel Sanatlar Lisesi’nde okudum. Benim derdim hep kendimle oldu. Kendimle yarıştım. İnsan ne yapıyorsa kendi için yapıyor.

Jüri üyelerini değerlendirdi

HÜLYA AVŞAR: Çılgın ve tecrübeli. Hülya, en güçlü takıma sahip, çünkü favori isimler onun yarışmacıları. Hülya iyi sesten anlıyor. Nokta atışlarıyla çok iyi sesler seçti. Cin gibi bir kadın. Zekâ fışkırıyor.
MUSTAFA SANDAL: Çok büyük bir müzik adamı. Siz sadece ekranda olanları görüyorsunuz. Kamera arkasında bana aktardığı çok değerli tecrübeler var. Kazandığım en büyük değerlerden biri. Türkiye’nin en önemli pop starlarından biri. Ben yarışmacı karşısında diz çöküp yalvarırken o birkaç cümleyle ikna etti. Ondan çok şey öğreniyorum. 
HADİSE: O benim canım. İnanılmaz sıcak biri. Önyargılar nedeniyle toplum gerçek ‘biz’i tanımıyor. Hadise hiç kimseye zararı dokunmayacak, dokunamayacak, bilinçli olarak birini kırmayacak, kıramayacak biri. Çok iyi bir şarkıcı ve dansçı. Müthiş bir sanatçı.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları