loading
close
SON DAKİKALAR

Karantina Günlüğü 3

Atay Sözer
Tarih: 27.04.2020
Kaynak: www.istanbulgercegi.com

Atay Sözer: Virüsten korunmak için, damara deterjan enjekte etmek, arapsabunu yemek, vücudun demir oranını arttırmak için demir döküm tavada yapılan yemeği yemek gibi öneriler peş peşe geliyor. Dut pekmezi ve kelle paça önerileri geri planda kalıyor bu örneklerle. Sanıyorum “Dünya geri zekalısını arıyor” adlı bir yarışma başlamış.

22.GÜN

Kimse farkında değil ama üçüncü dünya savaşı resmen çıkmış durumda üstelik tam anlamıyla. Devletler bu kez birbirleriyle değil hepsini tehdit eden bir virüsle savaşıyorlar.
Devletlerin ortak hareket ettiklerini düşünsek bile içerideki iktidar muhalefet kavgası sürüyor. İktidar muhalif belediyelerin bedava ekmek dağıtımını yasaklıyor, açtıkları sahra hastanelerini mühürlüyor.
“Bir şey yapılacaksa ben yaparım.” mantığı, okulda kendinden başka iyi not alan olmasın diye arkadaşlarını sabote eden, defterlerini yırtan kifayetsiz muhteris öğrenci gibi.

23.GÜN
23 Nisan’ı da içine alan bir sokağa çıkma yasağı. Böylece törenlere katılmamak için ayrı bir hastalık bahanesi uydurmaya gerek kalmayacak.
Patron “Bizden önce ambulans mı vardı?” demiş, gülüp geçilecek bir şey değil; buna inananlar epey çok oturup ağlayalım. Örnek alınası büyük şahsiyet Goebbels ne güzel söylemiş, “Yalan ne kadar büyük olursa o kadar inanılır olur.” diye.

24.GÜN
Test test test diyip duruyorlar; ama her isteyene yok tıpkı maskede olduğu gibi. Ateşin, kuru öksürüğün, halsizliğin varsa yani yoğun bakımlık olmuşsan test kurasına katılma hakkı kaza-nıyorsun eğer pozitif çıkma şansını yakalarsan beklemeye alınıyorsun eğer orada da kefeni yırtarsan tedaviye başlanıyor. Yok negatif çıkarsa hasta olmadığın anlamına gelmiyor ikinci testi beklemek zorunda kalıyorsun. Süreci anladınız sanırım, eğer anladıysanız bana da anlatın çünkü ben hiçbir şey anlamadım.

25.GÜN
Virüsten korunmak için, damara deterjan enjekte etmek, arapsabunu yemek, vücudun demir oranını arttırmak için demir döküm tavada yapılan yemeği yemek gibi öneriler peş peşe geliyor. Dut pekmezi ve kelle paça önerileri geri planda kalıyor bu örneklerle.
Sanıyorum “Dünya geri zekalısını arıyor” adlı bir yarışma başlamış.

26.GÜN
Etiler’deki yaşlı bakım evindeki yaşlılar korona bahanesiyle çeşitli yerlere dağıtılmış. Eh bi-nanın yeri mükemmel tabii oraya neler neler yapılır kim bilir? Gene krizden fırsat yaratma başarısı. Aslında olumlu bakarsak çok güzel polisiye roman ve film senaryosu çıkar bundan.
“Mahmut Amca Nereye Kayboldu?”
Korona günlerinde bulunduğu huzur evinden başka bir yere yollanan Mahmut Amca’nın izi bulunamamaktadır. Mahmut Amca’nın torunu olan romanın/filmin hafiyesi yurdun dört bir yanındaki mekanları gezerek dedesini arar.
İyi fikir bunun üzerine biraz çalışayım.

27.GÜN
Karantina günlerinde sözlüklerimiz yeni yeni ifadeler kazandı.
“Sürü bağışıklığı” ifadesi örneğin rezil, kepaze, alçak ama ne yazık ki gerçekçi bir ifade. Ön-celikle koyun olduğumuz gerçeğini kafamıza kakıyor ve sonucun ne olacağını anımsatıyor. Diyor ki “Ölen ölür kalan sağlar bizimdir.”
“Bulaş” diyorlar misal, bulaşma anlamında. İyi de niye bulaşma değil de “bulaş!”
Abdurrahman diye bir isim olsa Apo diye kısaltabilirsin anlarım, bulaşmanın bir tek “ma” hecesi mi fazla geliyor?
Pik ve plato diyorlar; virüs pik yani zirve yaptıktan sonra platoya yani düz bir seviyede sürdürecek anlamında, burada yabancı dil kullanıldığı için anlam karmaşası doğuyor.
“Efendim normale geçmek için önce piki görmek gerek.”
“Hâlâ pik yapmadı mı?”
“Sayın bakanım piki ne zaman göreceğiz, bizi bilgilendirin lütfen.”
“Kardeşim göstereceksiniz gösterin şu pikinizi de ne olacaksa olsun, germeyin insanı.”

28.GÜN
Ramazan başlayınca Hatipoğlu bu kez meydanlarda değil online olarak sohbet etmeye başlamış. Gene canlı soruları yanıtlıyor.
Çocuğun biri soruyor “İleride dünya yok olup da başka bir gezegene gidilirse hacca gitmek nasıl olacak?” diye. Sosyal medyada çocukla epey kafa bulundu ama bence çok doğru bir so-ruydu, en azından “Sakız çiğnemek oruç bozar mı?” sorusundan daha mantıklı. Neticede var-sayıma dayalı bir soru, temeline inersen sorgulayan bir yanı var. Eğer başka bir gezegende olduğunu varsayarsan dünya koşullarına göre yapılması gereken şeyleri nasıl yaparsın?
Asıl kafa bulunması gereken Hatipoğlu’nun yanıtı bence, yanıt bulamayınca “Öyle şey olmaz” diye kestirip atıyor. Biliyor çünkü bu soruya yanıt verirse ardından gelecek sorularla iş başka yerlere gidebilir; deizim, atezim falan.

29.GÜN
65 yaş üstüne hafta sonunda belli saatlerde çıkma izini gelecekmiş; askerlere verilen çarşı izini gibi, boğazını sıktığın kişiyi birkaç saniye nefes aldırman gibi, eh bu da bir şey. 
Mine Kırıkkanat, kanaat önderi konumundaki iki avukatı mafyanın ve Adnan Hoca’nın avukatı olması nedeniyle eleştirmiş. Epey tepkiler geldi, herkesin savunma hakkı olduğundan, avukatlığın meslek ilkelerinden falan söz edildi, birinin avukatlığını yapmanın o kişinin gö-rüşlerine destek olmadığından söz edildi. Elbette öyledir, ama buradaki sorun kimin avukatlı-ğını yaptıklarında değil aynı zamanda kanaat önderi olmalarında. Söz gelemi o mafyatik kişi-liğin eyleminden dolayı bir eleştiri yapılması gerektiğinde o avukat, kanaat önderi kimliğiyle ne söyleyecek? Bir şey söylese bu defa avukat-müvekkil ilişkisindeki gizlilik kuralı çiğnenmiş olacak. Sanıyorum avukatlık mesleğinin özelliğinden kaynaklanan bir ikilem. Bazı meslekler var ki aynı zamanda başka iş yapmanızı etik olarak engeller, bu da ona benziyor. Hakimler ticari faaliyette bulunamaz mesela. Kanaat önderi konumundaysan öyle her davayı kabul et-meyeceksin.

30.GÜN
Çıkma yasağında sokaklar bomboş, her tarafta kediler, köpekler, kuşlar özgürce dolaşıyor, bazı yerlerde geyikler, ayılar, domuzlar görmek olası aslında bizim olduğu kadar onların da dünyası burası. Hava kirliliği azaldı galiba artık Beşiktaş’tan bakıldığında Uludağ daha net görünüyor (demek ki kirlilik geçebiliyormuş). Doğa boşlukları hemen dolduruyor, kendini yeniliyor. Korona günlerinin en olumlu yanlarından biri bu sanırım.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları