loading
close
SON DAKİKALAR

Karantina günlüğü 7

Atay Sözer
Tarih: 26.05.2020
Kaynak: www.istanbulgercegi.com

Atay Sözer; Falancanın tivitini beğendi diye almışlar gene birilerini içeri. Yani telefonda ekranı kaydırırken parmağın kazara değip de “beğen” yaptıysan yandı gülüm keten helva, anlatamazsın derdini.

54.GÜN
Her sektör için pandemi kılavuzları oluşturuluyor. Yeni anormale nasıl uyum sağlanacağı konusunda birtakım kurallar öngörülüyor.
Örneğin artık minibüslerde “Kardeş şunu şoföre uzatır mısın bi zaamet?” diye para uzatılmayacak. Para alışverişi ya binerken ya inerken olur artık.
Pek çok alışveriş artık randevu yöntemiyle olacak. Bu biraz sinir bozucu olabilir; misal Laz Bakkalı arıyorsun, “İdris Efendi, bir kalıp beyaz peynir, 300 gram zeytin, 2 kilo un alacağım, ne zaman müsaitsin?”
“Du bakayum oğa… Nereye çittu penum randevu defteri; ha burayadur… Valla akşama kadar doluyum, peş on peşle peş puçuk arasi uygun midur?”
Artık kitapçılarda öyle kitapları tek tek karıştırıp uzun uzun incelemek yok, tezgahtara söyleyeceksin hangi kitabı istediğini o da getirecek. Bakın bu beni biraz zorlar işte, hangi kitabı istediğini bilmiyorsan ne olacak? Yeni kitaplar keşfetmek yok yani, şöyle raflara bakarken hiç aklında olmayan bir kitabı bulmak veya “Aaa falancanın kitabı çıkmış” denen günler tarih oluyor sanırım.
Özelikle otellerde herkesin istediğini istediği kadar aldığı açık büfeler de kalkacak artık.
Aslında bir açıdan iyi oldu bu, işin suyunu çıkartanlar oluyordu; kaç defa rastladım açık büfe kuyruğundaki vatandaş, onu mu alsam, bunu mu alsam diye yemekleri mıncıklayıp murdar ediyordu sonra sen sıkıysa onun dokunmadığı bir şeyi bulup al. Bazısı da kıtlıktan çıkmış gibi tabağına ne bulsa dolduruyor, tas kebabı üzerine, zeytinyağlı geliyor, masasına elinde yemek kulesi haline gelmiş tabağıyla gidiyordu. Hep diyorum bu virüs iyi bir insan terbiyecisi.

55.GÜN
Salgının stersi yetmiyormuş gibi sinir bozma eylemleri sürüyor, ölünün köründen meselelerle insanlar tutuklanıyor. Falancanın tivitini beğendi diye almışlar gene birilerini içeri. Yani telefonda ekranı kaydırırken parmağın kazara değip de “beğen” yaptıysan yandı gülüm keten helva, anlatamazsın derdini.

56.GÜN
TRT ekranından “19 Mayıs Cumhuriyet Bayramı Kutlu Olsun” görüntüsü gün boyunca göründü. Soruşturma sonunda günah keçisi olarak seçilen memur cezalandırıldı, o yetersiz memuru o göreve getiren yetersizin kim olduğu ortaya çıkmadı. Belediye başkanın biri de 19 Mayıs Çocuk Bayramı’nı kutladı, Arda da ona katıldı o da Çocuk Bayramı dedi, bunun suçunu da oruca attı, “Oruç kafayla bu kadar olur.”, dedi. Alkollüydüm demenin bir başka versiyonu. İyi bir sıyırma şekli aslında, geçenlerde bir çocuğu öldüren polis de tuttuğu orucu anında satmıştı.

57.GÜN
Minarelerden “Çav Bella”, “Yuh yuh” şarkıları çalıyor; provokasyon için ideal seçim. “Camiye ayakkabıyla girip içki içtiler, türbanlı bacımızın üzerine işediler” türünden bir balon daha. İnanan oluyor mu? Oluyor ki yapıyorlar.

58.GÜN
Canlı yayınlarda yellenme olaylarının artışı endişe verici boyutlara ulaştı. Salgın nedeniyle insanlar artık evlerinden bağlanıyor. Yumuşak koltuklarına rehavet içinde yayılınca nerede olduklarını unutup hafiften salıyorlar. Bu defaki olağan şüpheliler Fatih, İlber, Celal.
Celal, daha önceki başka bir canlı yayında içi geçip hafiften horlayarak kestirmişti bu yüzden ihtimal dahili. Ama İlber ve Fatih de çıksa şaşırmam doğrusu.

59.GÜN
Polisin vatandaşa uyguladığı şiddet sistematik bir şekilde sürüyor; münferit olay denmeyecek kadar vahim bir durum, yurdun dört bir yanında orantısız şiddet vakaları görülüyor. Evinin bahçesinde oturanlara dayak, evinden olayı seyredenlerin penceresine taş atıp kırma, küçük çocuklara ters kelepçe. Polisler artık silah elde geziyor dizi filmlere öykünür gibi, kafasında kim bilir ne senaryolar yazıyor o an. Hırsız polis oynar gibi koşturuyor, arada bir de birilerini indiriyor aşağıya. Ne oluyoruz yahu? Ya teşkilat arasında insanı çıldırtan yeni bir virüs yayılıyor ya da polisle vatandaşı kapıştırmak için zemin etüdü yapılıyor.

60.GÜN
Anlaşıldı ki maske artık dışarı çıkarken mutlaka bulundurmamız gereken bir giysi. Gömlek, pantolon/etek, ceket, ayakkabı, mevsime göre palto, kaban, kaşkol, eldiven ama mutlaka maske. Maske olayı tekstil sektörü için de iyi oldu; modacılar, stilistler yeni tasarımlara başladı bile. Türlü çeşitli desenlerde ve şekillerde maskeler görülmeye başladı. İnsanlar maske seçerken elbiseleriyle kombin yapmaya çalışacaklar. TV’lerdeki “Bu nasıl bir kıyafet?” türü yarışmalarda jüri, yarışmacıları “O eteğin üstüne o maske olmuş mu?” türünden fırçalarla azarlayacaktır yakında. Sırf maskeler için özel defileler başlayabilir; Christian Dior, Coco Chanel, Donna Karan, Pierre Cardin gibi modacıların arasındaki savaş da kızışacaktır mutlaka.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları