loading
close
SON DAKİKALAR

İstanbul'un Fethi önemli bir tarihsel devrimdir

Turgut Ünlü
Tarih: 01.06.2014

Turgut Ünlü; FETİH, Sırf bir Müslümanlık/Hıristiyanlık savaşına bağlanamaz; Bir dinin öteki dine karşı bir zaferi değildir. İlerlemenin gerilemeye karşı zaferidir.

İstanbul’un fethinin bu yıl 560. yıl dönümü.
Nedense fethin yıldönümlerini hep “sağ” , “muhafazakar” bilinenler kutlar, “ sol” , “ilerici” bilinenler es geçer. İlginçtir kutlayanlar, kutlamaları hep dini açıdan ele alırlar, fethin özü hep kaçırılır. 23 Nisan, 19 Mayıs, 29 Ekim tarihlerindeki bayramlarımızın kutlamalarının tam tersi durum 29 Mayıs tarihinde yaşanır. Oysa bu bayramların hepsinin özü aynıdır. 

İLERLEMENİN GERİLEMEYE KARŞI ZAFER GÜNLERİ…
Şimdi fethe gelelim…
Öncelikle belirtmek gerekir ki İstanbul’un fethi : BİR İNSANLIK ve MEDENİYET HAMLESİDİR, İLERLEMENİN 

GERİLEMEYE KARŞI ZAFERİDİR.

Medeniyet tarihinin bütünlüğüne bakıp kavradığımızda görürüz ki, 

DİN ; kadim savaşlar için sadece başta gelen bir bayraktır. 
DÖĞÜŞEN ÜLKÜLERİN ELLE TUTULUR SEMBOLÜDÜR, O KADAR. Meseleyi yalnızca buraya bağlayıp fethi anmak, kutlamak, olayı küçültmek, gerçekleri gözden kaçırmaktır.

FETİH, Arapça bir sözcüktür. AÇMAK anlamına gelir.
İstanbul’un fethi; tarih ve ticaret yolları üstünde çökmüş, ölmüş Bizans’ın tıkadığı yolların üzerinden kaldırılması, yolların tüm insanlığa açılmasıdır.
Öyleyse İstanbul’un fethi yalnız Türklerin değil, tüm dünyanın kutlaması gereken büyük bir Tarihsel Devrimdir.

ÜRETİCİ GÜÇLER
Diyalektik metotlu, klasik tarihsel maddecilik, hangi çağda olursa olsun, insan toplumunun genel olarak ve son duruşmada, ÜRETİCİ GÜÇLER’le hareket ettiğini göstermiştir. Üretici güçler başlıca dört bölümdür: 1.TEKNİK, 

2.COĞRAFYA,3. TARİH, 4.İNSAN
Teknik Üretici Gücü; fetihte Macar Urban’ın buluşu o zamanın en büyük silahı olan, TOP’tur. 60 öküzle çekilebilen, çevresi 720 cm, çapı 240 cm olan, sesi 30 milden duyulabilen, 1.500 kg çeken granit güllesi, 1 mil uzağa düşebilen ve 480 cm derinliğinde çukur açabilen, 2 bin insanla ancak Edirne’den İstanbul’a getirilebilen, ŞAHİ adı verilen TOP.
Önce Bizans’ın hizmetinde olup, sonra gelişmenin ve ilerlemenin, (Osmanlı’nın) yanına geçen Urban’ın bu teknik üretici gücü olan top, fetih sonrasında Avrupa’daki derebeylerin şatolarının yıkılmasına, dolayısıyla Ortaçağ gericiliğinin de yok olmasına neden olabilecekti.

Topun yanında ahşap kuleler, yer altı yolları, karadan Haliç’in aşılması…vb. teknik unsurları elbette fetihte yetici unsur olamamıştır. Bütün mesele o tarihi savaşta İNSAN ( üretici gücü) gönüllerini kazandığına gelip dayanıyordu.
Bizans sosyal düzeni halk için dayanılmaz haldeydi. Ezilen Bizans halkı, dini ayrı Osmanlı Türklerinde adalet ve insani kudret sezdi. Osmanlılığın getirdiği yeni düzen, bunalan Bizans halkını cazibe kuvveti gibi çekmiştir.
Bizans’ta 11. Yüzyılla birlikte köy toprakları derebeylerin eline geçmeye başladı, kilise ve bazı ayrıcalıklı sınıflar vergiden muaf tutulunca tüm yük, köylü ve esnafa bindi. Köylü, esnaf, hatta bazı Bizans tekfurları( Köse Mihal, Evrenos Bey, Zagnos Paşa…) Osmanlı hareketine katıldı.

OSMANLILIK CAZİBE MERKEZİ
Osmanlılığın Hristiyan halka hoş gelişi, Bizans’taki kördüğümleşmiş toprak ilişkilerinin kesilivermesindendir. Osmanlılar, Bizans’ın ağır vergi ve zulüm demek olan toprak ilişkilerini yıkmış yerine DİRLİK DÜZENİ’ni kurmuştur.
DİRLİK DÜZENİ: Osmanlılığın temelidir. Temiz göçebe ruhunu yansıtır. Osmanlı, bir yeri zaptedince önce istatistik yapar ardından miri toprağı, reayaya ( çiftçilere) verimlilik derecesine göre bedavaya verirdi. İlk zamanlar 1/8 i geçmeyen öşür ile 2-5 dönüme 1 akça düşen çift akçası ( askerlik yapmayandan) alırdı. Özetle toprakta çiftçi ve eşkinci ( dirlikçi- sipahi) vardı. Dirlikçi toprağın hiçbir şeyine sahip değildi, toprağın işletilişini gözler, korurdu, maaşını çiftçilerin vergilerinden çıkarırdı.
Miri toprağın mülkiyeti, Beytülmal’indi. ( Bütün Müslümanların)
Padişah dahil herkes miri topraklar üzerinde sadece birer dirlikçi idiler.
Dirliklerin esası Tımar’a dayanırdı. Tımar sahibi dirliğinin başında sürekli durur, tımar gelirinin ilk üç bin akçasını alır, geri kalan her üç bin akçaya bir süvari ( cebelü) yetiştirirdi. Böylece hem çifçiler arasında hem profesyönel savaşçılar arasında da eşitlik sağlanmış olurdu.

Görülmektedir ki; ÇİFTÇİ ile DİRLİKÇİ BİRBİRİNİ SÖMÜRMEMEKTE, SOSYAL İŞ BÖLÜMÜ İLE BİRBİRİNİ TAMAMLAMAKTADIR. Yalnız dirlikçinin insaf ve namusuna havale edilen bu durum elbet bir zaman sonra her türlü soysuzlaşmalara sapmıştır. Ama bir zamanların idealist ilbleri, gazileri, eşitlikçi ve adaletli toprak düzeni, ucuz devlet şekli Bizans zulmünde inleyen Hristiyan halka cazip gelmiştir.


II. MEHMET , FETİH’İ ÖNCE İÇERDE YAPTI, SONRA DIŞARIDA CEPHE KURDU
Fatih Mehmet, önce halka indi, Bizans’taki derebeyliğin ülkesindeki taklitlerini sızıntılarını, derebeyileşme eğilimlerini yok etti, toprak düzenindeki aksaklıkları giderdi. Anadolu, Balkanlar hatta İstanbul’da yaşayanlarla işbirliği yaptı. İtalyanlara karşı yerli Rumlarla ittifak kurdu. Bizans’a karşı kurduğu Rumeli Hisarı’nı yaptırırken, Bizans’ın itirazlarını Venedik ve Cenevizlilere karşı hisarın gerekli olduğunu söyleyerek bastırdı. Ada, Balkan kavimleri yaratıcı dehalarını Osmanlı’ya vermişlerdi. Gemiler, toplar Macar’ın hüneri idi.
İtalyanlar ve Venediklilere, Rodos ve İspanyol korsanlarına karşı yerli Rumlar, Osmanlı’ya sığınıyorlardı. Limni ada halkı 45 İtalyan’ı uğurladıktan sonra Ada’yı Osmanlılara teslim etmişti.
Osmanlılar bir yandan yeni ve daha adaletli bir düzen getiren Tarihsel Devrimcilerdir, öte yandan yerli halkların kurtarıcılarıdır.
FETİH DÜNYA TİCARETİNİ AÇTI
İstanbul’un fethi; Boğazların İtalyan ve Venediklilerden kurtarılmasıdır, Bizans derebeyliğinin Boğazlardan kaldırılmasıdır. Dolayısıyla; Boğazlar, Uzak ve Yakındoğu ile Tuna ve Akdeniz ticaretinin serbestleşmesidir. Genel olarak İslam, Hıristiyan, özel olarak Selçuk- Bizans zıddiyetinin, Doğu- Batı arasındaki ticaretin Anadolu köprüsünün yeniden kurulmasıdır.

FETİH BATI MEDENİYETİNİ DOĞURDU
Rönesans ( Diriliş- Yeniden doğuş) Avrupa’da Batı Medeniyetinin doğuşudur.
Rönesansla, eski Yunan ve Roma Medeniyetlerinin kültürü dirilmiştir. Her ne kadar “İstanbul’dan kaçan bazı bilginlerin Avrupa’ya kaçarak orada- özellikle İtalya’da- Yunan ve Roma kültürünü canlandırmaları sonucu Rönesans doğmuştur” denirse de gerçekte O, “kültür” dirilişi, ticari ilişkilerin canlanışına bağlıdır.
Bilinir ki, Avrupa rönesansının ilk hamlesi Haçlı Seferleridir. Hıristiyan barbarların yarattığı ilk Rönesans gelgeç kalmıştır. 4. Haçlı Seferleri’nde İstanbul’da kurulan Latin İmparatorluğu’nun süresi 57 yıldır. ( 1204-1261) Bu sürede yalnız birkaç İtalyan tüccar kentine ( Venedik, Cenova, Marsilya…gibi) etki edebilmişti. Çünkü Bizans kökten tasfiye edilmemiş, üstün körü barbar aşısına tabi tutulmuştu.
İkinci Rönesans, Osmanlıların İstanbul’u fethidir. Bu kökten bir tasfiye olduğu için Bizanstan kopan tohumlar, bütün Avrupa’yı kaplamıştır. Modern Avrupa tarihinin ve Batı Medeniyetinin gelişme başlangıcı oldu.
Avrupa’da büyük sermaye ilk kez uzak dış ticaret zorunluluğu ile (coğrafi keşifler) karşı karşıya kaldı.
Böylece denilebilir ki, İstanbul’un fethi Batı ticaretine hem en büyük darbeyi vurdu, hem de en büyük gelişmeyi, açılmayı sağladı.
1453’te İstanbul fethedildi. 1494’de K.Kolomb Amerika’yı keşfetti. Batı bezirganlığı Akdeniz hegemonyasını kaybetmeseydi, okyanuslara açılmaya kalkabilir miydi?

SONUÇ
İstanbul’un fethi, bırakınız “sağ” , “sol” , “ilerici” , “gerici” , “doğucu” , “batıcı” …vb. ayırımcılıklarımızın “kutlayıp” , “kutlamama” sını , dünyanın gidişine yaptığı olumlu etki açısından tüm dünyaca kutlanması gereken bir Tarihsel Devrimdir.

FETİH; - Sırf bir Müslümanlık- Hıristiyanlık savaşına bağlanamaz
- Bir dinin öteki dine karşı bir zaferi değildir.
- İlerlemenin gerilemeye karşı zaferidir.
- Bir insanlık ve medeniyet hamlesidir.
- Tarih yolu üstüne bir kabus gibi çökmüş cesedin ( Bizans) kaldırılmasıdır.
- Yalnız Müslümanların zoru ile değil aynı zamanda Hıristiyan halkın gönlü ile olmuştur.
- Osmanlı toprağında uyguladığı Dirlik Düzeni sayesinde, Bizans’ta ağır vergilerle inleyen halkın Osmanlı’ya kucak açmasıdır.
- Osmanlının demokrat ruh kerametinin eseridir.
- Batı medeniyetini doğurmuştur.
- Yalnız Türklerin değil, bütün dünyanın kutlayabileceği, kutlamakta haklı- hatta bir dereceye kadar, insan olarak- vazifeli sayılabileceği büyük Tarihsel Devrimlerden biridir.
ÖNEMLİ NOT : Yazımda büyük ölçüde, bazen de satır satır yararlandığım Dr. Hikmet Kıvılcımlı’nın FETİH ve MEDENİYET adlı eserinin mutlaka okunmasını öneririm.

Turgut Ünlü

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları