loading
close
SON DAKİKALAR

Kurultay… Kurultaylar…

Turgut Ünlü
Tarih: 11.02.2012

SHP hep aklımda “ Kurultaylar Partisi” olarak kalmış. Bu miras CHP’ye de geçti...

Kurultay; ilk Türk devletlerinde siyasi, askeri, ekonomik ve kültürel sorunların görüşüldüğü meclise denirdi. Kurultay’a hakan, hatun, prensler, yöneticiler, boy beyleri katılırdı. Meclise katılma hakkı bulunanlara TOYGUN denilirdi. Bu meclis danışma meclisi niteliğinde olup burada son söz hakana aitti.

Bu tarihi bilgi çerçevesinde bakıldığında; İslamiyet öncesi Türk devletlerinde birçok işlerin Kurultay’da görüşülmesi ve karara bağlanması, kimin kağan olacağının belirlenmesinde bazı özelliklerin ölçek alınması( son sözün Hakan’a ait olması dışında) günümüzdeki “ demokratik” yönetimin özellikleriyle bağdaştığı görülür.

Geçmiş tarihimizle böyle bir akrabalığı vardır Kurultayların. Günümüzde de, siyasi partilerin Kurultayları; dünya ve ülkemizin içinde bulunduğu durumun değerlendirildiği, çözümler üretildiği, partilerin kendilerini geçmişlerinden kopmadan yenileyici kararlar alındığı, sorunların çözümünü gerçekleştirecek yöneticilerin seçildiği, son sözü Genel Başkana bırakmayan, ülke çapında tüm illerden gelen delegelerin iradelerinin hakim kılındığı en demokratik yapılardır. ( ya da en azından öyle olması gerekir) Tüm partiler için rahatça söylenebilir ki böyle olmadığı su götürmez.

Bu durum tüm partiler için böyledir de “ Kurultaylar” Partisi” denildiğinde akla yalnız nedense CHP gelir.

Aslında onun da nedenleri bellidir ya. Neyse…

SHP hep aklımda “ Kurultaylar Partisi” olarak kalmış. Bu miras CHP’ye de geçti.

“Kurultaylar Partisi” denilince sanki alaycı bir tanım yüklenmiş oluyor. Eğer, “Kurultaylar Partisi” denilince sanki alaycı bir tanım yüklenmiş oluyor. Eğer Kurultaylardan beklenilen sonuç çıkıyorsa kurultaylardan korkmamak gerekir. Sorun; sıkça toplanan kurultaylardan hiçbir sonuç çıkmamasındadır. Aslına bakarsanız zor iştir kurultay toplamak. Önce karar alacaksınız, gündemi belirleyeceksiniz, salon tutacaksınız, salonun tüm iç dizaynını örgütleyeceksiniz, konukları tespit edip davetiye çıkaracaksınız, görevlileri belirleyeceksiniz, delegelerin giriş kartlarını, oturacakları yeri, hatta kalacakları yeri, kumanyalarını ayarlayacaksınız, dağıtılacak basılı evrakları, listeleri, karar taslaklarını, divan heyetini vs. vs. hazır hale getireceksiniz.

Bütün bunlar için Genel Merkezin, üyelerin, delegelerin harcadığı paraları düşünün. Tüm bunlarla neler yapılabileceğini düşünün. Örgüt emekçileri hemen şöyle düşünebilir: Bu harcamalarla kaç örgütün kirası ödenir? Kaç örgütün icralık olmuş telefonları açtırılır? Kaç örgütün çalıştırdığı emekçilere ödeyemediği ücret alacakları ödenir?

Eğer mensubu bulunulan parti için bir nefes almaya yol açacaksa, tıkanan yerel- genel iktidar yollarını açacaksa, dünya- ülke sorunlarına akılcı, pratik, çağdaş ve milli, tam bağımsızlıkçı çözümler üretecekse; kurultayda harcanan paranın hesabını bir anda unutuverir örgüt emekçileri.

Sorun da galiba tam burada…

Ülkemizde bütün kurumlarda iktidar olanlar, bulundukları yerden kendilerinin indirilmesini güçleştirecek her türlü önlemi her yerde, her aşamada almaktadırlar, tabii ki Kurultaylarda da.

Gelelim yine bu günlerde çok konuşulan CHP’nin Tüzük Kurultayı’na…

Önce bir soru soralım: CHP’nin bugün temel sorunu; Tüzük Değişikliği midir acaba?

CHP gibi kökleri Müdafa-i Hukuk Cemiyetlerine, Sivas Kongresine dayanan Halkçı, Devrimci köklü bir partiye elbette ki bütün üyelerinin rahatça görüşlerini dile getireceği, görevden alma, ihraç vb. korkusu olmadan konuşup davranabileceği demokratik bir tüzük yakışır.

Bunda şüphe yok…

Ama bugün CHP’nin temel sorununun, ivedi çözüm bulması gereken sorununun bu olduğu görüşünde değiliz.

CHP’nin bugün asıl ihtiyacı, Genel Başkan dahil hiç kimsenin dışına çıkamayacağı halkçı, devrimci bir programdır. Bu da CHP’nin devrimci köklerinde zaten vardır. Aramaya da gerek yoktur.

Son zamanlarda CHP üst düzey yöneticilerinin bazılarının söylem ve eylemleri bunları yazmayı bize zorunlu kıldırmıştır.

Şüphe yok ki, söz söyleme özgürlüğü ile partinin tarihi köklerine saldırmak arasında derin bir uçurum vardır.

“Fethullah Gülen bir bilgedir.” , “ Tekke ve zaviyelerin kapatılması hataydı. ” Dersim’ de katliam yapılmıştır.” gibi sözleri söyleyenlerin saldırdıkları Cumhuriyet değil de nedir? Atatürk değil de kimdir?

“Yetmez ama Evet” diyenler nasıl olmuş da Atatürk’ün partisinin en yetkili organlarına gelmişlerdir?

Tüzük kurultayı ile bile olsa, CHP kendi tarihi devrimci köklerine dönüş için bir fırsat yaratmalıdır. Ardından da hızla sağlıklı koşullarda tartışarak halkçı, devrimci bir programla geniş halk yığınlarına ulaşmalı ve onları kucaklamalıdır.

Halkımız artık kurultayları, yarına doğru, çalışmaya doğru, üretime doğru konuşulan ve bunlara uygun kararlar alınan yerler olarak görmek istiyor.

Yalnızca; teknik ve teorik itirazlara artık kimse itibar etmiyor, böyle yapanlar da durmadan küçülüyor.

Üretenlere halkımızın itibar ettiğine en güzel örnek Sn. Yılmaz Büyükerşen değil midir?

Haydi öyleyse… Demokratik tüzük… Üretime, kalkınmaya, istihdama endekslenmiş halkçı, devrimci program…

Böylesi Kurultaylar başımız üstüne…

Turgut Ünlü

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları