loading
close
SON DAKİKALAR

Balyoz ve Ergenekon mağdurları ‘Sessiz Çığlık’ için son kez bir aradaydı

Balyoz ve Ergenekon mağdurları ‘Sessiz Çığlık’ için son kez bir aradaydı
Tarih: 06.08.2016 - 17:22
Kategori: Gündem

Balyoz ve Ergenekon davalarında yargılanan askerlerin yakınları son ‘Sessiz Çığlık’ eylemi için bir araya geldi.

Balyoz ve Ergenekon davalarında yargılanan asker yakınlarının, yapılan yargılamaları protesto etmek için başlattıkları, 'Sessiz Çığlık' eylemi son kez Beşiktaş’ta yapıldı. Ergenekon ve Balyoz davaları süresince bir araya gelen askerler ve aileleri ‘Sessiz Çığlık’ eylemlerine son verdiklerini belirterek, davaları takip etmeyi sürdüreceklerini ifade ettiler.

Sessiz çığlık eylemine katılanlar askeri kumpas davalarında tutuklu bulunan tek asker olan Murat Eren'e özgürlük talebinde bulundular.

Beşiktaş’ta Demokrasi Anıtı önünde toplanan grup yaptıkları basın açıklamasında Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan itibaren terör örgütleri ile emperyalist devletlerin hedefi olduğuna dikkat çekti.

Açıklamada, 15 Temmuz’da yaşanan darbe girişiminin ordunun zayıflatılması ve itibarsızlaştırılması için ABD tarafından planlandığı ve TSK içine sızdırılan işbirlikçiler tarafından gerçekleştirildiği dile getirildi. Yaşanan darbe girişiminden Türkiye’nin büyük yara aldığı vurgulanarak, “Türk Silahlı Kuvvetleri çok zayıflatılmıştır. Onurumuz şerefimiz çok büyük zarar görmüştür” denildi.

‘Cumhuriyet ve devrimler’in yeteri kadar anlaşılamadığının belirtildiği açıklamada, “Türkiye Cumhuriyeti, cumhuriyet, demokratik, laik, sosyal, hukuk devleti anlayışı ve Atatürk düşmanlığı tarihten beri gelen bölücü terör örgütü ile gerici ve dinci kişi ve örgütlerin vazgeçilmez hedefi oldu” ifadelerine yer verildi.

‘Sessiz Çığlık’ eylemi için son kez bir araya gelen asker ve asker yakınlarının yaptıkları basın açıklaması şöyle: 
 
“Türk Silahlı Kuvvetleri, Atatürkçü düşünce sistemi içerisinde, milletinden ve yasalardan aldığı yetkilerle görevini hakkıyla getirirken, bütün kesimler (iktidarlar, muhalefetler, basın, medya ve akademisyenler) sürekli eleştirilmiş, yıpratılmış ve hedef tahtası haline getirilmiştir. Ergenekon, Balyoz, casusluk, fuhuş, kaset vs’lerle kumpas ve tuzak kurulmuş, sahte ve asılsız belgelerle iftiraya maruz bırakılarak Genelkurmay başkanı kuvvet komutanları başta olmak üzere Atatürkçü vatansever askerler hapse atılmış uzun yıllar cezaevlerinde tutsak edilmişlerdir. ( Muzaffer Tekin, Kaşif Kozinoğlu, Murat Özenalp, Abdulkerim Kırca, Ali Tatar, Berk Erden, İlhan Selçuk, Türkan Saylan, Teoman Koman, Mehmet Haşimoğlu, Kuddusi Okkır maalesef aramızdan ayrılanIardandır) 

“Beraat eden Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının itibarları iade edilmeli”

Türk Silahlı Kuvvetleri ve kahraman subay ve astsubaylarının itibarları düşürülmüştür. Mahkeme tarafından beraat eden ve aklanan Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının itibarları iade edilmeli. Talep edenlerin TSK'da göreve davet edilmeleri gerekmektedir. 

Aynı kumpaslar vatansever ve Atatürkçü Cumhuriyeti bütün kesimlere yapılmıştır. (Gazeteciler, akademisyenler, hukukçular, iş dünyası, siyasi parti temsilcileri, aydınlar vs. ) 

Türk Silahlı Kuvvetlerinden disiplinsizlik ve veya FETÖ'cü olmaları nedenleriyle ihraç edilmesi gerekenler mevcut iktidar tarafından engellenmiştir. Türk Silahlı Kuvvetlerinden bu nedenlerle ihraç edilen askerler hükümetin çıkardığı yasa ile TSK'ya yeniden alınmıştır. 

Milli güvenlik siyaset belgesinden, iktidarın talebiyle "irticacılık" tehdit olmaktan çıkartılmıştır. Fethullah Gülen tarafından yurt içinde ve yurtdışında ABD istihbaratınca açılan okullar siyasi liderler ve iktidarlar tarafından sürekli olarak desteklenmiştir. Fethullah Gülen’in ve örgütünün gizli yürütülen faaliyetleri takip edilmemiş, devletin kurumlarına girmesinin önüne geçilmediği gibi bilakis AKP iktidarı tarafından desteklenmiştir.

“FETÖ'cüler bütün kurumlara bilinçli bir şekilde AKP iktidarı tarafından yerleştirilmiştir” 

Askeri okullar, KPSS ve üniversite sınav soruları çalınmış Fethullahçı öğrencilere verilmiş ve onların bütün sınavlarda başarılı olmaları sağlanmıştır.

FETÖ'cülere açılan davalara AKP hükümeti tarafından izin verilmemiş, dava açan cumhuriyet savcılarına kumpas kurulmuş ve hapsedilmişlerdir. TSK’nın içindeki Atatürkçü ve cumhuriyetçiler cezaevlerine gönderilerek yerlerine FETÖ'cü hainleri yerleştirilmesi planlandı ve uygulandı. FETÖ'cüler MEB'e, polis teşkilatına, yargıya TSK'ya, MİT’e kısaca devletin bütün kurumlarına bilerek ve isteyerek bilinçli bir şekilde AKP iktidarı tarafından yerleştirilmiştir. 

“15 Temmuz kimin işine yaramışsa onlar tarafından yapılmıştır

Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan "Bize Kuzey Afrika Projesi ve Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) Eşbaşkanlığı görevi verildi, Biz bu görevi yapıyoruz " diyerek ülkemizin de içinde bulunduğu 22 ülkenin sınırlarının değiştirilmesinde görevlendirildiği itiraf etmiştir. Ancak muhalefet partileri bu konu üzerinde nedense hiç durmamışlardır. Yukarıda belirtilen ihmaller, kasıtlar ve planlanarak işlenen suçlar 15 Temmuz 2016 tarihindeki kalkışmanın / darbe girişiminin alt yapısını ve zeminini hazırlamıştır. 

Anayasa değişikliğinin altında yatan gerçek BOP’un gerçekleştirilmesi, Türkiye’nin bölünmesi, Cumhuriyet rejiminin kaldırılarak yerine kukla başkanlık sisteminin getirilmesidir. 15 Temmuz tarihinde gerçekleşen kalkışma BOP’un gerçekleşmesi için sözde stratejik ortağımız ama aslında kesinlikle bir numaralı düşmanımız olan katil ABD tarafından planlanmış ve uygulanmıştır. 15 Temmuz kimin işine yaramışsa onlar tarafından yapılmış, yaptırılmıştır. Temmuzun kazananları ABD, PKK ve AKP’dir.

“Cumhuriyet için direnişe geçmeliyiz”

Ümmetçi ve itirafçı olanlar, takiye yapanlar yine Türk milletini kandırmaktadırlar. Bugüne kadar biz değiştik, gömlek değiştirdik, muhafazakar ve demokratız diyerek, din ve Allah ile kandırdıkları gibi bugün de Türk bayrağına, Atatürk’e, hakimiyet milletindir sözüne ve demokrasiye sarılarak takiye yapmaktadırlar.
Atatürk’te, cumhuriyette birleşmeliyiz. Atatürkçü ve cumhuriyetçilerin acilen tereddütsüz bu gerçekleri görerek birleşmeleri zorunlu ve kaçınılmazdır. Cumhuriyet için direnişe geçmeliyiz.”

“Yaşanan askeri değil, dinci, şeriatçı bir darbe girişimidir”

Ergenekon ve Balyoz davalarını başından beri takip eden ve davalardaki hukuksuzluklara yazılarıyla da dikkat çeken istanbulgercegi.com Genel Yayın Yönetmeni İmambakır Üküş de kimsenin suçlarının üstünü kandırıldık diyerek örtemeyeceğini belirterek şunları söyledi:

“Onurlu bir mücadelenin sonucunda buradayız. Başımız dik. Biz mücadele ederken haklı bir davanın takipçileri olarak mücadele ettik. Bu mücadelede hiç kimse boynumuzu eğdirmedi, yüzümüzü yere düşürmedi. Ama bugün görüyoruz ki bu kumpasları kuranlar televizyonlarda itirafçılık yapıyorlar. Dün itibar cellatlığı yapan gazeteciler, siyasetçiler bugün kandırıldıklarını anlatıyorlar. Dün bu kumpaslar kurulurken kendi subaylarına sahip çıkmayan kuvvet komutanları bugün timsah gözyaşları dökerek, masumiyetlerini anlatmaya çalışıyor. Hepsi kandırıldıklarını söylüyor. Bir kez bu sessiz çığlıktaki konuşmaları dinleselerdi aldanmayacaklardı. Bir kez Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy davalarındaki insanların sesini duysalardı Türkiye bu durumda olmayacaktı. Kimse suçlarının üstünü kandırıldık, aldatıldık diyerek örtemez. Herkes er geç yargılanacaktır. Zekeriya Öz’leri, diğer savcıları övenler nasıl bugün kaçtılarsa suç ortakları da hak ettikleri cezayı alacaklar. 

Yaşanan bir askeri darbe girişimi değildir, yaşanan dinci, şeriatçı bir darbe girişimidir. Türkiye’nin laik, demokratik cumhuriyetine karşı girişilmiş bir darbe girişimidir. Dün de darbelere karşı mücadele ediyorduk bugün de edeceğiz. Dün de laik, demokratik cumhuriyete sahip çıkıyorduk, bugün de çıkacağız. Hep birlikte mücadele edip, hep birlikte kazanacağız.”

Vişne Haber Ajansı





ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları