loading
close
SON DAKİKALAR

Gazeteciler, Barış Terkoğlu ve Hülya Kılınç tutuklandı

Gazeteciler, Barış Terkoğlu ve Hülya Kılınç tutuklandı
Tarih: 05.03.2020 - 03:21
Kategori: Medya

Hülya Kılınç da Terkoğlu ile aynı zamanda tutuklama talebiyle 4. Sulh Ceza Hakimliğine sevk edildi. Mahkeme, Terkoğlu ve Kılınç’ın tutuklanmasına karar verdi.

Savcılık, Odatv Haber Müdürü Barış Terkoğlu'nun ifadesinin alınmasının ardından tutuklama talebi ile mahkemeye sevk etti. Hülya Kılınç da Terkoğlu ile aynı zamanda tutuklama talebiyle 4. Sulh Ceza Hakimliğine sevk edildi. Mahkeme, Terkoğlu ve Kılınç’ın tutuklanmasına karar verdi.

Barış Terkoğlu'nun yaptığı savunma şöyle:

"Bahse konu haber içeriği ile ilgili üzerime atılı suçu kabul etmiyorum burada hukuki bir yargılama olduğunu varsayarak savcılık aşamasında bir savunma yaptım. Ben bu soruşturmada evimden alındığım andan çok daha öncesinde burada sanık olarak bulanacağımı biliyordum. Bunu avukatıma da önceden haber verdim. Üstelik burada şüpheli olmamın bu haber ile ilgisi olduğunu da düşünmüyorum, bu haber beni burada bu mahkemelerde sanık yapabilmek için üretilmiş bir bahanedir. Ben 9 yıl öncesinde bu zamanlarda bu mahkemelerde savunma yaptım ve tutuklandım, yıllar sonra o yargılama bizim karşımıza kumpas olarak çıktı, bugünse sadece adı değişmiş bir zihniyet eli ile bana ve bize tezgah kurulmuştur, bunu söylememdeki amacım 9 yıl öncesinde daha hakkımda soruşturma bile açılmamışken bugünkü iktidarın desteklediği Fethullahçı yapılanma beni günlerce hedef gösterdi. Hakkımda daha soruşturma bile yokken iddianameleri yırtıp bu salonlardan çıktım.

Bugün de daha dün bu haber girmeden çok daha önce günlerdir iktidar içindeki bizim deşifre ettiğimiz çeteler bizi hedef gösterdi, yargılanmamızı defalarca dile getirdiler, hakkımızda mahkeme kararları verdiler, yetmedi TV ekranından Almanya’daki Kızılordu örgütü gibi önce hapse atılıp sonra hapiste infaz edilmemiz gerektiğini söylediler, bütün bunlar olurken memleketin bir tane savcısı bir tane yargı mensubu çıkıp bir yurttaşını korumak için adım atmadı, bu haber sadece hakkımda verilmiş olan cezalandırmanın yargı aracı kalınarak yargı yapılarak üstüme bindirilmiş halidir. O gün nasıl o yargılamayı hazırladılarsa bugün de bu yargılamayı hazırladılar. Bunun tek bir sebebi vardır çünkü biz yazdığımız yazılar ile haberler ile korkup kaçmadan duruşumuz ile tıpkı dün yaptığımız gibi bugün de kendilerini devleti yuva bilmiş çeteleri açığa çıkardık. Delillerini sunduk, bir aydının yapması gerekeni yaptık, ben bu mahkeme kararını hiç önemsemiyorum. Zira ben asıl kendi tarih mahkememde bu tür yargılamaların sonunun bu tezgâhları kuranların eline dolaşacak şekilde çıkacağını adım gibi biliyorum.

Dün nasıl bir çete yargıyı kendi önünde engel gördüğü bizleri üstünde sopa olarak kullandıysa bugün de yargıya baskı kuranlar aynı sopayı bizim üzerimizde kullanıyorlar, herkes şunu bilmelidir ki bir ülkede benim gibi sade bir yurttaşın hukuk güvenliği yoksa hiç kimsenin hukuk güvenliği yoktur. Benim bu mahkemeye çıkarılma nedenim bir tane haberdir. Burada savunma yapmaya zorlanmamın nedeni bir gazetecinin hassasiyet ile hazırladığı haberi yayınlayan kurumun haber müdürü olmamdır. Ben gazeteciliği sorgulamaları bu hale dönüştüren kimselerden öğrenmedim. Nasıl gazetecilik yapılacağını bu iddianame gibi taleplerden mahkeme kararı gibi sevk yazılarından öğrenecek değilim. Bugün bu talebe konu olan MİT kanunu bu adliye salonundaki bazı yargı mensuplarının bilmediğine eminim. Bundan 9 sene öncesinde ben bu salonlarda bir MİT yöneticisi ile sanık oldum. O MİT yöneticisinin adını vermiyorum. O MİT yöneticisi daha mahkeme önüne bile çıkarılmadan cezaevinde katledildi. O katliamın hesabını sözüm ona bugünkü hukuk adamları gelip sormadı. Ama ben sordum. O gün benim de yargılandığım MİT mensubunun adı soyadı, ailesinin adı adresi kimlik numarası fotoğrafı, kitaplığındaki kitaplar, müzik kasetleri, iddianamelere konuldu, medyaya servis edildi. Bunun yanlış olduğunu ben savundum.

Merak ediyorum; yaşı benden büyük hukuk adamları Odatv davasındaki MİT yöneticisi katledilirken neredeydiler. Beni bu kadar korkak olmadığım için mi yargılayacaksınız? Beni bu ülkenin kurumlarına kurulmuş kumpasları o gün açığa çıkardığım gibi bugün de açığa bugün de açığa çıkarmaya devam ettiğim için mi yargılayacaksınız? MİT kanununu bilmiyorlar dedim, belki de bilmek işlerine gelmiyor. Zira benim birlikte yargılandığım MİT’çi yalnız değildi. Ergenekon davasında, KCK davasında, MİT TIR’ları kumpasında, 7 Şubat kumpasında, MİT mensuplarının bütün özel hayatları bu adliyenin önünde gazetecilere dağıtıldı. Ve o bilgiler çarşaf çarşaf yayınlandı. Sadece Fethullahçı çete tarafından değil daha birkaç hafta öncesinde bu adliyeden hatta bu iddianame gibi talebi yazan savcıdan 7 Şubat kumpası iddianamesi çıktı. O iddianame gösteriyor ki adliye önünde, emniyet önünde, MİT’çilerin kimlik bilgilerini alıp yaptıkları operasyon bilgilerini alıp devletin onlara verdiği görev bilgilerini alıp kendi gazetelerinde basanlardan bir kısmı da iktidar medyası imi, o iktidar medyası bugün bizim burada her türlü cezayı almamız için kampanya yapıyor. Onları suçlamıyorum. Çünkü onlar kendilerine ne emredilirse onu yaparlar. Ancak ben bunu yapmadım.

Beni bu ülkeye bu kadar ihanet etmediğim için mi yargılayacaksınız? Dün bir çetenin koynunda yatıp bugün başka bir çetenin koynuna girmediğim için mi yargılayacaksınız? Bugün MİT kanunu var ise bundan 9 sene öncesinde bir mahkeme salonunda direnenler sayesinde var. Çünkü bu mahkeme salonlarında direnenler üstünde cüppe olan kimileri gibi yorganı kafasına örtmedi. Bugün benim haber müdürü olduğum sitede yayınlanan haberin MİT kanunu ile herhangi bir ilgisi yoktur. Çünkü kanunların bir ruhu vardır. Kanunlar tarih önünde kendilerini yaratan eylemlerden sonra düşerler. Hırsızlık hukuku hırsızlıktan sonra, yolsuzluk hukuku yolsuzluktan sonra çıktı. MİT kanunu da Fethullahçı çete ile bugün iktidar içerisindeki çeteler el ele MİT mensuplarını terör yapılanmalarına yem ettiği için çıktı. Bir daha bunlar yaşanmasın diye çıktı. Benim yargılandığım bu haber vatanından çok uzakta şehit olmuş bir MİT’çinin şahadetinin ardından kendisine yapılan cenaze töreninin haberleştirmekten ibarettir. Bu haberin hali hazırda şehit olmuş bir yurttaşımızın görevi ile gizli görevi ile sırları ile ne ilgisi vardır? Buna ilişkin bir tek cümle gösterebilir misiniz? Ayrıca aynı gün benim haber müdürü olduğum sitede başka bir toprakta şehit olmuş askerlerin de haberleri yapıldı. Polisler şehit olduğunda onların da haberlerini yapıyoruz. Bizim için asker de polis de MİT mensubu da öldükten sonra şehitlikte eşitlenirler ve bu topraklarından bağrına emanet edilirler. Bu haber, okuyanların anlamak isterse anlayabileceği gibi köşe bucakta cenazesi yapılan bir MİT mensubunun anısına hiçbir olumsuz öğe barındırmamakla aksine onun şahadetini hatırlatmaktadır.

Bu haber yayınlanmadan öncesinde İYİ Partili Ümit Özdağ, Meclis’te Libya’da şehit düşen MİT mensuplarını ifade ettikten sonra adlarını ve soyadlarını kamuoyuna açıkladı. Bu talebi yapan yargı mensupları çok açık bir şekilde soruyorum, eğer Ümit Özdağ yerine bir iktidar partisi milletvekili bu açıklamayı yapmış olsa idi beni yine burada sanık yapacaklar mıydı? Yoksa susup bir kenarda bekleyecekler miydi? Bu salonda bu sorunun yanıtını bilmeyen biri var ise çok açık şekilde yalan söylüyordur. Bir MİT mensubunun kimliği açıklanmış, şehit düştüğü söylenmiş, bizzat Cumhurbaşkanı şehit düştüğü memleketi söylemiş. Bu cenaze töreni nasıl devletin gizli kalması gerek istihbaratı bilgisi olabilir? Üstelik bu haberi yayınlayan gazeteciler ismi belli olduğu halde MİT mensubunun soyadını karalamışlar. Cenaze fotoğrafları ortaya döküldüğü halde kimseyi rahatsız etmeyecek fotoğrafları seçmişler ve dünya üzerinde evrensel gazetecilik standartlarında bir haber olarak yayınlanmışlardır. Türkiye’nin büyük şehirlerinden birinde belediye başkanının siyasi parti yöneticilerinin, orada yaşayan bütün vatandaşlarının katıldığı bir cenaze töreni devletin nasıl gizli kalması gereken bir bilgisi olabilir?

Burada çok açık bir şey var. 9 sene önce bu salonda,  ‘kurt kuzuyu yemeye karar verdiyse sizin yapacağınız hiçbir şey yoktur’ demiştim. Bugün iktidarın içerisindeki çeteler bizi yargı eli ile yemeye karar verdiyse bugün yapacak hiçbir şeyimiz olmayabilir. Ama emin olun buradaki çığlığımız, yarınki çığlığımız, vereceğimiz mücadele bu duvarları da yıkacaktır. Bizden yazdıklarımızdan çizdiklerimizden gazeteciliğimizden, yazarlığımızdan vazgeçmemizi ülkenin içinde suça bulaşmış yapılanmalar ile daha fazla uğraşmamamızı bekliyorlarsa daha çok beklerler. Gerekirse betona gömüleceğiz, ama bize bir haber bahanesi ile bu tezgahı kuran çeteye teslim olmayacağız. Gerekirse bir daha güneş yüzü görmeyeceğiz. Yargıyı kendi hesaplarına meze eden yapılanmalar ile mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz. Bu dava, bu savunma bu mücadele beni yoksul bir halk çocuğu olarak alıp bu ülkenin yurttaşlarının arasına yerleştiren bu ülkeye bu Cumhuriyete benim borcumdur. Bu tezgahı kuranlar şunu bilsinler ki emin olun tarih göstermiştir ki hukuku kendi ikballerine aracı yapanlar er ya da geç o hukukun pençesinde can çekişir. Söyleyeceklerim bundan ibarettir."

NELER OLDU

Odatv Haber Müdürü Barış Terkoğlu hakkında gözaltı kararı verildi.

Gözaltı kararının; şehit olan MİT mensubu ile ilgili haberimizden dolayı olduğu öğrenildi. Barış Terkoğlu gözaltı kararının ardından Vatan Caddesindeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube’ye götürüldü.

Güvenlik Şubeden verilen bilgiye göre İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hasan Yılmaz’ın sözlü talimatı ile söz konusu haber nedeniyle Terkoğlu hakkında gözaltı kararı uygulandı.

Terkoğlu sabah 9’dan sonra ifadesi alınmak üzere gözaltında tutuldu. Barış Terkoğlu ifadesi alınmak üzere Çağlayan Adliyesine getirildi.
Ayrıca Barış Terkoğlu’nun ifadesi, Emniyet Müdürlüğünde direkt Başsavcı Vekili Hasan Yılmaz tarafından Çağlayan Adliyesi’nde de alınabileceği aktarıldı. Savcılığın sözlü talimatı, "mevcutlu getirilmesi" yönünde olduğu öğrenildi.

Bu arada gözaltına konu olan haberi yazan Manisa’nın deneyimli gazetecisi Hülya Kılınç’ın da gözaltına alındığı öğrenildi. Gazeteci Kılınç’ın ifade vermek üzere İstanbul’a götürüleceği iddia edildi.

Saat 21:20'de Odatv Haber Müdürü Barış Terkoğlu’nun ifade işlemi başlamıştı. Terkoğlu'nun ifadesi saat 22.40 sularında tamamlandı.

Terkoğlu'nun yanı sıra bir başka savcı ise Hülya Kılınç’ın ifadesini aldı. Kılınç'ın ifadesi 22.55 sularında tamamlandı.

“NE BARIŞ TERKOĞLU HAKKINDAKİ SUÇLAMA MADDESİNİ ÖĞRENEBİLDİK NE DE GÖZALTI KARARINI GÖREBİLDİK”

Barış Terkoğlu’nun avukatı Serkan Günel, saat 16:20’de yaptığı bilgilendirmede şu ifadeleri kullandı:

“Barış Terkoğlu’nun gözaltı sürecinde 12. Saate girdik halen Hüseyin Ersöz ve Yiğit Akalın ile Emniyet Müdürlüğünde bekliyoruz. Ne Barış Terkoğlu hakkındaki suçlama maddesini öğrenebildik ne de gözaltı kararını görebildik!”

AVUKAT ERSÖZ: SORULARI CEVAPLANDIRACAK MUHATAP YOK

Barış Terkoğlu’nun avukatlarından Hüseyin Ersöz ise “Barış Terkoğlu 13 saattir gözaltında. Bu süre zarfında neyle suçlandığı, gözaltı süresi, ifadesinin ne zaman alınacağı gibi tüm sorular cevapsız. Soruları cevaplandıracak muhatap da yok. Bilinmezler içinde beklemeye devam ediyoruz” dedi.

1 GÜNLÜK GÖZALTI KARARI

İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hasan Yılmaz tarafından, Barış Terkoğlu hakkında 1 günlük gözaltı kararı verildi. Sabah 4'te evinden gözaltına alınan Terkoğlu hakkındaki kararı avukatları tam 13 saat sonra öğrenebildi.

Barış Terkoğlu'na isnad edilen suçlamalar ise şöyle:

-İstihbarat faaliyeti ile ilgili bilgi ve belgeleri elde etmek (2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu 27/1)

-İstihbarat faaliyeti ile ilgili bilgi ve belgelerin ele geçirilmesine sebebiyet vermek (2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu 27/2)

-İstihbarat faaliyeti ile ilgili bilgi ve belgeleri ifşa etmek (2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu 27/3-1)

FETÖ 19 AY CEZAEVİNDE TUTMUŞTU

FETÖ’nün içyüzünü Türkiye’de ilk ortaya çıkaran yayın organlarından Odatv’ye, FETÖ’nün 2011’de yaptığı gibi sabaha karşı gözaltı kararı çıkarılması dikkat çekti. O dönem de gözaltına alınan Terkoğlu, 19 ay cezaevinde tutulmuştu.

Terkoğlu, son günlerde Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan ile yeni bir kitap hazırlığı yapıyordu. Gözaltı kararının çok yakında çıkacak olan kitap öncesinde gelmesi manidar bulundu.

Üstelik Terkoğlu'nun, Pehlivan ile birlikte yazdığı, yargıdaki kripto FETÖ’cüleri deşifre eden Metastaz kitabı, dün Çağdaş Gazeteciler Derneği tarafından "İnceleme-Araştırma" dalında ödüle layık görülmüştü.

Kaynak : OdaTV

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları