loading
close
SON DAKİKALAR

''Neye, ne karşılığında desteğimizi vereceğiz?''

''Neye, ne karşılığında desteğimizi vereceğiz?''
Tarih: 25.02.2013 - 18:03
Kategori: Gündem

Haluk Koç, ''Beste güzel de, güftenin ne olduğu konusunda hiç kimsenin bir bilgisi yok''

CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç CNNTÜRK’ün canlı yayınında, “Beste güzel de, güftenin ne olduğu konusunda hiç kimsenin bir bilgisi yok” dedi

-“Birileri gidiyor, birileri geliyor. Mektuplar yazılıyor, mektuplar teati ediliyor. Gidenler aracılığıyla değil, başka kanallarla mektuplar hedeflenen istikametlere yola çıkartılıyor. Yani ne oluyor, ne bitiyor, ne konuşuluyor, ne ediyor hiçbir bilgimiz yok.” 

-“Herkes bir çağrı yapıyor. Yani karanlığa ıslık çalın deniyor. Siz söyleyin, siz destek verin. Neye vereceğiz desteğimizi? Ne karşılığında vereceğiz desteğimizi?” 

-“Eğer bir sürece soyunduysan Sayın Başbakan Mert ol, açık ol, cesur ol. Oslo’daki gibi 12 Haziran 2011 seçimleri veya, önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimleri hedef olarak alınıyor ise, Başbakan’ın Cumhurbaşkanı, ya da kayıtsız şartsız başkanlık için hedef olarak koyuyor ise o zaman sorun çözmek midir bunun adı, yoksa başkanlık emeline ulaşmak için bir süreci yönetmek midir?”

-“Kan duracak ise, gerçekten Türkiye’nin birliği, dirliği, kardeşliği korunacak bir süreç çalıştırılacak ise hiç şüphesi yok, hiç kimsenin şüphesi olmasın bundan hepimiz mutluluk duyacağız.”

CHP Sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı Prof.Dr. Haluk Koç CNNTÜRK’ün canlı yayınında güncel olaylar ve devam eden süreçle ilgili olarak soruları şöyle yanıtladı; 

Sunucu; Şartlı destek vaadini ortaya koymuştu Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu. Şimdi gelen yinelenen çağrıyı soracağız. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Prof. Dr. Haluk Koç Genel Merkezden konuğumuz oluyor. Sayın Koç iyi günler efendim. 

Haluk KOÇ- İyi günler Saynur hanım, iyi yayınlar diliyorum. 

Saynur TEZEL ÖZGENTÜRK- Sağ olunuz. Hemen soruyu net olarak iletiyim. Bu şartlı destek konusunda Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun ortaya koyduğu açılım bir yandan Başbakandan tepki görmüştü, bir yandansa parti içinde malum bir tartışmaya yol açmıştı ama son sözünüz Genel Başkanın söylediği söz son sözümüzdür bu süreç desteklenecektir noktasındaydı. Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun hafta sonu da dahil olmak üzere özellikle bu Mardin’de yapılan milliyetçilik çıkışı konusunda git Rize’de de yap yönünde Başbakana çağrısına Başbakanın yanıtı vardı. Evet hem milliyetçilik tartışması, hem de bu sürece dair tartışma sürüyor ama hemen soralım. Şartlı destek vaadi devam ediyor mu ana muhalefet CHP’nin ve son destek çağrısına yanıtınız ne olacak efendim?

Haluk KOÇ- Saynur hanım öncelikle benim konuşmaya girmemden önce bu son olaylarla ilgili, gelişmelerle ilgili gerek BDP cephesinden, gerek hükümet üyelerinden çeşitli açıklamaları da dinledim. Ortada beste güzelde güftenin ne olduğu konusunda hiç kimsenin bir bilgisi yok. Yani Sayın Kılıçdaroğlu’nun iyi niyetli bir şekilde olayın başında ortaya koyduğu düşünceler ve uyarıların altını bir kere daha çizmek istiyoruz. 

Şimdi birileri gidiyor, birileri geliyor. Mektuplar yazılıyor, mektuplar teati ediliyor. Gidenler aracılığıyla değil, başka kanallarla mektuplar hedeflenen istikametlere yola çıkartılıyor. Yani ne oluyor, ne bitiyor, ne konuşuluyor, ne ediyor hiçbir bilgimiz yok. Bunun altını çizmek istiyorum. Amaç kan duracak ise, gerçekten Türkiye’nin birliği, dirliği, kardeşliği korunacak bir süreç çalıştırılacak ise hiç şüphesi yok, hiç kimsenin şüphesi olmasın bundan hepimiz mutluluk duyacağız. Ama bunu yaparken daha önce yaşadıklarımızı unutmamamız gerekiyor. Bakın, daha önceki süreçlerde bizzat Başbakan bu süreci bu şekilde gizli kapaklı tutan bir takım yorumlarla, niyet okumalarla, fal bakmalarla ancak bir değerlendirme yapılabilen bu süreci Başbakan daha önce benzerlerini kendi yakın dönem siyasi çıkarları için kullanmıştı. Yani bir çözüm arayışı değil de o zamanki olayların çerçevesinde bir süreç yönetme mühendisliğine soyunmuştu. Bugün bu noktadaki kuşkularımız, soru işaretlerimiz tüm milletle beraber, tüm halkımızla beraber açıkça orta yerde duruyor. Sayın Kılıçdaroğlu’nun söylediği de buydu, bizlerinde altını çizdiğimiz husus buydu. Ne görüşüyorsunuz, ne yapıyorsunuz? Yani milletin kabul etmeyeceği hiçbir taahhüdün altına girmeyin uyarısı vardı. Süreçle ilgili ana muhalefet partisini, tüm muhalefet partilerini bilgilendirmelerini söylemiştik. Bunlar bizim devlet geleneğimiz içerisinde vardır. Daha önceki önemli iç, dış sorunlar karşısında mevcut iktidarlar bir kısmı kapalı kalacak şekilde muhalefet partilerini, başta ana muhalefet partisi olmak üzere bilgilendirmişlerdir. Bu gelenek yıkılmıştır. Şimdi herkes bir çağrı yapıyor. Yani bir karanlığa ıslık çalın deniyor. Siz söyleyin, siz destek verin. Neye vereceğiz desteğimizi? Ne karşılığında vereceğiz desteğimizi? Bunları gelin TBMM’de meşru zeminde tüm milletin seçtiği siyasi aktörlerin, temsilcilerin önünde, milletin gözünün önünde açıkça konuşalım. Kabul edilecek, kabul edilmeyecek, tartışılacak bütün süreçleri çekinmeden konuşalım. 

Eğer bir sürece soyunduysan Sayın Başbakan Mert ol, açık ol, cesur ol. Oslo’daki gibi 12 Haziran 2011 seçimlerine kadar ben bu süreci taşırım, Kürt yurttaşlarımızı oyalarım, ondan sonra amacıma o süre içinde çatışmasızlık, eylemsizlik, seçimi taşırım, ondan sonrada masayı deviririm Türkiye’yi kan gölüne çeviririm. Eğer önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimleri hedef olarak alınıyor ise, Başbakanın Cumhurbaşkanı ya da kayıtsız şartsız başkanlık kafasında yatan o aslana eylemlerini bunun için hedef olarak koyuyor ise o zaman sorun çözmek midir bunun adı, yoksa başkanlık emeline ulaşmak için bir süreci yönetmek midir? Çok açık. BDP yetkililerini dinledim. Sayın Çelik’i dinledim. Cumhuriyet Halk Partililer Sayın yeni Kültür Bakanı Çelik’ten cumhuriyetçilik, halkçılık, devrimcilik, ulusçuluk dersleri alacak insanlar değildir. Sayın Çelik’in bence kavram olarak da oldukça uzakta olduğu kavramlardır. Onun tavsiyelerine Cumhuriyet Halk Partisinin ihtiyacı yoktur. Cumhuriyet Halk Partisi bu ülkede birliği istiyor. Cumhuriyet Halk Partisi bu ülkede kardeşliğin yerleşmesini istiyor. Herkesin eşit hukuku paylaşan, eşit cumhuriyet yurttaşları olarak Türkiye Cumhuriyetinin onurlu bir bireyi olmasını istiyor. Bu çerçevede ne oluyor, ne bitiyor? Bakın, açık net söylüyoruz efendim dağın arkasındaki köyü ben sana tarif edeyim. Hayır hep beraber çıkalım o köye gidelim hep beraber görelim. Nedir olay, gerçekler nedir? Bunların altı doldurulmadan istiareye yatarak siyaset üretmek, destek beklemek, destek vermek, evet kardeşliğe destek var, evet akan kanın durmasına destek var, evet Kürt kardeşlerimizle Türkiye’de birlikte aynı kaderi, aynı sevinci, aynı tasayı dün yaşadığımız gibi birlikte yaşamaya ihtiyacımız var. Birlikte üretip hakça yaşamaya ihtiyacımız var. Ama bunun dışında pazarlık olarak adlandırılan bu süreçte neler konuşuluyor, birliğimizi, dirliğimizi tehlikeye sokabilecek bir takım öneriler var mı? Bunlar hakkında hiçbir bilgimiz yok.

Onun için Sayın Kılıçdaroğlu’nun başta söylediği cümleyle bitiriyorum. Mert olun, açık olun. Bir süreci taşıyacaksanız, bir çözüm arayacaksanız bunu Türkiye’de meşru zeminde TBMM’ye gelin tartışalım. 

Vişne Haber Ajansı

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları